8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde dünyanın her yerinde eşitlik ve özgürlük taleplerini haykırarak sokakları dolduracak kadınlar. Rengarenk alanlarda yan yana omuz omuza yürümek istemesine rağmen o gün meydanlara çıkamayacak milyonlarca kadın da var. Çünkü çalışmak zorundalar.
Farklı sektörlerde çalışan kadınlarla, çalışma koşullarını ve bu yılki 8 Mart taleplerini konuştuk.
Temizlik işçisi Sibel: “Ben, Sibel, 52 yaşında iki çocuk annesi bir temizlik işçisiyim. Bu sene 8 Mart’a her zamankinden daha öfkeli ve kararlı gideceğim. Çünkü artık yeter! Yıllardır taşeron firmalarda, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışıyorum. Yaşım ilerlediği için kimse bana düzgün bir iş vermiyor. Taşeronlar bizim sırtımızdan servet kazanırken, biz geçim derdiyle boğuşuyoruz. Maaşlarımızı gününde ödemiyorlar, hastalandığımızda bile kesinti yapıyorlar. Resmen emek hırsızlığı bu! Daha önce üç kez 8 Mart yürüyüşlerine katıldım. O gün, binlerce kadının bir arada olduğunu görmek bana büyük bir güç verdi. Bu sene de haksızlığa karşı sokaklarda olacağım, haykıracağım: Taşeron sistemi yasaklansın! Zamlar dursun! İnsanca çalışıp insanca yaşamak istiyoruz! Biz kadınlar, daha özgür ve eşit bir yaşam istiyoruz! 8 Mart’ta, o kalabalığın içinde ‘Ne kadar da çokuz!’ diye gururlanıyorum. Birlikte güçlüyüz ve haklarımızı alana kadar mücadele edeceğiz. Yaşasın 8 Mart! Yaşasın kadın dayanışması!”
“8 Mart’ta nöbete yazdılar”
Sağlık İşçisi Meryem: “Ben, Meryem, 52 yaşındayım. Köyden İstanbul’a göç ettikten bir süre sonra çalışmaya başladım. Farklı işlerde çalıştım. 2010’dan beri sağlık sektöründe çalışıyorum. Özellikle bir kadın için bu sektörde çalışmak çok zor. Çalışma saatlerimiz çok uzun, vardiyalı çalışma daha da yorucu. Bizim hafta sonumuz yok, biz bayramda seyranda hep çalışırız. Biz kadınların zaten yükü çok ağır, bir de çalışma koşulları ağır olunca nefes alamaz hale geliyoruz. Benim 8 Mart’ta talebim, çalışma saatlerinin haftalık 40 saat, günlük 8 saat olarak düzenlenmesi. Avrupa’da 6 ve 4 saat olarak çalışılıyor, bunu biliyorum. Ücretlerimiz çok düşük, çoğumuz asgari ücretle çalışıyoruz, bu çok büyük haksızlık. Ücretlerimize yıpranma payı eklenmesi gerekiyor. Kadınların bu kadar ağır koşullarda çalışması çok kötü. Evde işler bekliyor, çocuk bekliyor, koca bekliyor, bütün işler bizim omuzlarımızda. Mutlu olmak, değerli olmak, saygı görmek benim de hakkım. Kendime ve çocuklarıma zaman ayırmak istiyorum. 8 Mart’ı bekarlığımdan beri biliyorum ama hiçbir zaman katılamadım. Bu yıl da katılmayı çok istiyorum ama yine nöbet yazıldı. Ama her zaman olduğu gibi yüreğim mücadeleci kadınlarla olacak. Yaşasın 8 Mart!”
“Mobbing ve tacize karşı sesimizi yükseltmeliyiz”
Beyaz Yakalı Bir Kadın İşçi: “İsmimi vermek istemiyorum. 46 yaşındayım ve lise öğrencisi oğlumla birlikte kirada yaşıyorum. Uzun yıllardır özel sektörde çalışmaktaydım. Ancak, iki ay önce çalıştığım iş yerinden ayrılmak zorunda kaldım. Ayrılma sebebim, iş yerindeki erkek yöneticinin bana uyguladığı keyfi mobbing ve sözlü tacizlerdi. Tüm bu yaşananları raporlayıp dosya halinde insan kaynaklarına sunmama rağmen, yönetim beni suçlu buldu. Artan mobbing sonucunda istifa etmekten başka çarem kalmadı. İş yerlerinde beyaz yakalıların yaşadığı bu tür sorunlar artık görmezden gelinmemeli. Mobbing ve tacize karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Kadınların yıllardır verdiği mücadele sayesinde, yaşadıklarımın ne olduğunu ve yalnız olmadığımı anladım. Yaşasın kadın dayanışması!”
Fotoğraf: T24