Benim Hikâyem & Senin Hikâyen

Onu birlikte çalıştığımız işyerinde tanıdım. 27 yıldır otellerde temizlik işçiliği yapıyor. 10 yıl önce “yıllarca sırtımda taşıdığım yük” olarak nitelendirdiği kocasından ayrılmış. Sigara en iyi dostu, birini bitirmeden diğerini yakıyor. Ayşe’nin hikayesi esasen emeği ile geçinen pek çok kadının ortak hikayesi. Kulak veriyoruz.
Canan 40 yaşından sonra ücretli çalışmaya başlamış. Önce temizlik daha sonra çocuk bakıcılığı yapmış. Bir süredir bir ofis çalışanı. Emekli olmasına bir yıl var ve şu anda 61 yaşında.  Belli bir yaştan sonra işyerinde “emekli ol artık ve git” der gibi baktıklarını anlatıyor.  Bu zoruna gidiyor. Çünkü geçinmek için o işe ihtiyacı var.
Emekli olurken hayalleri vardı. Evinin kredisini bitirecek, kreş açacaktı. İkinci hayatını yaşayacak, gezecekti. Ama öyle olmadı. Aldığı para evinin borcuna yetmedi, oğlunu okutmak zorundaydı. Bu kez güvencesiz, geçici işlerde çalışmaya başladı. 23 sene çalıştığı adliyelerde o kadar koşturmaca içindeydi ki, menopoz olduğunu bile anlamadı.
“Bizler yanardağlarız! Ne zaman ki biz kadınlar deneyimlerimizi insan hakikati olarak sunabiliriz, o zaman haritalar değişir. Yeni dağlar çıkar ortaya!”   Ursula K. LeGuin “Bir kadının bedenini ve ruhunu yaralayan bir deneyim hakkında yazabilmesi için kaç yıl beklemesi gerekiyor?” Aylin Vartanyan
53 yaşındaki Deniz de yaş aldığı için iş bulmakta zorluk çeken kadınlardan biri. Ücretli çalışmaya küçük yaşlarda başlamasına rağmen emekli olabilmesi için daha bir yılı var. O da güvencesiz, günü birlik işlerde çalışmış bugüne kadar. Emekli olsa bile çok düşük bir maaşı olacak.
Mantı ustası olarak İstanbul Kartal’da nam salan Perihan Acar, emekli bankacı çıktı. Yirmi yıldır aynı dükkanda çalışan Acar, “Memur emeklisi olmak kolay mı? İki evladım var. Ben yıllardır sadece bayramlarda dükkanı açmıyorum, tatil yapabiliyorum” diye konuşuyor.
Özel sektörün zorluklarından ve çocuk bakımı yükünden kaynaklı mühendisliği bırakmak zorunda kalan Oya, 50 yaş üstü kadınlara “bir işe yaramayacakmış” gibi yaklaşıldığını söyledi. “Ben bir yere başvurabileyim isterdim. Yaparım, kendime güveniyorum. Ama Türkiye şartlarında 50 yaşından sonra böyle bir statüde bir işe almazlar.”
“İçinde yaşadığım zaman, dünya, coğrafya, oradaki insanlar, siyasi yapılar, kültürün hiçbir sorumluluğu yok ve tek sorumlu sensin diye bas bağırıp köşesine çekilen tüm sisteme ses çıkarmayıp, durmaksızın kişisel olarak gelişmeye özen göstereceğiz, öyle mi? Bize parmak sallayanlara parmak sallamak belki de en doğru hareket olacaktır.”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!