Deprem sonrasında Roman kadınlar ve LGBTİ+’lar tamamen görünmez oldu

Romani Godi’nin yayımladığı bilgi notuna göre, deprem sonrası süreçte Romanlara yönelik ayrımcılık ve nefret söylemi vakaları arttı. Roman kadınlar, LGBTİ+’lar, engelliler ve çocuklar ise tamamen görünmez hale geldi.
Paylaş:

Romani Godi (Roman Hafıza Çalışma Derneği) ile Sivil Düşler Derneği’nin işbirliğiyle hazırlanan bilgi notu, Kahramanmaraş depremlerinin Roman grupları üzerindeki etkisini ele alıyor.

‘Eşit Gözüken Şeyler Gerçekten Eşit mi?” alt başlığıyla dün yayımlanan notta, “İlk günlerde bölgede yaşayan tüm grupların depremden eşit etkilendiğine yönelik bir görünüm olsa da ilerleyen günlerde depremin göçmenler, azınlıklar (Roman gruplar vb.), kadınlar, LGBTİ+’lar, çocuklar ve engelliler gibi grupları daha derinden etkilediği görünür hale gelmiştir” deniyor.

Bilgi notunda, Roman gruplara yönelik yerleşik önyargı ve hurafeler, deprem öncesi dönemde de Romanlar arasında yoksulluğun yaygın olması, bazı kamu kurumlarının ayrımcı tutum ve davranışları gibi nedenlerden kaynaklı olarak, deprem sonrası süreçte Romanların yaşadığı eşitsizliklerin derinleştiği vurgulanıyor.

Çadır kentlere gitmeye çekindiler

Nota göre, deprem bölgesinde yaşayan ve Romani Godi’yle iletişime geçen Romanlar, depremin ikinci gününden itibaren ayrımcılığı ve eşitsizliği daha fazla hissettiklerini dile getiriyor. Sosyal medya platformlarında da depremin üçüncü ve onuncu günleri arasında nefret söylemlerinde artış yaşandığı görülüyor.

Derneğe ulaşanların birçoğu, yaşadıkları ayrımcı muameleye karşı hak arama sürecinden çekindiklerini, ayrımcılık vakalarına tepki gösteremediklerini, çünkü yardım ve desteklerden faydalanamama endişesi taşıdıklarını anlatıyor.

Notta ayrıca Roman grupların;

  • Depremin ilk haftası bazı yerleşim yerlerinde ortak oluşturulan çadır kentlere ayrımcılığa uğrama kaygısıyla gitmeye çekindiği,
  • Sosyal medya platformlarına erişimlerinin kısıtlı olması nedeniyle seslerini geniş kitlelere duyuramadığı,
  • Depremzedelere sağlanan insani yardım ve desteklerden haberdar olabilecekleri kanalların kısıtlı kaldığı,
  • Farklı gruplara göre daha yoksul olmaları ve nakdi birikimlerinin yeterli olmaması nedeniyle başka şehirlere gitmekte güçlük yaşadığı anlatılıyor.

Geçici barınma alanlarında nefret söylemi

Yukarıda sıralananlar, şu ana kadar görünür olan sorunlar. Notta bazı sorunların görünür dahi olamadığı da vurgulanıyor. Bunların başında Roman kadınlar, Roman LGBTİ+’lar, Roman engelliler ve Roman çocukların sorunları geliyor.

Bilgi notunda ayrıca; Ankara, Adıyaman, Urfa, Mersin, Antalya ve Muğla illerindeki geçici barınma imkânlarına, insani yardımlara erişimde ve kamu kurumlarında depremzede Romanlara yönelik ayrımcılık ve nefret söyleminin bildirildiği belirtiliyor.

Birçok geçici barınma alanında Roman çocukları hedef alan “Roman çocukların uyumsuz olduğu, başka insanları rahatsız ettiği” gibi nefret söylemlerinin sık kullanıldığı vurgulanıyor. Yağma ve hırsızlık gibi suçların Roman kimliğiyle bağdaştırılmasının, hem depremzede Romanlara hem de farklı bölgelerdeki Romanlara karşı nefret saldırısı riskini, dolayısıyla Romanların güvenlik kaygısını artırdığı ifade ediliyor.

Fotoğraf: Bahar Gök

Paylaş:

Benzer İçerikler

Tekstil sektörünün ağırlıklı olduğu Malatya’da depremden iki hafta sonra fabrikalar açıldı. Civardaki konteynerler işçi kamplarına dönüştürülürken kadın ve çocukların buralarda kalmasına izin verilmediğinden, kadınların çoğu fabrika dışına itilmiş. Bazı kadınlar ise güvenlik ve hijyen sorunları nedeniyle ücretli işlerini bırakmışlar.
Bölgede deprem öncesinde, evlere temizliğe ve bağ bahçe işlerine giden kadınların hepsi düşük ücretlerle, sigortasız çalışıyorlardı. Düzenli işlerde çalışanlar için bile asgari ücret lükstü. Temizlik işi yapanlar, şimdi de hasarlı evlerde can güvenliği tehdidiyle karşı karşıyalar.
Kahramanmaraş’ın Merkez ve Pazarcık ilçelerinde kadınlarla konuşuyoruz. Tuvalet ve banyo sorunları hâlâ çözülmemiş. Aşevlerinin çoğu bölgeyi terk ederken yemek yapma, çamaşır yıkama zorunluluğu kadınların bellerini iyice büküyor. Kapanan fabrika ve atölyeler nedeniyle işsizlik de gelir düşüklüğü de had safhada…
“Gerçekten doğayla dost, ekolojik, kültürlerin korunmasına uygun, bir arada olmayı savunan bir kenti inşa etme planımız var. Elbette cinsiyetçi olmayan, kadın odaklı. Şu açıdan çok umutluyuz; Hatay’da halk bunu istiyor.”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!