Özel sektörde kadın öğretmenler hem reklam yüzü hem ucuz emek

Özel sektörde çalışan kadın öğretmenlerin sorunları saymakla bitmiyor. Evli kadınlara maaşlarının daha geç ödendiğini, her gün fönlü gelmelerinin istendiğini, reklam yüzü olarak kullanıldıklarını söylüyorlar. İş bölümünde ayrımcılığa maruz bırakıldıklarını, erkeklerden daha düşük ücretlerle çalıştıklarını anlatıyorlar.
Paylaş:

Eğitimdeki özelleştirme politikalarıyla sayıları her geçen gün artan özel okul ve kurslarda çalışan öğretmenler, artık Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nda örgütleniyor. Bursa’daki sendikalı kadın öğretmenlerle ücret eşitsizliğinden kreş hakkına, koçluk sisteminin kadın öğretmenlere yıkılmasından giysi yasaklarına kadar yaşadıkları sorunları konuştuk.

Mesleğe 18 yaşında başlayan 52 yaşındaki Esen Bilir, 28 yıl boyunca kamuda öğretmenlik yapmış. Son altı yıldır da özel sektörde çalışıyor. 14 yıl önce eşini kaybeden ve iki çocuğu olan Bilir, kendisini şöyle anlatıyor:

“Ben açıkçası feminist tutumlu biri değilim ama kadın-erkek ayrımına hiçbir zaman inanmadım. Bu meslekte büyük emekler harcanıyor ama özellikle gençler bağlamında konuşursam, emeğinizin karşılığını alamıyorsunuz. Ben örgütlü mücadeleye inanıyorum. Devlette çalışırken de örgütlüydüm, şimdi de örgütlüyüm.”

Erkek velilerden taciz

Özel sektörde çalışmaya başladığında maaşının asgari ücret olduğunu belirten Bilir, “Daha sonra sendika ve örgütlü mücadele ses getirince 2 bin lira daha zam yapıldı; ama hâlâ genç arkadaşlarımın sigortası asgari ücret üzerinden yatırılıyor. İnsanın bir yaşama hakkı var, barınma hakkı var, bakım hakkı var; ama bu alınan maaşlarla insanca bir yaşam mümkün değil. Mesleğin bu şekilde bir cazibesi kalmadı, öğretmenlerin motivasyonu tükendi” diyor.

Bilir’e göre kadın öğretmenlerin en önemli sorunlarından biri bu, bir diğer önemli sorun ise taciz; özellikle erkek velilerin zamansız şekilde çocuğu sorma bahanesiyle attıkları rahatsız edici cep telefonu mesajlarından söz ediyor.

“Çalıştığımız kurum batmak üzereydi. Maaşlar ödenmeye başladığında ilk önce evli olmayan kadınlara ödeme yaptılar. Evli olan kadınlara en son ödeme yaptılar; çünkü onların eşleri maaşlarını zamanında aldıkları için sorun yokmuş!”

B.K.

Evli kadın öğretmenlerin maaşları geç yatırılıyor

B.K, sendikanın kurulduğu günden bu yana Bursa’da örgütlü olarak mücadele eden öğretmenlerden biri. Kadın olmanın maalesef hangi meslek olursa olsun engellemeleri beraberinde getirdiğini söyleyen B.K, kadın öğretmenlerin çeşitli gerekçelerle az maaş almaya zorlandığını ve bunun en temel sorun olduğunu ifade ediyor.

Erkeklerin her zaman aileyi geçindiren taraf olarak görüldüğünü belirten B.K., geçmişte çalıştığı bir kurum üzerinden şu çarpıcı örneği veriyor:

“Çalıştığımız kurum batmak üzereydi. Maaşlar ödenmeye başladığında ilk önce evli olmayan kadınlara ödeme yaptılar. Evli olan kadınlara en son ödeme yaptılar; çünkü onların eşleri maaşlarını zamanında aldıkları için sorun yokmuş! Bu arkadaşlar neredeyse beş altı ay kadar maaşlarını geç aldılar. Birinin eşi askermiş, onun eşi çok iyi maaş alıyormuş, tolere edebilirmiş, şeklinde açıklamalar duyduk kurum sahiplerinden. Bu gerçekten çok acı bir durum.”

Kadınların ev işleri yükü nedeniyle daha az çalışmak ve daha az maaşa ‘evet’ demek zorunda kaldığını dile getiren B.K, bu açıdan öğretmenliğin toplumda ‘kadınlar için tercih edilebilir bir meslek’ olarak gösterildiğini vurguluyor.

Özellikle ‘anne’ öğretmenlerin daha az çalışma talebinde bulunduğuna, ama bu kısa çalışma süresinde sıkıştırılmış halde erkek öğretmenlerden daha çok iş yükü altında kaldığına dikkat çeken B.K, “Bir taban maaş olmaması nedeniyle, öğretmenin bir saat erken çıkıyor olması, onun daha az maaş talep etmesi beklentisini doğuruyor” diyor.

Sendika olarak sıkça tanık oldukları durumlardan birinin de “bekâr olan kadın öğretmenlerin başvurularının daha kolay onaylanması” olduğunu aktarıyor B.K; “Çünkü kurum sahiplerinde ‘Bekâr öğretmenler işiyle, öğrencilerle daha fazla ilgilenebilir’ algısı hâkim” diye ekliyor.

“Koçluk statüsünde daha çok kadın öğretmenler kullanılıyor. ‘Velilerle iletişimi daha iyi olur’ şeklinde düşünülüyor. Erkek öğretmenlerle kendi aramızda konuştuğumuzda bile anlıyoruz; erkekler bunu illa kadınların yapması gereken bir işmiş gibi görüyorlar.”

B.K.

Kadın öğretmenler reklam yüzü yapılıyor

B.K, sektörde prezentabl olunması, güzel giyinilmesi yönündeki beklentilerin kadınlara yönelik olduğunu, böylece kadınların ‘okulların reklam yüzü’ haline getirildiğini söylüyor.

Diğer yandan “kadınların anaç tarafının kullanıldığını”, rehberlik (koçluk) süreçlerinde kadın öğretmenlere daha fazla iş yükü bindirilerek, ayan beyan cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını dile getiriyor:

“Koçluk statüsünde daha çok kadın öğretmenler kullanılıyor. ‘Velilerle iletişimi daha iyi olur’ şeklinde düşünülüyor. Erkek öğretmenlerle kendi aramızda konuştuğumuzda bile anlıyoruz; erkekler bunu illa kadınların yapması gereken bir işmiş gibi, angaryaymış gibi görüyorlar. Bizden anlayışlı olmamız bekleniyor, yeri geldiğinde kadın olduğumuz için çocuklarla daha fazla ilgilenmemiz isteniyor.”

Bu maaşla kreş parası ödemek ne mümkün!

Özel sektörde çalışan kadın öğretmenlerin bir diğer yakıcı sorunu ise şu: Aldıkları maaşlarla çocuklarını özel kreşe göndermeleri mümkün değil ve bu durum, pek çok kadının mesleği bırakmasına yol açıyor. B.K, “Öğretmenler başkalarının çocuklarına bakarken kendi çocuklarına bakamaz hale getiriliyor” diyor ve ekliyor:

“Bizim aldığımız ücret 8 bin 500 lira bandında. Bu maaşla kadın evinin kirasını mı ödesin, çocuğunu kreşe mi versin? Kreş fiyatları Bursa için minimum aylık bin 850 liradan başlıyor, 6 bin 650 lira civarına kadar çıkıyor. Keza bunun çok daha fazlaları da mevcut.”

Bu konuda hiçbir çözüm üretilmemesinin “Kadın çalışmasın, evde otursun, çocuğuna baksın” anlamını taşıdığını vurguluyor B.K. Bazı öğretmenlerin, maaşı çok düşük olsa da kreşi olan okulları tercih etmek zorunda kaldığını, dolayısıyla bu durumun başka bir sömürünün de kapısını açtığını belirtiyor.

Tüm cinsiyetçi politikalara hayır

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın Kadın Komisyonu olarak ana mottolarının “Tüm cinsiyetçi politikalara hayır” olduğunu aktaran B.K, “Kadınlar, LGBTİ+’lar olarak bir arada olduğumuz, birbirimizi desteklediğimiz bir çalışma bu. 1 Mayıs’ta, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Öğretmenler Günü’nde, İran yönetimine karşı protestolarda… Her zaman bir aradaydık, bir aradayız. Elimizden geldiğince birbirimize destek olmaya çalışıyoruz” diye konuşuyor.

“Muhafazakâr okullarda dahi başörtüsü sorun oluyor. Bazı okullarda ise spor ayakkabı giyemiyorsunuz, babet ya da orta topuklu ayakkabı giymek zorundasınız. Bir arkadaşımızdan da her gün fönlü gelmesi istenmişti.”

Azime Alpaslan

Başörtüm sorun oluyor

Sendikanın Bursa’daki temsilcilerinden Azime Alpaslan, başörtüsü kullanmasının her seferinde sorun olarak karşısına çıkarıldığını anlatıyor:

“Asıl meselenin başörtüm olduğunu fark edene kadar benimle ilgili bir sorun var, ben yeterli değilim sanıyordum. Artık kendime güvenim var, bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.”

İş başvurusunda bulunduğu bir okulun zümre başkanı tarafından kendisine “Çok utanarak söyleyeceğim, çok da emin değilim ama ben okulda başörtülü öğretmen görmedim, bu benim beşinci yılım” dendiğini aktarıyor. Başörtüsünün sorun olduğunun, hiçbir okul yöneticisi tarafından açık açık dile getirilemeyeceğini belirten Alpaslan, Milli Eğitim’in kılık kıyafet yönetmeliğinin gayet açık olduğuna dikkat çekerek, “Neden başörtüyle okula gidemiyoruz? Özel okullar Milli Eğitim’e bağlı değil mi?” diye soruyor.

“Muhafazakâr okullarda dahi başörtüsü sorun oluyor” diyen Alpaslan, bu yıl iş başvurusu yaptığı bir okulda, sendikanın gücünü arkasında hissederek “Başörtüm mü sorun?” dediğini ve bunun üzerine kurum temsilcisinin yaşadığı şoku anlatıyor. Birilerinin bunu dile getirmesi gerektiğini söyleyen Alpaslan, bir başka iş başvurusunda da kadın öğretmenlerden vücut hatları belli olmasın diye önlük giymelerinin istendiğini anlatıyor; “Bir nevi tacize uğramış gibi hissettim” diyor.

“Bazı okullarda ise spor ayakkabı giyemiyorsunuz, babet ya da orta topuklu ayakkabı giymek zorundasınız. Bir arkadaşımızdan da her gün fönlü gelmesi istenmişti” diyen Alpaslan, özel eğitim sektöründe kadın öğretmenlerin giyim ve görüntüsünün bir baskı aracı olarak kullanıldığının altını çiziyor.

Fotoğraflar: Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası

Paylaş:

Benzer İçerikler

15 yıldır çalıştığı Özel Evrim Okulları’nda geçen hafta sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarılan Nur Ülküm Ülkü, “Bizim yaşadığımız, süreli sözleşmeden kaynaklı güvencesiz çalışmanın bir örneği. Biz tüm okullarda güvencesizliğin son bulması için mücadeleye devam edeceğiz” diyor.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası yeni kurulmuş bağımsız sendikalar içinde eylemleri ile dikkat çekiyor. Sendika uzun bir hazırlık sürecinden sonra geçtiğimiz günlerde kadın komisyonunu da oluşturdu. Kreş, eşdeğerde işe eşit ücret gibi patronları zorlayacak somut talepleri başlangıçtan itibaren sendikal mücadelenin konusu haline getirerek, önemli adımlar atıyorlar.
Cinsiyetçi ücret ayrımcılığı, güvencesizlik, mobbing, şiddet… Özel okullarda çalışan eğitim emekçisi kadınların sorunları saymakla bitmiyor. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın çağrısıyla bugün (30 Ağustos) Ankara’da bir araya gelecek olan emekçiler, “Başta taban maaş olmak üzere özlük haklarımız için tüm meslektaşlarımızı buluşmaya bekliyoruz” diyor.
Alphindi fabrikasında Şeker-İş’e üye oldukları için işten atılan kadın işçiler, kötü çalışma koşulları nedeniyle sağlığını yitirmiş. Artık demliği bile kaldıramıyorlar, elleri kesik izleriyle dolu. Erkek işçilerin daha yüksek ücret aldığını belirten işçiler, “Sendikalı olmanın önemini daha iyi anladık. Her işçi hakkını savunsun, örgütlensin” diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!