Benim Hikayem & Senin Hikayen

Berivan, kendisine şiddet uygulayan erkekten yıllardır boşanmaya çalışıyor. Yedi çocuğuyla Diyarbakır’da yeni bir yaşam kurmuş ama hâlâ tedirgin. Hep kayıtdışı işlerde çalışan Berivan, “İşçi olarak zaten hiç güvencem olmadı, kadın olarak ise tek güvencemiz 6284 sayılı kanun. Ama şimdi o da tartışılıyormuş” diyor.
Akdeniz’in ücra bir köyünde doğdu. Çocuk yaşta evlendirildi, alkolik, dayakçı kocasını boşayarak, dört çocuğu ile birlikte kendine yeni hayat kurdu. Fabrika işçiliği yaptı, yün eğirdi, yolluk dokudu, sattı. Son işi çilek toplayıcılığıydı. 59 yaşında ilkokul, 62 yaşında ortaokul diploması aldı. Onun yaşamı direnişin ta kendisi…
“Ev nedir senin için?” diye soruyorum Leyla’ya. “Ev, içine girdiğinde bütün gardını indirebildiğin, kendin olabildiğin, sana ait kokuların olduğu bir yerdir” diye cevap veriyor. “Ama ben gardımı hiç indiremedim.”
Psikolojik şiddete sessiz kalmıyor, boşanma davası açıyor. Yaşadığı şehirden yeni, özgür ve bağımsız bir yaşam kurma umuduyla İstanbul’a geliyor. Ama patriyarkal baskılar megakentte de peşini bırakmıyor genç kadının. Üstelik bu baskılara bir de işsizlik, barınma sorunu, geçim sıkıntısı ekleniyor.
Bazı Anadolu köylerinde mobilete, akülü motora veya “ATV” olarak adlandırılan bir başka tür motora binerek işlerini yapan kadınlar var. Hayvan otlatmaya giden çoban kadınlar arasında da bu araçları süren mevcut. Bazı yerlerde erkekler “Motor erkek işi” diyerek bunu eleştiriyorlar. Ama kadınların vazgeçmeye hiç niyeti yok.
Kestane işçisi Melahat’in 58 yıllık yaşamı, kadınların hayatta kalmak için sınırları nasıl zorladığının hikâyesi. Yoksulluk ve hastalık nedeniyle yedi kardeşini yitiren Melahat’in kendisi gibi kestane işçisi olan üç yeğeni ise çalışırken hayatını kaybetmiş. “Çok acı yaşadık. O kadar ölüm gördüm ki anlatamam. Hepsi de gençti” diyor.
Tarsus Hali’ndeki kadınlar, sağlıksız koşullarda güvencesiz çalışıyor. Ama hal işçisi Songül’ün deyişiyle aralarında “muhteşem” bir dayanışma var. Şimdi bunu büyütmek istiyorlar. Songül, “Biz işçi kadınlar bir derneğimiz olsun istiyoruz. Yönetimi kadınlardan oluşmalı. Hallerde çalışan tüm kadınları üye yapmalıyız” diyor.
Öfkesi ve şaşkınlığını uzun süre atamamıştı üzerinden. Ama “kol kırılır, yen içinde kalır” diye düşünmedi. Yat kaptanı Gamze, cinsel tacize maruz bırakılmış, ardından gece yarısı yattan sokağa atılmıştı! Bavulu ve yere saçılan özel eşyalarıyla, üzerinde pijamasıyla teknenin demirli olduğu kıyıda uzunca bir süre şok içinde bekledi, sonra polise gitti.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!