Temel Conta’da cinsiyetçi saldırı

İzmir Bornova’da patron 165 gündür grevde olan işçileri yıldırmak için her yola başvuruyor. Bu kez patronun adamı bir erkek grevdeki kadın işçilere cinsiyetçi küfürlerle saldırdı. Kadın işçiler dayanışma bekliyorlar.
Paylaş:

İzmir Bornova’da 10 Aralık’tan beri grevde olan Temel Conta işçisi kadınlar ile en son Ocak ayında görüşmüş ve Kadınİşçi için bir röportaj yapmıştık. Büyük firmalara conta üreten fabrikada işçiler yıllardır asgari ücretle çalışıyor, gerekli işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadığı için üretim alanında kimyasal gaz soluyarak çalışmak zorunda kalıyordu. Bu koşulların değişmesi için Petrol-İş sendikasında örgütlenen işçiler, 165 gündür sendikal haklarının tanınması ve toplu sözleşme imzalanması için fabrika önünde grevde. Yakın zamanda, patronun kışkırtması ile içerde çalışmaya devam eden bir işçinin sözlü ve fiziki saldırısına maruz kaldı grevdeki işçiler. Fakat bu yıldırma çabaları kadın işçilerin kararlılığında bir şey değiştirmemiş.

Sevgi ve Ayşe ile grevdeki son durumu ve neler yaşadıklarını konuştuk.

Sevgi, direniş sürecince patronun işçilere yönelik tutumunu anlatarak başlıyor sözlerine. Ancak direnişin 4.ayında patron işçilerle görüşmeyi kabul etmiş, o görüşmede de işçilerin sendikalaşma mücadelesine verdiği cevap “Bana sendikayı dayatmayın, benim çalışanlarımsanız girin içeri çalışın.” olmuş. Sevgi ve grevdeki diğer işçiler bu tutum karşısında tavırlarını net bir şekilde koyarak görüşmeden çıkmışlar.

“O kadar mücadele ettik, direndik, sendikal haklarımız kabul edilene kadar asla içeri girmeyeceğiz dedik. Görüşmeyi kapattık ama onun dışında hiçbir şekilde bizimle görüşmedi.”

Belirsizlik yoruyor

Direniş süreçleri kadın işçiler için birçok ekonomik ve psikolojik zorluk anlamına da geliyor çoğu zaman. Altı aya yakın direniş sürecinin kendileri için nasıl geçtiğini sorduğumuzda Temel Conta’da 20 yıl çalışmış olan Ayşe şöyle yanıtlıyor:

“Uzun sürdü yani bu kadarını beklemiyorduk. Yorgunluk var ama yılgınlık yok. Belirsizlik insanı yoruyor ama biz kazanana kadar, hakkımızı elde edene kadar o kapının önünden ayrılmayacağız. Bakalım onlar pes edecek bir gün elbet, ama biz değil. Biz kendimizden eminiz, kırılmadık, arkadaşlarımızla dimdik ordayız her gün.”

Sevgi ise sürecin ekonomik açıdan onları zorladığını ama bu noktada sendikanın onlara verdiği desteğin önemli olduğunu vurguladı:

“Ekonomik olarak zorlukları var. Çocuklarımız okula gidiyor, evi kirada olan arkadaşlarımız var. Yani zorlandığımız doğru ama sendika bize burada çok güçlü destek veriyor. Hani her şeyde bizim yanımızda, bu bizi çok motive ediyor. Petrol-İş Aliağa Şube bizi hiçbir zaman bırakmadı. Yani bizi gerçekten o ailenin bir ferdi yaptılar ve bize inanılmaz destek sağladılar. Mücadeleyi biz aslında sadece Temel Conta işçileri olarak değil, Aliağa şube ile beraber, oradaki çalışan Tüpraş, Ravago, Petkim işçileriyle hep beraber yürütüyoruz, o yüzden çok güçlüyüz.”

Sendikalaşma süreçlerinde kadınlar aileleriyle de çeşitli çatışmalar yaşayabiliyor. Ayşe ve Sevgi’ye bu durumu soruyoruz, kendilerinin bir sorun yaşamadıklarını belirterek direniş alanındaki bir örneği anlatıyorlar:

“Bizim yanımızda bir aylık eleman vardı. Bizimle beraber greve çıktı. “Sizin o birliğiniz beni çok etkiledi” dedi. Mesela ilk zamanlar onun eşi biraz sorun çıkarmıştı, o da eşine “Bu mesele benim için artık farklı. Orası kaç gün sürerse ne kadar sürerse asla onları bırakmayacağım” demişti. Sonra bir daha eşi sorun çıkarmadı, hatta kendisi getiriyor götürüyor bazen.”

Direniş süreçleri uzadıkça, ekonomik zorluklar ve belirsizliğin verdiği kaygı hali işçiler arasında da çeşitli çatışmalara sebep olabiliyor. Temel Conta grevindeki kadın işçiler ise birbirlerini uzun yıllardır tanımanın verdiği samimiyet ve hızlı iletişim sayesinde sorunlarını çözüyorlarmış. “Oradaki birliğimiz çok güzel. Keşke gelip görme fırsatınız olsa.” diye anlatıyor Sevgi.

Yaklaşık 6 aydır fabrika önünde direnişe devam eden kadın işçilerin hayatlarında neler değiştiğini de merak ediyoruz, Ayşe şöyle cevap veriyor:

“Bir sürü haklarımızı öğrendik. Biz sömürülüyormuşuz ya, çok hakkımız yenmiş bizim içerde… Sonra oradaki arkadaşlarımızla birbirimize daha çok kenetlendik, biz dışarıda bir aileymişiz bunu öğrendik. Yani dışarda olmak bizi daha çok güçlendirdi.”

Öte yandan, fabrikada çalışmaya devam eden işçilerin de yoğun bir mobbinge maruz kaldığını ve iş kazasına açık bir halde çalıştığını öğreniyoruz görüştüğümüz kadınlardan:

“İçerde bir işçi baskılara dayanamadığı için istifa etti. Grev koruma kapsamında içeride kalan işçimizdi ama yapılan baskılara artık dayanamadı ve işi bıraktı. “İçeride sağlıklı çalışma koşulları bile yok, sizin yaptığınız işleri bize yaptırmaya zorluyorlar ve iş kazalarının önü açık bir şekilde çalışıyoruz, psikolojim bozuldu, her an ağır bir iş kazası geçirebilirim ve hiç kimse bunu durduramaz” dedi. Dediği de oldu, bir tane arkadaşımız iş kazası geçirdi, iş kazası geçiren arkadaşa İK bizzat “sakın iş kazası yazdırma” diyerek hastaneye göndermiş.”

Temel Conta işçileri hakları için direnmeye devam ederken, patron da işçilerin direnişini kırmak için hem içerde hem dışarda çeşitli yollara başvurmuş. Çalışmaya devam eden bir erkek işçiyi kışkırtmış, adam grevdeki işçilere sözlü ve fiziksel saldırıda bulunmuş.

Geçen hafta Cuma günü, grevdeki kadın ve erkek işçiler yemek dönüşü yolda yürürken bir anda bu erkek işçi ile karşılaşmış. Kadın işçiler ağır hakaret ve küfürlere maruz kalmış, iki erkek işçiye ise fiziksel olarak saldırılmış.

Hakkımızı bırakmayacağız

Sevgi en çok patronun ve şirket yönetiminin bu saldırıyı yapan işçiyi açıkça korumasına üzülmüş:

“İki arkadaşımız darp raporu aldı. Biz de şikayetçi olduk. Hastane raporundan sonra polis aracı şahsı almak için iş yerine gittiğinde İnsan Kaynakları bu şahsı polis aracıyla değil, şirket aracıyla karakola götüreceğini söyledi. Şirket aracıyla karakola götürüldü, ifadesi alındı ve daha sonra tekrar şirket aracıyla iş yerine getirildi. Ve bu sırada İK ekibi ve saldırıyı yapan şahıs bize bakarak güldüler ve biz bunu gördük. En çok zaten orada üzüldük.  Yani saldırıyı Temel Conta patronu bizzat üstlendi. Zaten bu kişi de patrona güvenerek böyle bir şey yaptı.”

Ayşe ise bu saldırı olayını şöyle yorumluyor:

“Bizi bu tarz saldırı olaylarıyla kırmaya çalışıyorlar ama biz bunları yeneceğiz. Bize patron gelin içeri çalışın diyor. Ben asgari ücretle çalışacak olduktan sonra, o koşullarda tekrar aynı şekilde çalışacak olduktan sonra niye çıktım kapının önüne, ben 20 yıllık elemanım. Kadınlar olarak kendimizi de sürekli motive ediyoruz. Ne kadar güzel dayandık diye konuşuyoruz. Bu artık bir haysiyet meselesi, parayı da geçtim.”

Sevgi son olarak bütün işçileri Temel Conta direnişine sahip çıkmaya çağırıyor:

“Biz mücadelemize devam edeceğiz çünkü haklıyız. Hakkımızı asla bırakmayacağız. Sonuna kadar devam edeceğiz. Bu çirkin saldırıyı gerçekten kınıyorum, gerçekten de işçilerin bizim yalnız olmadığını göstermelerini istiyorum. Çünkü bu mücadele, hepimizin mücadelesi. Biz Temel Conta işçileri olarak masada pazarlık yapıp zammı beğenmeyip kalkan işçiler değiliz, tamamen insanca çalışma hakkımız için savaş veren, sendika hakkı için savaş veren işçileriz. O yüzden bugün 165 gün oldu, bu gerçekten çok büyük bir mücadele ama bu mücadeleye artık daha fazla omuz verilmesi gerekiyor. Bu mücadelenin daha fazla göz önüne serilmesi gerekiyor. Ki işçiler en azından korkmadan cesaretlenip bazı şeyler yapabilse çünkü çok fazla işçi bizimle aynı şeyleri yaşıyor ama korkup susuyorlar. Artık işçilerin korkmaması için bu mücadelenin daha ön plana geçmesi gerekiyor.”

Temel Conta grevindeki kadın işçilere yönelik cinsiyetçi saldırılara karşı kadın dayanışmasını büyütmek hepimizin sorumluluğu. Grevdeki işçilere saldıran işçinin işine son verilmesini, sendika ile TİS sürecinin başlatılmasını ve fabrikada gerekli işçi sağlığı önlemlerinin alınmasını istiyoruz. Temel Conta işçisi kadınların direnişine sahip çıkalım, seslerine ses olalım.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Dünya’da aşırı sağ güçlenirken kadın ve LGBTİ+ lara karşı düşmanlık ve hak ihlalleri artıyor. Türkiye’de de son zamanlarda toplumsal cinsiyet eşitliği yasaklanan bir kavrama dönüşüyor. Normal doğum ve aile kutsanırken aile içindeki emek sömürüsü ve şiddet görünmüyor. Feministler olan biten karşında nasıl bir mücadele öneriyor? Kulak veriyoruz.
1 Mayıs günü İzmir Çiğli’den yola çıkanlar kadın işçiler 10-11 Mayıs’ta CHP’nin Ankara’da bulunan genel merkezinde olmayı planlıyorlar. Direnişlerini genel merkez önünde çadır kurarak sürdürmeyi hedefliyorlar. Yürüyüşteki kadın işçilerden Hale, Sibel ve Deniz’le bu zorlu yürüyüşlerini konuştuk.
Asırlık zeytin ağaçları kökünden söküldü, bazı meyve bahçeleri dümdüz edildi. TOKİ evlerinin tarım ve zeytinlik arazileri üzerine inşa edilmesi kadınların yıllardır harcadığı emeği yerle bir etti. “İnsanları üretimden koparmaya çalışmak için sanki bütün bu yapılanlar” diyor Delal. Haklı da. Çünkü zeytini İtalya’dan, inşaat demirini benden alacaksın, diye emrediyor küresel kapitalistler…
Günde en az 8 saat, gözlerinde derman kalmayıncaya kadar video izliyorlar. Katliam, işkence, istismar görüntülerine maruz kalıyorlar. Tiktok işçisi kadınlar, yaptıkları işe bağlı olarak ortaya çıkan psikolojik hastalıkların meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyorlar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!