Yazarın Diğer Yazıları

Fitnat Durmuşoğlu
Fitnat Durmuşoğlu
fitnat.d@hotmail.com
1983 Britanya’da büyük toplumsal çekişmelerin yaşandığı bir yıldı. Liverpool’da yüksek düzeyde sınıf mücadelesi yaşanıyordu ve kadın işçiler bu eylemlerde önemli rol oynuyorlardı.
1974’te kadınların sendika liderliğine yardımcı olmak ve TİS görüşmelerinde kadın sorunlarına daha fazla ağırlık vermek için kurulan ilk ulusal sendikal kadın örgütü İşçi Sendikası Kadın Koalisyonu’nun (CLUW) kurucularından olan Myra, bu konferansa başkanlık yaptı. CLUW’un ilk konferansına ülke çapında 82 işçi sendikası’ndan 3.000’den fazla kadın katıldı.
ABD işçi hareketinin en önde gelen kadın örgütçülerindendi. 1919 yılında 8 bin telefon operatörü genç kadının altı gün sürdürdüğü greve öncülük etti. Kadınların evlendikten sonra da ücretli işlerine devam edebilmesi, eşdeğerde işe eşit alması ve daha iyi koşullarda çalışması için yaşamı boyunca mücadele etti.
Avusturya’da sosyal demokrat kadın hareketinin öncülerindendi. Tütün ve ev işçisi kadınların örgütlenmesinde çalıştı. Gazetecilik yaptı. Avusturya Ulusal Parlamentosu’na giren ilk sekiz kadından biriydi. Hitler’in Avrupa’da yükselmesiyle birlikte hapis yattı, sürgün yedi. Gittiği her yerde kadın hakları için mücadele etti.
ABD’nin Colorado eyaletinde madencileri destekleyen bir gazetede çalışıyordu. Madenciler 1903 yılında grev nedeniyle tutuklandığında bunu kamuoyuna duyurdu. Gazetesi basıldı, arkadaşları gözaltına alındı; ama o yılmadı. Tipografi Sendikası’nın yönetimine geldi ve daha sonra hayatı boyunca sendikacılık yaptı.
Rus devrimci ve feminist Elisabeth Dmitrieff, 20 yaşındayken Paris Komünü’ne katıldı. Ona göre, işçi sınıfından kadınların maruz kaldığı eşitsizlik, ayrımcılık ve sömürünün sona erdirilmesi, Komün’ün asli görevleri arasındaydı. Bu amaçla Kadınlar Birliği’ni kurdu, kadın işçilerin hakları için mücadele etti.
Artan konut kiralarını ödemeyi reddeden Glasgowlu kadınların direnişine, 20 bin işçinin katıldığı 1915 Kira Grevi’ne liderlik etti. Kadınların Barış Haçlı Seferi’ni kurdu, savaşa karşı çeşitli kampanyalar yürüttü. Çamaşırhanelerin, kreşlerin kurulması, çocuklu kadınların emeklilik hakkı için mücadele etti.
Anne ve babası Almanya göçmeniydi. O, Brooklyn’de dünyaya geldi. Oy hakkı hareketini desteklemesinin yanı sıra kadın işçilerin sorunlarıyla da ilgileniyordu. Bu ilgi onu Kadın Sendikalar Birliği’nin başkanlığına ve Chicago Emek Federasyonu’nun yönetim kurulu üyeliğine kadar götürdü.
Hizmetçi olarak başladığı işçilik yaşantısını, Lenin Tersanesi’nde kaynakçı ve vinç operatörü olarak sürdürdü. Bağımsız Liman İşçileri Sendikası’nı kurarak tersane işçilerini örgütledi. Grevlerde en öndeydi. Ücret ayrımcılığına karşı da mücadele etti. Hapse girdi, açlık grevi yaptı. Hayatı mücadele içinde geçti.
Küçük yaşta çalışmaya başlayan Anna Rabe, vasıfsız işçiler için bir sendika kurdu. Alman Sosyal Demokrat Partisi’ne üye oldu ve Naziler iktidara gelince tutuklandı. Yıllarca sürgünde yaşadı. Alman sendikalarında kadın sekreterliği görevine getirilen ilk kadın olan Rabe, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra erkek sendika ve sendikacılarla yolunu ayırdı.
Siyah olduğu için tütün fabrikasında düşük ücretle, sağlıksız koşullarda çalışıyordu. Winston-Salem’deki tütün işçilerini örgütledi, greve gittiler. Bu grevden kadınların yönettiği Yerel 22 Sendikası doğdu. Yaptıkları grev ve direnişlerle ülke çapında seslerini duyurdular. O, pek çok siyah kadının rol modeliydi.
Babası maden, annesi ev işçisiydi. Madenciler Federasyonu’nun Kadın Komitesi’nde, kadınların toplumsal yaşamda daha fazla yer alması için çalıştı. Grev ve direnişlerde en öndeydi. Öldükten sonra, Michigan tarihinin en önemli ama unutulmuş kadınlarından biri olarak onurlandırıldı.
New York’ta annesi gibi hazır giyim sektöründe dikiş makinesi operatörü olarak çalışmaya başladı. Dünya Kadın Konfeksiyon İşçileri Sendikası’na üye olarak aktif sendikal yaşama girdi. Pek çok greve katıldı. Kadın terzilerin eşit ücret mücadelesini örgütledi.
İşçi ailesinden geliyordu. 14 yaşında çalışmaya başladı. Terzi çıraklığından sosyalist parti üyeliğine, oradan Weimer Cumhuriyeti Meclisi’ne kadar geldi. Ama onun asıl derdi, işçi sınıfından kadınlara eşitlik mücadelesini anlatmak, onların yaşamını iyileştirmekti. Savaşa ve Nazilere karşıydı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!