Beylikdüzü Kaya Ramada Otelde “Birlikte Güçlüyüz” sloganı etrafında bir araya gelen kadınlar, 22 Kasım Cuma günü yedi saat boyunca toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddetle mücadele, kadın hakları ve yasal güvenceler, kadın emeği ve ekonomik bağımsızlık, medya, yerel yönetimlerin rolü, kadın örgütlülüğü, afet ve kriz dönemlerinde şiddetle mücadele, psikolojik şiddet gibi konularla ilgili tartıştı. Kadın İşçi olarak, çalıştayın Emek ve Ekonomi masasındaydık. Masada, belediyelerde, sivil toplum kuruluşlarında, kooperatiflerde ve özel sektörde çalışan kadınlarla birlikteydik.
“Kadınlar olarak belediye bütçelerinin neresindeyiz?”
Çalıştayın ilk oturumunda çeşitli sorular etrafında tartışmalar yürütüldü. İlk konumuz, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme ile ev içi ve bakım emeğini görünür kılmak için nasıl bir politika geliştirilebileceğiydi. “Kadınlar olarak belediye bütçelerinin neresindeyiz?” diye sorduk ilk önce. Belediyelerde, bütçenin ana kalemlerini oluşturan müdürlüklerde yöneticiler genellikle erkek olduğu için, bütçeye dair tüm kararları verenler de erkekler oluyor. Fakat kadın yöneticilerin artmasının tek başına bir çözüm olmadığı da konuşuldu. Bütçenin, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden hazırlanması gerektiğinin altı çizildik. Kadınların cinsiyet temelli sorun ve taleplerini dikkate alan, farklı kadın gruplarının özgün ihtiyaçlarını görmezden gelmeyen bir bütçenin hazırlanması konusunda fikir birliği vardı.
Bakım emeğinin kamusallaştırılması için belediye bütçeleri kritik önem taşıyor. Ücretsiz kreşler, yaşlı bakım evleri, engelli bakım merkezleri, gündüz/gece çocuk bakım evleri, kamusal emzirme odaları gibi kamu hizmetlerinin sayısının artırılması ve kadınların ulaşabileceği noktalarda bu hizmetleri sağlamak belediyelerin başlıca görevlerinden biri olmalı.
Tartışmada bakım emeğinin görünür kılınmasına dair de bazı somut öneriler ortaya çıktı. İlki, bakım emeğinin değerine dair konuşulacak mahalle buluşmalarının yapılmasıydı. Kimi zaman kadınlar da ev işlerini, çocuk ve yaşlı bakımı için verdikleri emeği kadınların yapması gereken “doğal” bir görev olarak görebiliyor, aile bireyleri tarafından değersiz görülen işlerin gerçek değeri fark edilmiyor. Bu yüzden, bakım emeğinin toplumsal cinsiyet boyutuna dair daha fazla tartışılması, görünür kılınması açısından ilk adım olabilir. İkincisi, Avcılar ölçeğinde bir zaman kullanım anketi yapılması. Avcılar’da yaşayan kadın ve erkeklere yönelik bir zaman kullanım anketi yapılarak, bir günde ev işleri ve bakım emeğini kimin üstlendiği ortaya çıkarılabilir ve bu sonuçlar üzerinden kadınların görünmeyen emeği gündem haline getirilebilirdi.
“Belediyelerin toplumsal cinsiyet eşitliği sınavı TİS masalarında başlıyor”
İkinci sorumuz, kadınların ekonomik bağımsızlığı konusunda kadınların karşılaştığı toplumsal ve kültürel engellerle mücadelede yerel yönetimler nasıl öncülük edebileceğine dairdi. Öncülük konusunda, belediyelerin ilk önce kendi bünyesinde çalışan kadın işçilerin koşullarına odaklanması gerektiğini konuştuk. Geçtiğimiz günlerde Kadıköy Belediyesi’nde Mor Liste’den kadınlar, ILO 190 ve İstanbul Sözleşmesi’nin bazı maddelerini toplu sözleşmeye yansıtan önemli bir çalışma yaptı fakat bu sözleşme belediye tarafından kabul edilmedi ve sendika genel merkezi grevin ilk dakikasında cinsiyet eşitliği maddelerinin olmadığı bir TİS’e imza attı.[1] Yani, belediyelerin toplumsal cinsiyet eşitliğine dair sınavı belediye işçilerinin toplu sözleşme masalarında başlıyor. Avcılar Belediyesi’nin de ilk olarak, belediye bünyesinde çalışan tüm kadrolu ve taşeron işçilerin toplu sözleşmelerinde kadınlara yönelik regl izni, ücretsiz kreş hakkı, ebeveynlik izni, mobbing kurulu, şiddet ihtimalinde ücretli izin, boşanan kadınlara parasal yardım gibi toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik maddelerin kabul edildiğini garanti etmesi gerekiyor. İşyerinde şiddet ve tacize karşı somut adımlar atabilmek için, ILO 190 ve İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerinin belediyenin yaptığı tüm TİS’lere yansıtılması da çok kritik. Ayrıca belediye bünyesinde çalışan tüm kadın işçilerin eşdeğer işe eşit ücret alması sağlanmalı. Belediye toplumda bir öncülük görevi üstlenmek istiyorsa, ilk önce yaptığı toplu sözleşmelerle ve kadınların çalışma koşulları ile örnek olmalıydı.
“Eşdeğer işe eşit ücret istiyoruz”
Bu toplu sözleşme meselesini uzun uzun tartıştıktan sonra, ücret eşitsizliğine dair yerel yönetimlerin yapabileceklerini konuşmaya başladık. Özel okullarda öğretmen olarak çalışan bir arkadaşımız, yöneticiler tarafından kadınların maaşının “ek gelir” olarak görüldüğünü kendi deneyimleri üzerinden anlattı. Bir arkadaşımız ise belediyeye yönelik bir öneri olarak “Mor Bayrak” kampanyası fikrini ortaya attı. Belediyenin kendi bünyesindeki ücret eşitliği çalışmalarından sonra, Avcılar’daki işyerlerine yönelik bir ücret eşitliği kampanyası başlatabilir. Bu kampanya kapsamında, kadın çalışanlara eşdeğer işe eşit ücret veren işyerlerine “mor bayrak” asılabilir ve belediye tarafından bu işyerlerine çeşitli teşvikler verilebilir. Ayrıca, belediye cinsiyet temelli ücret eşitsizliğini gündemleştirmek için feminist örgütler, sendikalar ve STK’larla birlikte ortak etkinlikler planlamalı ve bu konuya özel çalıştaylar düzenlemeli.
“Kamusal bakım hizmetleri ulaşılabilir olmalı”
Bir diğer önemli tartışma konusu ise kadınların bakım yüklerini azaltacak şekilde ulaşım, sağlık ve eğitim hizmetlerinin nasıl düzenlenmesi gerektiğiydi. Ulaşım konusunda, özellikle çalışan kadınların bir günde erkeklerden daha fazla ulaşım hatlarını kullanmak zorunda kaldığını konuşuldu. Çünkü markete giden, kreşe çocuğu bırakan ve alan, bakım merkezine giden genellikle kadınlar oluyor. Buradan hareketle, belediyelerin kamusal hizmetlerinin kadınların ulaşabileceği konumlarda olması kritik bir öneme sahip. Aynı zamanda, ulaşımın kadınlar için güvenli olması ve sokak aydınlatmalarının sağlanması gerekiyor. Bir diğer mesele, İstanbul’da bir yerden bir yere gitmenin maliyetinin giderek artması. Özellikle, ev işçisi kadınların belediyenin herhangi bir hizmetine erişmek için bu ulaşım ücretlerini karşılaması çok zor. Belediyelerin bu noktada geliri olmayan kadınlara ücretsiz ulaşım desteği sağlaması gerektiğini konuştuk.
Sağlık konusunda ise, belediyelerin cinsel sağlık ve kadın işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi konularda eğitimler düzenlemesinin ve bu konudaki bütçesinin artırılmasının önemli bir ihtiyaç olduğu gündeme getirildi. HPV aşısının ücretsiz ve herkese ulaşılabilir olması noktasında da belediyeler sorumluluk alabilirdi.
Son başlık ise, belediyelerin kadın istihdamına yönelik yapabileceklerini konuştuk. Kadın kooperatiflerinin desteklenmesi ve belediye istihdam ofisleri aracılığıyla kadınlara güvenceli istihdam sağlanmasıydı. İstihdam ofisleri yoluyla sağlanacak işlerin “güvenceli” olması ve belediyenin güvenceli çalışma koşullarının garantörü olması gerektiğini vurgulandı. Çünkü Kadınİşçi’de yayınlanan bir haberde, İBB’nin istihdam ofislerinin kadın istihdamı adı altında güvencesiz ve taşeron işçi arayan işyerlerine “aracı kurum” olarak işlev gördüğü ortaya konmuştu.[2] Ayrıca, kadınların kadrolu ve güvenceli istihdamı ana hedefimiz olmasına rağmen, ev içinde üretim yapan kadınların ürettikleri ürünleri satabilecekleri “kadın emeği pazarlarının” sayısının belediye tarafından artırılması gerekiyor. Göçmen kadınlara yönelik ücretsiz hukuki desteğin sağlanması da belediyenin sorumluluk alması gereken konular arasında.
Uzun tartışmalar sonucunda önerilerimizi somutlaştırıldı ve sunumlar yapıldı. 8 farklı masada gün boyu tartışan kadınların sunumlarını dinlemek çok keyifli ve anlamlıydı. Sunumlar ilerledikçe, birçok ortak önerinin de olduğunu fark ettik, odaklandığımız konular farklılaşsa da taleplerimiz bir noktada ortaklaşıyordu. Yerel yönetimlerin rolü masasının, Avcılar’da nitelikli sığınma evinin açılması önerisi; kadın örgütlülüğü masasının, kadınların yerel yönetimler içerisinde özneleşebileceği “mahalle evleri”nin açılması önerisi; afet masasının, afet öncesi planlama süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yapılacak eğitimlerin kadınlarla yapılması ve kadınların öncü roller üstlenmesi önerisi özellikle dikkatimizi çeken öneriler oldu.
Sonuç olarak, belediyelerin kadınların şiddetsiz ve eşit bir yaşam sürmesi için atması gereken adımlar var. Bu adımları, çalıştayda yaptığımız önerilerle somutlaştırmaya çalıştık. Umuyoruz ki, Avcılar Belediyesi ve diğer belediyeler kadınların somut önerilerini hayata geçirmek için gereken sorumluluğu alır. Kadın İşçi olarak bu çalıştayın somut çıktılarını görmek istiyoruz.
[1] https://www.kadinisci.org/care-esitlikse-kadikoy-belediyesinde-isyerinde-esitlik-isteyen-tisi-neden-imzalamadiniz/
[2] https://www.kadinisci.org/vvvv/