Feminist Bellek: “Şimdiki zamana sıkışmanın aczinden bizi kurtaracak”

“Feminist mücadeleyi geçmişten bugüne uzanan çatallı, kimi zaman ara yollarda, kuytuluklarda inatla süregiden bütüncül bir mücadele olarak görmek, kıvrımlı tarihindeki kimi köşe taşlarını oluşturan deneyimleri görünür kılmak, bizleri şimdiki zamana sıkışmış olmanın aczinden kurtaracak.”
Paylaş:
Sare Öztürk
Sare Öztürk
ozturksare48@gmail.com
Sare Öztürk

Feminist mücadeleyi geçmişten bugüne uzanan çatallı, kimi zaman ara yollarda, kuytuluklarda inatla süregiden bütüncül bir mücadele olarak görmek, kıvrımlı tarihindeki kimi köşe taşlarını oluşturan deneyimleri görünür kılmak, bizleri şimdiki zamana sıkışmış olmanın aczinden kurtaracak.”

“Yoldayken” diyerek yayın hayatına başladı Feminist Bellek. Tam da feminizmin güzergâh olduğunu hatırlatarak. Bu yolda oluşan müşterek feminist belleği görünür kılmayı, geçmiş ile bugün arasında köprüler kurmayı kavramlar aracılığıyla yapmayı amaçlıyor. Feminist Bellek ekibinden Bermal Küçük, Demet Bolat ve Yasemin Özgün ile nasıl yan yana geldiklerini, siteyi ve feminist kavramları konuştuk.

Öncelikle feminist mücadelenin canlı bir belleğe sahip olduğunu hatırlattığınız için çok teşekkürler. Feminist Bellek aramıza hoş geldi! Feminist Bellek ekibi nasıl yan yana geldi, nasıl bir fikirle yola çıktı biraz bahseder misiniz?

İlginiz ve güzel sorularınız için biz teşekkür ederiz. Hoşbulduk:) Feminist Bellek ekibinden kadınların bir kısmı birbirini Sosyalist Feminist Kolektif deneyiminden de tanıyan kadınlar. Ancak Feminist Bellek fikri 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri döneminde oluşturulan YüzdeÇoğuz adlı feminist bir grupta tartışıldı. Sonrasında Bellek ekibi olarak daha yoğun bir çalışma sürecine girdik ve bu web sitesi de bu süreçle birlikte ortaya çıktı.

Güncellenebilir ve yenilenebilir olmak

Dipnot Yayınları’ndan Gülnur Acar Savran çevirisi ile Türkçe feminist külliyata kazandırılan Eleştirel Feminizm Sözlüğü feminist kavramlar açısından önemli bir başucu kitabı. Feminist hareketin dinamik yapısı nedeniyle kavramların tarihsel olarak değişime uğraması söz konusu. Bu anlamda kitabın sürekli güncellenmesi gerekiyor. Zamanla kitap sadece eski tartışmalar ile sınırlı kalıyor. Buradan doğru bakınca feminist belleğin internet sitesi olarak yola çıkması çok dinamik ve canlı olmasını sağlıyor. Sizler de bu fikirden yola çıkarak mı internet sitesi oluşturdunuz, bu fikir nasıl oluştu, biraz anlatır mısınız?

Sorunuzda belirttiğiniz gibi dijital mecraların güncellenebilir ve yenilenebilir oluşu Feminist Bellek’i bir web sitesi olarak düşünmemizde etkili oldu. Erişim adaleti açısından tartışmalı olsalar da dijital platformlar ve sosyal medya araçları feminist mücadele için de etkili araçlar olarak kullanılabilir, kullanılıyor da. Biz de Feminist Bellek’in bu dinamizm imkanından yararlanması, feminizmin ürettiği yeni kavramları ve tartışmaları takip edebilmesi için dijital bir mecra oluşturmaya karar verdik.

Feminist tarih yazımının öneminden sıkça bahsediyoruz. Kadınların tarihini yazmak, tarihteki kadınları görünür kılmak için kadın tarihçilerin çalışmaları oldukça kıymetli. Bu anlamda feminist mücadelede değişen dönüşen kavramların yolculuğundan sizin ifadenizle feminizmin kıvrımlı tarihi ve bu anlamda feminist belleğin öneminden biraz bahseder misiniz?

Feminist tarih yazımını sadece kadınların tarihini yazmak değil aynı zamanda kadınların deneyimlerini, patriyarkayla olan mücadelelerini, baş etme biçimlerini ve geliştirdikleri stratejileri, kendi içlerinde yaşadıkları dayanışma ve çatışmaları görünür kılmak olarak düşünürsek, bu çok kıymetli. Feminist mücadeleyi geçmişten bugüne uzanan çatallı, kimi zaman ara yollarda, kuytuluklarda inatla süregiden bütüncül bir mücadele olarak görmek,  kıvrımlı tarihindeki kimi köşe taşlarını oluşturan deneyimleri görünür kılmak, bizleri şimdiki zamana sıkışmış olmanın aczinden kurtaracaktır diye düşünüyoruz.

Sitede, dünden bugüne üzerine sıkça konuşulan, düşünülen annelik, patriyarka, görünmeyen emek gibi konuların yanı sıra, son yıllarda çokça tartışılan ifşa, feminist grev, terf tartışmaları da yer alıyor.  Bu anlamda Feminist Bellek’te yer alan kavram dizini nasıl oluştu?

Tam da sorunuzdaki gibi hem patriyarka, özel olan politiktir ya da ev içi emek gibi feministlerin uzun yıllardır tartıştığı konulara ya da Türkiye’de feminizmin tarihinde kırılmalar yaratan “dayağa karşı yürüyüş” gibi kimi önemli deneyimlere dair başlıkları hem de günümüzde yeni ya da yeniden tartışılmaya başlanan kavramları ve konuları kapsayan bir bellek oluşturmak istedik.  Feminist belleğimizi geçmişten bugüne uzanan kocaman bir ağ gibi  düşünürsek bu başlıklar ağı güçlendiren düğüm noktaları olarak düşünülebilir. Feminist Bellek’teki kavram dizini aslında hali hazırda feminist teori ve politikanın ürettiği kavram ve tartışmalardan oluşuyor. Biz bu birikimi olabildiğince kapsayıcı, çeşitliliğine sahip çıkan bir biçimde bir araya getirmeye çalışıyoruz. Bu dizine yeni başlıklar eklemeye devam ediyoruz.

Temel tartışmaları kapsamak

Yazarların feminist mücadele içinde yer alan, feminizm üzerine araştırmalar yapan kadınların oluştuğunu görüyoruz. Feminist Bellek’teki kavramlar ile yazarları nasıl buluşturuyorsunuz?

Mümkün olduğunca geniş bir çerçeve çizmek ve feminizmin temel tartışmalarını kapsamak çabasıyla ilk elden belirlediğimiz 100 civarında başlığı yazarlarımızla buluştururken feminizm alanında akademik ve/veya politik üretimler yapmış, bu alanda deneyimler biriktirmiş feministlere ulaşmaya çaba gösterdik. Bu metinlerin daha açıklayıcı bir niteliğe kavuşmasını da sağladı diye düşünüyoruz. Yine feminizm alanında çalışmalar yapan ihraç edilmiş Barış Akademisyenlerinin metinlerine yer vermeye özen göstererek üniversitelerden dışlanmaya çalışılan feminist teori ve politikanın başka bir mecrada kendisini göstermesine katkı sunmaya çalıştık. Şu anda bir yandan yayınlamaya hazır hale getirdiğimiz metinleri okuyucularımızla buluştururken diğer yandan yeni metinlerin yazımı için çağrıda bulunma yöntemleri üzerine konuşuyoruz. Önerdiğimiz yöntemi Feminist Bellek’e katkı sunmak isteyen dostlarımıza yakın zamanda duyuracağız.

Farklı feminizm anlayışına sahip olan pek çok yazar var… Yazarlar kavramları kendi feminist anlayışına ve bakış açılarına göre mi tanımladılar, yoksa sizin müdahale yönlendirmeleriniz oldu mu?

Öncelikle yazarların kendi bakış açılarını ortaya koymadan yazmalarının mümkün veya istenilir bir şey olmadığını düşünüyoruz. Yine de, kavramlar arasında tutarlı bir bütünlük olması açısından metinlerin belirli bir formatta ve nitelikte yazılmasına önem verdiğimizi belirtmeliyiz. Yazarlardan beklentimiz yazacakları başlık etrafında dönen tartışmaların bir çerçevesini çıkartmaları; yani ele alınan kavramın tarihsel arka planına dair bir çerçeve sunması, Türkiye’de kavramın tartışılma biçiminin diğer coğrafyalardan hangi açılardan farklılaştığını veya ortaklaştığını yansıtan bir güzergah sunmalarıydı.

Editoryal süreç yazarlar ile yoğun bir iletişim içinde olmamızı da sağladı, her bir yazı en az 2 kez okundu, önerilerde bulunduğumuz  noktalar oldu. Eksik kaldığını ya da yeterince anlaşılmadığını düşündüğümüz kısımları yazarlara ilettik, kimi zaman yazıyı zenginleştirmek adına verimli tartışmalar da yürüttük. Biz bunu bir tür birlikte yazma denemesi olarak da düşünüyoruz. Yazarlarımız önerilerimize katıldıkları noktada yazıyı gözden geçirdiler. Fakat günün sonunda, her bir metin, yazarın ele alınan konudaki yaklaşımını taşıyor.

Ücretli ücretsiz emeği birlikte düşünmek

Ücretli emek alanı feminist kavramlar açısından zengin bir alan değil, bu konuda ne düşünüyorsunuz, katkı ve önerileriniz olacak mı?

Uzun yıllar boyunca emek tartışmalarının yürütüldüğü sosyalist hareket içinde kadınların ezilmesini kapitalist sistemdeki konumları ile açıklayan ve kadınların politik mücadelesini ikincil gören anlayışların egemenliği, ataerkil baskıyı yani kadınların nesnel olarak erkekler tarafından ezilmelerini görmezden geldi. Kadın emeği alanına feminist pencereden bakılmasının tarihi 1970’leri buluyor bildiğiniz gibi. Emek, üretim, yeniden üretim kavramları o dönemde bizi “maddeci feminizme” ve feminizm içinde maddeciliğe atfedilen farklı anlamlara getirdi. “Maddeci feminizm” ilk dile getirildiğinde, toplumsal cinsiyetle emek süreçleri ve üretim ilişkileri arasındaki bağlantıları kavrama ve açıklama çabasını kast ediyordu. O zamandan bu yana kadın emeği üzerine yapılan feminist çalışmalar kadınların hem ücretli hem de ücretsiz emek alanlarında yaşadıkları patriyarkal kapitalist sömürüyü analiz etmeye başladılar. Kadının ev içinde harcadığı karşılıksız emeğinin analizi ile beraber ücretli emek alanında yaşadığı yoksul, göçmen, yalnız vb. kadın emeğini feminist kavramlarla analiz etmemiz mümkün oldu. Dolayısıyla kadınların emek gücünün bütünlüklü bir analiziyle ancak hem kapitalizmin özgül sömürü biçimlerini hem de patriyarkanın farklılaşan baskı mekanizmalarını açıklamak mümkün. Feminist Bellek içinde de ücretli ve ücretsiz emeği birbirinden izole kategoriler olarak düşünmek yerine ücretli emek alanının büyük oranda kadının ücretsiz ev içi emeği yoluyla belirlendiğine işaret eden bakım emeği, duygusal emek, cam tavan, ev-eksenli çalışma, ücreti-ücretsiz emek, aile ücreti gibi kavramları ele aldık. Bu tartışmalar, belirli emek ve çalışma biçimlerinin kadınların doğal sorumluluğu olarak görüldüğü için ücretlendirildiklerinde bile emek piyasası ortalamasının çok aşağısında değer bulduklarına da işaret ediyor.  Benzer şekilde Bellek’teki feminist grev kavramı kadının ücretli emeğinin değersizleştirilmiş niteliğini tartışan, görece güncel bir deneyimden yükselen bir tartışmayı ele alıyor.  Kısacası Feminist Bellek’te bu tartışmaları kapsayarak ve bu metinler arasında sanal köprüler kurarak emek ve cinsiyet arasında daha bütüncül bağlar kurmaya çalıştık. Günümüzde de farklı koşullarda, krizlerde, pandemi sürecinde ya da farklı coğrafyalarda kadınların emek alanında yaşadıkları baskı ve sömürü biçimlerini ve yükselttikleri mücadeleleri ortaya koymak feminist mücadelenin önünü açacağı gibi bu alana dair feminist kavramların zenginleşmesini de beraberinde getirecektir.

Kendini sürekli yenilemek

Feminist Bellek’in yolculuğu nasıl ilerleyecek, siteye dair planlarınız neler bahseder misiniz?

20 metin ile açtığımız Feminist Bellek sitesine her hafta yeni metinler ekleyeceğiz. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde 100’ü aşkın metin yüklenmiş olacak. Tabii, feminist hareketin canlı ve dinamik yapısı, başlık dizinine yeni tartışmaları ve kavramları eklemeyi gerekli kılacak. Nitekim online bir platform kurmak istememizin sebebi tam da bu dinamizmi görünür hale getirmek. Dolayısıyla feminist bellek, bir süre sonra misyonunu tamamlayacak bir siteden çok kendini sürekli yenileyen bir kanal olacak. Siteye yeni kavramlar eklemek dışında, yazarlarımızla ele aldıkları kavramlar etrafında tartışma yürütebileceğimiz bir zemin oluşturmanın yollarını da tartışıyoruz. Böylece Feminist Bellek okurlarının da kendi düşüncelerini yansıtabildikleri ve yazarlarla buluştukları bir imkan yaratmak istiyoruz. Bunu çok önemsiyoruz, çünkü farklı feminist bakış açıları ile karşılaşma alanları yaratmanın hem feminist yöntemin parçası olduğunu düşünüyoruz hem de buna ihtiyaç duyuyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Takipçilerimiz bize hem web sitesindeki iletişim bölümünden hem de bellekfeminist@gmail.com adresinden ulaşabilir, fikirlerini, katkılarını, sorularını veya eleştirilerini bizimle paylaşabilirler.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Emeklilere yapılan zam, yaraya merhem olacak nitelikte değil. Kadın emeklilerin durumu ise hepten zor. Ödenmeyen primler, düşük ücretler nedeniyle emekli aylıkları çok az olan kadınlar geçinemiyor, sağlıklarına bütçe ayıramıyor. Emekli kadınlar ve Emekliler Dayanışma Sendikası Başkanı Şahbaz ile emekli kadın olma halini konuştuk.
“Yan yana, omuz omuza” diyor yol arkadaşlarımız, 25 Kasım Kadın Platformu’nun Taksim’e çağrı metninde. Bizi toplumsal hayattan dışlayıp, etkisizleştirmeye çalışan sistemik erkek şiddetine karşı fabrikalardan, ofislerden, ev içlerinden gelerek hep birlikte isyanımızı haykırıyoruz; susmuyoruz, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz…
Ev işçisi kadınlar, geçenlerde Twitter’de dönen “Ev işçisine yemek verilmeli mi?” tartışmasına oldukça tepkili. “Biz sadaka istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz. O bir öğün yemek bizim zaten hakkımız, hakkımızı vermek zorundasınız” diyorlar. Ev işinin iş, ev işçisinin de işçi olduğunu ısrarla vurguluyorlar
Taylan Acar ve Şemsa Özar’ın hazırladığı Beden, Emek, Aile- Türkiye’de Kadınlık Halleri- isimli kitap geçtiğimiz günlerde Metis Yayınları’ndan yayımlandı. Kitap “9 Mart 2018’de Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen “Birinci Ferhunde Özbay Anma: Türkiye’de Aile, Evlilik ve Kadın İstihdamı” başlıklı Konferans’ta sunulan makalelerden oluşuyor. Arkadaşımız Zuhal Esra Bilir kitap vesilesi ile Şemsa ve Taylan Hocalarla konuştu. 
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!