Habertürk’e yönelik operasyon bir kere daha medyada kadınların yaşadıklarını ortaya döktü. Kadın gazeteciler ve sendikalar, medyadaki tacize, şiddete, baskıya, mobbinge, işten atma tehditlerine karşı sessiz kalmamak gerektiğine dikkati çekerek, “Taciz paylaşıldıktan sonra utanç biter, mücadele başlar. Sendikal örgütlenme, kadın gazeteciler için hayati bir önem taşıyor. Susmak zorunda değilsiniz, yalnız değilsiniz. Örgütlü mücadele, erkek egemen medyaya karşı en güçlü araçtır” dediler
2026 Yılı Bütçesi bizleri şaşırtmadı ama öfkelendirdi. Kadınların güçlenmesine, sosyal haklara ayrılan bütçe çok kısıtlıyken savunmaya ayrılan bütçe birçok bakanlığın toplam bütçesinden bile fazla. Diyanet’in açtığı Kuran kurslarına Aile Bakanlığı’nın bütçesinden kaynak aktarılıyor. Bütçeyi DEM Milletvekili Zeynep Oduncu Kutevi ve EMEP Milletvekili Sevda Karaca ile konuştuk
File Market işvereni, ihbar ve kıdem tazminatı ödememek için, sendikalaşan 24 işçiyi Kod 49 ile işten çıkarttı. Ama işler beklediği gibi gitmedi, işçiler haklarını alana kadar direnmekte kararlı ve Salı ve Perşembe günleri herkesi direniş alanına bekliyorlar
25 Kasım’da Taksim Tünel’de bir araya gelen binlerce kadın, yolların kapatılmış olmasına rağmen, uzun yıllardır eylemlere kapalı olan İstiklal Caddesi’nde yürüdü. Eylemin önde gelen temaları, Dilovası’nda yanan kadınlar, Rojin Kabaiş ve faili gizlenen kadın cinayetleri, 11. Yargı Paketi, savaş ve cezasızlık politikası oldu
İSİG Meclisi İstanbul Sözcüsü Serpil Ünal, erkek işçiler dikkate alınarak hazırlanmış işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin kadınları korumadığını ifade ediyor. Ünal, “Yoksulluk da kadına karşı kullanılıyor. Bir kadın ne kadar yoksulsa o kadar düşük ücrete çalıştırılıyor. Yoksulluk kadına bir şiddet olarak işyerinde tekrar dönüyor. Kadınlar küçük atölyelerde, merdiven altı işletmelerde, güvencesiz ve tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Çoğu zaman sigortaları olmuyor” diyor.
Kadın işçiler, 25 Kasım’da erkek-devlet şiddetine karşı sokaklarda ve alanlarda olacaklarını vurgulayarak, “Her 25 Kasım’da alanlardayım çünkü şiddet her yerde. Şiddet evde, iş yerinde, okulda, üniversitelerde, fabrikalarda. Evde erkeğin kahrını, işyerinde de patronun kahrını çekiyoruz. Yaşamımıza, emeğimize sahip çıkmak için sokaklarda olacağız” diyor.
Kaos GL’nin yaptığı araştırma, çalışma yaşamında LGBTİ+lara yönelik ayrımcılığı, nefret söylemini gözler önüne seriyor. KAOS GL Savunuculuk Koordinatörü Defne Güzel, “Bizler ayrımcılığa karşı bizi koruyacak yasalar, kurum içi eğitimler ve kurum içi ayrımcılık yasağı talep ediyoruz. Örgütlü mücadele ve dayanışma ağları da bir o kadar kritik. LGBTİ+’ların talepleri net, özgürlük, görünürlük ve eşitlik” diyor
Tapeten Mensucat fabrikasında çalışan kadın işçiler, kötü çalışma koşulları, eş değerde işe eşit ücret alamama, hijyenik olmayan çalışma ortamı, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve sendikal haklar için grevde. EMEP Milletvekili Sevda Karaca ve TEKSİF Örgütlenme Uzmanı Pembe Maden, “ Tapeten patronu kadın işçilere aileleri üzerinden gözdağı vermiş. Sendikalı kadın işçileri kadın sağlığını ciddi biçimde etkileyen, erkek işçilerin çalıştığı kimyasalla işlem yapılan bantlara sürmüş” dediler.
Bağımsız Emek Sendikası temsilcisi Eda Taş, SUWEN’in e-ticaret deposunda çalışırken “Şirket kültürüne uyum sağlamama” gerekçesiyle işten atıldı. Taş, A Milli Kadın Voleybol Takımı sponsorluğuyla övünen SUWEN’de kadın işçilerin, taciz, cinsiyet ayrımcılığı, baskı ve mobinge maruz kaldığını anlatıyor. “Seni daha ağır işe veririm gibi tehditler vardı. Bu tehdit, baskı ve mobing sadece kadın işçilere yapılıyordu. Hem kendimin hem de tüm kadınların sesi olmak istedim. Bunun içinde sonuna kadar mücadele edeceğim” diyor.
İzmir’de iki sendikacı kadın tutuklandı. Bu zaten sendika yönetimlerine gelebilen çok az sayıda kadın açısından çok önemli bir tehdit. Konuyla ilgili konuştuğumuz Genel- İş İzmir 8 No’lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Özgür Martin, “Tutuklamalar, kadınlara gözdağıdır. Biz buna boyun eğmeyeceğiz. Deniz ve Mine’yi yalnız bırakmayacağız. Herkesi dayanışmaya çağırıyorum” diyor.
Sarar mağazalarında geçinemedikleri için greve çıkan kadın işçiler, düşük ücretin yanı sıra cinsiyet temelli saldırılarla da boğuşuyorlar: “Erkeklere göre daha az kazanıyorum. Yöneticiler genelde erkek kadın işçilerin önü kapatılıyor. Regl izni yok, ağır işler sağlımızı bozuyor. Tüm kadınlardan destek bekliyoruz” diyorlar.
Kadın işçiler asgari ücret ile geçinmediğini vurguluyor. Hele evi tek geçindiren sizseniz ya da çocuklu çocuklu bir kadınsanız haliniz duman. Aynur’un dediği gibi; “Asgari ücret tek maaş bir de bekar bir kadınsan ya savaşçı olacaksın ya pes edip bir erkeğe muhtaç olduğunu kabullenip kişiliğinden vazgeçeceksin.”
Taban maaş hakkının Öğretmenlik Meslek Kanunu’na eklenmesini isteyen özel sektörde çalışan öğretmenler İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde Eğitim Nöbeti tutuyor. MEB’in taleplerini görmezden geldiği öğretmenler baskılara rağmen eylemlerine devam ediyor. Kreş, regl izni, servis, eşdeğerde işe eşit ücret talep eden kadın öğretmenler güvenceli çalışmak istiyor.
Gazeteciler, çalışırken darp ediliyor, şiddete maruz kalıyor. Gözaltına alınıp, tutuklanıyor. Birçok gazeteci sadece haber yaptığı için yargılanıyor. Kadın gazetecilerin haber peşindeyken yaşadıkları sorunlar çok daha ağır; cinsel tacize maruz kalıyor, tecavüzle tehdit ediliyor. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde kadın gazeteciler ile Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumu, yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerini konuştuk.