İMECE’den Yıldız Seven: “Sendikalı Oldum, Kendimi İşçi Olarak Kabul Ettirdim”

16 Haziran Dünya Ev İşçileri Günü’ydü. İMECE Ev İşçileri Sendikası, Süreyya Operası önünde ILO C189’un imzalanması talebiyle basın açıklaması yaptı. Eylemde kurucu üyelerden Yıldız Seven ile görüştük.: “Evlerde kendimizi işçi olarak görmezsek, patrona da kendimizi işçi olarak kabul ettiremeyiz. ” diyor.
Paylaş:
Seval Öztürk
Seval Öztürk
sevalozturk18@gmail.com

İMECE Ev İşçileri Sendikası, 16 Haziran Dünya Ev İşçileri Günü’nde İstanbul Kadıköy’de Süreyya Operası önünde bir araya geldi. Sendika, ILO C189 sayılı Ev İşçileri Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından hâlâ imzalanmamasını “utanç verici” olarak nitelendirirken, ev içi emeğin güvenceli ve saygın bir iş olarak tanınmasını talep etti. Basın açıklamasında 7. kattan düşerek hayatını kaybeden ev işçisi Eylem Sefi anıldı ve ölümünün “iş kazası değil, iş cinayeti” olduğu vurgulandı.

Basın metninde, kayıt dışı çalışma, sigortasızlık, dijital platformlardaki güvencesizlik ve göçmen ev işçilerinin maruz kaldığı çoklu ayrımcılıklar öne çıktı. Kadınların bedenini yıpratan, görünmeyen ama hayati bir emek biçimi olan ev işçiliği, sosyal devletin sorumluluğuna alınmalı diyen sendika; bakım emeğinin piyasa ve aile arasında sıkıştırılmasına karşı da ses yükseltti.

ILO C189 sözleşmesi yalnızca hukuki bir belge değil; kimlik mücadelesi

İMECE Ev İşçileri Sendikası kurucularından 60 yaşındaki Yıldız Seven, 1997’den bu yana ev işçiliği yaptığını ve yıllar içinde bu emeğin bedelini bedeninde taşıdığını söylüyor. Dizlerindeki menisküs, omuzlarındaki yırtıklar, varisler onun için sadece sağlık sorunu değil, güvencesizliğin izleri.

“Cam silemiyorum, cam silmeden çalışmak zorundayım. Bu şartlarda kimse işe almak istemiyor. Ev işi yapıyorum, ütü yapıyorum ama 15 günde bir, haftada bir anca çalışabiliyorum. Artık yaşlandım diye de çok kimse çağırmıyor. “Sendikalı olduk ama işçi olamadık hala. Kadın olarak adımız geçiyor sadece. Evlerde kendimizi işçi olarak görmezsek, patrona da kendimizi işçi olarak kabul ettiremeyiz.”

“Ev işi görünmeyen iş, ev işçileri görünmez işçiler olmaya devam ediyor”

Türkiye’de yaklaşık 1 milyon ev işçisinin olduğu tahmin ediliyor. Ancak bu kadınların büyük çoğunluğu sigortasız, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışıyor. 10 günden az çalışılan günler için sigorta yapılmamasını düzenleyen yasa ise ciddi bir hak gaspına yol açıyor.

ILO C189 sözleşmesi, ev işçilerini “işçi” olarak tanıyor ve sosyal güvenlik, iş güvencesi, tacize karşı koruma gibi temel hakları güvence altına alıyor. Bugüne dek yalnızca 40 ülke tarafından imzalanan sözleşmeyi Türkiye’nin hâlâ kabul etmemesi, feminist çevrelerce cinsiyet temelli bir ayrımcılık olarak da değerlendiriliyor.

Ev işçiliği, kapitalist ve patriyarkal sistemin “doğallaştırdığı” görünmez emek biçimlerinden biri. Kadınlara ait olduğu varsayılan bakım emeği, kamusal sorumluluktan çıkarılıp bireysel yük haline getirilirken, bu emeği ücret karşılığı yapan kadınlar da yine görünmez kılınıyor. Yıldız Seven’in deneyimi, bu görünmezliğe karşı yürütülen örgütlü mücadelenin feminist kazanımlarından biri.

Göçmen ev işçileri ise bu sistemin en kırılgan kesimini oluşturuyor. Şiddete karşı yasal koruma, acil durumlarda başvurulabilecek merkezlerin olmayışı, pasaporta el konulması gibi çok katmanlı ihlaller hâlâ sürüyor.

Sadece kendi hakları için değil; gelecekte görünmeyen emeğin görünür, güvenceli ve saygın bir işe dönüşmesi için de mücadele ediyorlar. Ev işçilerine ulaşmanın zorluklarından da bahseden Yıldız Seven ısrarla ve inatla ‘örgütlenmekten başka şansımız yok’ diyerek tüm ev işçilerini mücadeleye davet etti.

İMECE’nin Talepleri:

ILO C189 sözleşmesi derhal imzalansın ve uygulansın

Ev işçileri İş Kanunu kapsamına alınsın, 10 gün ayrımı kaldırılsın

Göçmen ev işçileri için yasal koruma sağlansın

Dijital platformlardaki güvencesizliğe son verilsin

Kamu kreşleri ve bakım merkezleri yaygınlaştırılsın

İstanbul Sözleşmesi ve ILO C190 şiddet sözleşmesi uygulansın

Paylaş:

Benzer İçerikler

İktidar, son yıllarda “tasarruf” bahanesiyle kamu kreşlerinin büyük çoğunluğunu kapattı. Buna karşı büyük bir itiraz ve tepki yükselince, yeni bir uygulama gündeme geldi: bazı mahallelerde bir ev seçilip kreşe çevrildi, o evin sahibi sadece beş günlük bir bakıcı eğitiminin adından “komşu anne” oluverdi. Peki, Aile Bakanlığı’nın görevlendirdiği bu komşu dadıların evinde çocukların bakımı ne kadar sağlıklı? “Komşu Anne” sistemini sendikacılarla konuştuk
35 ülkede imzalanan ILO’nun C189 sayılı sözleşmesinin Türkiye’de de imzalanması en çok öne çıkan talepti.
EVİD-SEN’in araştırmasına göre, her 10 ev işçisi kadından 8’i sigortasız. Kadınların yarısından fazlası salgında işini kaybetti. Araştırma, ev işçilerinin hem kendi evlerinde hem de çalıştıkları evlerde yoğun şekilde şiddete maruz bırakıldığını da gözler önüne serdi.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!