Ferhunde Özbay’ın bıraktığı yerden… Kadın Emeği Kitaplığı’ndan merhaba…

Bu bölümde kadın emeğine dair eski ve güncel çalışmaları tanıtmayı, bir kaynak havuzu oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu bağlamda inceleyeceğimiz ilk ismin Ferhunde Özbay olması anlamlı. Onun bıraktığı yerden, onunla birlikte kadın emeğine dair söz üretmeye devam etmemiz, onun çabalarının karşılığını vermenin, onu anmanın en kıymetli yolu.
Paylaş:

Kadınİşçi olarak 17 Kasım 2020’de “Her türlü emek hallerimiz için” diyerek çıktığımız yolda, yaptığımız yayınlarla kadınların ücretli ve ücretsiz emeklerini görünür kılmaya, kadın eylem ve direnişlerinin sesini duyurmaya, kadın işçilerin karşılaştıkları toplumsal cinsiyet temelli sorun ve eşitsizliklere dikkat çekmeye ve tüm bunlara dair feminist politika önerileri sunmaya çalışıyoruz.  

Kadın emeği alanındaki eksikliğe ve ihtiyaca binaen kurduğumuz bu yayın platformunun aynı zamanda politika yapıcılar, sendikacılar, sivil toplum alanında çalışanlar ve akademisyenler için bir kaynak görevi görmesini önemsiyoruz.

Bu anlamda sitemizde “Kadın Emeği Kitaplığı” başlığı altında Türkiye’de kadın emeğine dair yapılmış eski ve güncel çalışmaları tanıttığımız bir bölüm açmaya karar verdik. Elbette yayın hayatımıza başladığımız günden beri birçok kitabın ve çalışmanın tanıtımını, incelemesi yaptık. Ancak bunlar, çoğunlukla yeni yayımlanan çalışmalar oldu.

Ferhunde Özbay

Bu bölümde temel amacımız, kadın emeği ve istihdamına ilişkin çalışmaları kronolojik olarak daha da eskiye dayandırarak sunmak, böylece zaman içerisinde geniş bir kaynak havuzu oluşturmak. Bunun yanı sıra Türkiye’deki kadın emeği çalışmalarına önemli katkılar yapmış ancak şu anda hayatta olmayan araştırmacıların açtıkları tartışma alanlarını göstererek, okuyucuların çalışmalar arasında süregelen ve kopan noktaları görmesini sağlamak.

Bu bağlamda inceleyeceğimiz ilk ismin Ferhunde Özbay olması da oldukça anlamlı. Özbay, kadın emeği ve istihdamı üzerine çalışan araştırmacıların birbirlerinin çalışmalarıyla olan ilişkilerine, bu çalışmalar arasındaki “bölünmüşlük ve kopukluklara”, “farklı disiplinler ve okullardaki araştırmacıların diğerlerinin bulgu ve yorumlarına ulaşmak için çaba göstermemesine” vurgu yapar. Araştırmacılar için kaynaklara ulaşmanın zorluğunun yanı sıra birbirleriyle bilgi alışverişi sağlayacakları “ilişki ağlarının gelişmemişliğinin” de altını çizer (Özbay 2019:32).

Elbette 1998 yılında yayımlanan makalesinde değindiği bu konularda günümüzde bir nebze de olsa değişim ve gelişme sağlanmıştır. Burada vurgulamak istediğim nokta, Kadınİşçi’nin de Özbay’ın senelerce önce değindiği bu eksikliği ve ihtiyacı telafi etmeye yönelik; farklı alanlardan gelen ve kadın emeği odağında birleşen kadınların birbirleriyle ilişki kurmalarını, ortak çalışmalar yapmalarını, politika önerileri geliştirmelerini sağlayan bir alan olma çabası. Eminim ki Özbay bugün yaşasaydı çalışmalarımıza ve çabalarımıza sevgiyle ve gururla ortak olurdu.

Özbay, Türkiye’deki kadın emeği çalışmalarının öncülerindendir, feminist kavram ve kuramları kullanarak yaptığı çalışmalarıyla kadın emeğine çok önemli katkılarda bulunmuştur. Özbay’ın açtığı yoldan birçok kadın akademisyen kadın emeğine ilişkin önemli çalışmalar yürütmüş, Türkiye’de kadın emeği ve istihdamına ilişkin literatürün oluşmasına katkıda bulunmuşlardır. Bugün dahi Özbay’ın çalışmaları, güncelliğini yitirmeyen önemli referans kaynakları olmayı sürdürmektedir.

Kadın Emeği: Seçme Yazılar

Bu yazıda Özbay’ın 2019 yılında İletişim Yayınları’ndan çıkan Kadın Emeği: Seçme Yazılar başlıklı kitabını ele alacağım. Şemsa Özar’ın yayına hazırladığı kitap, Özbay’ın 1979-2011 yılları arasında yayımlanan makalelerini içerir.

Yıldız Ecevit’in giriş bölümünü yazdığı kitap dört bölümden oluşur. Bölümlerin başında Ayşe Durakbaşa, İpek İlkkaracan ve Saniye Dedeoğlu’nun, Özbay’ın söz konusu makalelerini güncel tartışmalar ve kendi araştırma alanlarıyla ilişki içerisinde değerlendirdikleri sunuş yazıları yer alır.

Yıldız Ecevit, “Ferhunde Özbay’ın Türkiye’de Kadın ve Çocuk Emeğinin Kavramsallaştırılmasına Katkıları” başlıklı giriş yazısıyla, Özbay’ın kitapta bulunan çalışmalarının kapsamlı bir değerlendirmesini yapar. Ecevit’e göre, Özbay’ın kadın emeği yazınına yaptığı en önemli katkı “kadın emeğini tanımlamak ve kategorileştirmektir” (Ecevit 2019:15).

Ferhunde Özbay’ın eğildiği konuları iki dönem içinde inceleyebiliriz: 1970 ve 1990’lı yılların sonu. 1970’li yıllar, Türkiye’de “kadınların emek kullanımlarına” yönelik ilginin başladığı tarihtir. Bu dönemdeki çalışmaların etrafında oluştuğu sorular ve sorunlar, 50’li yılların yarattığı tarihsel, sosyolojik, ekonomik ve demografik değişimlerden beslenir. Çalışmaların merkezindeki soru, kadınların 50’lerden itibaren işgücüne katılım oranlarının sürekli düşmesinin nedenleri ve ücretli emek piyasasından çekilen kadınlara ne olduğudur.

Özbay’ın 70’li yıllarda odaklandığı konular, kırsalda ve kentlerde yaşayan kadınların emek kullanım biçimleri, eğitimin kırsalda ve kentlerde yaşayan kadınların istihdamına olan etkisi, “tarımın kadınlaşması”nın kırsalda yaşayan kadınların toplum içerisindeki statülerini değiştirip değiştirmediğidir. Bu dönem aynı zamanda, Özbay’ın kadın emeği ve istihdamına ilişkin kuramsal ve kavramsal çerçevesini kurduğu, mevcut çalışmaların değerlendirmesini yaptığı, sonraki çalışmalar için yol haritaları sunduğu bir dönemdir. Ecevit, Özbay’ın bu dönemdeki çalışmalarını feminist kavramlar ve kuramlar üzerinden açıklıyor olmasını çok kıymetli bulur. Çünkü “70’li yıllarda feminist kuramlar yeni oluşmakta, feminist kavramlar bilim çevrelerinde çok az kullanılmaktadır” (Ecevit 2019:15).

Politika önerileri sunmak, sosyal bilimcinin sorumluluğu

Kitabın birinci bölümü, Özbay’ın “Türkiye’de Kadın Emeği ve İstihdamına İlişkin Çalışmaların Gelişimi” başlıklı makalesiyle başlar. İlk olarak 1998 yılında yayımlanan bu makalede Özbay, son 20 yılda kadın emeği ve istihdamıyla ilgili yapılmış olan çalışmaların beş alt başlık altında bir değerlendirmesini yapar:

  1. Kadın istihdamındaki artışlar
  2. İhmal edilenler: Kırsal kesimde kadın emeği
  3. Çalışmaya karşı tutumlar, doğurganlık ve kadının ikili iş yükü
  4. Ekonomik kalkınma ve kadın istihdamı
  5. Kadın işgücü talebini oluşturan faktörler

Özbay’a göre bu literatür, aynı zamanda Türkiye’nin geçirdiği toplumsal yapı ve değişmenin kadınlar açısından tarihini de gösterir. Mikro ve makro yapıların, değişimlerin, politikaların kadınların yaşamlarına nasıl etki ettiği sorusu, çalışmalarında her zaman için öne çıkardığı bir noktadır. Özbay, Türkiye’deki kadın araştırmalarında “bilgi ve güç birikimini sağlayacak, uzmanlaşmış konularda değerlendirme yazılarının bulunmayışının” önemli bir eksiklik olduğunu söyler. Bu makaleyle esas amacı bu eksikliği gidermek, “kadın emeği ve istihdamına ilişkin çalışmaların değerlendirmesini yaparak, bu alandaki sorunları saptamak ve gelecekte yapılması gerekli araştırma önerileri üretebilmektir” (Özbay 2019:31).

Özbay, öneri sunmanın sosyal bilimciler için elzem olduğunu savunur; ona göre araştırmanın sonuçlarını özetlemek, sorunları saptamak yeterli değildir. Çalışılan konuya dair çalışma ve politika önerileri sunmak, sosyal bilimcinin sorumluluğudur.

‘Kadın istihdamındaki düşüklüğün nedeni eğitimsizlik…’ mi?

Kitabın ikinci bölümü eğitim ve kadın istihdamı ilişkisi üzerinedir. Bu bölümde Özbay’ın “Türkiye’de Kırsal/Kentsel Kesimde Eğitimin Kadınlar Üzerine Etkisi” (1982), “Kırsal Yörelerde Kadının Statüsü, İşgücüne Katılımı ve Eğitim Durumu” (1979) ve “Kırsal Kesimde Kadın Emeği” (1994)” başlıklı üç makalesi bulunur. Bölümün sunuş yazısında İpek İlkkaracan, Özbay’ın makalelerinde ortaya koyduğu kadın emeği ve istihdamındaki eşitsizliklerin ve sorunların büyük oranda devam ettiğini vurgular (İlkkaracan 2019:63).

Bu makalelerde Özbay, kadın istihdamının düşük olmasını kadınların eğitimsiz olmalarına bağlayan görüşlere karşı çıkar. Kırsalda ve kentte kadınların istihdama katılımını, medeni durumları ve statülerini de içerecek şekilde inceler. Eğitim, kentlerde yaşayan kadınların istihdamında olumlu bir etki yapabilir; ancak cinsiyetçi işbölümü ve evlilik, özellikle kentlerde yaşayan kadınların istihdamının önünde büyük engeller yaratır.

Özbay, eğitimin kadınlar üzerindeki etkisini incelerken “cinsiyete göre karşılaştırmayı” esas alır; “eğitim yoluyla kadın ve erkek arasındaki statü farklılaşmasının ne ölçüde kapandığını” tartışır. Özbay’ın araştırmasına göre, kırsal bölgelerde tarımın kadınlaşmasıyla, kadınların işgücüne katılımları daha yüksek olsa da toplumsal statülerinde bir değişiklik yaşanmaz hatta düşüş görülür.

Özbay, çalışmalarında kadınların tek bir homojen grup olmadığını, toplum içindeki konumlarına göre birbirlerinden farklılaştıklarını daha o zaman göz önüne alır. “Kırda kadın” veya “kentte kadın” diye başlayan ifadeleri genelleyici ve hatalı bulur (Ecevit 2019:16). Büyük tarım, orta tarım, küçük tarım ve topraksız tarım ayrımlarını kurarak, bu farklı gruplarda çalışan köy kadınlarının işgücüne katılımlarının nasıl değiştiğini gösterir. Böylece aynı yaşam bölgesini paylaşsalar dahi kadınların istihdam ve statü bağlamında birbirlerinden nasıl ayrılabileceklerini ortaya koyar.

Vurgulanması gereken önemli bir nokta da, Özbay’ın 1990’lı yıllarla birlikte küreselleşmenin, neoliberal politikaların, yapısal uyum politikalarının kadınların işgücüne katılımlarını nasıl etkilediğini talep üzerinden ortaya koymuş olmasıdır. Eğitimin özellikle kentte yaşayan kadınların istihdamına olumlu bir etkisi varken ve “ev kadını rolü çoğunlukla eğitimsiz evli kadınlar önünde engel oluştururken, 90’lı yıllarda görülen işgücü piyasasındaki genel düşük talep” tüm kadın emeğini etkiler (Özbay 2019:142). İlkkaracan da bunun önemini şöyle açıklar:

“Özbay’ın 90’ların başındaki bu saptaması önemlidir; zira kadın istihdamı konusu, feminist yazın da dâhil olmak üzere 2000’li yıllara kadar genelde arz taraflı tartışılmıştır; halen de ağırlıklı olarak böyledir. Talep meselesi sadece mikro düzeyde, işveren talebindeki ayrımcılık açısından söz konusu edilir. Makroekonomik düzeydeki talep sorununun kadın istihdamı ile ilişkilendirilmesi, 1990’lardaki finansal liberalleşme dönemini takiben sıkça görülmeye başlayan ekonomik krizler sonucu kadın ve kalkınma çalışmalarında başlar” (İlkkaracan 2019:72).

Özbay’ın 90’larda başlayan bu tartışmayı 94’te yayımladığı makalesinde saptaması da onun uluslararası literatüre ve çalışmalara hâkimiyetini göstermesi bakımından önemlidir. 

Ev kadınlığının tarihsel ve sosyolojik arka planı

Özbay, 70’li yıllarda kent ve kırsaldaki kadınlara, eğitim ve istihdam ilişkisine yoğunlaşırken, 90’lardan itibaren bakışını ev içine, ev içi emeğe, ev içi emeğin kimler tarafından verildiğine ve bu emeğin kimler tarafından kullanıldığına yoğunlaştırır. Kitabın üçüncü bölümü, Özbay’ın bu alandaki makalelerinden oluşur.

Saniye Dedeoğlu, sunuş yazısında Özbay’ın “ücretli ve ücretsiz emeğin bütünlüğüne ilk dikkat çeken akademisyenlerden biri olduğunu” vurgular (Dedeoğlu 2019:150). Bu bölümde Özbay’ın Kadınların Ev İçi ve Ev Dışı Uğraşlarındaki Değişme (1990),  Ev Kadınları (1982), Türkiye’de Kadın ve Çocuk Emeği (1991) başlıklı üç makalesi yer alır.

Özbay, ev kadınlığının tarihsel ve sosyolojik arka planını gösterir. Ev kadını, çalışan kadın gibi kavramları analiz eder, “faal olan ve faal olmayan emek” gibi ikili kategorilerin dışına çıkmaya gayret gösterir. Burada da ev kadınlarını homojen bir yapı olarak görmemeye dikkat eder. Ev kadınlarının sahip oldukları sınıfsal, kültürel ve sosyal konumun, ev içindeki ücretli ve ücretsiz emek kullanımını nasıl farklılaştırdığını gösterir. Ev içi emek söz konusu olduğunda yalnızca kadınların değil, kız çocuklarının emeğinin de sömürüldüğüne dikkat çeker.

Ereğli’de yaptığı saha çalışmasında düzenli gelir getirmeyen, enformel işler yapan kadınların kendilerini “çalışıyor olarak” tanımlamadıklarını görür. Anket soruları üzerinden gitmenin ilçedeki kadın istihdamını eksik yansıtacağını fark eder ve nitel teknikler kullanarak kadınların görünmeyen emeklerini ortaya çıkaracak sorular sorar. Sonuç olarak, Ereğli’de yaşayan kadınların yarısının -kendileri öyle tanımlamasalar da- çalışmakta olduğunu gösterir. Özbay, nicel ve nitel yöntemlerini çok iyi bir şekilde sentezler, çalışmaları yöntem açısından da araştırmacılar için yol göstericidir.

Evlerde emeği sömürülen kız çocuklarının hikâyesi

Ayşe Durakbaşı’nın sunuş yazısını yazdığı dördüncü yani son bölümde ise Özbay’ın ev içinde emeği kullanılan “öteki” kadınları ve çocukları ele aldığı makaleleri yer alır: İstanbul’da Ev İçinde Kullanılan Çocuk Emeği (1999), Evlerde El Kızları: Cariyeler, Evlatlıklar, Gelinler (2002), Türkiye’de Ev Emeğinin Dönüşümü: 19. Yüzyıldaki Osmanlı Ev Kölelerinden Günümüzdeki Kaçak Göçmen İşçilere (2012).

Özbay, öncelikle kız çocuklarının emeklerinin ev işlerinde nasıl sömürüldüğünü nitel saha araştırmasının bulgularına dayanarak göstermeye çalışır. Burada birçok kız çocuğunun hikâyesine yer verir. Bunun yanı sıra kültürel, dini ve tarihsel bir arka plan eşliğinde kız çocuğu emeğinin kullanımının toplumda ne derece köklenmiş olduğunu gösterir. Özbay’a göre, Osmanlı toplumunda yaygın olarak kullanılan ev köleleri ve evlatlıkları, “ev işlerinde çocuk emeği kullanımının meşrulaştırılmasına katkıda bulunmuştur” (Özbay 2019:248).

Özbay bu noktada, çocuk emeğinin son bulması için “kamusal tartışmalar başlatmanın çok elzem olduğunun” altını çizer (Özbay 2019:227) ve buna yönelik detaylı öneriler sunar. “El kızı” kavramıyla ev içinde kurulan “öteki kadınları” yani cariyeleri, evlatlıkları ve gelinleri irdeler, tarihsel bağlam içerisine oturtarak tartışır ve ev içinde bu kadın ve çocukların emeklerinin nasıl kullanıldıklarını gösterir. Burada Özbay’ın, edebiyatı da çalışmalarında kullandığını görürüz.

Türkiye’de ev emeğinin dönüşümünü ortaya koyduğu makalede ise ev içinde verilen emeğin ve emeği verenlerin değişen siyaset ve üretim biçimleriyle nasıl dönüştüğünü tarihsel bağlama oturtarak ortaya serer: Ev kölelerinden Batılı mürebbiyelere ve ücretli dadılara; evlatlıklardan gündelikçilere ve geldiğimiz noktada göçmen ev işçilerine…

Anısına saygıyla…

Ferhunde Özbay, 2015 yılında aramızdan ayrıldı. Geriye biz kadın emeği alanında çalışan, söz üreten, politika yapan, hak mücadelesi sürdüren kadınlar için muazzam bir bilgi birikimi; çok çeşitli konularda yapılmış, ufkumuzu açan, derdimizi paylaşan çalışmalar bıraktı. Onun bıraktığı yerden, onunla birlikte “bölünmüşlük ve kopuklukla” değil, birliktelik ve süreklilik haliyle kadın emeğine dair söz üretmeye devam etmemiz, onun çabalarının karşılığını vermenin, onu anmanın en kıymetli yolu.

Kaynakça

Dedeoğlu, Saniye. 2019. “Kadın Emeğinin Bütünlüğü: Ücretli ve Eviçi Ücretsiz Emek Tartışmaları”. içinde Kadın Emeği: Seçme Yazılar. İletişim Yayınları.

Ecevit, Yıldız. 2019. “Ferhunde Özbay’ın Türkiye’de Kadın ve Çocuk Emeğinin Kavramsallaştırılmasına Katkıları”. içinde Kadın Emeği: Seçme Yazılar. İletişim Yayınları.

İlkkaracan, İpek. 2019. “Kadın İstihdamı Politika Söyleminde 1970’lerden Günümüze Dönüşümler: ‘Eğitim Şart’tan İş-Yaşam Dengesi ve Kapsayıcı Büyüme Hedefli Makroekonomik Politikalara”. içinde Kadın Emeği: Seçme Yazılar. İletişim Yayınları.

Özbay, Ferhunde. 2019. Kadın Emeği: Seçme Yazılar. 1. bs. İletişim Yayınları.

Notlar

Nüfusbilim derneği 2018 yılından bu yana “Ferhunde Özbay Makale Ödülü” vermektedir.

2021 yılında Şemsa Özar ve Taylan Acar’ın Ferhunde Özbay’ın anısına hazırladıkları “Emek, Beden, Aile: Türkiye’de Kadınlık Halleri” kitabı Metis’ten çıkmıştır.

Ferhunde Özbay’ın diğer çalışmalarına gitmek için Google Scholar hesabına bakılabilir: FerhundeOzbayGoogleScholar

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!