cinsiyet ayrımcılığı

Araştırmacı Saniye Evren ile tekstil işçisi kadınlarla yaptığı araştırmayı konuştuk. Evren’in anlattıkları gösteriyor ki sektörde değişen pek bir şey yok. Kadın işçiler hâlâ kötü koşullarda ve güvencesiz çalışıyor, erkeklerden düşük ücret alıyor. Kadın oldukları için sürekli ayrımcılığa maruz kalıyorlar.
Özel sektörde çalışan kadın öğretmenlerin sorunları saymakla bitmiyor. Evli kadınlara maaşlarının daha geç ödendiğini, her gün fönlü gelmelerinin istendiğini, reklam yüzü olarak kullanıldıklarını söylüyorlar. İş bölümünde ayrımcılığa maruz bırakıldıklarını, erkeklerden daha düşük ücretlerle çalıştıklarını anlatıyorlar.
Emek piyasalarında aynı işi yapan erkekler, kadınlardan her zaman daha yüksek ücret alıyor. Ücret konusunda cinsiyet ayrımcılığı yapılıyorsa eşit ücret mücadelesi de cinsiyetçiliğe karşı ses çıkarmamızın önemli bir yolu olarak görülmeli.
Bar işçisi kadınların sorunları saymakla bitmiyor. Bir yanda ağır sömürü ve güvencesizlik, diğer yanda ayrımcılık, cinsel taciz… “Gece saatlerinde çalıştığımız için gün içinde asla bir şey yapamıyoruz. Karanlığa yatıp, tekrar karanlığa uyanıyoruz” diyorlar. Güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı talep ediyorlar.
Alphindi fabrikasında Şeker-İş’e üye oldukları için işten atılan kadın işçiler, kötü çalışma koşulları nedeniyle sağlığını yitirmiş. Artık demliği bile kaldıramıyorlar, elleri kesik izleriyle dolu. Erkek işçilerin daha yüksek ücret aldığını belirten işçiler, “Sendikalı olmanın önemini daha iyi anladık. Her işçi hakkını savunsun, örgütlensin” diyor.
Pandemiyle birlikte Avrupa’da ortak bir bakım stratejisi oluşturmak için sendikalar ve AB kurumları ortak çalışmaya başladı. Uluslararası Hizmet Sendikası UNI de bu sendikalardan biri. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı bakım stratejisine işçi çıkarlarının dahil edilmesi için UNI, üç AB kurumunun kilit pozisyondaki karar vericileriyle çalışıyor.
Diş hekimi kadınlar anlatıyor: “Bu bölümü tercih etmemizden itibaren ‘erkek işi’ laflarına sıkça maruz kaldık”, “Erkek ve presentabl olmadığım için iş bulmakta zorlandım”, “’Sen bu dişi çekemezsin, erkek doktor yok mu?’ diye soran hastalar vardı”, “Alınmayan önlemler, hasta yığılmaları bize ekstra şiddet olarak dönüyor…”
Sendikalı oldukları için işten atılan, üç haftadır direnişte olan Lezita işçisi kadınlar, bugünlerin geride kalacağından ve kazanacaklarından emin. Kölelik koşullarında çalıştırıldıklarını, şiddete ve cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldıklarını anlatan kadınlar, “Hiçbir kadın kendini ezdirmek zorunda değil. Biz bu ezilmeye ses çıkardık, çıkarmaya da devam edeceğiz. Yalnız değiliz” diyor
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!