Vatoz “Varız Buradayız”

Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlik ve ayrımcılığı dert edinen; cinsiyetçiliğin, hiyerarşinin, ırkçılığın, milliyetçiliğin kullandığı dil dışında bir dil üretmeye çalışan; ikili cinsiyet sisteminin tanımları ve algılarıyla sınırlanmayı reddeden fotoğrafçıların web tabanlı dayanışma ağı Vatoz Platformu yayında. Dayanışma pratiklerini görünür kılmak için bir araya gelen Vatoz’u, Vatoz ekibiyle konuştuk. 
Paylaş:
Seval Öztürk
Seval Öztürk
sevalozturk18@gmail.com
Seval Öztürk  sevalozturk18@gmail.com

Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlik ve ayrımcılığı dert edinen; cinsiyetçiliğin, hiyerarşinin, ırkçılığın, milliyetçiliğin kullandığı dil dışında bir dil üretmeye çalışan; ikili cinsiyet sisteminin tanımları ve algılarıyla sınırlanmayı reddeden fotoğrafçıların web tabanlı dayanışma ağı Vatoz Platformu yayında. Dayanışma pratiklerini görünür kılmak için bir araya gelen Vatoz’u, Vatoz ekibiyle konuştuk. 

İsminiz neden Vatoz?

Aramızda bir şaka olarak başladı, özel bir anlamı yok ama Vatoz duygudaşlığı, içinde bulunduğumuz koşulları ciddiyetle sorgularken ve tüm zorluklara rağmen üretirken eğlenebilmeyi temsil ediyor bizim için. Ayrıca görünürlük sorununa dikkat çekiyor, ısrarla görmeyenlere, hep kumun altında kalsın isteyenlere inat; #varızburadayız, konuşuyor, çekiyor, yazıyor ve paylaşıyoruz.

Bu fikir nasıl oluştu? Nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?

Kadınların erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü her yerde olduğu gibi fotoğraf alanında da yetersiz temsili, yüzyıl önce nasılsa ne yazık ki bugün de hala gündemimizde. Üretim kriteri ile baktığımızda, kadın fotoğrafçılar her alandalar ve üretiyorlar. Fakat karar verici konumlarda, sergilerde, yayınlarda yok denecek kadar az görünürlüğe sahipler, yok sayılıyorlar. Hemen hemen tüm erkek fotoğrafçılar, küratörler, akademisyenler, kurum yöneticileri bu konudaki eleştirilere hak verdiklerini ve hassas olduklarını ifade ediyorlar ama nedense sonuç değişmiyor. Vatoz’un çıkış noktası bu durumu değiştirmek için bir araya gelmemizle başladı. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlik ve ayrımcılığı dert edinen; cinsiyetçiliğin, hiyerarşinin, ırkçılığın, milliyetçiliğin kullandığı dil dışında bir dil üretmeye çalışan; ikili cinsiyet sisteminin tanımları ve algılarıyla sınırlanmayı reddeden fotoğrafçılar olarak VARIZ ve fotoğraf alanındaki bu eşitsizliğin takipçisi olarak BURADAYIZ diyerek yaptığımız çağrı ile doğdu.

2017 senesinde kadın fotoğrafçılar olarak yaşadığımız sorunları konuşmak üzere 5. Diyarbakır Fotoğraf Günleri kapsamında bir çalıştay düzenledik ve bir araya gelerek sorunlarımızı çözmek için çok önemli adımlar attık. Sonrasında bir iletişim grubu kurarak bu alandaki sorunlar üzerine tartışmaya devam ettik. 2018 yılında bir fotoğraf kampı için hazırlanan afişteki katılımcılarının çoğunun erkek olması üzerine bir bildiri yazarak, buna itiraz etmemiz gerektiğine karar verdik. “Varız Buradayız” başlığıyla yayınlanan ilk bildirimizin imzacı sayısı, kadın fotoğrafçılar ve görsel sanatçıların da destekleriyle 200 kişiye ulaştı. Yüzlerce kadın hep birlikte sesimizi yükseltmeyi başardık. Varız Buradayız İnisiyatifi bu bildiri etrafında toplanan bir topluluktu ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa, dünyanın bugünkü dertlerinin çoğunun kaynağı olan tahakkümcü eril zihniyete karşı oluşumuz bizi yan yana getiriyordu. 2022 yılında ise Vatoz’u hayata geçirerek safları sıklaştırmaya ve dayanışma pratiklerini görünür kılmaya karar verdik.       https://www.varizburadayiz.com/bildiri2018

.

Vatoz kimlerden oluşuyor?

Fotoğrafla ilişkilenen, fotoğrafı sanatsal bir ifade biçimi olarak kullanan veya fotoğraf çekerek hayatını kazanan, ikili cinsiyet sisteminin tanımları ve algılarıyla sınırlanmayı reddeden; toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlik ve ayrımcılığı dert edinen; cinsiyetçiliğin, türcülüğün, hiyerarşinin, ırkçılığın, milliyetçiliğin kullandığı dil dışında bir dil üretmeye çalışan kadın ve LGBTİ+ fotoğrafçı, sanatçı, akademisyen, sanat yazarı, editör ve kültür-sanat yöneticilerini bir araya getirme niyetiyle oluşan bir platform Vatoz.

Dayanışma pratiklerini görünür kılmak

Vatoz neler yapmayı planlıyor?

Vatoz platform öncelikle bir dayanışma ağıdır; bu alandaki görünürlüğü arttırmak ve yan yana dert edindiğimiz bir amaç etrafında bir araya gelen bir topluluktur. Donanım ve becerilerimizle birbirimizin ihtiyaçlarını gidermek, atölyelerimizle, bilgi ve deneyimizi paylaşmak için buradayız. Ürettiklerimizle, konuşmalarımızla, yazdıklarımızla, araştırdıklarımızla, düzenleyeceğimiz etkinliklerle, oluşturacağımız arşivimizle tarihimize not düşeceğiz. Birlikte sergi, panel, çalıştay, sempozyum, festival gibi etkinlikler hazırlamak da kısa ve orta vadede planlarımız arasında. Bunların yanı sıra birbirimizi tanımayı, birlikte üreterek dayanışmayı, temsiliyetimizi arttırmayı da çok istiyoruz. En temel amacımız da dayanışma pratiklerini görünür kılmak.

Foto. Gülşin Ketenci
Foto. Arzu Arbak

Görsel sanat alanında kadınların ve LGBTİ+ların önündeki engeller neler?

Bugün güncel sanat alanı içerisinde konuşulan kavramlar, sorun edilen meseleler belli çevrelerde de olsa eril zihniyeti, tahakkümcü yapıyı kenara itmeye başladı. Çünkü postmodern ekolojik bakış açısı dişil bir yerden konuşuyor. Fotoğraf alanı içerisinde ise hala olguların ele alınış biçimi, her ne kadar bunun aksi savunulsa da değişmedi. Tahakkümcü düşünce yapısı ve hiyerarşik düzen iktidarını koruyor. Dolayısıyla bu alan içerisindeki farklı/ dişil yaklaşımlar hor görülüyor ve değersizleştiriliyorlar. En iyi niyetli ifadeyle anlaşılmıyor ve yok sayılıyorlar. Kendilerini fotoğraf aracılığıyla ifade etmeye çalışan kadınlar ve LGBTİ+’lar ise alan içinde yer edinemiyor ve geri çekilmek zorunda bırakılıyorlar. Fotoğraf alanında yer edinmek için gereken kriterleri kim belirliyor? Üretilen çalışmalar kime ve neye göre “başarılı” kabul ediliyor? Fotoğrafçılardan editörlere, akademisyenlerden eleştirmenlere görsel alan ile ilişkili herkesin kendine bu soruları sorması gerekiyor. Nasıl bakıyoruz? Bakış açımızda farklı kimliklere yer var mı? Yoksa beyaz eril bakışla mı üretiyor ve tüketiyoruz? Fotoğraflar sadece bize bir şeyleri göstermezler, neye nasıl bakacağımızı da gösterirler; bu yüzden bu alandaki görsel dilin geliştirilmesi çok önemli bizim için. Eşitsizliği temellendiren ve toplumsal bir uzlaşı haline gelen algı ve görme biçimlerini ters yüz ederek, bunları dönüştürecek ifade biçimleri ile değişimi birlikte başlatabileceğimize inanıyoruz.

Foto. Şehlem Kaçar
Foto. Ateş Alpar
Foto. Çiğdem Üçüncü
Foto. Jivan Güner
Foto. Laleper Aytek

Paylaş:

Benzer İçerikler

Toplumsal Tarih Şubat sayısında “ezberleri sorgulayan emek tarihini ele alırken” feminist tarihçilerin makalelerine yer veriyor. Bunun yanı sıra erkek tarihçiler de bu kez kadınları görmezden gelmemişler. Hadi hayırlısı, diyelim…
Caliban ve Cadı isimli eseriyle tanıdığımız maddeci feminist, otonomist, aktivist ve akademisyen Silvia Federici, ‘Ücret Patriyarkası’* isimli kitabıyla bu kez bize Marx’ın temel metinlerini tekrar gözden geçirme ve patriyarkanın ücret halini tartışma imkânı sunuyor.
Ressam Şükran Yangın Üst, hem eşitsizlik ve ayrımcılıkla hem de ekonomik krizle boğuşan kadın ressamların desteklenmesi gerektiğini söylüyor: “Bir sergi açmak istesek maliyeti çok yüksek. Boyalar, fırçalar, tuvaller çok pahalı. Kadın ressamlar, sergi açacak parayı bulamıyor. Bize, eserlerimize destek verilmiyor.”
“Genel olarak masallarda, kadın ve erkeğin, toplumsal cinsiyet rolleriyle uyumlu biçimde konumlandırıldığını görüyoruz. Buna göre; kadınlar daha çok evdedir, bekârsa beyaz atlı prensi ya da şehzadeyi beklemektedir evlenmek için. Pek çok masalda, kadın ev dışında var olabilmek için erkek kılığına girmekte, ancak erkek gibi göründüğünde bir işte çalışabilmektedir.”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!