Vestel işçisi kadınlar yalnız değil!

Vestel’de bugüne dek yüzlerce işçi Covid-19’a yakalandı, ölenler oldu. Ancak yönetimin derdi bu değil. Yaşananları kamuoyuna duyuran ve insani koşullarda çalışmak isteyen kadın işçiler işten atılıyor. İşçi Kadın Meclisleri üyesi işçiler, “Dava açtık, haklarımız için mücadele edeceğiz” diyor.
Paylaş:
Sevgim Denizaltı
Sevgim Denizaltı
sevgimdenizalti@gmail.com

Vestel’de bugüne dek yüzlerce işçi Covid-19’a yakalandı, ölenler oldu. Ancak yönetimin derdi bu değil. Yaşananları kamuoyuna duyuran ve insani koşullarda çalışmak isteyen kadın işçiler işten atılıyor. İşçi Kadın Meclisleri üyesi işçiler, “Dava açtık, haklarımız için mücadele edeceğiz” diyor.

Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan, yaklaşık 10 bin işçinin çalıştığı Vestel Fabrikası’nda bugüne dek yüzlerce işçi koronavirüse yakalandı, en az 7 işçi virüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Ancak Vestel yönetimi salgınla değil, bu vahim durumu kamuoyuna duyuran ve fabrikada önlem alınmasını isteyen kadın işçilerle uğraşıyor. Fabrikanın önünde 3,5 ay önce yapılan eylemin ardından İşçi Kadın Meclisleri üyesi Yeliz Kurt’u işten çıkaran yönetim, şimdi de Kurt için mahkemede şahitlik yapacak olan Tuğba Esentürk’ü işten attı.

HAFTADA 7 GÜN, GÜNDE 12 SAAT

Yeliz Kurt

Yeliz Kurt, 4 yıldır fabrikanın boyahane bölümünde hazırlık/montaj işçisi olarak çalışıyordu. İşçi Kadın Meclisleri’nin fabrika önünde 10 Ağustos’ta gerçekleştirdiği eylemden kısa süre sonra işten çıkarıldı.

Kendisi de İşçi Kadın Meclisleri üyesi olan Kurt, neden eylem yaptıklarını şu sözlerle anlatıyor:

“Fabrikada salgına karşı her yerde alınan maske/siperlik vb. önlemler alınmıştı. Ama örneğin yemekhane düzenlemesi gibi önlemler sonraki dönemlerde, vakalar arttıktan sonra alınmaya başlandı. Ama asıl sıkıntı şuydu: Günde 12 saat çalıştırılıyorduk. Pazar günü bile mesai yapıyorduk, haftalık iznimiz yoktu, hiç dinlenemiyorduk. 4 ay boyunca ekmek arası yiyecekler yedik. Dolayısıyla salgın hızlı şekilde yayıldı, vaka sayısı bini geçti. Sadece bizim bildiğimiz kadarıyla 7 arkadaşımız Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.”

FABRİKADA ÖNLEMLER ARTTI

OSB Müdürlüğü önünde yaptıkları açıklamada pazar mesailerinin kaldırılmasını, günlük çalışma süresinin 8 saate düşürülmesini ve salgına karşı gerekli önlemlerin alınmasını istediklerini belirten Kurt, eylemin ardından Vestel yönetiminin açıklama yapmak zorunda kaldığını ve fabrikadaki önlemlerin artırıldığını söylüyor:

“Yemekler düzeldi, kamelyalarda oturma sistemi değiştirildi, tek kişilik koltuklar koydular. Yığılmayı önlemeye yönelik birtakım önlemler aldılar, hepimize renkli kolluklar dağıttılar, sağlık durumumuzla ilgili formlar doldurtmaya başladılar. Çalışma süresini de 8 saate indirdiler; ama bu sadece 1-2 hafta sürdü, sonra yeniden 12 saate çıktı.”

BENİ ATMANIN YOLLARINI ARIYORLARDI

Birleşik Metal-İş Sendikası’na da üye olan Kurt, haklarına sahip çıkan bir işçi olduğu için zaten bir süredir yönetimin hedefinde olduğunu dile getiriyor. Hatta eylemden bir hafta önce İnsan Kaynakları tarafından çağrılmış ve kendisine 6-7 gün ücretli izin verilmiş.  “Beni tazminatsız şekilde atmanın yolunu arıyorlardı” diyor Kurt; “Eylemden sonra beni yine çağırdılar. ‘Size uygun bir bölüm buluncaya kadar ücretli izindesiniz’ dediler. 24 Ağustos’ta ise ‘Uygun bölüm bulamadık’ diyerek beni performans düşüklüğü gerekçesiyle işten çıkardılar. 10 bin kişinin çalıştığı ve sürekli yeni işçi alan bir fabrikada bana uygun bölüm bulunamamış!”

İLK DURUŞMA 11 ŞUBAT’TA

Haksız yere işten çıkarıldığı için işe iade davası açan Kurt, işyerinden arkadaşı Tuğba Esentürk’ü yaşadıklarına şahit olarak gösteriyor. Bu nedenle arkadaşının mobbinge maruz bırakıldığını dile getiren Kurt, “Tuğba benim haksız yere atıldığımı biliyordu. Ben de arabuluculuk sürecinde onu şahit olarak yazdırdım. Bunu öğrendiklerinde ona yapmadıklarını bırakmamışlar. Odaya alıp sorguya çekmişler. Sonra onu da işten çıkardılar. Sırf benim yanımda olduğu için…” ifadelerini kullanıyor.

Açtığı davanın ilk duruşmasının 11 Şubat’ta görüleceğini belirten Kurt, tüm kadınları dayanışmaya bekliyor:

“Ben inanıyorum. Biz kadınlar birleşirsek bu dünyayı değiştirebiliriz.”

SEN DE İŞÇİ KADIN MECLİSLERİ’NE ÜYE MİSİN?

Tuğba Esentürk

Tuğba Esentürk, 8 yıllık Vestel işçisi. Kendi ifadeleriyle söylersek, tamı tamına 8 yıl 1 ay 25 gün bu fabrikaya emek vermiş. O da İşçi Kadın Meclisleri’ne üye; ancak fabrika önünde yapılan eyleme o sırada çalıştığı için katılamamış. “Beni eyleme katıldım diye değil, haksızlığa uğrayan arkadaşımın arkasında durdum diye attılar” diyor.

Esentürk’ün Yeliz Kurt’a şahitlik edeceğini öğrenen İnsan Kaynakları (İK), eylül ayında işçiyi odaya çağırıyor. Bu görüşmede açıkça sorguya çekildiğini belirten Esentürk, şunları aktarıyor:

“Bana ‘Yeliz’le samimiyetin nedir?’, ‘Sen de İşçi Kadın Meclisleri’ne üye misin?’, ‘En son ne zaman Yeliz’le telefonda konuştun?’ gibi sorular sordular. Bunları sormaya hakları yok, özel hayatım beni ilgilendirir. Üstelik bu görüşme sırasında telefonuma el koydular. Sanırım ses kaydı almamdan korktular. Sonrasında bana ‘Şahitlik yapmayın, evli barklı insanlarsınız, böyle işlerle uğraşmayın’ dediler.”

İMZALAMASAM MOBBİNG ARTACAKTI

Esentürk, arkadaşının arabuluculuk sürecine şahit olarak dahil olmasının ardından bir kez daha İK’den çağrılmış. Çağrılmadan bir gün önce İşçi Kadın Meclisleri’nin 25 Kasım’la ilgili toplantısına katıldığını söyleyen Esentürk, sonrasında olanları şöyle anlatıyor:

“Toplantının fotoğraflarını görmüşler. Zaten adım adım bizi takip ediyorlardı. Görüşmede, 9 ay önce işten ayrılmak istediğime dair dilekçe verdiğimi hatırlattılar. Hâlbuki o dilekçenin artık hiçbir geçerliliği yok. Ardından önüme bir yazı koydular. Yazıya göre beni İzmir Gaziemir’deki fabrikaya göndermek istemişler ama ben kabul etmemişim. İmzalarsam tazminatımı alacağımı söylediler.”

Fabrikada zaten mobbinge uğradığını, aynı işi yapan başka işçiler zam alırken kendisinin halen eski ücretle çalıştığını belirten Esentürk, “İmzalamasaydım daha fazla mobbing yapacaklardı, biliyordum. Bu yüzden imzaladım. Kıdem tazminatımı verdiler ama ihbarımı vermediler. Benim işsizlik maaşı alabilmem için İŞKUR’a 3 bin lira ceza ödemeleri gerekiyormuş, ödediler mi bilmiyorum. Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanmadı, dava açacağım. Hakkımı sonuna kadar arayacağım” diyor.

VESTEL ÜRÜNLERİNİ BOYKOT ÇAĞRISI

İşçi Kadın Meclisleri, üyelerinin haksız yere işten çıkarılması nedeniyle herkesi Vestel ve Zorlu ürünlerini boykot etmeye çağırdı. Çağrı şu şekilde:

“Eşitlik mücadelesi, emeğimize sahip çıkmanın da mücadelesidir. Ayrı görmüyoruz. Bu haksızlığın karşısında; hakkını arayan, sorunları dile getiren kadın işçileri asla yalnız bırakmıyoruz. Atılan işçiler geri alınacak. Vestel gasp ettiği hakları işçilere geri verecek. İşçiler Covid-19’dan korunacak. Bu üç hedefe ulaşana kadar tüm kamuoyunu Vestel ve Zorlu ürünlerini boykot etmeye davet ediyoruz.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Üç yıldır yayın hayatını sürdüren kadınların ücretli, ücretsiz emek deneyim, talep ve direnişlerini dile getirmek için hak haberciliği yapan sitemiz Kadınİşçi, Metin Göktepe Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Yolumuzu aydınlatan ve halkın, sınıfın gerçeklerini aktarırken yaşamını yitiren Metin Göktepe’yi saygıyla anıyoruz.
Engelli çocuğu olan annelerin yalnızca çok az bir kısmı ücretli çalışabiliyor. Evde engelli çocuğuna bakım vermek zorunda olan ücretli çalışamayan annelerin yüzde 85’inin herhangi bir sosyal güvencesi yok, yaşlandıklarında tamamen güvencesiz koşullarda yaşıyorlar.
Kimi birkaç günlük yemeğini yapıp kimi eşi ile kavga edip kimi doktordan bir torba dolusu ilacını alıp buluştu. “Haklarımızı alana dek direneceğiz” diyen Agrobay işçisi kadınlar, Ankara yürüyüşünü başlattı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde farklı sektörlerden kadın işçilerin talepleri ortak… Cinsel tacizin şiddetin, mobbingin olmadığı işyerlerinde düzenli, güvenceli işlerde eşdeğerde işe eşit ücret alarak çalışmak istiyorlar. 8 Mart’ta da mesai yapmak zorunda olan kadınların istedikleri ise ücretli izin.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!