Mayıs ayında açıklanan Tasarruf Tedbirleri Paketiyle tüm kamu kurumlarında mali kısıtlamalar yapılacağı açıklanmıştı. Kısıtlamalar içerisinde üç yıl boyunca yeni personel alımı yapılmayacağı ibareleri de yer alıyordu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel “CHP’li belediyeler iş yapamaz hale getirilmek isteniyor” diyerek ‘şiddetle’ eleştirmişti paketi. Gel gör ki eleştirdikleri paketi hızlıca uygulamaya geçtiler. Haziran ayından bu yana başta İzmir olmak üzere CHP’li belediyelerden yüzlerce işçi çıkarıldı. Çiğli, Bornova, Kemalpaşa ve son olarak da Karşıyaka belediyelerinden farklı tarihlerde toplu olarak çıkarılan işçiler belediyelerin önünü eylem ve direniş alanına çevirdiler.
Belediyeler önünde sürdürülen direnişlerde kadınların ağırlığı göze çarpıyor. Çiğli Belediyesi’nden çıkarılan 147 işçinin 107’si kadın. Belediyeye mali ‘yük’ olarak görülen işçilerin üçte ikisi kadın yani. Altı oktan birini mora boyayarak kadın hakları vurgusu yapan bir partinin, bu kararı açıkladığı gün, bağlı belediyelerinden çıkarılan kadınlar “İşimizi geri istiyoruz” sloganlarıyla belediyelerin önündeydi. Seslerini duyurmaya çalışan Çiğli Belediyesi’nden atılan kadın işçilerle görüşerek taleplerini dinledik.
Fabrikadan belediyeye
45 yaşındaki Sibel Yıldırım 20 yıldır CHP içerisinde aktif faaliyet yürüten bir kadın. Çiğli Belediyesi’nde Gıda Bankası adlı birimde dokuz aydır çalışıyormuş. Belediyeden önce fabrikalarda çalışan bir kadın işçi. En son çalıştığı balon fabrikasında çeşitli kimyasallara maruz kalarak sağlık sorunları yaşamış tüm çalışma arkadaşları gibi. Makinede baskı elemanı olarak çalıştığı fabrikada tiner, boya, gaz yağı gibi kimyasallarla çalışmanın ağır sonuçlarıyla karşılaşmışlar. Pandemide kullanılan maskelerden bir adet verilerek çalıştırılan kadın işçiler kansere yakalanmışlar. Hala tedavisi süren kadın işçilerden bazıları bağırsakları açıkta yaşamaya devam ediyormuş. Çeşitli solunum yolu hastalıklarını saymak dahi istemiyor Sibel. Tam da bir çıkış ararken önüne, belediyede çalışma imkânı çıkınca başvurmuş hemen. “Maalesef o da hüsranla sonuçlandı” diyerek anlatmaya başlıyor Sibel:
“Ben 20 yıldır parti içinde sürekli koşturuyordum zaten. Verimli bir şekilde çalıştığımı görünce böyle bir fırsat sundular bana. Gıda Bankası adlı birimde çalışmaya başladım. Belediye bünyesinde çalışan bir dernekti. Kadın personelin 20 günde bir regl izni vardı ve bunu kullanıyorduk. Her hafta iki buçuk kg kadar yoğurt hakkımız vardı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ücretli izin günüydü. Çalışırken kadınları mağdur eden bir sistem yoktu. Ama kreş yoktu. Kadınlar annesine, babasına, kaynanasına bırakıyordu ya da kendi cebinden kreşe, anaokullarına gönderiyorlardı çocuklarını.”
Tek başına yaşayan bir kadın olarak belediyede çalışmaktan oldukça memnunken 10 Haziran günü telefonuna gelen bir mesajla işten çıkarıldığını öğreniyor Sibel. Hizmetleri için teşekkür edilerek Kod 04’le iş akdinin feshedildiğini bildiriyor Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız. Toplamda 147 işçinin aynı gün çıkarıldığını öğrenen Sibel çıkarılan işçilerle birlikte ertesi gün belediye önünde direnişe başlıyor. Bu arada üye oldukları Genel-İş Sendikası’yla birlikte hareket ediyorlar. Belediye başkanı direnişle birlikte bir açıklama daha yapıyor işçilere. Sibel’den dinliyoruz:
“Tasarruf tedbirleri kapsamında çıkarıldınız. Mali tablo çok kötü. Eğer çıkardığım 147 kişiyi tekrar işe alırsam, birimlerde çalışan arkadaşların maaşını ödeyemeyecek durumda kalırız arkadaşlar diyerek bir açıklama yaptı bize başkan. Yani bilmiyorum 147 işçinin maliyeti bu kadar kötü bir mali tabloyu kurtaracaksa biz tabii ki kendimizi feda edelim diyeceğim ama öyle bir pozisyon yok. Bana sorarsanız eski yönetimle yeni yönetim arasındaki sürtüşmelerin sebebiyle bize yol verildi.”
Hamile kadınları çıkardılar
Direnişi sendikanın, stabil tutmaya çalışmasına tepki göstererek kendi inisiyatifleriyle Ankara’ya, CHP Genel Merkezi önüne taşıyorlar. Tüm işçiler gidemiyor haliyle. 25 işçi gece-gündüz CHP önünde seslerini duyurmaya çalışıyor. Bir grup da Çiğli Belediyesi önünde devam ediyor.
Çıkarılan 147 işçinin 107’sinin kadın olduğunu dile getiren Sibel, belediyelerde ve partide kadınların emeğine haksızlık yapıldığını düşünüyor. “Kadın işçileri önemsemediklerini, küçümsediklerini düşünüyorum. Bize çok abes geliyor. Şöyle zannettiler herhalde; ‘kadınlar ne anlasın eylem yapmaktan ne anlasın hak aramaktan ne anlasın sokakta taş üstünde yatıp da günlerce kendini feda etmekten?’ Bir de tasarruf paketine itiraz ederken CHP’li belediyeleri iş yapamaz hale getirmekten bahsederek muhalefet etmişlerdi. İtiraz ettiği yerden işçi çıkarıyor ve itiraz ettiği paketi gerekçe göstererek işten çıkartıyor. İronik değil mi?”
Sibel, kanser tedavisi gören, hamile olan, engelli çocuğu olan kadınların da çıkarılmasının vicdani olarak birilerini rahatsız etmesi gerektiğini düşünüyor. “Bu liste neye göre, nasıl oluşturuldu” diye soruyor. “Bir örnek daha vereyim. CHP’de kadına çok değer veriliyor değil mi? Kadın hakları diyor, onların emeğine saygı diyor, kadınlar daha çok görev almalı diyor ya muhalefet. Biz bunun hiçbirini görmedik. Bunun en kötü örneğini CHP Kadın Kurultayı’nda gördük. Seçimlere direnişteki arkadaşlarla katıldık. Salondaki tüm kadınlar önce ‘kadınlar dışarı çıkın’ diye bağırıp tezahürat etmeye başladılar. Ben orada yıkıldım işte. Yaşadıklarımıza inanamadık. Çünkü kadınlarla beraber hareket eden, mücadele eden, her konuda onların yanında olan ve örgütsel anlamda çalışarak 20 yıldır fedakârlık eden ben, bizim sesimizi kadınlar duysun istemiştim. Hemcinslerimden bunu görmek beni dehşete uğrattı. Biz özellikle cevap alamadığımız için, bizim yanımızda durulmadığı için 20 gündür karşımızda bir muhatap bulup da bizim derdimize derman olunmadığı için oraya katıldık. Çünkü inanın kimse bizi insan yerine koyup da burada cevap vermiyor. Biz parti peşinde değiliz. Ben siyaseti kötülemek istemiyorum. Partimi kötülemek istemiyorum. Asla haşa yani. Ama bizim yaşadığımız bu uygulamaya karşıyım yani. Biz bu muameleyi hak etmedik. Ben burada ekmeğimin davasındayım.”
Kadınlar mali yük
38 yaşındaki Fadime Akgül üç çocuk annesi. Bir çocuğu Down Sendromlu olarak dünyaya gelmiş. Kendisi yıllarca engelli dernekleri ve merkezlerinde çalışmış, Çocuk Esirgeme Kurumu’nda engelli çocuklara annelik yapmış. İlk çocuğuyla da burada tanışmış ve evlat edinmiş. Yıllar içerisinde kendisi de iki çocuk dünyaya getirmiş. Altı aydır çalıştığı Çiğli Belediyesi’nde de Engelli Birimi’nde engelli bireylerin envanterini oluşturuyormuş sahada. İşten çıkarılan kadınların tamamına yakınının alanında uzman olduğunu söylüyor Fadime.
“Zaten hep öğretmenlere kıydılar. Altı branş öğretmenini çıkardılar. Matematik, Türkçe, Coğrafya, İngilizce öğretmenleri; mühendisleri, sağlık hemşireleri, fizyoterapistleri çıkardılar. Dershaneye öğretmen lazım, buralarda bir kadro açığı oluştu. Demek ki yerine bir başkasına söz verdiler. Ya onu alacaksın ya da taşeron olarak sürdüreceksin.”
Halka doğrudan hizmet sağlayan birimlerden ve bölümlerden insanların çıkartıldığına değinen Fadime, 107 kadının çıkarılmasının ise başka bir anlamı daha olduğunu ifade ediyor. Çıkarılanlar arasında beş kadının hamile olduğuna, birinin bu haftalarda doğum yapacağına dikkat çekiyor. Yanı sıra çocuklarına tek başına bakmaya çalışan, engelli çocuğu olan kadınların olduğunu da ekliyor. Kadın personelin belediyeye ‘yük’ olarak görüldüğünden bahsediyor. Eviçi bakım emeğini göz önünde bulundurarak doğum izni, süt izni, anne olmaktan doğan haklar, kadın olmaktan doğan haklar nedeniyle ücretli izne tabi olunan günlerin belediyeye mali yük oluşturduğuna dikkat çekerek anlatmaya devam ediyor Fadime:
“Maalesef bu düşünceyle hareket ettiler. 107 kadının çıkarılmasını başka hangi akılla açıklayabilirler? Bunlar basında da dile getirilmiyor. Onur Başkanın bizde bir videosu var. ‘Ben işçi çocuğuyum, işçiye asla dokunmayacağım. Namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum. Asla şantiyeden bir eleman çıkartmam. Neden çıkartmam? Çünkü şantiyeden bir adam çıkartırsam çöp durur, sokaklar temizlenmez.’ Yani diyor ki binanın içinde halkla iletişim içerisinde olan eğitimli insanları çıkartmalıyım. Kadınlara bu yüzden de vurdu. Çünkü buralarda ağırlıklı olarak kadınlar çalışıyor… 107 tane kadını kapının önüne koydu. Neden? Evi var, çocuğu var. Eşiyle belki sıkıntı yaşayacak, gidemeyecek eyleme. Hamileler sabah gelip öğlen ağlayarak ‘bizim gitmemiz lazım, oturamıyoruz’ diyorlar mecburen.”
Çocuklar komşuya emanet
147 işçiden toplamda 60 kişinin direnişe devam ettiği bilgisini veren Fadime, kadınların önemli bir kısmının evi geçindiren kadınlar olduğunu belirtiyor. Bir kısmı da kocasının uyguladığı mobbing karşısında iş arayışına erken başlamak zorunda kalmış. Farklı yerlerde işbaşı yapan arkadaşlarının direnişe maddi destek sunmaya devam ettiklerini özellikle belirtiyor.
İktidara aday olan ‘muhalefet’ partisine sürekli sorular sorarak röportaja devam eden Fadime’yi dinliyoruz: “İktidara giden bir parti 86 milyona vaatler veriyor. Emeklilere ‘geçinemiyorsunuz’ deyip ışık yakıp kapattırıyor. Eşzamanlı olarak biz Ankara’dan diğer arkadaşlar Çiğli’den bu eyleme destek verdik. Çünkü biz de geçinemiyoruz. 86 milyona vaatler veriyorsun ama 147 işçiyi geçindiremiyorsun. -Bu arada karı-kocayı aynı anda çıkarttılar.- Burada bir soru işareti olur insanların kafasında. 147 tane işçinin 60’ı direniyor bugün. Bu 60 kişiyi İzmir’deki ilçelere bölüştüremiyorsan insanlara nasıl bir umut vaat edebilirsin?”
Çiğli Belediyesi’nin ve asıl olarak da CHP’nin kadınları çok basite aldığını söyleyen Fadime “Biz İzmir’den yola çıkarken de söyledik. Burada bir kadın dahi kalsa, bir daha hiçbir kadının üzerine basarak ekmeğinin elinden alınmasına izin vermeyeceğiz. Aldırtmayacağız dedik” diyor. CHP Genel Merkezi önünde 25 gündür direnen kadınların zihinlerinde yalnızca direnişin kazanımla sonuçlanması yok elbette. Kendi deyimiyle birkaç bekarın dışındaki tüm kadınların evde bıraktıkları çocuklarına dair kaygıları var. Kimisi eşine bırakmış, kimisi komşusuna emanet etmiş, kimisinin büyük çocuğu kardeşlerinin sorumluluğunu almak zorunda kalmış. Çocuğu hastalanan İzmir’e gidip iki gün sonra Ankara’ya direniş alanına geri dönüyormuş. Bunun başlı başına vicdani bir ağırlık olduğunu dile getiren Fadime dayanışmayla biraz hafiflediklerini anlatmadan geçemiyor.
Kadınlardan destek var
CHP Genel Merkezi’nin karşı kaldırımında, çöpten buldukları kasalar ve kartonlarla mutfak yaptıklarını anlatan Fadime “Orayı dağınık tutmuyoruz” diyor. Gelen misafirler için salon dedikleri bir yer oluşturmuşlar. Salonu daha temiz tutuyorlarmış. Bazen sırtını ağaca yaslamak gerektiğinde toprağa oturmamak için manavlardan meyve kasaları da toplamışlar. Her ağacın altı aynı zamanda buzdolabı. “O kadar güzel bir ortam oluşturduk ki anlatamam size. Gelenler de buna şaşırıyor” diyerek gururlanıyor Fadime.
Fadime’ye göre, sol-sosyalist çevreler söz konusu CHP’ye karşı bir direniş olunca biraz uzakta durmuşlar. “Solcular biraz uzakta durdu işin gerçeğini söylemek gerekirse. Biz de çıkıp basına dedik ki; bu aslında kadınların emeği, ekmeği. Bizim için sağ sol fark etmez. Burada kadınların birleşmesi gerekiyor. Şimdi sağından solundan çok ama çok teşekkür ederek hepsi yanımızdalar. Kadınlar destek veriyorlar maddi ve manevi olarak. Bizim yıllardır içerisinde örgütlüğü olduğumuz, çalışmalarını yaptığımız parti kadınların emeğine saygı duymadı. Onlar bizi sahiplenmedi. Biz 25 kadınız burada. Hepimizin evinde iki-üç çocuğu var. Evet direniyoruz ama mesela altı gündür yıkanmıyoruz. Gidip mescitlerde yıkanıyoruz. Temizlik, barınma, yeme-içme istemiyoruz kimseden. Biz bunlarla yok olmayız ya da ölmeyiz. Biz istiyoruz ki kadın güçleri yanımızda olsun, bizi yalnız bırakmasın. Başka bir şey istemiyoruz. Ya da sosyal medyadan sesimizi duyursunlar.”
Kadın işçiler 9 Ağustos akşamı fenalaşarak hastaneye kaldırıldılar. Bir kadın işçi bayılırken, diğer kadınlar şiddetli karın ağrısıyla CHP önüne çağrılan ambulanslarla hastaneye götürüldüler. Doktor teşhisine göre enfeksiyon kapan kadın işçilere serum takıldı. Hastaneden çıkar çıkmaz direniş alanında yerlerini aldılar.