Boşanma Haksa İzni de Hak: Toplu İş Sözleşmesi’nde Boşanma İzni

9 Kasım 2024’te Genel İş 1 No’lu Şube’deki kadın arkadaşlarımız yeni bir toplu iş sözleşmesi (TİS) tanıtımı gerçekleştirdi. İş yerlerinde kadın çalışanların erkeklerle eşit haklara sahip olmasını sağlamayı hedefleyen bu TİS taslağı çok konuşulacak. Etkinliğin ardından bizler de Kadınişçi olarak Nazan Gevher Ay Çam, Ayşecan Ay ve Özge Çehreli ile konuştuk.
Paylaş:
Seval Öztürk
Seval Öztürk
sevalozturk18@gmail.com

Toplu İş Sözleşmesi işçiler ile beraber mi hazırlandı Mor Liste olarak mı hazırlandı?
Nazan: Kadın meclisinde maddeler konuşuldu. Maddeleri yazarken, işçinin kabul etmesi ve sahiplenmesi önemli bir şey, mesela kreş maddesiyle ilgili biz ilk koyduğumuzda bütün erkek temsilciler, daha doğrusu şube yönetimi, bu madde zaten kadınları ilgilendiriyor dedi. Biz de madde kadın erkek tüm işçilere dedik. Temsilciler seçilmişler bile meseleyi şöyle yorumluyor, zaten bu kadın maddesi dediğinde işveren bize şöyle geldi. Kadın maddelerin tamamını kabul ediyorum dedi. Tartıştırmıyorum dedi biz bir kamuoyu çalışması yapınca. Ondan sonra erkek temsilciler zıpladı. Şey dediler, neden sadece kadınlara? Ooo dedim, benim görevim bitti arkadaşlar, buyurun mücadelenizi verin. Hani benim için mesele oydu. Ya zaten bakmakla yükümlü olan sadece kadın değil. Tartıştığımız mesele bu. Ben size bütün toplu sözleşme boyunca bunu anlatmaya çalışmışım. Sana da ücretsiz kreş verilmesi gerekiyor. Ki bu o zaman çok ileri bir adımdı. Yani Şerdil Başkan ikiletmedi bu meseleyi. Direk verdi. Ben kadın erkek bütün işçilere vereceğim dedi. Yani o politikayı doğru kurduğun sürece karşılık buluyor.

İstanbul Sözleşmesi CHP’li belediyelere de siyasi sorumluluk yükler”

Bu değişen maddeler hangi ihtiyaçtan doğdu? Kadın maddeleri vardı. Sonra LGBTİ+  maddeleri eklendi. Daha da genişledi. Nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Neler oldu orada? Neler gözlemlediniz?

Nazan: Özge çok güzel anlatmıştır boşanan kadın işçiyi ama ben temsilciyken biz bir olay yaşadık aslında. Mesele oradan başlıyor. Bir kadın arkadaşımız çok ciddi bir şiddete uğradı. Şiddete uğradıktan sonra artık Kadıköy Belediyesi’nde çalışamayacak durumlarda gitmesi gerekiyordu. Yani her gün yaşadığımız, duyduğumuz mesele var ya hani kadının artık can güvenliği için bu ilden gitmesi gereken bir meseleye döndü. O zaman biz temsilciyken, şube yönetimine, sendikaya, herkese dedik ki bu mesele bizim meselemizdir. Bu arkadaşın sorununu çözmeye dair yan yana gelip bir fikir üretmeliyiz. Arkadaşımızın yaşadığı sorun aslında bize bir şeyi öğretti. İzni yoktu. Boşanma davasına giderken bile yevmiyesi kesildi. İzni yoktu. Başka bir iş bulması gerekirken, bu kadar belediye varken arkadaşımıza iş bulmakta zorlandık. Yani şöyle bir şey, kadın cinayetlerine karşıyız. Biz kadın cinayetlerinin önlenmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Toplu sözleşmede konuşurken de, arkadaşlar boşanma izni ne? Tamam mı? Bu çelişkiyi özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’yle masaya oturduğumuz toplu sözleşmelerde yaşamak istemiyoruz. Çünkü siz koca koca pankartları İstanbul Sözleşmesi yaşatır diye belediyenize asıyorsanız kadın cinayetlerine dair, kadın işçilerin sorunlarına dair politika üretmek zorundasınız. Bu sizin siyasi sorumluluğunuz. Siz iktidara yürürken kadın cinayetlerine bir kadın cinayeti olduğunda ben sahaya çıkarım kadın cinayetlerini protesto ederim deyip sizin belediyenizde bir kadın işçi bunları yaşıyorsa buna dair politika üretmek zorundasınız. Biz Genel-İş’te örgütlü kadınlar olarak bununla ilgili çalışmayı, tabanın talebini o masaya götürüyorsak bu meselelerin tartışılmaması gerekiyor zaten. Biz ısrarla işverene şunu söylüyoruz, siz geçirdiğiniz andan itibaren, Kadıköy’de bu toplu sözleşmede geçtiği andan itibaren diğer bütün belediyelerin toplu sözleşmesine yayılacak. 8 Mart’ta Canan Kaftancıoğlu il başkanıyken çok net bir açıklama yaptı. Bütün kadın işçiler 8 Mart’ta izinlidir dedi. Bu siyasi iradedir işte. Dolayısıyla bunu gösterecek olan siyasi irade CHP’li belediye başkanlarıdır. Yoksulluğa dair de bu iradeyi göstermeli, kadınların yaşadığı sorunlara dair de bu iradeyi göstermeli. O zaman samimiyet ve hak mücadelesinde ne kadar yanımızda olduklarını görüyoruz.


“Bize pozitif ayrımcılık sağlaman gerekiyor”

Ataşehir ve Kartal’da işçilerin onay vermediği maddeler de yer aldı. Kadıköy için endişeniz ya da geri adım olabilir mi? Bununla ilgili bir korkunuz var mı?
Nazan: Tabii ki var. Yani işçilerin tamamı bunu konuşuyor zaten. Tek gündem bu.

Kadın işçiler hangi korkulardan, kaygılardan bahsediyorlar?
Nazan: Meseleden en çok etkilenen kadınlar zaten. Yani boşanan kadın, yalnız yaşayan kadınlar. Mesela biz bir ses kaydı şeyi yaptık. Sadece dedik ki yüzünüz gözükmeden bize kadın işçiler olarak neler yaşadığınızı anlatın. Yalnız yaşayan bir kadın arkadaşım bana ses kaydı gönderiyor. Diyor ki ben yalnız yaşıyorum. Annem Alzheimer. Çalışacak hiç kimse yok. Kiramı bile ödeyemiyorum. Bu yoksulluğun altında aslında dört aydır, beş aydır, altı aydır Sodem-Sen denen yapıyla tartıştığımız mevzu bu kadın maddeleriyle ilgili. Yoksullukla baş edemiyoruz ve yoksulluğun sonuçları aslında bu maddeler ve sizin buna, kadına pozitif ayrımcılık sağlaman gerekiyor yani. Meselemiz bu. Dolayısıyla daha çok etkileniyor kadın.

Kadın ücretleri her zaman daha düşük, bu konuda da pozitif ayrımcılık diyorsunuz…
Nazan: Tabii tabii. Kadıköy Belediyesi açısından kadın işçilerin ücretleriyle erkek işçilerin arasında bir fark yok zaten. Ama şunu tartışmak gerekmiyor mu? Tek başına yaşamaya, ayakta durmaya çalışan bir kadına çalıştığı kurumun destek vermesi gerekmiyor mu mesela? Bence bunu tartışmalıyız. Yani bu pozitif ayrımcılığı iş verenle tartışmak istiyoruz biz. Bunu yapman gerekiyor. İşte bir kadın boşandığında sen ona ücretsiz izni de vermelisin. O kadının yaşadığı şiddet karşısında kadına avukat desteği de vermelisin. Barınmayla ilgili de destek vermelisin. Şimdi kadın yaşam merkezleri kuruyoruz, tamam. E tamam, kadın işçiye de aynı şeyi yapman gerekiyor. Farklı bir şey istemiyoruz ki biz senden. Buradaki işçinin senin işveren olarak yanında olduğunu görmesini istiyoruz. O zaman işte samimiyet ortaya çıkıyor. Onu sorguluyoruz biz sendika olarak.

“Boşanma maddesinin mutlaka TİS’te yer alması şart”

Boşanma sürecinde olan kadınlara destekli ilgili bir madde var, bu nasıl bir ihtiyaçtan doğdu neler yaşandı ve Kadıköy Belediyesi çalışanı kadınlardan nasıl bir talep geldi sizlere?

Özge: Bizim geçen toplu sözleşmemizde de bir çalışmamız vardı, çoğunluğunda kazanım elde ettik ama tabii ki sahada yaşananlardan da bazı şeylerde eksik kaldığımızı hissediyoruz. Bu sürekli gelişecek bir şey. Yani bu toplu sözleşmedeki maddelerimizin en önemlilerinden biri benim için özellikle boşanma maddesi. Çünkü birebir kendimde yaşadığım bir süreç. Biz düşük ücretlere çalışmaya alıştık, alıştırdılar bizi. Fakat hani hayatınızdaki büyük değişikliklerde duvara nasıl toslayabildiğinizi birebir yaşadım. Bundan 6 ay önce boşanma durumuna geldiğimde şeyi fark ettim. Yani ben tek başıma yaşayamayacağım. Bir ev kirası ödeyemeyeceğim, bir evin sorumluluğunu alamayacağım ve ailemin yanına taşınmak durumunda kaldım. Hem taşınma süreçleri hem nakliyesi, yerleşmesi ve kimliğini değiştirmek zorunda kalıyorsun. Kütüğün değişiyor, kimliğini değiştirmek zorunda kalıyorsun. Kimliğim, ehliyetim, pasaportum derken 2000 küsur lirada bir parayı zaten bu kadar zor durumdayken ödemek durumunda kaldım. Şimdi ben kendimle ilgili bu durumu düşünüp konuşmaya başladığımda birçok kadın arkadaşımın da bununla ilgili sıkıntılarını söylediler. Gerçekten de zor yani bir kadın olarak zaten Türkiye’de yaşayabilmek bu kadar zorken, bir de ekonomik şartların bu kadar kötüye gitmesi, bu tarz şeyleri düşündürmeye itiyor. Kadınların gerçekten bu anlamda desteğe ihtiyaçları var. Bence çok önemli bir madde ve bunun aslında belki de iş kanununda yer alması gerekiyor. Başka belediyelerin ve özel şirketlerin sözleşmelerinde yer alması yani genele yayılması gerekiyor. Boşanma maddesinin bence mutlaka toplu sözleşmelerde bulunması gerekiyor.

“Boşanma izninin istihdama katılımla doğrudan ilgisi var”

Ayşecan, senin bu yeni eklenen maddeler ile ilgili söylemek istediklerin neler?
Ayşecan: Hepsi için mücadele edeceğiz ama bu özellikle şu anda bütün bu maddelere karşı bir muhafazakar direnç var. Muhafazakarlılık batıyor ama belki de batması gerekiyor. Mesela kreş maddesi dört yıl önce bizim için çok kritik bir maddeydi. Çünkü istihdama eşit katılımla bağlantısı en sarih, yüz metre öteden görülen maddelerden biriydi. Bu maddelerin de hepsini çok önemsiyoruz. Hepsi sahadan gelen talepler dikkate alınarak hazırlandı. Bir tanesi özellikle boşanan kadın meselesini, yani kırmızı çizgi olmasa bile Özge çok güzel söyledi, iş kanununa girmesi gereken bir şey. Zaten en başka yani regl izni gibi normalleşmesi gereken, teamül haline gelmesi gereken ve değil sadece işçilerin toplu iş sözleşmesinde, iş kanununda olması gereken bir şey. Sen çalışanların evlenmesini teşvik etmek için, evlenen işçiye, çalışana şu kadar para, bu kadar izin veriyorsan, boşanmaların sebebi evlilik zaten. Dolayısıyla madalyonun diğer yüzü de bu ve bu seni çok daha dezavantajlı konuma sokan bir şey. Özellikle kadın olduğun için. Yani sen toplumun imtiyazsız kesimisin. Sen sürekli daha çok çırpınmak zorunda kalan kesimisin eşit seviyeye gelebilmek için. Yani kadın yoksulluğu, işte ondan bahsettik. Dolayısıyla kadın işçiye, boşalan kadın işçiye izin ve maddi destek, o konuda çok şeyim, konunun ucunu bırakmak istemiyorum. Çünkü istihdam ve eşit katılımla doğrudan bağlantısı var. Ve benim kendi yani iş arkadaşlarımızdan doğru gelen bir talepti bu. Yani hiç beklemediği bir anda boşanmak durumunda kalan arkadaşımızın ne demek toplu iş sözleşmesinde boşanma izni yok mu diye sorduğunda benim yerin dibine geçmemle… Çünkü insan olabilir başına gelmedikçe bilmeyebilirsin. Ama bir erkek sendikacı buna benim verdiğim tepkiyi de vermez. Zannetmiyorum yerin dibine geçeceğini hiçbir erkek sendikacının. Nasıl yok mu? O zaman dur ekleyelim. Tabii ki ekleyeceğiz. Çünkü o arkadaşımızın işe devam edip edememesini belirleyecektir bu ve edemedi.

Paylaş:

Benzer İçerikler

“Ben 19 yaşındaydım, ilk defa işe girmiştim. Çoluk çocuk diyeceğimiz arkadaşlar vardı. En yaşlısı bendim diyebilirim. 13-14 yaşında çalışan kızlar vardı. Kimisi ablasının kimisi annesinin nüfus kağıdıyla işe girmişlerdi. Daha sonra bir hak tanındı. Herkes kendi gerçek kimliğiyle devam etti işe. Böylesi bayanlarla katıldık yürüyüşe. Asıl olarak 15-16 Haziran Yürüyüşü’nden sonra bilinç kazanmaya başladık.”
Tüm Bel-Sen 3 No’lu Şubesi’nin Adalar Belediyesi’yle imzaladığı toplu sözleşmede kadınlar için radikal talepler yer aldı. Sürecin mimarlarından Alev Tosun ve Nermin Bakacak işyeri şiddetine karşı mücadele etmeyen toplu sözleşmelerin eksik kaldığının altını çizerken Kadıköy Belediyesi deneyiminden yararlandıklarını vurguluyorlar.
Asgari ücret sürecinde esasen patronlar ve siyasi iktidar çalışanların elindeki üç kuruşu da almanın yolunu, yöntemini tartışıyor. Feride, Selime’nin talebi ise insanın beslenebileceği, ilacını ve kışın botunu, yazın penyesini alabileceği, faturalarını dert etmeyeceği bir ücret…
Genel-İş’te erkek egemen sendika bürokrasisi, daha iki ay önce yol arkadaşımız Nazan Gevher Çam Ay’ı başkan seçen şubeyi böldü. Kartal Belediyesi işçilerinin bağlandığı yeni şubenin yönetimine ise iki ay önce seçimi kaybedenler atandı. Ay, “İşçinin iradesini yok sayamazsınız, bu antidemokratik müdahaleyi, kayyumu kabul etmiyoruz” diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!