defne

Hatay’ın Defne ilçesinin Ballıöz köyünde yol yapacağız gerekçesiyle zeytinlerin kesilmesine tek başına direnen; “Hem yüzlerce zeytin ağacımızın kesilmesi hem de arsaları sahibinden habersiz kamulaştırıp el koymalar çok korkunç bir durum. Bizlere ‘gidin bu köyden’ demek istiyorlar. Toprağımı terk etmeyeceğim, ölürüm ama gitmem” diye düşüncelerini ifade eden Çiğdem Aslan, dayanışmaya çağırıyor.
Depremin ilk haftası yaşadıklarım geldi aklıma. İnsan en çok çaresizliğine ağlarmış. Gözyaşlarım yine dökülüverdi. Ablam da bu anı bekliyormuş. O an göz göze geldik. Gözyaşlarımızla birlikte yolumuza devam ettik.
Elmas “Devletin bizimle olduğunu düşünmüyorum” diyor, ablası onaylıyor: “Bizimle değil zaten, devletimiz bizimle değil.” Denetimcilerin “Desteklenirse oturulabilir” dediği evlerinin 20 Şubat depreminde yıkıldığını söylüyorlar. Kendileriyle dayanışan halka, sivil topluma yönelik baskılara da tepkililer: “Halkı niye engelliyorsun, böyle şey olur mu?”
Defne’de iki kadınla konuşuyoruz. Çevrelerindeki tüm kadınların endişeli olduğunu anlatıyorlar: “Özellikle yaşlı kadınlar ‘Bir ay sonra yardımlar da kesilir ve kimse bizim yüzümüze bakmaz’ düşüncesinde. Buranın düzelmesi çok uzun zaman alacak. Ya erzak bulamazsak, ihtiyaçlarımızı karşılayamazsak? En çok bunun derdindeler.”
Antakya Merkez ve Defne’de kadınlarlayız, öfke büyük. Nişanlısı enkaz altında olan bir kadın “Daha önce gelselerdi bunlar” diyor; “Üç binada insanlar toplanırdı. Kaç can var burada Allah bilir. Tuvalet gelecekti ya. Bak şu hale, her taraf bok ya, her taraf bok. Nerede bunlar?”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!