Bir otelde temizlik işçisi olarak çalışan Ayşe: “Ellerim kollarım bütün işi ezbere bilir”

Onu birlikte çalıştığımız işyerinde tanıdım. 27 yıldır otellerde temizlik işçiliği yapıyor. 10 yıl önce “yıllarca sırtımda taşıdığım yük” olarak nitelendirdiği kocasından ayrılmış. Sigara en iyi dostu, birini bitirmeden diğerini yakıyor. Ayşe’nin hikayesi esasen emeği ile geçinen pek çok kadının ortak hikayesi. Kulak veriyoruz.
Paylaş:

Ayşe 58 yaşında dört çocuğu var; üçü evlenmiş küçük kızıyla birlikte yaşıyor. 10 yıl önce kocasından boşanmış ve 27 yıldır otellerde temizlik işçiliği yapıyor. Kızı üniversite öğrencisi, seneye mezun olacak, diye gururlanarak anlatıyor.  

Onunla temizliğini birlikte yaptığımız otelde tanıştık. Bütün hikayesini bir molada anlattı; Ayşe’ye çay, kendime kahve aldım yan yana oturduk. Birinci sigarayı içti onu söndürmeden ikinciyi yaktı bitirdi. Daha sonra üçüncü için eli cebine gitti.  Elini tuttum “dur az soluklan” dedim. Bekledi…  Çayından bir, iki yudum içti, çakmağını aldı, sigarasını tekrar yaktı. Derin bir nefes çekip üfledi sigarasını elinde salladı “bak bu benim” dedi.

Ayşe camlara tırmanırken, duvarları silerken, tuvaletleri temizlerken hep ona sarılmış. Sigarayı kendine dost bilmiş, son dönemlerde sigaraya zam gelince kendine bir tütün sarma makinesi almış.  Sait Faik hikayelerinden çıkmış gibiyiz, sigara dumanı eşliğinde hayatını, hayatlarımızı konuşuyoruz.

10 yıldır bu otelde çalışıyormuş. İşini sevdiğini söylüyor ama bu cümlenin ardında bir mecbur olma durumu da var, “sevmeyip te ne yapacaksın” haklı. Ücreti iyiymiş ama ne kadar olduğunu açık etmiyor, “kurcalama” diyor; çünkü burada kimse kimseye ücretini söylemiyor. Geldiği ve çıktığı saatler belli olduğu ve haftada bir bahşiş aldığı için işine “iyi” iş diyor. Kendi de iyi bir işçi benim çalışmamı eleştirir; “Sosyete gibi çalışma, bak benim gibi çalış” diye çok öğüt verdi bana… Yüzü her zaman sert, nadir gülüyor.

Hal hatır soranları seviyor

Ayşe öğrenmeye çok açık. İlkokul mezun ama otelde çalışırken, İngilizce öğrenmiş, müşterilerle çat- pat konuşuyor. “Bu işte bir dil bilirsen, çok iyi” diye fikrini dile getiriyor. Hal hatır soran müşterileri seviyor, kendine değer verildiğini görmek moralini düzeltiyormuş.

Çalışırken sinirli ve titiz olduğunu belirttikten sonra şöyle devam ediyor: “Pek kimseyle anlaşamam ama işimi iyi yaparım. Bakma sen, benim böyle kısa boylu kilolu olduğuma, çok iyi çalışırım.  Sabah gördün işte o koca yorganı nasıl bir çırpıda söküp temiz nevresimi, hemencecik yüzledim. Yastıkların ağzı cama bakacak, bir de hiç leke olmayacak. Yatağı kendine doğru çekeceksin ki çarşafı jilet gibi geçiresin. Bu işte çevik olacaksın hasta olsan da şikayet etmeyeceksin.” 

Yüzünde hafif bir gülümseme ile anlatmaya devam ediyor. “Ellerim kollarım yapacağım bütün işi ezbere biliyor. Dikkatli bakıyorum bak biz burada otururken ellerim gidip şu işleri yapar.  Yıllardır ekmeğimi böyle kazanıyorum. Bu sırttan ne terler aktı.

Konu boşandığı kocaya geliyor. Adam hiç düzenli çalışmamış. Çalıştığını içkiye yatırıyormuş. Yetmediğinde Ayşe’nin kazancına el atıyor. Daha önceki işyerinde hacca gitmek için bir miktar para biriktirmiş, adam bu parayı alıp içkiye yatırmış. Bu olaydan sonra boşanmaya karar veriyor.

“Koca diye yıllarca sırtımda taşıdım”

Evde zaten hep bir huzursuzluk, kavga, gürültü varmış. Büyük kızı, oğlu kurtulmak için erkenden evlenip gitmişler. Ona göre çocuklar evden kaçtılar. “Uyuzun adını ağzıma almak istemiyorum. Bütün parasını içkiye yatırıyordu” diyor.  Boşanmak için uzun süre beklediğini, yaşlandıkça korkularının artığını ama çocukların desteği ile işi noktalayabildiğini anlatıyor. “Yıllardır koca diye sırtında taşıdım sonunda sırtımdan attım dünyalar benim oldu.”

Otelde en kıdemli o olduğu, işi çok iyi yaptığı için en lüks odaların temizliğini ona veriyorlar.

Bazen o odalara girdiğimde arkama bakmadan kaçmak istiyorum pislik içinde eşyaların yerleri değişmiş.  Çöpe atılacakları ortalığa bırakmalar… Her tarafı silip süpürüp yıkıyor, kurutuyorum.  Mis gibi yapıyorum.  Bahşişleri hak ediyorum…”

Her sabah 06.00’da kalkıp 06.30 servise biniyor ve 07.00’da işyerinde oluyor. İşten önce otelin yemekhanesinde tüm çalışanlar kahvaltı yapıyorlar. Sonra arabaya poşetleri, temiz çarşafları, elektrik süpürgesini, temizlik malzemelerini yükleyerek çalışacağı odalara giriyor. Arabayı çekmek ve itmek özel bir güç gerektiriyor. Ayşe bir süredir kadın doğumcuya gidiyor, hastalığını söylemiyor ama eli göbeğinin altında sürekli ağrıyan yerde… 

Çalışma koşulları zaten ağır yaş aldıkça giderek daha ağır hale geliyor. “Çevrede otelde güzel para alıyormuşum diye konuşuyorlarmış. Hele gelip benim halimi görseler tişörtüm günde kaç kere üzerimde ıslanıp kuruyor. Bugüne kadar çook insan geldi, çalışamadılar bırakıp gittiler. Ama ben bu yaşta hâlâ kendi mücadelemi veriyorum.

Üç ay sonra emekli olacak, kızının mezuniyetine ise bir yıl kaldı. Hayali emekli olup kendine başını sokacak bir ev almak… Mola ve sohbet bitiyor. Herkes odalara kendi hikayesine dönüyor.  

Fotoğraf: Özgür Kocaeli

Paylaş:

Benzer İçerikler

Ameliyat edilen hastaların üçer beşer adım attıkları hastane koridorları, koridorlarda turlarken tanışan kadınların dertleştikleri, ağrı/sızılarını azaltmak için birbirlerine tavsiyelerde bulundukları/destek oldukları sosyal mekanlara dönüşüyor. Hastanedeki tüm kadınların sabah rutinleri Müge Anlı’nın Tatlı Sert programını izlemek, geriye kalan zamanlarda ise çilekeş hayatlarında onları ameliyat masalarına taşıyan etmenleri paylaşmak. Liste başı koca şiddeti.
Kadınların yoğun olarak bulunduğu bir sektörde çalışıyorum. Dolayısıyla pek çok kadının hikayesini birinci elden dinleme fırsatım oluyor. Aynur da onlardan biri, baskıcı bir aile, dayakçı bir koca, geçim sıkıntısı. Kısır döngüden ücretli çalışmaya başlayınca çıkabilmiş. Şimdi “kendi ayakları üzerinde durduğu” için övünüyor.
Nektarin işçisi Gülcan 32 yaşında ve 10 yaşından bu yana tarım işçisi olarak çalışıyor. Meyve toplamak için gece 03.00’da yollara düşüyor. Yevmiye usulü sigortasız, düşük ücretle her türlü riske açık bir iş bu. Hikayesini ondan dinliyoruz.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!