aile yılı yani direniş yılı

pembe yaka’dan senem, yeniden gündeme getirilen 11. yargı paketini, “aile yılı” kapsamında görüyor ve lgbti+ varoluşun zor gücüyle bastırılmaya çalışılması anlamına geleceğini söylüyor ve ekliyor; “bu yıl ‘aile yılı’ olduğu kadar direniş yılıydı”
Paylaş:
ayşe düzkan
ayşe düzkan
ayseduzkan@hotmail.com

iktidarın rafa kaldırdığı, lgbti+’larla ilgili yargı paketi tekrar gündeme geldi. chp grup başkan vekili gökhan günaydın, kaos-gl’ye yaptığı açıklamada taslağı görmediklerini, tbmm’ne ve komisyona gelmediğini söylerken dem milletvekili özgül saki, çok isabetli bir şekilde, iktidarın hazırlığını yaptığını, toplumun refleksini öğrenmek için tasarıyı basına sızdırdığını tespit ediyor. malum, yasada suç olarak görünen bazı edimler artık “meşru” suç. eşcinsel ve trans varoluşu suç olarak kodlayan bu yasa, aynı zamanda, zaten epeyce meşru olan, lubunyalara yönelik şiddeti daha da cezasız hale getirecek. pembe yaka’dan senem konuyla ilgili sorularımızı cevapladı.

-bu yasa tasarısının lubunyalar için anlamı nedir?

Öncelikle konuyla ilgili bilgiyi Kaos GL’nin haberciliği sayesinde edindik. 11. Yargı Paketi’ne dair 5 Ekim günü yayımlanan değerlendirmede, lubunyalar için ne anlama geldiği açıkça belirtilmişti. Kamuoyunda en çok tartışılan madde, “Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” maddesi oldu.
Bu noktada, toplumsal cinsiyet karşıtlığının en sert yasalaştığı ülkelerde bile görülmeyen bir denetim ve cezalandırma mekanizmasının devreye gireceğini öngörebiliyoruz. “Aile yılı” olarak açığa çıkan ve bu tasarıyla karşımıza çıkan şey, varoluşlarımızın zor gücüyle bastırılmaya çalışıldığı anlamına geliyor. Bu durum LGBTİ+’larda hem kaygı hem korku yaratıyor; ama bu yıl, “aile yılı” olduğu kadar aynı zamanda direniş yılıydı. Bu tasarı, lubunyalar için bir direniş yılı anlamına da geliyor.

-tasarının emekçi lubunyalar için nasıl sonuçları olacak?

Kaos GL’nin kamu ve özel sektörde LGBTİ+ çalışanların deneyimlerine dair raporlarında da ortaya koyduğu üzere, açık LGBTİ+’lar halihazırda işyerlerinde sistematik ayrımcılıklara maruz kalıyor. İşsizliğin oldukça yüksek olduğu bir dönemdeyiz ve iş bulabilmek için kendine yaptığın yatırımın yüksek olması gerekiyor. Bu “kendine yatırım” iyi bir sosyal çevre, çoğu zaman aile desteği, maddi güç gibi unsurları da gerektiriyor.
Bir LGBTİ+ olarak bu kaynaklara erişim zaten zorken, “aile yılı” adı altında nefreti ve saldırıları meşrulaştıran bir tutum izlendi. Bunun yasalaştığı noktada, artık kamusal bir soyut meşruluk değil, doğrudan cezalandırıcı bir hukuk diliyle yıldırıcı, caydırıcı bir şiddet başlayacak.
LGBTİ+’ların emek alanındaki varlığı hâlihazırda şikayetlerle, yıldırmalarla sürerken; bu tür yasalar, emek alanlarında LGBTİ+’ların daha ucuza, daha güvencesiz çalıştırılmasının önünü açabilir. Başka bir deyişle, bu tehdit, lubunyaların emeğinin istismarını derinleştiren bir araç hâline gelebilir.

-sendikalardan beklentileriniz neler?

Aslında bu yasa tasarısına bağlı olarak sendikalardan “ayrıca” bir talebimiz yok; çünkü biz nefret yürüyüşleri başladığı zamandan beri tüm sendikalara birlikte yürünecek bir yol önerisiyle gittik. Bu bugün için de geçerli.
Elbette kamusal alanda dayanışma mesajlarını, destek paylaşımlarını ve bir araya gelme çağrılarını görmek isteriz. Ancak burada yalnızca LGBTİ+’lara yönelik bir şiddetten bahsetmiyoruz. Bu yasa tasarısı, tüm toplumu —özellikle de muhalif kesimleri— zapturapt altına almak için kullanılan bir araç hâline geliyor.
Dolayısıyla sendikaların, bunu kendi üyelerine ve kitlelerine aktarabilmesi, dayanışmayı güçlendirecek en önemli adımlardan biri olacaktır.

Fotoğraf: Agos

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!