Zincir marketlerde çalışan kadın işçiler, patronların kâr hırsının, ağır iş yükünün, mobbingin ve cinsel tacizin hedefinde. Kadın işçilerin meslek hastalıkları görmezden geliniyor; dinlenmeye, nefes almaya zaman bırakılmıyor. İşçiler ise sessizce değil, yaşadıklarını ve taleplerini birbirine anlatarak direniyor.
Hepsijet depolarında baskı, mobbing, cinsel taciz, düşük ücretler, sendikal özgürlüklerin engellenmesi, hijyen sorunu, iş kazaları gibi sorunların ardı arkası kesilmiyor. İnsanlık dışı çalışma koşullarını kabul etmeyen işçiler Sosyal-İş’te örgütlendiler ve direnişe geçtiler. Direnişteki kadın işçilerden Tuba, Ayşe ve Nergiz’le konuştuk.
“Ağır kaldırmakta erkeklerle aynı değiliz. Bizi eşit tutmasınlar. Falanca yapıyor da sen niye yapmıyorsun gibi bizi koşturmasınlar. İSG tedbirleri alınmak isteniyorsa sayıları düşük tutsunlar, hızlı çalıştırmasınlar. Kadınların 6 saat çalışması lazım. Vardiya sistemini isteyen işçiler mesela çocuklarına dönüşümlü olarak bakmak zorunda oldukları için vardiyayı tercih ediyorlar. Bu sorunun da çözülmesi lazım.”
Onu ölümüyle birlikte tanıdık. Zülfiye’nin yaşamını yitirmesiyle, ‘işçiler neden hâlâ yolda ölüyor’ sorusu bir kez daha gündeme geldi. Kadın işçilerin ölüm nedenleri arasında trafik ve servis kazaları önemli bir yere sahip. Kadın iş cinayetlerinin yüzde 44’ünü trafik ve servis kazalarının oluşturduğunu belirtiyor İş Güvenliği Uzmanı Neşe Değirmenci. Zülfiye Ercan’ın hayatını kaybettiği olayın bir trafik kazası değil, bir iş cinayeti olduğunu özellikle vurguluyor.
Bir kadın işçinin üç parmağı iş kazasında koptu. Olay mahkemeye intikal etti. Patron işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda eğitim verdiğine dair, onun haberi olmadan bir belge imzalatmıştı. Oysa böyle bir eğitim yoktu. Amaç tazminat vermemekti. Hukuk mücadelesinden vazgeçmeye asla niyeti yok. Kadın örgütlerini 19 Şubat’ta Rize Pazar Adliyesi’nde görülecek davaya çağırıyor.
Cumhurbaşkanı ve bakanlarının düğününde yer aldığı ZSR Patlayıcı Sanayi Fabrikası ortakları, teşvikler ve vergi indirimleri ile ihya edilirken fabrikada yaşanan patlamada 8’i kadın, 3’ü erkek 11 işçi yaşamını yitirdi. Bu katliamla 2024’te işçi ölümleri iki bine yaklaştı. Her katliamda olduğu gibi yine soruşturma açtı bakanlık, 10 kişi gözaltında. Peki ya öfkemiz?
Bizlerin bütçesine daha ‘uygun’ market raflarında sıkça gördüğümüz, işlenmiş et ürünleri markası olan Polonez, bir süredir işçi ve sendika düşmanlığıyla anılıyor. Fazla mesai dayatmasıyla ev yüzü görmeden çalışan kadın işçilerin sendikalaşma mücadelesini tanımayan Polonez’de kadınlar, düşük ücretlerle ağır işlerde hakarete maruz kalarak çalışıyor.
Çalışanların yüzde 60’ını kadınların oluşturduğu fabrikada, işçiler ağır ve işçi sağlığını hiçe sayan çalışma koşulları nedeniyle sendikal örgütlenme mücadelesi yürütüyorlardı. 10 Haziran’da 145 kişinin işten atılması üzerine direnişe geçen ve sendikalarıyla da sorunlar yaşayan Esitaş işçisi kadınlarla konuştuk.
Dev tavuk eti işleme tesislerinde çalışan işçiler sürekli risk altında. Amonyak gazı sızıntısı sonucu yaşadıkları zehirlenme vakaları ürkütücü. Bolu’daki Piliç fabrikalarının bu koşullarını çalışanlardan dinledik.
“Türkiye’de yasalara göre, imza attığı sözleşmeler gereğince de 12 yaşındaki çocuklar çalışamazlar. Ama siz eğitim içerisindeki bir mevzuatı bu şekilde değiştirirseniz 12 yaşındaki çocuğun işçileşmesi meşrulaşıyor. “Çalışmıyor ki, okula gidiyor” denilecek. Tüm mekanizmalar gerçekten çocuk işçiliğini meşrulaştırmanın bir yolu.”
Evet, bu da yaşandı. Çok modern(!) Hollandalı patronun Türkiye’de kurduğu sakız fabrikasında, sendikalıları yıldırmak için her yol deneniyor. Formen yardımcısı ‘sendikadan çıkmazsanız size büyü yaparım’ dediğinde hakikaten korkanlar oldu. Fakat bu tehdit de işe yaramadı, işçi sağlığının da hiçe sayıldığı fabrikada, örgütlenmeye devam ettiler. Berfin ve Nesrin yaşadıklarını anlattı.
CHP ‘Değişim şart’ dedi; ancak CHP’li belediyelerde çalışan işçiler için değişen pek bir şey yok. Soğanın fiyatını sorgulaması bile yasak olan kadın işçiler mobbinge maruz kalıyor, yapamayacakları işlere zorlanıyor, iş kazalarına açık hale getiriliyor. Baskılara direnenler de işten atılıyor. Ağustosta işten atılan Tülay Çal da bu işçilerden biri…
XIOAMI SALCOMP’da işçiler Türk Metal Sendikası’na üye oldu ama fabrikadaki çalışma koşullarında pek değişiklik yok. Ekipman olmadığı için galoşla çalışırken ayağı kayıp düşen ve hastaneye kaldırılan kadın işçi şikâyetçi oldu. İşveren önce hakaret etti sonra da işten çıkardı. Kadın işçi tek başına mücadele ederken, sendika susuyor.
Berivan, kendisine şiddet uygulayan erkekten yıllardır boşanmaya çalışıyor. Yedi çocuğuyla Diyarbakır’da yeni bir yaşam kurmuş ama hâlâ tedirgin. Hep kayıtdışı işlerde çalışan Berivan, “İşçi olarak zaten hiç güvencem olmadı, kadın olarak ise tek güvencemiz 6284 sayılı kanun. Ama şimdi o da tartışılıyormuş” diyor.