Mor Liste’yle geldiler, iradelerine dokunulunca istifa ettiler

Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’nin hazırladığı toplu iş sözleşmesi taslağında boşanan kadın işçiye izin ve parasal yardım, kadın işçilere ücretsiz HPV aşısı, yıllık ped ücreti, kadına-çocuğa yönelik şiddet uygulayan erkek işçinin işe alınmaması, LGBTİ+’lar için onur haftasında bir gün izin ve yanı sıra nefret suçlarına karşı disiplinde ciddi cezalar gibi maddeler vardı. Sendika genel merkezinin şubenin iradesine rağmen greve çıkılmasından bir dakika sonra sözleşmeyi imzalaması ile bu maddelerin çoğu da işverene kabul ettirilememiş oldu. Başkanlık ve ikinci profesyonel yönetici pozisyonlarında Mor Liste’den seçilmiş kadınların olduğu şube yönetimi irade gaspına tavır alarak istifa etti.
Paylaş:

İstanbul’da Kadıköy Belediyesi işçilerinin örgütlü olduğu DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube yönetim kurulu 20 Kasım Çarşamba günü topluca istifa etti.  

İstifa sebepleri iki gün öncesinde “toplu iş sözleşmelerinde müzakere masasının çözümsüz kalması sebebiyle çıktıkları grevin sadece 1 dakika sonra sendika genel merkezi tarafından haksız bir şekilde sonlandırılması” idi. 

Nazan Gevher Çam Ay ve Semra Çelebi son genel kurulda şube yönetimine Mor Liste’den seçilmişlerdi. Nazan şube başkanı, Semra ise ikinci profesyonel şube yöneticisiydi. Sendika genel merkezinin iradelerini çiğnemesini protesto ederek amatör olarak görev yapan diğer yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıyla birlikte istifa ettiler.

Neler yaşandığını, Nazan ve Semra ile konuştuk. Toplu iş sözleşmesi (TİS) taslaklarında kadın ve LGBT+ işçiler için özel talepleri nelerdi? Bunlar nasıl belirlenmişti? Neden istifa etmeye karar verdiler? Bundan sonrası için neler söylüyorlar? 

“Genel-İş genel merkezini istifaya davet ediyoruz” 

Çarşamba günü öğlen saatlerinde şube binasında yapılan toplantıda şube yönetiminin toplu istifa açıklamasını Nazan okudu.  

“Haklarımızı koruyabilmek, hakkımızı alabilmek için hazırladığımız özgür toplu iş sözleşmesi bir kez daha, işveren ve sendika tarafından çerçeve bir sözleşmeye ve sefalet ücretlerine indirgendi. Bu sorunlu işbirliği ve bu yaklaşım ne bir siyasi partiye ne de bir sendikaya yakışır niteliktedir. Biz belediye işçisini daha da darboğaza sokan hesapların bir parçası olmayı reddediyor ve işverenle işbirliğini son dönemde başka bir aşamaya çıkartan Genel-İş genel merkezini istifaya davet ediyoruz,” dedi.  

“Özgür toplu sözleşme masada yok”

Nazan daha sonra sendika salonunu dolduranların sorularını yanıtladı. Hazırlanmış olan TİS taslağına ciddi bir emek harcanmıştı, sadece şube yönetimi tarafından değil, temsilciler ve işçiler tarafından da. Grev hazırlık komitesinin, işçi örgütlülüğünün altını çizen Nazan “bizim en temel aldığımız işçi iradesiydi,” dedi.

Öncesinde Kartal, Maltepe gibi diğer Anadolu yakası ilçelerinde de greve çıkılmasından bir süre sonra Genel-İş genel merkezi sözleşmeleri imzalayarak grevleri sonlandırmıştı. Ancak Kadıköy’de bu, grev pankartının asılmasından sadece bir dakika sonra ve işverenden işçilere gelen bir mesajla duyurulmuştu. Salondan bunun ne anlama geldiğine ilişkin yorumlar yapıldı, sorular yöneltildi.  

Nazan meselenin bir gün, üç gün, bir dakika, on dakika meselesi olmadığını söyledi. “Anadolu yakası açısından dört belediyeyi biliyoruz. Beşiktaş ve Sarıyer’i biliyoruz. Hiçbirinin bağıtlanma biçimi kabul edilebilir nitelikte değildir, kabul edilemez,” dedi ve ekledi: “Buradaki mesele bizim ortaya koyduğumuz özgür toplu sözleşmenin masada olmuyor oluşu.”  

Yaşanan süreçteki sıkıntıyı şu şekilde anlattı: “Ben şube başkanıyım. Seçilmiş iradeyim.  Ne toplu sözleşmede imzalanan maddelerle ilgili bir fikrimiz alındı ne toplu sözleşmenin imzalanmasıyla ilgili bize bir bilgi verildi. Bunların hiçbiri yoktu ve kendileri hala bize ulaşmış değiller.” 

Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube

Kadın ve LGBTİ+ işçileri ilgilendiren maddeler

Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’nin hazırladığı ve Kadıköy Belediyesi’nden talep ettiği TİS maddeleri arasında kadın işçileri ve LGBTİ+ işçileri ilgilendiren önemli maddeler vardı.

Açıklama esnasında soruları yanıtlarken Nazan bu maddelere ilişkin yaşananların da özgür toplu sözleşme gerçekleştiremediklerini gösterdiğini vurguladı.

“Genel-İş Genel Merkezi ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi sadece ücret politikasını belirlemede bir çalışma yürütmedi. SODEMSEN bu çalışmanın idari maddeler kısmında da büyük bir gerilikle bizim toplu sözleşmemizin toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı olmasını engelleyecek bir politika gütmüştür,” dedi.  

Boşanan kadın işçiye bir gün izin, bin TL para

Toplu sözleşmeye koydukları kadınları ve LGBTİ+’ları ilgilendiren maddelerin tamamının sahada işçilerle birlikte belirledikleri maddeler olduğunun altını çizdi Nazan.

Örnek olarak boşanan kadın işçiler için talep ettikleri maddeyi anlattı:

“Bir kadın işçinin boşanırken yaşadığını kadın arkadaşların tamamı bilir. Biz boşanamayız kolay kolay, çünkü bizim paramız yok, çünkü bizim iznimiz yok. Bunun için bir gün izin istemek, bunun için 1.000 TL para istemek politik bir meseledir.”

“Maddeleri reddeden siyasi irade, kimse SODEMSEN’in arkasına sığınmasın”

Nazan reddedilen maddelerle ilgili olarak şöyle konuştu:

“Bunu reddeden de siyasi iradedir arkadaşlar, kimse SODEMSEN’in arkasına sığınmasın. Mor bayrakları bir yerlerde asacaksınız, ‘İstanbul sözleşmesi yaşatır’ diye propaganda yapacaksınız, belediyenin önüne bayraklar dizeceksiniz, toplu sözleşmede kadın işçiler talep edince SODEMSEN var diyeceksiniz. Buna karşı çıkıyoruz. Siyasi irade gelecekti masaya ‘Ben bu maddelerde gerekli tavrı alıyorum, kadın işçi arkadaşlarımın yanındayım’ diyecekti. Ama ne yazık ki bu tavrı gösteremedi. Üzülerek söylüyorum, temsilci iken geçirdiğimiz, tabandan örgütlediğiniz kadınlarla geçirdiğimiz maddeler varken, bu toplu sözleşmede geçiremedik, biraz öfkeliyim bu konuda.”

Yeni bir mücadele, sendika tüzüklerinde değişim

Nazan Kadıköy’de hep birlikte işçi iradesinin kabul edeceği, meclislerle kabul edilecek bir şube yönetimiyle birlikte yeniden mücadeleye başlamayı öneriyor.

Kartal’daki fiili grev esnasında Anadolu yakasındaki tüm şube başkanlarının ortak tavrını hatırlatarak “bu ortak tavrın devam etmesi konusunda da çalışmalar olmalı” diyor.  

İlgili soruya cevapla, sendikalardaki bürokratik, taban iradesini çiğneyen yapılanmalara karşı sendika tüzüklerini değiştirecek bir çalışmanın en büyük sorumluluk olması gerektiğini düşünüyor.

“Bu sadece Kadıköy işçisinin sorumluluğu değil artık ben işçi sınıfı adına sendikalardaki mevcut düzeni değiştirmek adına bir şey yapmak istiyorum diyen herkes için bir çağrı olsun,” diyor ve ekliyor:

“Bu büyük bir çalışma olmalı, gerekirse sendikalar kanununa dönüştürülmeye yönelik de bir çalışma olmalı. Ama işçilerin istediği, işçilerin dahil edildiği şekilde olmalı. Üst akıl olarak birilerinin yönettiği bir program olmamalı. Daha önce biz kadın arkadaşlarla birlikte bunun ön bir çalışmasını yapmıştık ilk seçildiğimiz süreçlerimizde. Bunun acil olarak hızlanması gerektiğinin Kadıköy işçisi Nazan olarak çok farkındayım.”

“Maddeler Kadın Meclisi’nde tartışıldı”

Semra Çelebi

TİS taslaklarında yer alan kadın ve LGBT+ çalışanlara özel talepleri ve bunların nasıl kararlaştırıldığını daha detaylı anlatmasını Semra’dan rica ettik. Bu taleplerin hangi mekanizmalarla tabandan belirlendiğini sorduk.

Semra zaten yönetime geldiklerinde beş kişilik yönetim içinde iki kadın yöneticinin olması gibi bir kotaları olduğunu, kadın başkan kotaları olduğunu hatırlattı ve ekledi:

“Zaten Mor Liste sürecinden geliyoruz. Dolayısıyla daha önceki şube yönetimlerine de birçok maddeyi kabul ettirmiş ve toplu iş sözleşmesine sokmuş bir ekibiz. Yönetime geldikten sonra da -bu süreci biliyorsunuz- Kadın Meclisi’ni oluşturduk. Ayrıca kadın işçi toplantıları yaptık. Ve bu süreçlerin sonunda da toplu iş sözleşmesine dahil edilmek üzere özellikle boşanan kadın işçiye izin ve parasal yardım konusunun çok önemli olduğunu tartıştık kendi aramızda. Çünkü biliyorsunuz Türkiye’de artık boşanmak ölüm demek. Birçok arkadaşımız bunu yaşadı.”

Kendi yönetim dönemlerinde Kadıköy Belediyesi’nde bir erkek temizlik işçisi boşandığı eşini öldürmüş. Şu anda cezaevindeymiş.

Dolayısıyla tüm bunlara karşı, Türkiye’de kadın için boşanmanın ne kadar zor olduğunu göstermek için, idari bir madde olarak kadınlara bir gün de olsa boşanma izninin verilmesi ve parasal yardımda bulunulmasını talep etmişler.  

Semra “Ekonomik olarak insanlar çok güçsüz hissettiği için bir dava bile açamıyor avukat parası bulamıyor. Evlenirken herkesin yanında birileri var ama boşanırken kadınlar yalnız. Çoğu zaman çocukları tarafından bile istenmiyorlar,” diyor.

Tüm bu sebeplerle bu madde onlar için çok önemliymiş. Hatta Anadolu yakasındaki diğer şube yönetimleriyle de görüşerek onların da taslaklarına koymuşlar bu maddeyi.  

Ücretsiz HPV aşısı

TİS taslaklarındaki bir diğer madde HPV aşısı ile ilgiliymiş.

Semra, Sağlık Bakanlığı’nın 3-4 yıl önce bu aşıyı ücretsiz yapacaklarını açıkladığını hatırlatıyor. “Bu da kadın mücadelesi sonucunda kazanılmış bir şeydi. Ama hala uygulamada böyle bir şey yok. Dolayısıyla biz de CHP’li belediyelere, iktidara aday olduğu bir dönemde özellikle kadın işçilere bu HPV aşısını ücretsiz olarak sağlamaları yönünde bir madde yazdık,” diyor.

İkiz, üçüz annelerine üç saat emzirme izni

Yine ayrıca TİS maddelerini tartıştıkları süreçte ikiz çocuğu olan, üçüz çocuğu olan arkadaşları olduğunu öğrenmişler ve emzirme izninin onlar için yetersiz olduğunu… İkiz ve daha fazla bebeği olan kadın işçiler için 2 saat olan emzirme iznini 3 saate çıkarmayı talep etmişler.

Semra bu maddede sonuç aldıklarını aktardı: “Neyse ki genel merkez imzalamadan önce biz bu maddeyi kabul ettirmeyi başardık. Bu toplu sözleşmede geçti, ikiz ve daha fazla bebeği olan kadın işçilere 3 saat emzirme izni verildi.” 

Ped yardımı

Bunun yanında en önemli maddelerinden biri de ped yardımıymış. Kadın işçilere 8 Mart sürecinde yıllık ped ihtiyaçlarını karşılayacakları kadar bir parasal yardım yapılmasını da sözleşme taslaklarına koymuşlar.

Altı ay süren müzakere sürecinde bu madde üzerine çok tartışılmış. Kadın Meclisi’nde ve tüm kadın işçilerle yaptıkları tartışmalar sonucunda argümanları şunlar olmuş: Zaten kadınlar bu konuda mücadele yürütüyor, yüzde 18 gibi bir lüks tüketim vergisi alınıyor ped ücreti üzerinden, bunun kaldırılması için.

“Bir yandan bu mücadele sürerken tabii ki biz bu yardımın yapılması taraftarıydık ama geçiremedik,” diye aktarıyor Semra.

Kadına şiddet uygulayanın işe alınmaması, nefret suçlarına disiplin cezası

Yüz kızartıcı suç, nefret suçu işleyenin ve kadına çocuğa yönelik şiddet uygulayan erkek işçinin işe alınmaması maddesi ise kabul edilmiş. ILO 190, yine kadınlarla ilgili bir madde, sözleşmeye geçirilmiş.

“Yani kabul ettirebildiğimiz ve ettiremediğimiz maddeler oldu. Ama bu kabul ettiremediklerimiz içinde HPV aşısı, ped ücreti, boşanan işçiye izin, boşanan işçiye parasal yardım vesaire, bunlar da bizim için önemli maddelerdi, bunları geçirememiş olduk,” diyor Semra. Ve ekliyor: 

“Bunların yanı sıra LGBTİ+’ları da asla unutmadık. Çünkü bizim üyemiz olarak çalışan LGBTİ+ işçi arkadaşlarımız var. Onların mücadelesi bizim mücadelemiz. Sendikal mücadeleden ayrı tutulamaz. Nasıl kadın mücadelesi emek mücadelesiyle ayrı tutulamazsa LGBTİ+’ların da sözleşmede olması bizim için çok önemliydi. LGBTİ+’lar için onur haftasında bir gün izin maddemiz vardı. Bunun yanı sıra nefret suçlarına karşı disiplinde çok ciddi cezalar yazmıştık. Ama bunlar maalesef tartışmadan bile imtina edilen maddeler oldu. Ama biz bunları gündemde tutmaya kararlıydık ve gündemde tuttuk altı ay boyunca. Bu da bizim için çok kıymetliydi.”

“İrademe dokunma” pankartı ile eylem

Semra için Kadın Meclisi ile aldıkları kararları toplu sözleşme müzakere sürecine taşımış ve tartışmalarını yürütmüş olmaları çok önemli.

Ama pazartesi gecesi yaşananla bu maddelere ilişkin elde edebildikleri bu noktada kalmış.

Semra o akşam yaşanan durumun Kadıköy’e özgün bir durum olduğunu düşünüyor. En son Kartal, Maltepe ve Ataşehir örneklerinde yaşananlardan sonra “irademe dokunma” pankartıyla günlerce başkanlık binası önünde oturma eylemi yaptıklarını hatırlatıyor. “Hiç kimse genel merkeze karşı bu tavrı göstermedi açıkçası, bunu gösteren Kadıköy şube oldu. Bununla da gurur duyuyorum. Zaten aslında bu cezalandırma, yani 00:01’de işveren tarafından gönderilen mesajla şubenin satıldığını öğrenmesi aslında bunun cezalandırılmasıydı,” diyor.

Kadınlar sendika yönetimine!

Son olarak şubeden ayrılmadan önce tekrar Nazan’la konuşuyoruz. Ve ona kadınların sendika yönetiminde olmasına ilişkin söylemek istediklerini soruyoruz.  Sözleri şöyle oluyor:

“Kadınların sendika yönetimlerinde olmaları çok önemli. Kadınlar ne yazık ki yaşam koşulları sebebiyle girip alanda yapabilecekleri bütün siyaset ortamlarından uzak kalmayı tercih ediyorlar. Çünkü başka sorumlulukları da var.

Aslında 1 No’lu şube yönetimi deneyimi bunun yersiz bir kaygı olduğunu gösterdi. Evet çok emek harcıyoruz ama mutlaka ve mutlaka bir şeylerin kadınlar lehine değişebilmesi için kadınların o koltuklarda olmaları gerektiğini görmesi gerekiyor.” 

Paylaş:

Benzer İçerikler

40’ı aşkın gündür direnişe devam eden TKIS Blinds perde işçilerinden Nazar çalışma koşullarını anlattı. Ustaların sinirlendiklerinde, kadın işçilere küllük, kalem, ray fırlattığını; düşük ücretlerle ağır işlerde çalıştıklarını söyleyen Nazar, “Patron bize ilk şu gözle bakmıştı: ‘Bu kadınlar birleşemez. Bu işçiler birleşemez. Bunlar başaramaz.’ Biz başardık” dedi.
9 Kasım 2024’te Genel İş 1 No’lu Şube’deki kadın arkadaşlarımız yeni bir toplu iş sözleşmesi (TİS) tanıtımı gerçekleştirdi. İş yerlerinde kadın çalışanların erkeklerle eşit haklara sahip olmasını sağlamayı hedefleyen bu TİS taslağı çok konuşulacak. Etkinliğin ardından bizler de Kadınişçi olarak Nazan Gevher Ay Çam, Ayşecan Ay ve Özge Çehreli ile konuştuk.
Sendikalaşma hakları gasp edilmesinin ardından yüz günü aşkın süredir fabrika önünde ve çeşitli alanlarda mücadelelerini sürdüren Polonez fabrikasının kadın işçileri bu sürecin kendilerini değiştirdiğini anlatıyor. “Haklı olup da haklı olduğunu anlatmak daha zormuş. Bunu öğrendik” diyorlar. 
Sarar mağazalarında geçinemedikleri için greve çıkan kadın işçiler, düşük ücretin yanı sıra cinsiyet temelli saldırılarla da boğuşuyorlar: “Erkeklere göre daha az kazanıyorum. Yöneticiler genelde erkek kadın işçilerin önü kapatılıyor. Regl izni yok, ağır işler sağlımızı bozuyor. Tüm kadınlardan destek bekliyoruz” diyorlar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!