başlıktaki soruya cevap vereyim, ben hatırlıyorum. ve hatırladıklarımı paylaşmak istiyorum.
bilenler vardır; disk basın-iş disk’in kurucu sendikalarından ama uzun yıllar atıl kalmış. 2011’den sonra özellikle de gazetecilere yönelik baskılar artınca sendika tekrar canlandırıldı. benim de, başka birçok arkadaşımızın da gazeteci sendikaları arasında disk basın-iş’i tercih etmemizin birinci sebebi, gazeteciler arasında ayrım yapmadan, tümünün haklarına sahip çıkması, daha açık bir ifadeyle kürt medyasına tereddütle yaklaşmaması ve kürt gazetecileri gözardı etmemesiydi. ben de o dönemde yönetim kurulunda yer aldım ancak hüküm giyince üyeliğim düştü. sonra yeni yönetim kurulu seçildi, bu iki dönemde hem yaşadığım hem de gözlemlediğim; gelişmelerin ve kararların sendikaya sahip çıkan bir grup gazeteci, yayınevi ve matbaa emekçisi arasında konuşulmasıydı. sendika yetki alamadı ama eylemliliğiyle belli bir etki alanı oluşturdu. bu alanda sigortasız çalışan birçok emekçi olduğunu, bunun üye sayısını artırmayı ve yetki almayı zorlaştırdığını hatırlatırım, buna daha önceki yazımda değinmiştim.
iki yıl önce gerçekleşen sendikanın son genel kurulunda benim de içinde olduğum bir ekip yönetim kuruluna seçildi. yeni yönetimde farklı bir sendikal anlayış hakimdi, birkaç kişi bunun sıkıntılarını yaşadık ama işin koptuğu nokta sendikanın genel başkanı turgut dedeoğlu’nun dev turizm-iş sendikasının kongresiyle ilgili tutumu oldu, bunu da takip etmiş olabilirsiniz.
sosyal medyaya çok sık girmiyorum ama bu konuda çok fazla şey yazıldığını gördüm, küfürlere varan ifadeler kullanıldığını duydum.
daha önce de ifade ettiğim gibi öznel bir yerden yazıyorum; ben konudan dev turizm-iş’in bir mektubuyla haberdar olmuştum, sonraki tüm bilgilerim turgut dedeoğlu’nun yönetim kurulu toplantısında anlattıkları ve yazılı açıklamalardan. dev turizm-iş yönetimi, sendikalarına kayyım atanması için bir başvuru yapıldığını, bu başvuruda temel alınan tutanakta turgut dedeoğlu’nun imzasının olduğunu söylüyordu.
konuya devam etmeden hatırlatayım. kayyım kavramını en çok belediyelerle ilgili duyduk, bir sendikaya kayyım atanması ise “belirli usulsüzlükler sonucu bir kişi veya kurumun yönetimine devlet tarafından el konulması ve bu yönetimin geçici olarak başka bir kişi veya kuruluşa devredilmesi” anlamına geliyor.
parantezi kapatıp devam edeyim. konu yönetim kurulunun gündemine geldi. turgut dedeoğlu, bize anlattığına göre tayfun görgün’le birlikte dev turizm-iş genel kurulu’na davetli olarak antalya’ya gitmiş, ikisi de divana seçilmişti. sendika, sandığın 18.00’ya kadar açık olacağını duyurmuştu ancak ilçe seçim kurulu, 17.00’te saldığı kapatmıştı; başka genel kurullardan biliyoruz ki böyle bir hakkı var. turgut dedeoğlu’nun anlatımına göre sandık kapandıktan sonra 7-8 kişi oy vermeye gelmişti ancak aradaki fark çok büyüktü, oy verseler de sonucu değiştirmeleri mümkün değildi. ancak seçimi kaybedenler il seçim kurulunun sandıkları söylenenden erken kapatması konusunda bir tutanak hazırlamış, dedeoğlu da haksızlığa karşı devrimci duruş sahibi olduğu için bu tutanağı imzalamıştı. olabilir ama divan başkanı olan tayfun görgün’ün tutanağı imzalamadığını not edeyim. daha sonra seçimi kaybedenler, o tutanakla mahkemeye söz konusu başvuruyu yapmıştı. turgut dedeoğlu bu konuda elinden bir şey gelmeyeceğini, başvuruyu yapanların başkaları olduğunu söyledi. sendikal ortamı az çok bilenler tahmin etmiştir, dedeoğlu ve başvuruyu yapanlar aynı partiden.
yönetim kurulu toplantısında buna itirazlar oldu. bu işin halledileceği, başvurunun geri çekileceği vaat edildi. aradan birkaç hafta geçip de hiç ses çıkmayınca, biri genel sekreter olmak üzere dört yönetim kurulu üyesi istifa etme kararını aldık. şunu söylemek istiyorum. istifa kararını birlikte aldığımız arkadaşlardan biriyle genel kuruldan hemen önce, diğer ikisiyle genel kurul salonunda tanıştım. yani olup biteni iki siyasal grup arasındaki bir gerilim olarak tarif edenler durumu çarpıtıyor. bizim ardımızdan iki disiplin kurulu üyesi de istifa etti. bunun ardından, bize aktarılmaması bir eksiklik olsa da bu meselenin halledildiğinin ifade edildiği bir açıklama yayınlandı.
mesele halledildiyse yani dava geri çekildiğiyse dahi bunun biz yönetim kurulu üyelerine bildirilmemesini bir yok sayma olarak görürüm. bu noktada, tekrar geri dönmek üzere, ileri sarıyorum. 24 eylül’de söz konusu davanın duruşması gerçekleşti, geri çekme falan gibi bir durum yoktu yani “konu” “halledilmemişti.” disk basın-iş’ten konuyla ilgili herhangi bir açıklama gelmedi.
geriye dönüyorum. yedi kişilik yönetimden dört kişinin istifa etmesiyle hem etik olarak hem de hukuken olağanüstü genel kurul yapılması gerekirken yönetimde kalan üç kişi hem gelenekleri hem hukuku yok sayarak, yönetimi iki eksik ile oluşturup devam etme kararı aldı. yedek üyeleri sırayla davet etme konusundaki hukuksal düzenlemeye dahi uymadılar.
sendikanın yıllardır varolan bir whatsapp grubu var, daha önce eylemleri, açıklamaları da bu grupta konuşurduk. ayrıca iş duyuruları burada paylaşılır, gazeteciler bulamadıkları telefon numaralarını falan bu gruba danışırdı. bu grupta, yukarıda aktardığım gelişmelerle ilgili sorular sorulması üzerine önce grup ayarları sadece yöneticilerin mesaj atabileceği şekilde değiştirildi, sonra grup lağvedildi.
daha önce başka bir yazıda bahsettiğim freelance çalışma grubunun whatsapp grubu, yine itirazlar ve sorular olduğu için önce sadece yöneticilerin mesaj atabileceği hale getirildi, sonra lağvedildi. sendikanın x hesabındaki paylaşımlar cevaplara kapatıldı. yani sendikal demokrasi ve fikir özgürlüğü açısından insan diyecek söz bulamıyor.
yukarıda aktardığım gibi yeni yönetim de söyleyecek söz bulamamış olacak ki, genel başkanın bir başka sendikaya kayyım atanmasıyla ilgili mahkemeye yaptığı katkı konusunda sessizliğini bozamıyor.
dev turizm-iş’in iç işleyişini bilmem, genel kurulla ilgili gelişmelerden haberdar olacak kaynaklara uzağım. ama bir sendikaya kayyım atanması talebinin siyasi değil etik bir konu olduğunu düşünüyorum ve bunu görmek için fazla bir şey bilmek gerekmiyor. bu konudaki sessizliğin de sendikal hareketimiz açısından sorunlara işaret ettiğini düşünüyorum. söylemeye gerek var mı bilmiyorum, araya başka konular girdi, biraz gecikti ama bu yazıyı kaleme almaya özgür irademle, tek başıma karar verdim.
Fotoğraf: Umut Sen