işçi sağlığı ve iş güvenliği

Osmaniye’deki Ertürk Tekstil’de çalışan Esin Albayrak, işyerinde beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti. Klimaların kullanılmadığı, aşırı sıcağa bağlı bayılmaların hep olduğu işyerinde, kadın işçilere yönelik mobbing, şiddet ve cinsel taciz de vardı. Eski çalışan Gülay, “Bugüne kadar şansımıza kimse ölmedi” diyor.
Kapitalizmin sınırsız kâr hırsıyla doğayı tahrip etmesi küresel ısınmaya, o da aşırı sıcaklara yol açtı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin hiçe sayıldığı ülkemizde, sıcağa bağlı beyin kanaması geçiren PTT işçisi Berran Özen Kırmızıgül arkadaşımız, yaşam mücadelesi veriyor. Bu, önlenebilirdi. Hükümetten sendikalara herkesin yapması gerekenler var.
Gebe İşçiler Adalet Yasası, ABD’de geçen ay yürürlüğe girdi. Ancak uzmanlar yasada boşluk olduğunu söylüyor. Çünkü işyerlerinde hangi kimyasalların ve çalışma şartlarının gebeler için tehlikeli olduğuna ilişkin yeterince bilgi yok. İşçi sağlığına dair araştırmalar, çoğunlukla erkek odaklı. Truthout’tan Gima Jimenez’in haberini paylaşıyoruz.
New York’ta manikür-pedikür salonlarında çalışan işçilerin yüzde 85’i kadın. Çoğu beyaz olmayan bu kadınlar, çok kötü koşullarda, düşük ücretlerle çalıştırılıyorlar. Soludukları zehirli kimyasallar nedeniyle ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıyalar. Şimdilerde bu işçileri koruyacak yeni bir yasa gündemde. Konuyla ilgili iki makale paylaşıyoruz.
Hindistan’ın Murshidabad bölgesinde, bidi (Hint sigarası) sarma işini en yoksul kadınlar yapıyor. Genç yaştan itibaren sürekli tütüne maruz kalmaları, sağlıklarını büyük risk altına sokuyor.
Hülya Yıldız, dört yıldır çalıştığı fabrikadan düşük ücret, kötü çalışma koşulları ve mobbing yüzünden ayrıldı; ama haklarını bırakmaya hiç niyeti yok. Şimdi dava açıyor. Bu fabrikada sağlıklarının hiçe sayıldığını, yılda yalnızca 50 lira zam aldığını, özellikle kadın işçilere mobbing uygulandığını anlatıyor.
Direnişteki kadın işçiler, “Her konuda bize kendimizi değersiz hissettirdi Mata. Maddi olarak da manevi olarak da kadın olarak da işçi olarak da” diyor. Fabrikanın onları robota çevirdiğini, direnişte kendilerine geldiklerini söylüyorlar. İş güvenliği önlemlerinin alınmasını, ücretlere ek zam yapılmasını, her türlü baskı ve ayrımcılığın son bulmasını istiyorlar.
Güvenlik görevlisi Hülya Onaylı’nın yaşamını yitirdiği iş cinayetinin ardından İzmir’deki bazı tramvay duraklarına seyyar tuvalet konuldu. Kadın işçiler, “5 yıldır bağırıyoruz, illa birimizin ölmesi mi gerekiyordu?” diye soruyor. Sorunlarının tuvaletle sınırlı olmadığını belirten kadınlar, kötü koşullarda çalıştıklarını, sağlıklarının gitgide bozulduğunu anlatıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!