Ev işçileri, örgütçüleri Myrtle Witbooi’yi kaybetti

Myrtle, Güney Afrika’da doğdu. Küçük yaştan itibaren ev işçisi olarak çalıştı. Çok zor örgütlenen bu sektörde sendika kurdu. ILO 189’un kabul edilmesini sağlayanlardandı. Uluslararası Ev İşçileri Federasyonu’nun ilk başkanıydı. 16 Ocak günü hayata veda etti.
Paylaş:
Fitnat Durmuşoğlu
Fitnat Durmuşoğlu
fitnat.d@hotmail.com

Yaşamı boyunca ev işçilerinin örgütlenmesi ve hakları için mücadele eden Uluslararası Ev İşçileri Federasyonu (IDWF) Başkanı Myrtle Witbooi’yi geçen hafta pazartesi günü kaybettik. 

Myrtle Witbooi, 1947 yılında Güney Afrika’nın Cape Town kentinde doğdu. Kırsal kesimde büyüdü, 11 yaşında evlat edinildiğini öğrendi. Yaptığı bir söyleşide anne ve babasına hiç benzemediğini, onların daha açık renk teni olduğunu söylemişti. “Ben zenciyim. Ailemle büyümedim ama bu aileyle mükemmel bir hayatım oldu. Onlar öldüklerinde 52 yaşındaydım ve biyolojik aileme ihtiyacım yoktu” demişti. Daha sonraları biyolojik ailesini de buldu; annesi sağdı, iki erkek bir de kız kardeşi vardı, onlarla hemen temas kurdu. 

Hemşirelik okumayı planlıyordu ama bir aile, ondan yakın zamanda yanan kızlarının bakımına yardım etmesini istediğinde kabul etti. Myrtle Witbooi, ırk ayrımcılığının hüküm sürdüğü apartheid rejimi sırasında 12 yıl boyunca çocuğa ve kardeşlerine baktı.  İşverenin evinin arka bahçesindeki küçük bir odada kalıyordu. Ev işçisi olarak işine devam edebilmek için ilk çocuğunu henüz bir aylıkken bırakmak zorunda kalmıştı. Çünkü bir ev işçisinin, çocuklarının veya kocasının yanında olması yasaktı.   Myrtle, kızını bir yaşına gelene kadar göremedi.

Bir haber, bir mektup ve sürpriz misafir

O dönemde ev işçilerinin neredeyse hiçbir hakkı yoktu. Maaş üç avroya eşitti. Perşembe günleri üç saat, pazar günleri ise dört saat tatili vardı. Bir röportajında Ülkemizde köleydik ve ses çıkaramıyorduk. Çok az maaş alıyor, bazen de hiç alamıyorduk” diye konuşmuştu.

Okuma-yazma bilmeyen, Afrika dili konuşan ev işçilerinin büyük bir bölümü mektup da yazamıyordu. Onların mektuplarını yazmaya başladı. Ev işçilerine köle gibi davranılıyordu, işçiler yiyecek çaldıkları yönündeki asılsız suçlamalarla sürekli asılıyordu. Bir gazetede çıkan ‘ev işçilerinin hırsız olduğu’ yönündeki haber, hayatında dönüm noktası oldu. Gazeteye bir mektup yazıp, neden her zaman hizmetçileri kınadıklarını sordu ve onları saygı duymaya, önyargılarını değiştirmeye davet etti. Yazdığını unuttu gitti. Fakat bir gün kapısı çalındı; gelen, eleştiri yaptığı gazetede çalışan bir erkek gazeteciydi.

1967 yılıydı. Gazeteci ilk başta bir hizmetçinin okuma-yazma bildiğine inanamadı. 350 kişinin katıldığı bir toplantı ayarlayarak, mektubu diğer ev işçisi kadınlarla paylaşmasını istedi. Gazeteci ayrıca onun için bir konuşma metni hazırlamıştı. Myrtle metni görünce “Bu ben değilim” diye düşündü. Kendi deneyimlerine dayanarak özgürce konuşmaya karar verdi.

ILO 189’un kabulünde büyük rol oynadı

Myrtle, bundan sonra işvereniyle görüştü ve haftanın yedi günü çalışmayacağını çünkü diğer işçilerle toplantılar yapmak istediğini söyledi. Ev hanımı, pazar günü izin vermeyi kabul etti ve garajı ödünç kullanmasına izin verdi. Myrtle Witbooi’nin örgütçülük hayatı böyle başladı.    

“Neden farklı olduğumuzu sormaya cüret ettiğimde bir dakika içinde hayatım değişti. Neden böyle acı çekmek zorundayız?”  

Myrtle daha sonra çalışmalarını ilerletti. Yemek pişiren; temizlik, bebek bakıcılığı, bahçıvanlık yapan ve emziren dünyanın dört bir yanındaki kadınların çalışma koşullarını iyileştirme hareketine katıldı. Güney Afrika’daki tek ev işçileri sendikası olan Güney Afrika Yurtiçi Hizmet ve Müttefik İşçiler Sendikası (SADSAWU) genel sekreterliği görevine getirildi. Sendika, sömürüden bıkan ve kendi sendikalarını oluşturmak için bir araya gelen ev işçileri tarafından apartheid yıllarında kurulmuştu.

2007’de Myrtle, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından tanınmak için yola çıkan ev işçileri koalisyonunda merkezi bir rol oynadı. Ev işleri hakkındaki 189 Sayılı ILO Sözleşmesi, büyük ölçüde onun çabalarıyla hayata geçti.  Sözleşme, ev işçilerinin çalışma saatleri, haftalık izin günleri, asgari ücret, fazla mesai hakkı, sosyal güvenlik ve istihdam koşullarını düzenlemeye yönelikti. Sıkı çalışmaları ve kararlılıkları sonucunda, Haziran 2011’de Cenevre’de gerçekleştirilen ILO’nun 100’üncü Yılı toplantısında, Ev İşçileri İçin İnsana Yakışır İş Sözleşmesi (C.189)  ve beraberindeki tavsiye kararı kabul edildi.  

Myrtle, bu toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“45 yıl önce biri bana bugün burada oturup köleliği gerçekten sona erdireceğimi söyleseydi, onlara inanmazdım. Ama 45 yıl önce işverenimin garajında ​​oturuyordum ve ev işçilerini örgütlüyordum. Bugün buradayım. Ve ben ev işçilerinin davası nedeniyle buradayım. Ama hepimiz ev hizmetlileri için daha iyi bir hayat olduğuna inandığımız için, hak mücadelesinde bu noktaya geldik.  Özgür olmak istiyoruz, artık köle olarak anılmak istemiyoruz. Bu dünyadaki her işçinin sahip olduğu hakları almak istiyoruz.”

Küresel sendikanın başkanı oldu

Myrtle Witbooi, 2013 yılında, insan hakları için mücadele eden uluslararası öncüleri ve kuruluşları ödüllendiren George Meany–Lane Kirkland İnsan Hakları Ödülü‘nü kazandı. Yine aynı yıl, kadınlar tarafından yönetilen ilk küresel sendikal örgüt olan Uluslararası Ev İşçileri Federasyonu’nu (IDWF)  kuran grubun öncüsü olarak ilk başkan oldu; “Kadınların başı çektiği yerde her şey olur” dedi. 

IDWF 2013’te kuruldu, kadınlar hem yerel hem de uluslararası düzeyde büyük ilerlemeler kaydetti. IDWF’nin “kadınların hâkim olduğu işlerde kadınlar tarafından yönetilen ilk uluslararası işçi federasyonu” olduğu kabul edildi. Myrtle, IDWF’nin hedeflerinin “kadınları kendi adlarına konuşabilmeleri için güçlendirmek ve örgütler oluşturmak” olduğunu belirtti. ‘Bu benim hakkım ve bana bir kadın olarak saygı duymanızı talep ediyorum ve ayrıca işim insana yakışır bir iş ve ben de insana yakışır bir ücret istiyorum”  diyebilmek için örgütlendiklerinisöylüyordu.

2019 yazında, ILO’nun iş yaşamında şiddet ve tacize ilişkin 190 sayılı sözleşmesinin müzakerelerinde Güney Afrika heyetine liderlik etti. Dünyanın birçok yerinden konuşma yapmak üzere davet edilen Myrtle, kendisinin politikacı değil, aktivist olduğunda ısrar etti. ABD’li evde bakım çalışanları ile bağlantı kurarken temel bir sendika ilkesini devreye sokmaya çalıştı: Dayanışma yoluyla güçlenmek. “Birleşerek, tek ses ve tek dilde konuşabiliyoruz ve bu yüzden ev hizmetlileri için daha birçok kazanım elde edebiliriz” diyordu.

Pandemide unutulan ev işçilerini destekledi

Pandeminin özellikle kayıtdışı çalışanları çok etkilediğini belirtiyordu. Birçok hükümet kriz sırasında ekonomik yardım yaparken ev işçileri yine unutulmuştu. Bu dönemde ev işçileri sokağa atıldı; evsiz, çaresiz ve aç kaldılar. Yasal koruma, destek ve Covid testi yaptırmanın bir yolu olmadığı için eve dönemediler. Myrtle ve IDWF, Covid-19 salgını boyunca gelirlerini kaybeden milyonlarca ev işçisini destekleyerek, onların haklarının tanınması için uğraştılar.

Birlikte çalıştığı kadınlara ilham vermek için bir ev işçisi olarak deneyimlerinden yararlanan Myrtle şöyle anlatıyordu:

“Kadınlarla çalışmak, bana daha önce ve şimdi nerede olduğumu hatırlatıyor. Eğer ben apartheid rejiminden kurtulup bugün hâlâ dimdik ayaktaysam, onlar da yapabilirler. ‘Ben bir ev işçisiyim, ben bir anneyim, ben bir eşim ve bana değer verilmeli’ diyebilirler.”

Hasta olmasına rağmen IDWF’yi desteklemeye ve ev işçilerinin hakları için çalışmaya devam etti.  Myrtle Witbooi, kanserle uzun bir mücadelenin ardından 16 Ocak günü yaşama veda etti. 

Myrtle Witbooi’le yapılan bir söyleşiden:

Bizsiz hiçbir şeysiniz

Güney Afrika’da gerçek iş kanunlarını çıkarmamız 40 yılımızı aldı. O zamanlar Güney Afrika’da bir ev işçisi ayda üç dolar ya da üç avro kazanıyordu ve hiçbir hakkı yoktu. Biliyorsunuz, apartheid yıllarında Güney Afrika’da ev işçisi olarak yaşamak korkunç bir deneyimdi; çünkü özgürlüğümüz yoktu. Ama biz kadınız ve çok güçlüyüz. Bu yüzden ayağa kalkmaya ve neden diğer işçilerden farklı olduğumuz hakkında konuşmaya karar verdik ve bu Güney Afrika’da bir değişim başlattı. 

Yıllar içinde yaklaşık 50 bin ev işçisine ulaşmayı başardık. 1994’te Güney Afrika’da demokrasi vardı ama ev işçilerinin hakları hâlâ yoktu. Bu yüzden demokratik hükümetimize meydan okumaya karar verdik. 2001’de hükümetimize sorduk: “Ev işçileri için neden kanun yok?” Ve parlamentoya gittik, onlarla konuştuk ve onlara sorum şuydu: 

“Özgürlük için birlikte mücadele ettik, öyleyse neden şimdi karşınıza çıkıp ev işçilerine yönelik iş kanunları için size yalvarıyorum?” 

İşsiz kaldığımızda işsizlik sigortasına dâhil olmak istedik. Hayır dediler, ev işçileri bunu kabul edemezdi. Sonra beşimiz Meclis’e gitmeye karar verdi ve Meclis’i kilitledik, böylece kimse içeri girip çıkamadı. Ertesi gün Meclis’te konuşmaya gittim ve dedim ki: “Bu hükümetten çok utanıyorum. Sizin için çalışıyoruz, sizi giydiren biziz. Çocuklarınızı kim besliyor? Ev işçileri. Öyleyse neden her şey için size yalvarmak zorunda kalıyoruz?” Onlar da “Tamam kusura bakmayın, bir yıl daha sürer” dediler. Ertesi sabah, insanlar “Myrtle, artık işsizlik sigortan olduğunu biliyor musun?” diyordu.

Çok eğitimli değiliz, diplomamız da olmayabilir ama iyi bir beynimiz var. Ve Allah bize konuşma yeteneği vermiş. Ve Güney Afrika’daki ev işçileri seslerini yükseltiyor, örgütleniyorlar.

Dünyadaki farklı dillerle, işçilerin haklarını bilmelerini ve kendi dillerinde anlamalarını sağlamamız gerekiyor. Uluslararası Ev İşçileri Federasyonu’nun (IDWF) rolü budur. Mültecilerin, göçmen işçilerin ve ev işçilerinin hepsinin eşit olduğunu ilan ediyoruz. Aramızda hiçbir fark yok, hepimiz işveren için çalışıyoruz, hepimiz aynı sıkıntıyı çekiyoruz, düşük maaşın ne anlama geldiğini biliyoruz. Biz işçiyiz ve işimiz insana yakışır iştir.

Bizim işimiz olmasaydı çoğunuz üniversiteye gidemezdiniz. Bazılarınız da sahip olduğunuz işlere sahip olamazdınız. İşimizin tüm işleri mümkün kıldığını dünyaya duyurmak istiyoruz. Bizsiz hiçbir şeysiniz. 

Hepimiz aynı işi yapıyoruz. Göçmen işçiler hiç ses çıkaramıyorlar. İzole edilmiş durumdalar ve bu nedenle hareketin sesinin tüm dünyada duyulması çok önemli. Hiçbir ev hizmetlisini soğukta bırakmak istemiyoruz. İş yasaları tüm ülkelerdeki göçmenleri de kapsamalıdır.

Tüm kadınlar ya da kadınların büyük bir bölümü, ev işçilerine bağlı. Bu nedenle tüm kadınların ev işçilerinin mücadelesine destek vermesi önemlidir. Tüm kadınların, evlerinin ev işçileri için uygun ve güvenli bir ev olduğunu görmeleri önemlidir. Bu nedenle My Fair Home (Benim Adil Evim) kampanyasını başlattık.  

Aile içi şiddeti de ev işçilerine yönelik şiddeti de gözden kaçırmamamız gerekli. Ev hizmetlileri konuşmaktan korktukları için genellikle susarlar. Ve bazen tacize uğradığımızı bile fark etmiyoruz. Bu yüzden tüm kadınların bir arada durmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Kadınlar ev işçisi mücadelesine destek vermeli. Bizi evlerinde bir eşya olarak değil, işçi olarak görmelidirler.

Güney Afrika’da, ev işçisi olarak deneyimlerimizi rengimiz belirledi. Siyahsam, daha fakir bir ev işçisiyim. Şu anda çok fazla sömürü yaşıyoruz. Örneğin bazı ajansların, siyah işçileri sömürmenin daha kolay olduğunu düşündükleri için özellikle siyah işçileri aradıklarını görüyoruz. Bu her gün karşı karşıya kaldığımız bir durumdur. Bu gidişe bir son verilmelidir.

Kaynaklar

Myrtle Witbooi – Wikipedia

www.en.wikipedia.org

www.ys.no/nyheter/likestilling-og-inkludering-  

www.wiego.org/blog

www.ilo.org

www.thesouthafrican.com

www.opendemocracy.net

www.solidaritycenter.org

www.time.com

www.idwfed.org

www.fromthesquare.org

www.supportdomesticworkers.org

www.solidar.org

Fotoğraf: NDWA

Paylaş:

Benzer İçerikler

Oda hizmetçisi olarak işe başladı. Ev hizmetlilerini bir birlik (*) çatısı altında örgütledi ve birliğin başkanı oldu. Viyana Kent Konseyine girdi ve ev hizmetlilerinin çalışma koşullarının düzeltilmesi için uğraş verdi. Ağır kayıplar yaşamasına rağmen mücadeleye devam etti.
1974’te kadınların sendika liderliğine yardımcı olmak ve TİS görüşmelerinde kadın sorunlarına daha fazla ağırlık vermek için kurulan ilk ulusal sendikal kadın örgütü İşçi Sendikası Kadın Koalisyonu’nun (CLUW) kurucularından olan Myra, bu konferansa başkanlık yaptı. CLUW’un ilk konferansına ülke çapında 82 işçi sendikası’ndan 3.000’den fazla kadın katıldı.
ABD işçi hareketinin en önde gelen kadın örgütçülerindendi. 1919 yılında 8 bin telefon operatörü genç kadının altı gün sürdürdüğü greve öncülük etti. Kadınların evlendikten sonra da ücretli işlerine devam edebilmesi, eşdeğerde işe eşit alması ve daha iyi koşullarda çalışması için yaşamı boyunca mücadele etti.
Norveç’te yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İşçi Partisi bünyesinde işçi kadınların sosyo-ekonomik çıkarlarını korumak için dernek kurdu, gazete çıkardı. Eşit oy hakkı için mücadele etti. Kürtaj, bekâr annelik, cinsel eğitim ve doğum yardımları, üzerinde durduğu konular arasındaydı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!