Emek Çalışmaları Topluluğu’nun (EÇT) 2024 İşçi Sınıfı Eylemleri raporu yayınlandı 1. Bu, EÇT’nin yayınladığı onuncu senelik rapor oluyor. Raporu ve özellikle geçtiğimiz yıl kadın işçilerin önemli yer tuttuğu işçi eylemlerini, raporun araştırma ve yazımında yer alan Betül Kocaaslan ile konuştuk. Kadın İşçi okurlarının sitemizde yayınlanan haberleriyle de tanıdığı Kocaaslan şu anda İngiltere’de emek çalışmaları alanında akademik çalışmalarına devam ediyor.
Betül bu raporu hazırlayan ekibe 2021 yılında dâhil olmuş. Raporun hazırlanmasının oldukça emek yoğun bir sürece dayandığını anlattı: “Verileri basın taraması yoluyla elde ediyoruz; bunun için öncelikle emek haberleri üzerine uzmanlaşmış üç haber sitesinin (Evrensel, Kızıl Bayrak ve Sendika.org) sendika ve işçi konularına odaklanan sekmelerini tarıyoruz ve eylem haberlerini seçiyoruz. Bu taramanın ardından bir medya takip ajansının arama motoru aracılığıyla tüm yerel ve ulusal yazılı basında ‘işçi’ kelimesini aratıyoruz ve çıkan tüm haberlerin başlıklarını teker teker inceleyerek bunlardan eylem haberi olanları seçiyoruz. Bazı vakalarda ayrıntılara ulaşmak için sosyal medya taraması yapıyoruz veya ilgili sendikalarla iletişime geçiyoruz. Bu veri toplama süreci, tahmin edilebileceği üzere epey yoğun bir çalışmayı gerektiriyor. Ardından veri analizi ve yazım süreçlerine geçiyoruz” dedi.
Betül raporun anlaşılması için, kullandıkları kimi kavramların bilinmesinin önemli olduğunu söyledi. Örneğin ‘tekil eylem’ ve ‘eylem vakası’: “Bir eylem vakası kapsamında aynı nedenle birden fazla tekil eylem gerçekleşmiş olabilir ama biz bunları bir vaka altında inceliyoruz. Eylem vakalarını ise üç grup altında tanımlıyoruz: işyeri temelli eylem vakası, genel eylem vakası ve dayanışma eylemi vakası.”
İşyeri temelli, genel ve dayanışma eylem vakaları
Bir işyerindeki sorunlar ya da talepler için o işyerindeki emekçiler tarafından yapılan eylemleri “işyeri temelli eylem vakası” olarak adlandırıyorlar. İşçilerin çalışma hayatına ilişkin genel taleplerini ya da çalışma hayatının ötesindeki politik taleplerini dile getiren, siyasal iradeye ya da kamuoyuna hitap eden işçi sınıfı eylemlerini ise “genel eylem vakası” olarak. Betül, “Örneğin, asgari ücret eylemleri, kıdem tazminatına ilişkin eylemler, 1 Mayıs eylemleri genel eylem vakası altında incelediğimiz eylemlerden” dedi. Bir grup emekçinin başka bir işyerindeki işçilerin mücadelesiyle dayanışmak için gerçekleştirdiği eylemleri ise “dayanışma eylemi vakası” olarak tanımlıyorlar. Bunun geçtiğimiz yıl yaşanmış örneği olarak, Polonez direnişi devam ederken farklı sektörlerden işçiler ve sendikaların Türkiye çapında gerçekleştirdiği dayanışma eylemlerini hatırlattı.
Betül 10 yıldır Türkiye çapında gerçekleşen işçi eylemlerinin dökümünü yaptıkları ve tahlil ettikleri raporda geliştirmiş oldukları kavramlardan bir diğeri hak geliştirme kavramı; mevcut çalışma koşullarını daha iyiye doğru geliştirmek, iyileştirmek için yapılan eylemleri tanımlamak için kullanılıyor. Hak savunma ise mevcut haklara yönelik bir saldırıya karşı mevcut hakları savunmak için yapılan eylemleri ifade ediyor. “Sendikalaşma, zam talebi, kadro talebi hak geliştirme özelliği taşıyan eylemlere; ücret gaspı, kıdem tazminatı gaspı ve işten atma gibi durumlara karşı yapılan eylemler ise hak savunma eylemlerine örnek olarak verilebilir” dedi Betül.
Pandemi döneminde, yani özellikle 2020 yılında kapanmadan dolayı işyeri temelli eylemlerin sayısında bir düşüş gözlemlemişler. O dönemde yüzbinlerce işçinin Kod-29 ile işten atılmış ya da ücretsiz izne çıkarılmış olduğunu hatırlattı. Bu nedenle o sene hak geliştirme temelli eylemlerden ziyade hak savunma temelli eylemlerde bir artış olmuş. “Fakat 2021 yılıyla beraber hak geliştirme eylemleri yeniden yükselişe geçtiğini söyledi. 2021’de %65 olan hak geliştirme temelli eylem oranı, 2022’de %72’ye çıkmıştı. 2022’nin ilk aylarındaki fiili grev dalgasıyla beraber işçilerin mevcut çalışma koşullarını geliştirmek ve özellikle ücret zammı talebiyle yaptığı eylemler bu artışın en temel sebeplerini oluşturdu” diye özetledi genel seyri.
Kadın işçilerin ağırlıklı olduğu eylemler
Betül’e işçi eylemlerinde kadın işçilerin varlık gösterdikleri eylemlerin oranının nasıl seyrettiğini ve 2024’te nasıl olduğunu da sorduk. Şöyle yanıtladı:
“2024, geçtiğimiz yıllara benzer şekilde, erkeklerin çoğunlukta olduğu eylemlerin ağırlıkta olduğu bir yıldı. Eylemlerdeki erkek ağırlığı, istihdamdaki erkek oranının kadın oranından fazla olmasıyla doğrudan ilişkili bir durum. Ayrıca 2024’teki eylem sayısının özellikle yüksek olduğu metal ve genel işler erkek yoğunluklu sektörlerdi. Öte yandan, 2023’te işyeri temelli eylemlerde kadınların sayısının erkeklere eşit ya da erkeklerden fazla olduğu vakaların oranı yüzde 20 iken, 2024’te bu oran artış göstererek yüzde 24 oldu.”
Tablo: 2024 yılı işçi sınıfı eylemleri
| Cinsiyet | Sayı | % |
| Sadece kadın | 11 | 2 |
| Kadın ağırlıklı | 25 | 4 |
| Kadın-erkek eşit | 107 | 18 |
| Erkek ağırlıklı | 274 | 47 |
| Sadece erkek | 172 | 29 |
Betül 2024’teki kadınların yoğunlukta olduğu eylemlere ve direnişlere baktıklarında, gıda, tekstil, metal, petrokimya ve tarım gibi işkollarında kadınların kötü çalışma koşullarına karşı sendikalarda örgütlenmeye çalıştığını ve bunun sonucunda genellikle işten atıldıklarını gördüklerini aktardı.
2024’e Polonez işçisi kadınların direnişi damga
Kocaaslan, 2024’e damgasını vuran kadın direnişlerinden birinin Polonez işçisi kadınların direnişi olduğunu hatırlattı: 30 yıldır işlenmiş et ürünleri üreten bir firma olan Polonez Et’in İstanbul Çatalca’daki fabrikasında 2024 Temmuz’a kadar yaklaşık 150’si kadın olmak üzere 354 işçi çalışıyordu. Sürekli fazla mesai yapmaya zorlanan ve yıllardır zam alamayan işçiler, temmuz ayında TÜRK-İŞ’e bağlı Tek Gıda-İş Sendikası’nda örgütlenmeye başladı. Betül kadınların sendikaya üye olmasının en temel sebeplerinden birinin de ustaların ve yönetimin onlara yönelik aşağılayıcı tavırları olduğunu kadın işçilerin ağzından aktardı:
“Bu süreçte çalışma ortamı, maaşlar, ustaların bizi hor görmesi, aşağılaması etkili oldu. Bizim üç arkadaşımız önce sendikaya üye oldu ve diğerlerini örgütlemeye başladı. Bize de bilgi geldi, siz de katılmak ister misiniz diye. Biz dört kadın olarak ‘tabii ki katılırız’ dedik, ‘örgütleriz’ dedik, ‘sendikanın ne olduğunu anlatırız’ dedik ki örgütledik de. Ve bu yüzden işten çıkardılar bizi. Bir gecede 360 işçinin 280’ini üye yaptık. Ve ertesi gün 13 kişi işten çıkarıldık.” 2
Betül Polonez’de kadın işçilerin ayrıca fabrikadaki ağır iş yükünden, mesai baskısından ve işyerinde alınmayan iş güvenliği önlemlerinden şikayetçi olduklarını hatırlattı. Seneye damgasını vuran eylemin sürecini özetledi: “Tüm bu kötü koşullara karşı sendikada örgütlenen kadın işçiler işten atıldı ve yaklaşık beş ay boyunca fabrika önünde direnişleri devam etti. Direniş sürecinde kadın işçiler birçok kez polis şiddetine ve gözaltına maruz kaldı, ters kelepçeyle yerlerde sürüklendiler fakat bir sonraki gün tekrar direniş alanındalardı. Aralık 2024’te ise seslerini daha iyi duyurabilmek ve “Anayasal Hak” yürüyüşünü başlatmak için Ankara’ya yürümek istediler. Yürüyüşleri engellendiği için adliye önünde açlık grevine başladılar. Ülke çapında yapılan dayanışma eylemleri ve boykot çağrıları ile Polonez işçisi kadınların direnişi tüm kadın işçilerin bir haysiyet direnişine dönüştü. 2025’in ilk günlerinde ise sendikayla Polonez patronu arasında yapılan anlaşmayla direniş sona erdi. Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapılan toplantıda, patronun işçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarını, iki ila yedi aylık sendikal tazminatlarını ve direnişle geçen beş aylık sürenin ücretlerini ödemeyi kabul ettiği açıklandı. Ancak işten atılan işçiler geri alınmadı.” Betül uzun soluklu ve işe iade ile bitmeyen direnişlerin sonunda kadın işçilerin hayatına nasıl devam ettiğinin, sendikaların kadınlara ne tür destekler sunduğunun konuşulması gereken bir konu olmaya devam ettiğinin altını çizdi. 3

TKIS Blinds ve Temel Conta direnişleri
Betül’ün 2024 yılında kadın işçilerin ağırlıkta olduğu eylemlere verdiği bir diğer örnek Tuzla Serbest Bölge’de perde üretimi yapan TKİS Blinds işçilerinin direnişi oldu.
Burada Ekim 2024’te TEKSİF Sendikası’nda örgütlendikleri için işçiler işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. Direniş Haziran 2025’e kadar devam etti. Kadınların fabrikadaki çalışma koşullarını ne şekilde anlattıklarını aktardı Betül:
“Düşük ücretlerimiz vardı. Mola saatlerimiz yeterli değildi. Biz yemekhaneye yürüyerek gidiyorduk. 10 dakika boyunca yol ve sırada beklemek 15 dakika sürüyordu. 30 dakikada ne yediysen, hızlıca yukarı çıkıyordun. Zaman kalmıyordu. Ücretlerimiz düşüktü. Kıdem farkımız yoktu. İşimiz yoğun emek isteyen bir iş. Bir perde en az bir saatte çıkıyor ve bunun her aşaması ağır iş aslında. Buna rağmen bize 20 ila 23 bin lira arasında maaş veriliyordu.”4
Yine 2024’ün Aralık ayında başlayıp hâlâ devam eden Temel Conta direnişini de Betül kadın işçilerin ağırlıkta olduğu işçi eylemleri arasında saydı. Bunun işçi sağlığı ve iş güvenliği meselesini gündeme getiren önemli bir direniş olduğunu vurguladı: “Petrol-İş Sendikası’nda örgütlenen işçiler, toplu sözleşme sürecinde patronun uzlaşmaz tutumu üzerine greve çıkmıştı. Kadınlar sıcak preslerle çalıştıkları üretim alanında gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı ve gerekli ekipmanlar verilmediği için sık sık iş kazası geçirdiklerinden bahsediyorlardı. Fabrikadaki en kritik işçi sağlığı problemi ise yaklaşık üç-dört yıldır kadınların kimyasal soluyarak çalışmak zorunda olmasıydı. Fabrikanın çevreye zehirli gaz saldığına dair şikayetler yapılmış ve bakanlıktan fabrikaya denetime gelmişler, bunun üzerine havalandırma kapatılmış, fakat patron taktırması gereken filtreyi bir maliyet unsuru olarak gördüğü için üretim alanındaki kimyasallar artık çevreye değil, kadınların ciğerlerine doluyormuş. Sabahtan akşama kimyasal soluyan kadın işçiler, günde iki-üç ağrı kesici içerek baş ağrılarını geçirmeye çalışıyorlarmış.”
Betül kadın işçilerin ağzından aktardı:
“Oradaki bu kimyasal kokusundan dolayı ciddi bir yorgunlukla geliyoruz eve. Eve gelince iş yapmamız da gerekiyor. Kendi kendimize böyle kavga ediyorduk sanki. İnsan yatıp uyumak istiyor. Ben ağrı kesici, kas gevşetici içiyorum sürekli, bunlarla çalışıyoruz yani.” 5
İşyerinin risk derecesi düşürülünce ücretler de düşmüş
Kocaeli Dilovası’nda toplu sözleşme sürecinde 145 işçinin işten atıldığı ve işçilerin sendika desteği olmadan kendi imkânlarıyla fabrika önünde direnişe geçtiği Esitaş Arteche direnişini de 2024 yılında kadınların yoğunlukta olduğu direnişlerden biri olarak hatırlattı Betül: “Döküm işi de yapıldığı için fabrika Ağır Riskli İşler kapsamına girdiği halde risk derecesi Orta Riskli İşler kapsamına düşürülmüş ve kadın işçiler daha düşük ücretlerle ve güvencesiz koşullarda çalıştırılmaya başlanmıştı. Bu koşullarda kadınlar sık sık iş kazası geçiriyor ve meslek hastalıklarından şikâyet ediyorlardı.”6
Esenyurt’taki Perfetti Gıda direnişini ise kadın işçilerin yer aldığı ve kazanımla sonuçlanan bir direniş olarak örnek verdi. Burada Tek Gıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra 180 işçinin ücretli izne çıkarılmış ve bir işyeri temsilcisinin işten atılmış olduğunu hatırlattı. Bu işyerinde Şubat 2024’te başlayan ve Ocak 2025’e kadar devam eden direniş, patronun sendikanın yetkisini kabul etmesiyle sonuçlandı ve TİS imzalandı. 7
Kopan parmağı bulamadılar, makine aldı gitti
Betül 2024’te yaşanan kadın işçilerin öne çıktığı eylemleri anlatmaya devam etti: “İzmir’deki Lezita grevi de kadınların ağırlıkta olduğu eylemlerden bir tanesiydi. 2022’de sendikalaştıkları için işten atılan ve direnişe geçen Lezita işçileri, 2024’te patron toplu sözleşme sürecini kabul etmediği için greve çıkmıştı. Kadın işçiler, Lezita’da -4 ile -7 derece arasında değişen soğukluklarda, fazla mesailerle uzun saatler boyunca çalıştıklarını ve bunun karşılığında kıdem farksız asgari ücret aldıklarını anlatıyorlardı. Kadınların erkek işçilerden hem daha düşük ücret alması hem de daha kötü muamele görmesi de bir diğer gündemdi. Diğer vakalara benzer şekilde, Lezita fabrikasında da işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmıyordu ve birçok kez iş cinayetleri yaşanmıştı.”
Betül yine kadın işçilerin dilinden aktardı:
“Eldiven verilmiyor bize, benim o an orada elim kırılsa, bir şey olsa araba üstüme devrilse, kolum şişse, parmaklarıma bir şey olsa yine fabrika beni korumuyor, aslında o arabayı benim çekmem yasak. Ama yasak olan her şey bizim üretimde var. İşçi sağlığına, iş kazalarına dair hiçbir şey yok yani. Bir arkadaşımızın parmağı ve orta parmağı yarı yerinden koptu gitti, onu götürdüler hastaneye. Aradan daha 5-10 dakika geçmedi, hemen düğmeye bastık, üretime devam ettik. Parmağı aradılar, bulamadılar zaten, makine aldı gitti. İnsana hiçbir şekilde değer verilmiyor. 30 yaşlarında bir adam öldü, fabrika onu suçlu çıkardı; o hata yapmış, orada suçluymuş. Sevkiyatta çalışıyormuş, mal devrilmiş üstüne. O da öyle öldü gitti.” 8
Belediyelerde eyleme geçen kadın işçiler
2024 yılında sadece sanayi işçisi kadınların değil, belediye işçisi kadınların da birçok direniş gerçekleştirdiğini söyledi Betül.
Çiğli Belediyesi’nde işten atılan işçilerin direnişini 9 ve Çankaya Belediyesi’ne bağlı olarak Çankaya Evleri projesinde taşeron olarak öğretmenlik yapan kadınların direnişini 10 buna örnek olarak verdi.
Kadın işçilerin ‘genel eylemlere’ katılımı
Betül yine 2024 yılında kadın işçilerin “genel eylem” olarak kategorize ettikleri politik talepleri dile getiren birçok eylemi de örgütlediğini aktardı: “Sendikaların çağrıcılığında yapılan 8 Mart ve 25 Kasım eylemleri, kadın cinayetlerine karşı yapılan eylemler ve Eğitim-Sen üyesi kadınların kıyafet baskısına karşı yaptıkları eylemler bu tarz eylemlere örnek verilebilir.”
“Kadın işçi sağlığı ve iş güvenliği en hayati gündemlerimizden olmalı“
Sonuç olarak Betül son rapordaki bilgileri özetleyerek “2024 yılı boyunca farklı sektörlerden kadın işçiler düşük ücretlere ve hayatlarını riske atan çalışma koşullarına karşı sendikalarda örgütlendi, işten atıldı, fabrika önünde aylarca direndi, direniş alanlarında devlet şiddetine maruz kaldı fakat insanca ve haysiyetli bir yaşam talebinden vazgeçmedi” dedi ve şunları ekledi:
“Geçtiğimiz hafta, Kocaeli’ndeki kaçak parfüm atölyesindeki kadın işçi katliamı hepimizi derinden sarstı. Bu atölyedeki koşulların Türkiye’nin dört bir yanındaki kadın işçiler için çok benzer olduğunu biliyoruz. Kadın işçiler her gün “şans eseri” bir iş cinayetinden kurtuluyor ve çalışmaya devam ediyor. Bu yüzden kadın işçi sağlığı ve iş güvenliği meselesi en hayati gündemlerimizden biri olmak zorunda.”
1https://emekcalisma.org/2025/10/13/2024-isci-sinifi-eylemleri-raporu/
2 https://www.kadinisci.org/polonez-et-fabrikasi-direnisindeki-kadin-isciler-anlatiyor-konusma-hakkimiz-yoktu-ac-karninizi-doyurduk-diyorlardi/
3 https://www.kadinisci.org/polonez-direnisinin-kadin-iscileri-ne-kazandi-ne-kazanamadi/
4 https://www.kadinisci.org/tkis-blinds-direnisi-kadinlar-birlesemez-dediler-biz-basardik/
5 https://www.kadinisci.org/bornova-temel-contada-yeni-yilda-isciler-grevdeydi-kadinlar-isci-sagligini-gozeten-bir-toplu-sozlesme-istiyor/
6 https://www.kadinisci.org/esitas-direniscisi-kadinlar-calisirken-olmek-istemedik/
7 https://www.kadinisci.org/sendikadan-cikmazsan-buyu-yaparim/
8 https://www.kadinisci.org/lezita-iscileri-grevde-en-agir-isleri-kadinlar-yapiyordu/
9 https://www.kadinisci.org/kadin-isciler-cigli-belediyesine-yuk-olmus/
10 https://www.kadinisci.org/taseron-ogretmen-mi-olur/