Bekarlık sultanlık diye meşhur söz var, herkes bilir. Hepimizin ömründe birkaç kez kullandığı söz. Evliliği zorunlu görev kabul eden akrabalar, arkadaşlar, komşular, bunu sormayı kendisinde hak gören herkes belli yaşa gelmiş kadın ve erkeklere “Evlenmeyi düşünmüyor musun? Neden evlenmiyorsun?” diye sorar. Bu toplumsal baskı ortamında can simididir, “Bekarlık sultanlıktır” cevabı.
Bekarlar kulübünden evlenerek ayrılıp aynı kulübe boşanarak yeniden dönen bekar annelerden bahsetmek istiyorum bu hafta. Hazır anneler günü kapıdayken. Evlendikten sonra çeşitli nedenlerden ötürü boşanıp yeniden bekarlığa dönen kadınların arasında çocuk doğurup bekar anne olmuş kadın sayısı artarak devam ediyor.
Yanında çocukla bekar kalındığında da bekarlığın sultanlığı devam ediyor mu, yoksa artan sorumluluk ve yüklerle hayatı iyice çekilmez mi kılıyor bekar annelik? Ne kadar zor olursa olsun bekarlık evli olmaktan daha mı iyi? Elbette bunları en iyi yaşayanlar bilir ve benim gibi evlilik karşıtı, anne olmayı reddetmiş kadınlara bu deneyimleri en iyi yine bekar anneler anlatır.
Bekar anne olmak için evli olmak zorunda olunmadığını hatırlatıp ama bu yazıda boşanmış bekar kadınlardan bahsettiğimi belirtmek isterim.
Çocuklar kadınlarda
Kadınİşçi için kaleme aldığım daha önceki yazılarda bahsetmiştim aile olma, sıcak yuva masallarına rağmen evlilik sayılarının düştüğünden, boşanmaların artarak devam ettiğinden.
2001-2021 yılları arasında boşanma oranları artarak devam etmiş.
“Türkiye’de son 20 yılda evlenme oranı düşerken boşanma oranı hızla yükseliyor. 2021’de 562 bin evlilik yapıldı, 174 bin de boşanma kayda geçti. 2001-2021 arasını kapsayan son 20 yılda bin kişilik nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden ‘kaba evlenme hızı’ yüzde 20 düşerken ‘kaba boşanma hızı’ ise yüzde 47 arttı.”
Rakamlar müthiş.
Evlenmeler, boşanmalar sadece istatistiklerde yer alan sayısal veriler değil, insanların yaşamlarını derinden etkileyen, değiştiren önemli kararlar. Hepsinin sonuçları oluyor ve bireylerin hayatları çocuk yapma kararında olduğu gibi geri dönüşü olmayan sonuçlara da neden oluyor. Geri dönüşü olmayan derken çocuk doğurmayı olumsuzlamak için söylemiyorum durum tespiti olarak söylüyorum. Bununla beraber çocuklu bireylerin bir kısmının başa dönme imkanı olsa çocuk yapmayacakları bilgisini de not düşmeyi gerekli görüyorum.
Boşanmalarda çocukların velayeti çoğunlukla kadınlarda kalmış. Hem de dörtte bir oranında. 2023 yılı kesinleşen boşanma davaları sonuçlarına göre çocukların %74,9’u anneye, %25,1’i babaya verilmiş.
Bekar babalar
Boşanan kadınların önemli kısmı çocuk sahibi kadınlardan oluşuyor. Bekar annelerin hayatları bilindiği üzere çok zor koşullar altında devam ediyor. Özellikle engelli ve özel bakım gerektiren çocuklu bekar anneler için hayat daha zor olup birçok sorun içinden çıkılmaz hal alabiliyor.
Boşanmalarda yaşanan temel sorunlardan biri nafaka. Boşanma sonrası erkeklerin kuş gibi hafifledikleri yeni hayatlarında yerine getirmekten kaçındıkları sorumluluklar kadınların üzerine yıkılıyor. Boşanma sonrası çocukların kadınlarda kaldığı durumlarda birçok erkek kendisini babalık sorumluluklarından kurtulmuş kabul ediyor. Başta maddi olmak üzere, çocuğun bakımı, eğitimi, sosyal ihtiyaçları konularında sorun en çok anneler üzerinden çözülüyor. Özellikle özel bakıma ihtiyaç duyan çocukların masraflarının daha fazla olması, daha çok bakıma ve ilgiye ihtiyaç duyması, yalnız yaşayamaması gibi durumlarda annelerin zaten sınırlı olan olanakları sorunları çözmeye yetmeyip yaşam çekilmez hal alabiliyor. Engelli olan ya da özel bakım gerektiren çocukların babaları tarafından terk edildiği ya da yeterince ilgilenilmediği, sorumluluklarından kaçtığı çokça örnek mevcut.
Bekar babaların daha ziyade hafta sonu babası olması, çocukların bakımı ve ihtiyaçlarıyla yeterince ilgilenmemesi, kendi hayatını her şeyin önüne koyması erkeklerin çıkarları için neler yapabileceğini göstermesi açısından öğretici.
Kadınların bekar anne olmalarından erkekler bir hayli kârlı çıkıyor demek yanlış olmasa gerek. Kadınlar içinse tersi durum söz konusu. Maddi manevi olarak erkeklerin yerine getirmedikleri her sorumluluk derinleşerek bekar annelerin sırtına yükleniyor. Uzun lafın kısası evlilik de, boşanma da kadınların esaretini arttırıyor.
Kocadan boşanmış, evlilikten kurtulmuş ama çocuklu ve aile olmaktan kurtulamamış genç-orta yaş bekar annelerin duygusal ve cinsel olarak hayatlarını sürdürmesi hâlâ birçok açıdan zor. Kendilerine ait zamanları daha az, yeni bir ilişkiye başlamaları daha güç. Orta yaşta, çocuklu bir kadınla düzenli bir ilişkiye girecek kaç erkek var? Çocuğun babası ve kadının hayatından bir türlü çıkmayacak eski koca figürünün varlığı yeni bir hayat kurmaya çalışan kadınlar için kafi derecede zorlaştırıcı.
Bekar annelerin tamamının çocuklarına bakıcı tutacak parası ya da gelirinin olmadığını anımsarsak bekar annelerin aile ve akraba ilişkilerinden destek almasının kaçınılmaz olduğu aşikar. Birçok bekar anne hayatını sürdürmek için çalışmak zorunda ve evde olmadığında çocuğunun güvenli bir ortamda, güvendiği kişiler tarafından bakılmasını tercih ettiğinden anneler başta olmak üzere akraba kadınlardan yardım istemekte.
Toplumsal yapı değişiyor
Evlilik, boşanma, doğurma, doğurmama, aile konularında toplumsal yapı hızla değişiyor. Bu değişim olurken kadınların hayatlarını derinden etkileyen annelik ve aile farklı formlar halini alıyor. Bu nedenle bu konuların gündemimizden düşmesi mümkün değil.
Bekar annelerin nasıl daha özgürleşebilecekleri, ekonomik olarak nasıl daha güçlü olanaklara sahip olabilecekleri, çocuk bakımının kadınların üzerinden yürütülmesine karşı ne tür politikalar üretilmesi gerektiği ve bunların en hızlı şekilde hayata nasıl geçirilebileceği başlıklarda feministlerin sürekli tartışması, politika üretmesi gerekiyor. Biliyoruz ki zor olan bekar anne olmak değil. Bekar anneliği zorlaştıran boşanınca nafaka ödemek ve babalık görevlerinden feragat etmek dahil, erkeklerin her türlü sorumluluklarından kaçması ve devletin erkeklere mevcut kanunları uygulamayarak destek olması, üstüne sosyal devlet olmaktan kaçınması. Erkeklerin babalık sorumluluklarından kaçamayacakları, devletin kadınların kazanımlarını pozitif ayrımcı ilkelere göre uygulayacağı dönüşümün sağlanması için feministlerin bu alanlarda somut kazanımlar elde edilecek mücadeleler başlatmaları gerekiyor.