Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in bazı devlet kurumlarında çalışan geçici işçilere kadro verileceğini ama Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde (ÇAYKUR) çalışan mevsimlik işçilerin kapsam dışında bırakılacağını açıklaması, yıllardır kadro bekleyen mevsimlik çay işçilerini bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. Yüzlerce geçici ÇAYKUR işçisi, 14 Ekim’de Öz Gıda-İş’in Rize merkezdeki binası önünde eylem yaparak bu durumu protesto etti.
İşçiler, kendilerinden habersiz ÇAYKUR yönetimi ile anlaşarak toplu iş sözleşmesine imza atan ve üyelerinin kadro hakkını savunmayan Öz Gıda-İş Sendikası’na da sert tepki gösterdi.
ÇAYKUR’da 9 bin-10 bin arasında mevsimlik işçi çalışıyor. Mevsimlik işçiler, 4/A kapsamında SSK’lı olarak bir yılda ancak 179 gün çalışabiliyor. Nisan ayında çalışmaya başlıyorlar ve eylül başında işleri bitiyor.
Bu işçilere bir sonraki sene işbaşı yapana kadar ücret verilmiyor. Primler çalışmadıkları günlerde yatırılmadığı için de emekli olmaları çok zor. Kurumda 12 ay boyunca kadrolu çalışan işçi ise oldukça az.
ÇAYKUR’da çalışan kadın işçiler ise hem çay işçisi hem çay üreticisi hem de ev işçisi. DİSK Gıda-İş Sendikası Genel Sekreteri Olcay Ozak ve ÇAYKUR’da 24 yıldır mevsimlik çay işçisi olarak çalışan Sevim Lokumcu ile kadın işçilerin durumlarını konuştuk.
Ücret mevsimlik ama yaşam değil!
Mevsimlik işçilerin yalnızca çay mevsiminde çalışarak kazandıkları parayla bütün bir yılı geçirmek zorunda kaldığına dikkat çeken DİSK Gıda-İş Genel Sekreteri Ozak, böylece işçilerin emeklilik haklarının da ellerinden alındığını vurguluyor:
“ÇAYKUR’da mevsimlik işçi meselesi başlı başına bir sorun. Mevsimlik olmayan bir yaşamda, mevsimlik bir ücretle bütün bir yılı geçirmek zorundalar. İşçiler sadece çalıştıkları sürede SSK’lı olarak gösteriliyor. Yılda yalnızca 179 prim günü olduğu için 40 yıl çalışan bir mevsimlik işçi, 20 yıllık prim gününü zor tamamlıyor. Dolayısıyla ÇAYKUR’ da çalışan mevsimlik işçilerin emekli olma şansı yok. Bir insanın çalışma ömrü en fazla 30 yıldır. Burada 50 yıl çalışmaları gerekiyor.”
Ağır beden işlerini kadınlar yapıyor
Ozak, ÇAYKUR’da mevsimlik çalışan kadın işçilerin daha fazla sorun yaşadığını, özellikle yalnız başına hayatını sürdüren kadın işçilerin çok zor durumda olduğunu belirtiyor:
“Yılda 179 gün çalışan bir kadın nasıl geçinecek? Hele de yalnız yaşayan, çocuğuna tek başına bakan bir kadınsa… Ayrıca çalışma ortamı, koşulları da kötü. Kadınların zorunlu ihtiyaçlarını giderecek alanları yok. Lavaboları yok. Regl olduklarında pek çok sorun yaşıyorlar. Dinlenme-mola saatleri yok. Mola yerleri bile yok. O ağır çay torbalarını sırtlarında taşıyorlar. Fabrikadaki temizlik işleri kadınlara yüklenirken, ağır beden işlerini de yine kadınlar yapıyor.”
Ozak’ın dikkat çektiği konulardan biri de taşeron işçilik. Son yıllarda özellikle güvenlik ve temizlik gibi işlerde bunun çok arttığını, temizlik işlerinin de genellikle kadınlar tarafından yapıldığını söylüyor. “Taşeron işçilik modern köleliktir. Hiçbir güvence ve yasal koruma yok. Bu çalışma biçimi sadece ÇAYKUR için değil, her sektör için sıkıntılı. Taşeron işçiliğin bir an önce her sektörde kaldırılması, yasaklanması gerekiyor. Sendikalı, güvenceli, insanca çalışma koşullarının olduğu bir çalışma ortamının sağlanması gerekiyor” diyor.
‘Kadro alana kadar mücadele edeceğiz’
ÇAYKUR işçilerinin yıllardır kadro beklediği, bu sorunun bir türlü çözülmediği bilinen bir gerçek. Ozak, her seçim döneminde mevsimlik işçilere kadro sözü veren siyasi iktidarın, işçileri hâlâ oyalamaya çalıştığına dikkat çekiyor:
“İşçilere ‘Çalışma süresini 29 gün daha uzattık’ diyorlar, işçi bunu istemiyor ki. İşçi 12 ay güvenceli bir iş istiyor. Mevsimlik işçilere kesintisiz, amasız fakatsız kadro vermek zorundalar.”
Çay mevsimi dışında işçilerin işsiz kaldığını belirten Ozak, çözüm olarak çay işçilerinin kamunun çeşitli bölümlerinde istihdam edilmesini öneriyor. Ona göre kışın okullara taşeron işçi alınacağına, çay işçileri okullara çalışmaya gönderilmeli.
Mevsimlik işçi meselesinin iktidarın, yöneticilerin, patronların elinde sürekli bir malzeme olarak kullanıldığına işaret eden DİSK Gıda-İş Genel Sekreteri Olcay Ozak, “ÇAYKUR işçileri 12 ay boyunca kadrolu, güvenceli, insan onuruna yakışır şekilde çalışma hakkı elde edene kadar mücadele edeceğiz” diyerek sözlerini tamamlıyor.
‘6 ay tok, 6 ay açız’
ÇAYKUR’da mevsimlik işçi olarak çalışan Sevim Lokumcu 1998’de işe başlamış, yani 24 yıldır “geçici” işçi! Geçinemediğini dile getiriyor. Yılda sadece 5 ay 29 gün SSK’lı olarak çalıştıklarını belirten Lokumcu, bu şartlar altında ancak 80 yaşında emekli olabileceğini söylüyor.
“6 ay tokuz, 6 ay açız. Mevsimlik iş bittiğinde hiçbir ücret almadan diğer seneyi bekliyorum. Boşta kaldığımız aylarda bize ekmek yok. Mevsimlik hayat olmaz diyorlar. Oluyor işte! Kamu işçisi olarak gözüktüğüm için başka bir yerde çalışma imkânım da yok. Hiçbir kurum, hiçbir şirket bizi çalıştırmak istemiyor. Bu şartlarda nasıl dolduralım ki prim gününü! 24 senemde sadece 3 bin 200 prim günüm var. Mezarda emekli oluruz ancak.”
Kadınlar kura çekilişine bile alınmadı
Lokumcu, kurumda üç kişilik işi tek başına yaptığına dikkat çekiyor. Buna karşın, işe alım süreçlerinde kadınların cinsiyetçi tutum ve ayrımcılıkla karşılaştığını vurgulayan Lokumcu, şöyle devam ediyor:
“Ben çay alım yeri eksperiyim. Daha önceki yıllarda bir eksper, bir kayıtçı, bir de beden işçisi çalışırdık. Artık o kadar azaldık ki bu sene ben hem eksperlik hem kayıtçılık hem de beden işçiliği yaptım. Son iki yıldır bedelli işçi olarak 5 bin işsiz, İŞKUR üzerinden başvuru yaptı. Kadınları iş alım sürecinde kuraya bile katmadılar. Oysa ben kamu görevi yaparken beden işçiliği yapabiliyorsam neden kadın işçilere istidam yaratılmıyor? Biz kadınlar, kadın dayanışması ile her işin üstesinden geliyoruz. Kadınlar öncelikli olarak işe alınmalı.”
Kazancımız vergiye gidiyor
İşsizlik Sigortası Fonu için kesilen ücretlerinin işsiz kaldıkları altı ay boyunca kendilerine verilmediğini söyleyen Lokumcu, dört ayda bir verilen ikramiyelerin bile bir hileye vesile olduğunu anlatıyor:
“Maaş ve ikramiyeleri aynı anda hesaplarımıza yatırdıkları için maaşımızdan büyük bir vergi kesintisi yaşıyoruz. Vergi dilimi üzerinden sömürülüyoruz. Sanki çok yüksek maaşımız varmış gibi… Kazancım vergiye gidiyor. Vergide adaletin sağlanması gerekiyor. Tam kadro vermiyorsunuz, bari işsizlik ödeneğimizi verin.”
‘Çocuklarımı çay alım yerlerinde emzirdim’
Lokumcu, “Hem işin hem evin hem de çayın yükü benim sırtımda” diyor. Altı ay işçi, altı ay ev kadını olduğunu, herkesin tatil yaptığı dönemlerde çalışmak zorunda kaldığını, iş saatlerinin ise çok belirsiz olduğunu dile getiriyor:
“Altı ay çok yoğun bir hayat yaşıyoruz. Hem ÇAYKUR işçisiyim hem çay üreticisiyim hem de anneyim. Bütün bu işleri aynı anda yapmaya çalışıyorum. Eşim işe gidiyor. Evin yemek, çamaşır, bulaşık, tarla bahçe işleri, hepsi benim üzerimde.”
Çocuklarını büyütürken çok zorluk yaşadığını anlatıyor Lokumcu. Çocukları kreşe yazdıramadığını, zaten düşük ücretle kısa süreli çalıştığı için bakıcıya da para veremeyeceğini belirtiyor. O da, bakım işini diğer pek çok kadın gibi evdeki kadın dayanışması ile çözmüş:
“Çocuklarım acıktığında kayınvalidem çay alım yerine getiriyordu onları. Böylece emzirebiliyordum. O süreçleri zor atlattım. Çoğu zaman mutsuzdum. Çalışan kadınım ama aynı zamanda çalışmayan bir kadınım. Çalışan bir kadın olarak bunun hem maddi hem manevi artılarını görmek istiyorum. Ama kendimi hem maddi hem manevi olarak eksik hissediyorum. Hele bekâr ve boşanmış bir kadınsanız işiniz daha da zor.”
‘Bizi başka işlerde de çalıştırabilirler’
Sevim Lokumcu, tam süreli kadrolu bir iş alana kadar mücadele edeceklerine, 12 ay düzenli ve kadrolu çalışmak istediklerine vurgu yapıyor. Orman işçilerine, hastane işçilerine kadro verilmesine rağmen kendilerine verilmemesini anlamadığını belirten Lokumcu, son olarak şunları söylüyor:
“Bizim devlete ne yükümüz var? 12 ay düzenli ve kadrolu çalışmak istiyoruz, bu bizim hakkımız. ÇAYKUR’da mevsimlik işimiz bitince bizi başka işlerde de çalıştırabilirler. Geri kalan mevsimlerde okulların, hastanelerin temizliğini yapabiliriz, karayollarında yemek yapabiliriz. Bize istihdam yaratmak çok zor değil. Ama artık bir ÇAYKUR işçisi için bir evi döndürmek çok zor. Kiramızı, faturalarımızı ödeyebileceğimiz, temel ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz bir iş olmalı bu. Yandaşlara iş bulunabiliyor, bize de bulunmalı.”
Manşet fotoğrafı: DHA