geçmiş dünya basın özgürlüğü gününüz kutlu olsun, en çok da kadın gazetecilerin…

“kadın gazeteciler, özellikle de kadınlık bilinciyle, feminist bilinçle donanmış olanlar medya açısından çok önemli bir işleve sahip. bugün erkek gazetecilerin de zaman zaman ele aldığı erkek şiddetinin “üçüncü sayfa” haberi olmaktan çıkıp siyasi bir mesele olarak ele alınması, onların çabasıyla mümkün oldu.”
Paylaş:
ayşe düzkan
ayşe düzkan
ayseduzkan@hotmail.com

birleşmiş milletler genel kurulu’nun 1993 yılında aldığı kararla tüm dünyada kutlanan dünya basın özgürlüğü günü’ne, geçtiğimiz günlerde tutuklanan mezopotamya muhabiri esra solin dal’ın bakırköy cezaevi’nde çıplak aramaya maruz kaldığı bilgisi ve bunun karşısında duyduğumuz öfkeyle girdik. çıplak arama, tamamen keyfi olarak uygulanan ve cezaevlerinde de bulunan teknolojiyle hiçbir biçimde gerekliliği kalmayan, tutsağa eziyet etmek için başvurulan bir uygulama. (bana 2019’da bakırköy’de yapılmadı ama eskişehir açık cezaevi’nde dayatıldı.)

basın emekçilerinin örgütlerinin inisiyatif almasıyla, esra’nın yaşadığı işkenceye sessiz kalınmadı.

biliyorsunuz; herhangi bir somut gerekçe göstermeksizin sürekli gözaltı ve tutuklama tehdidiyle yaşamak, muhalif gazeteciler açısından olağan bir durum haline geldi. bunun kadın gazeteciler açısından -her ne kadar zaman zaman erkeklere de uygulansa da- çıplak arama, cinsel taciz gibi farklı sonuçları var. ayrıca çocukların bakımından genellikle annelerin sorumlu olması, küçük çocuğu olan kadın gazeteciler için hapishanede fazladan sorun yaratıyor.

kadın gazeteciler, özellikle de kadınlık bilinciyle, feminist bilinçle donanmış olanlar medya açısından çok önemli bir işleve sahip.

bugün erkek gazetecilerin de zaman zaman ele aldığı erkek şiddetinin “üçüncü sayfa” haberi olmaktan çıkıp siyasi bir mesele olarak ele alınması, onların çabasıyla mümkün oldu. bu haberlerin, mağduru daha da mağdur eden, suçlayıcı, yargılayıcı, pornolaştırıcı bir dille ele alınmasının son bulması da onların sayesinde oldu. bu haberleri ele alınırken kullanılması gereken kelime dağarcığı onların sayesinde yerleşti.

sadece bunlar da değil, ekmek ve gül’den petrol-iş kadın dergisine, kadın işçi’ye kadar uzanan yayınlar zinciri olmasaydı, günlük gazetelerden sol dergileri kadar uzanan yelpazede kadınların ücretli emeğine dair haberler şimdiki kadar öncelikli şekilde yer almazdı.

kadın gazeteciler, köşe yazarları olmasaydı, kadınların evdeki ücretsiz çalışması -ki tarımı ve evde parça başı çalışmayı da kapsar- görünmez kalırdı.

Fark etmek değiştirecek

bugün hâlâ birçok medya organında çekici kadın görüntüleri kullanabilmek için yapılmış saçma sapan haberler çıkıyor karşımıza. zaman zaman muhalif medya dahi gösterilerden çekici kadınların fotoğraflarını arıyor. bu kadar kadın, erkeklerden kurtulmak için hayatını ortaya koyarken, kadınların evlenmek için erkekleri kandırdığı propagandası yapılıyor. hâlâ kadınların cesareti, “dekolte”ye bağlanıyor. özellikle spor basını, gol atmayı tecavüzle özdeşleştiren dilden vazgeçmiyor. kadınların spordaki başarıları yeni yeni ve çok büyük başarılar olmaları sayesinde birinci sayfalarda yer buluyor. erkekler de pekala bakım yaptığı halde, bakımla ilgili haberler kadınlardan söz ediyor. eşcinsellik mizah konusu ediliyor, translık düşmanlaştırılıyor. ve hâlâ ekranlarda tecrübeli, kıdemli kadın gazetecilere nadiren rastlıyoruz, çekicilik mesleki kriterlerin önüne geçiyor. yine de bütün bunları fark etmiş olmamız bile kadın gazeteciler sayesinde ve her şeyi değiştirecek güçleri ve kararlılıkları var.

kadınların üretimin, siyasetin, mücadelenin öznesi olduğu kadın gazeteciler sayesinde ortaya çıktı. halkın haber alma hakkının tanımlanmamış alanlarını tanımlayıp hayata geçirdiler.

ama erkeklerle eşdeğer iş yaptıkları halde çoğu işyerinde eşit ücret almıyorlar. işyerleri, erkek ve kadın çalışanlarının çocuklarının bakımı konusunda destek vermiyor ve kadınlar çoğu durumda çocuklarının bakımından tek başlarına sorumlu.

cam tavanın en kalın ve sert olduğu sektörlerden biri medya. karar mekanizmalarında yukarı çıktıkça kadınlar görünmezleşiyor ama aynı zamanda kadınların bakış açısı da görünmezleşip eksik kalıyor.

kadın gazeteciler neleri kırdı geçirdi, ona da sıra gelecektir.

ama bugün sokakta kolluğun şiddetiyle, basın toplantısında tacize varan küçümsemeler ve bıyık altından gülümsemelerle karşı karşıya kalan, ekmeğini kazanmak, mesleğini savunmak için nice bedel ödeyen kadın gazeteciler; geleceğin daha adil, daha titiz medyasını inşa edecek güçlerin başında geliyor.

Dün dünya basın özgürlüğü günüydü. Bu önemli gün izleyicilere ve gazetecilere kutlu olsun. ama en çok da kadın gazetecilere.

Paylaş:

Benzer İçerikler

“doğum izninin sadece kadınlara verilmesinin kadın istihdamını düşüreceği, kadınların evde yapılacak, düşük gelir getiren işlere mahkum olacağı ortada. doğum izni, ancak iki ebeveyn için de geçerli olduğunda teşvik edici olabilir.” ayşe düzkan düşen doğurganlık oranına bağlı olarak kadınların çalışma yaşamını düzenleme meselesini masaya yatırıyor.
Bir aşamada kimsenin sevmediği bir çift oldular, meğer birbirlerini de sevmez hale gelmişler. Ayşe dilimizin ucuna gelenleri, dile dökmediklerimizi yazmış.
“anneleri hapsetmekte beis görmeyen devlet cezaevi koşullarını onlara, çocuklara, genel olarak insana yakışır bir şekilde kurmuyor. bazen yetişkin mahpuslara yetecek kadar yatağın bile bulunmadığı koğuşlarda çocuklar anneleriyle birlikte yatıyor.”
“disk basın-iş adına, avrupa gazeteciler federasyonu’nun yıllık toplantısı için priştine’ye gittim. Türkiye’den gelen gazeteciler iktidarın son torba yasası’nda yer alan etki ajanlığıyla ilgili tasarıyı da gündeme getirdi. bunlar konuşulurken metin cihan da avrupa birliği’nin iktidar yanlısı kuruluşları fonladığını açığa çıkartmaz mı?”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!