Göçmen kadınların ağırlıklı olarak katıldığı ikinci buluşmamızda SES üyesi olan ebe arkadaşımız Rengin Hüsniye Kılıç, deprem bölgelerinde yaptıkları çalışmalardan da edindiği deneyimleri paylaştı. İlk olarak herkes kısaca kendini tanıttı ve eğitim bölümü bedenimizi tanıyalım görselleriyle başladı. Görsellere bakarken bir çekinme hali yaşansa da ilerleyen saatlerde sorularla ve sohbetlerle ortam açıldı. 50 kadınla yaptığımız çalışmayı, ertesi gün okullar açılacağı için iki grubu birleştirerek gerçekleştirdik.
Hijyen, enfeksiyon, vajinal bölgede mantar çeşitleri, menopoz, HPV ve aşısı, istenmeyen gebeliklerden korunma yöntemleri, hamilelikte dikkat edilmesi gereken hususlar, meme kanseri ve mamografi, regl dönemi vb konuları konuştuğumuz kadınlara yine arada sorular sorarak cinsel sağlık ve hijyen konusundaki farkındalığı öğrenmeye çalıştık. Sorulan sorulara verilen cevaplar, kadınların bakım emeğine harcadıkları zamandan kendilerine vakit ayırmadıklarını, ayırabileceklerin ise sağlık hizmetlerine erişemediklerini göstermiş oldu. Buluşmaya katılan Özbek, Afgan ve İranlı kadınlar, göçmenlik hakları içerisinde yalnızca hamilelik döneminde ücretsiz olarak sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyor olmalarının büyük etkisi olduğunu dile getirdiler. Doğum süreci sonlandıktan sonra göçmen kadınlar için sağlık parayla. Çalışma izni olan ve ancak kayıtlı çalışabilen eşleri olan kadınlar bu konuda biraz şanslı olsa da evdeki ücretsiz bakım emeği, hastanelerdeki dil sorunu en büyük engelleri.
Farsça bilen doktor yok
Anadili Farsça olan kadınların yaşadıkları konteyner kentteki ASM doktorlarının ve yine hastanelerde kendilerine yönlendirilen doktorların Suriyeli ya da Arapça bilen doktorlar olması nedeniyle de yeterli hizmeti alamadıkları yönlü şikayetleri var haklı olarak. Göçmen kadınların bu konuda anlattıkları kendi hikayelerinde, dil sorunu çözülemediğinde doğum esnasındaki müdahalelerde engelli çocuk doğurdukları, zamanında ve doğru müdahale edilemediği gibi travmaları dinlemek üzücüydü. Biraz da bu nedenle yaşadıkları sorunlarda kendi kendilerinin doktoru olma çabasına girişmeleri daha anlaşılır oldu bizim açımızdan.
Malatya’da yerleşik yaşayan kadınların da katıldığı buluşmada, sunum arasında anlattıkları ve sorulara verilen cevaplardan tuttuğumuz notlarda öne çıkan en önemli unsur yaşam alanlarının darlığı ve su sorunu oldu. Kadınlar ağırlıklı olarak banyo ve tuvalet ihtiyacını giderirken rutin beden temizliklerini yapamadıklarını ifade ettiler. Kilolu kadınların ayakta banyo yapamadığını, toplu alanlarda banyo ve alaturka tuvaletin büyük sorun olduğunu ve enfeksiyona daha fazla açık hale geldiğine işaret ettiler. Enfeksiyon kaptığından şüphelenen kadınların çoğunun ise doktora gitmeyi ayıp karşıladığını belirttiler. Bununla birlikte sağlık ve hijyen ürünlerine ulaşmak için gerekli olan maddiyatın kendilerinde olmadığına değindiler. Esenkart’a aylık olarak yüklenen 4.500 TL ile yaşamlarını sürdürmeye çalışan kadınlar ped dışında kendilerine herhangi bir alışveriş yapmadıklarını söylediler. Göçmen kadınlar ise vatandaş olmadıkları için kendilerinde Esenkart dahi olmadığına dikkat çektiler.
Göçmen kadınların hijyen ve enfeksiyona dair daha fazla ilgili olduğunu gözlemlediğimiz anlatımlarda, onların yaşadığı konteyner kentte suların gece 2.00’lere kadar kesik olduğunu öğrendik. Hala çamaşır makinesi olmayan kadınlar (yaşadıkları konteyner kentte çamaşırhanenin kapısına kilit vurulmuş ve kullanılamıyor) gece su gelince akşamın karanlığında leğende çamaşır yıkamak zorunda kaldıkları için de enfeksiyon benzeri hastalıklar kapacağından oldukça endişelilerdi. Bir de su olmayınca taharetlenememekten şikayetçilerdi.
“Giyecek elbisemiz yok”
Çalışma için konteyner kentlerde kapı kapı dolaşırken davet ettiğimiz kadınların bir kısmı bize “Gelmeyi isteriz ama o güne giyecek doğru düzgün elbisemiz yok” demişlerdi. Bir diğeri ise “Buraya gelip de bizi dinleyen ilk siz oldunuz” söylemiydi. Buluştuğumuz gün de aynı söylemlerde bulunan kadınlarla biraz da bu yoksun bırakılma halleri üzerine konuştuk. 8 Eylül’den önce ve sonra grup görüşmeleri yaparak depremden etkilenen göçmen kadınların neler yaşadığını kayıt altına almış olduk.
Sohbetimiz arada eğitim içeriğinden farklı konulara kaydığında Rengin konuyu regl’e döndürünce yeniden sağlık sorunlarına geçiş yaptık. Depremden bu yana ayda iki defa regl olan, regl aralıkları uzayan, düşük sonrası regl döneminde ilk defa karşılaştıkları sorunları anlatan kadınlar sorularını yönelttiler. Hamilelikten korunma yöntemi olarak deri altı implantın güvenilir olup olmadığı sorusu tüm kadınların ilgisine mazhar oldu. Korunmanın da kadınların görevi olduğuna dair düşünüşün güçlü olduğunu hissettiğimiz bu kısımda, eşlerin korunmayı kabul etmemesi nedeniyle yaşadıkları korkuları da paylaştı kadınlar. Bu yüzden de daha çok kendi bedenlerine hangi yöntemlerle müdahale edebileceklerini öğrenmek istediler.
Cinsel sağlık ayıp karşılanıyor
Meme kanseri ve erken teşhisi, mamografi, HPV aşısına geldiğimizde, küçük bir istatistik yaptık bir önceki buluşmada olduğu gibi. Kaç kişinin bugüne kadar mamografiye girdiği sorusuna 4 kadın el kaldırdı. 46 ve 47 yaşında olan iki kadın 5 ay önce, 58 yaşında bir kadın 40 yaşındayken bir defa, 33 yaşında bir kadın 4 yıl önce mamografi çektirmiş. Bunların dışında 2 kadın regl döneminden ve banyodan sonra elle kontrol yapmış, 3 kişi ise mamografi çekmek için hangi bölüme gideceklerini biliyormuş ama henüz gitmemişler.
Yine HPV tanısı ve aşısı ile ilgili sorduğumuz soruda, bugüne kadar 5 kadın doktorun yönlendirmesiyle SMR testi yaptırmış olduğunu söyledi. 8 kişi KETEM’i biliyormuş ancak henüz bir randevu oluşturmamış. 2 kişi ise HPV’ye dair bilgisinin olduğunu ve aşıyı bildiklerini söylerken test yaptırmamış olduklarını da eklediler. 50 kadın içerisinde bu kadar az kişinin neden kendi sağlığını önemsemediğini anlamak için ara ara yaptığımız hatırlatmalarda, bu konunun Malatya’da toplumsal olarak ayıplanmasından dolayı tabuya dönüşmesinin önemli bir etken olduğuna dikkat çektiler.
Cinsel sağlık ve hijyen anlatımından kalan zamanda farklı sorunlarını dinlediğimiz kadınlarla kâh gülüp kâh hüzünlendik. Göl başında kahvelerimizi içerken yeniden buluşma sözü alarak hijyen kitimizi dağıttık. Buluşmadan sonra da iletişimde kaldığımız kadınların memnuniyetini dinlemek teşekkürlerini almak bizleri de mutlu etti elbette. Ancak anlattıkları ve henüz yazamadığımız yüzlerce travmanın, sorunun çözümüne dair neler yapabileceğimizi düşününce ortak mücadeleden başka bir yol olmadığı gerçeği çıkıyor karşımıza.