Melisa Kesmez’in hikayelerinde iyi zamanlarını paylaşan kadınlar, her kötü durumdan kendi çabaları ile veya kadın dayanışması ile çıkar ve yollarına bildikleri doğrultuda devam ederler. Genellikle kadınlar birbirlerinin deneyimlerinden öğrenirler.
Son kitabı Küçük Yuvarlak Taşlar da öyle esasında iç içe geçmiş kadın hikayelerinden oluşuyor. Bir roman bütünlüğüne sahip kitap bir yandan da…
Kesmez yazımında erkekler kadınların hikayeleri içinde yer alırlar girerler, çıkarlar. Kadınlar aşk, tutku, annelik gibi durumları yaşarken onlar hikaye içine bir noktada eklemlenirler. Tayin edici bir rolleri yoktur. Aynı gerçek hayatta olduğu gibi. Kadın varoluşlarına dair sorular yine arkadaş, akraba, dost, ya da anne kadınla olan ilişkilerde su yüzüne çıkar ve çözüme kavuşur. Küçük Yuvarlak Taş kitabında bu kez hikayeci kalemin ucunu erkeklere doğru bükmüş gibi…
Annelik üç kadının hikayesini birbirinde bağlayan temel bir kadınlık durumu… Her kadın anne olmayı ister mi, ya da patriyarkanın kadınlara dayattığı annelik rolünü üstlenmeye hazır olmayan kadınlar ne yapmalılar, ya da ne yaparlar? Nergis’in hikayesi böyle bir hikayedir. Kendini birden bire hazır hissetmediği annelik rolünün içinde bulan Nergis’in çözümü bir başka erkeğe kaçıştır. Erkek öylesine bir figürdür burada Nergis’in kaçışı, kendi deyimiyle bir nesne bir top gibi yatağa bıraktığı bebek Elif ve onun gelmesiyle birlikte değişen hayatıdır. Eski yaşantısına geri dönmek ister. O birinin annesi olmaya hazır değildir…
Yıllar, yollar ve psikoterapilerden sonra Elif’in kızının doğmasıyla birlikte annelik duygusunu ya da durumunu hatırlar. Onunla bütünleştiğinde hayatı daha kolay mı olur, bilemiyoruz. Ama annesi tarafından terk edilen ona karşı soğuk ve mesafeli bir kadın olan Elif’le ilişkilerini onarmanın yolunun buradan geçebileceğini anımsamamızı ister sanki yazar… Dönüp dolaşılan yer annelik mi dir acaba? Bu kuşku uyandırıcı bir durum elbette.
Kadın dostluğu başka şey
Hikayenin anne figürü esasında Gülsüm’dür ama onun istemesine rağmen çocuğu olmamıştır hiç… Nergis’in kocası Mehmet’in arkadaşı anne terk ettiğinde Elif’e boş memesini veren kadın Gülsüm, kadın dayanışmasının somutlaşmış halidir. Mehmet arkadaşıdır sever ama bir kadın olarak benzer özelliklere sahip olmasa da Nergisi anlar. Kötü günlerinde hep onun yanındadır.
Elif’i babası büyütmüştür, annesi ile bir yaşam deneyimi yoktur fakat kadınlık bilgisinin anneden kıza geçeceğini doğrular bir biçimde o da annesi gibi yanlış erkeğin peşinden gitmiştir. Ama bazen hayat sürprizleri ile insanı şaşırtır. Hamile olduğunu öğrendiği gün adamı da terk etmiş olan Elif, babasıyla gittiği ve çok mutlu olduğu sahilde terk ettiği adamı bulur. Elif’in bundan sonraki hikayesinden biz zaten Nergis’in anlattıklarından çoktan haberdar olmuştuk. İyi adam onun yanı başındadır bu kez…O iyi adamın büyüttüğü bir kız çocuğu olarak “iyi adama” payesini verir.
Ev ve bakım işleriyle uğraşmak erkekleri dönüştürebilir mi? Bazı erkeklerin dönüşebileceği konusunda bize ipuçları veren Mehmet’in yaşamıdır. Aşık olmuş kızı ile birlikte bir kadın tarafından terk edilmiş olan Mehmet’in…Sizin de başınızdan geçmiştir, canınızın sıkkın, moralinizin bozuk olduğunu anneniz telefondan anlar genellikle, ne oldu bir şey mi var, diye sorar, derdinize ortak olmak ister. Elif’in hikayesinde bunu yapar Mehmet’tir. Olabilir. Mehmet’in bakım işleri ile değişen erkeklik halinin Elif’in tercihini de etkilediğini görmek patriyarkanın bu biçimde zedelenebileceğine dair umut uyandırıyor insanda. Ortadan kalkmadığını ise öğrenciliği döneminde yemek, temizlik vs. gibi işleri kendi yaparken, evlendikten sonra ev işlerini kadınlara devredip, ikinci çocukta da bakım işlerini terk eden çevremiz erkeklerinden biliyoruz. Yine de iyi düşünelim iyi olsun diyelim….
Kadın dostluğunu, anne kız ilişkilerini, kadın erkek rollerinin tersine çevrilebileceğini, bu tersine çevrilişin kadın nesli için bir umut olabileceğini, ilmik ilmik işleyen Melisa Kesmez, Küçük Yuvarlak Taşlar’daki erkek kahramanlarıyla bizi biraz şaşırttı ne yalan söyleyelim. Ama kadınların günlük yaşamlarının gözden kaçan ayrıntılarından bir yaşam felsefesi inşa eden yazarın incelikli dokundurmaları, pişmanlıklar, geçmişin unutulmayan mutluluk anları, insanın içinde melankolik bir iç sızıntısıyla birlikte ufukta da olsa bir umudu yeşertiyor.