Bodrum Divan Pub’da Kod 46 ile işten atılan Edanur: “Tek başıma mücadele vermeye devam edeceğim”

Edanur 24 yaşında yetenekli, kendine güvenen bir kadın, üç yıldır Bodrum Divan Pub’da çalışıyor. Kadınları sevmeyen bir erkek yönetici ve arkadaşlarının mobbingine uğradı ve daha sonra işten atıldı. Şimdi hukuk mücadelesi veriyor.
Paylaş:
Seval Öztürk
Seval Öztürk
sevalozturk18@gmail.com

Edanur Kulak, Divan Pub Bodrum’da hostes olarak çalışıyor. Kendisine yapılan mobbinge karşı çıktığı için gerekçe gösterilmeden Kod 46 ile işten atıldı. Bunu kabul etmedi ve dava açtı. Koç Holding yönetimine seslenerek haksızlığın düzeltilmesini isteyen Edanur ile işten atılma ve dava sürecini konuştuk.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Edanur Kulak. 29 yaşındayım. 8 yılı aşkın süredir Bodrum’da tek başıma yaşıyorum.

Divan Pub Bodrum’da ne zamandır çalışıyorsun?

Divan Pub Bodrum’da üç yıldır çalışıyordum. Garson olarak girdim ilk olarak işe ardından hostes oldum. Sonrasında da nerede bir açık varsa o kısımda çalışır oldum.

İş yerinde neler yaşandı?

İlk işe girdiğimde farklı bir müdür ile çalışıyordum. Şu anki müdürümüz bizimle birlikte çalışandı ve arkadaşımızdı da aynı zamanda. Ben şu anki müdür olan Onurhan Bey ile sorun yaşadım. Sürekli olarak ben bilirim ben istersem her şeyi yaparım tavırları vardı. Kadınlarla çalışmaktan nefret eden biri. Özellikle ondan bilgili bir kadın olsun asla istemiyordu. Ben de neredeyse bu bölümde tek kadın çalışandım. Mutfak bölümü vs var ama mutfak ve servis yönetimi farklı. Mutfak hariç serviste çalışan tek kadın bendim. Kaptanlık kadrosu boşaldı. Ben de üç yıldır orada çalışıyorum ve hakeden kişi de benim. Genel olarak firmanın politikası da bu; içerideki deneyimli kişiyi yükseltmek önceliği ve kadın çalışanların yükselmesini de önemsiyor. Ama Onurhan Bey’in insan kaynakları ile arası o kadar iyi ki istediğini yaptırıyor. Hiç bu sektörde çalışmamış başka bir kadını kaptan yani yönetici yaptı. Kadın ile bir sorunum yok saygıda kusur da etmem ama bana yapılan haksızlık. Tamam hadi bu oldu ama Onurhan Bey’in iş yerinde olumsuz davranışları vardı. Bunları İnsan Kaynakları’na ve oradan sonra da Etik Hattı’na yazdım. Her şeyden önce bunlara dikkat edilmesi gerekiyordu. İstersem 25’e 2’den, istersem işte hırsızlıktan sizi çıkartırım diye bağıra bağıra söylüyordu. Tazminat vermem, ben istersem öyle yaparım falan. Bak, diyordum ki arkadaşım, arkadaşın olarak konuşuyorum, böyle şeyler söyleme. Bunu söylemiş olman bile çok yanlış. Gitsin istediği yere şikayet edebilir, diyordu. Ben bunu etiketine yazdım hem kendimi güvensiz hissediyorum artık. Eğer dedim bir ayrılık sürecine girilecekse de doğru bir kodla, haklarımı alarak ayrılmak isterim yani. İnsan kaynaklarına ettiğim şikayette bile vardı. Hani tuvalete gitmek yasak, böyle şeyler yaşıyorduk. İş yok, doğru düzgün aslında.  Sadece bana karşı değil, herkese karşı böyleydi. Ben de insan kaynaklarına bir şikayette bulundum. Sonra bunlarla ilgilendiler, işte kameralardan izlenmeye başladı. Geldiler, herkesle konuştular. İnsan Kaynakları geldiğinde de söyledim yani yönetimle alakalı bir problem var. Bunların çözülmesini istiyorum çünkü ben işime odaklanıp çalışmak istiyorum. Bana dediler ki çok hızlı bir şekilde çözüm bulacağız bu duruma. Sonra hiçbir şey olmadı. Sonra zaman geçtikçe daha çok arttı.

Birimdekilerle konuşmadan şikayet asılsız dediler

Şunlar da oldu; Etik Hattı’ndan beni aradıklarında birkaç soru sordular. Sonra insan kaynakları aradı. Dedi ki biz birimdekilerle konuşacağız. Etik hattı da aradı. Birimdekilerle konuşulmuş. Şikayetleriniz asılsız. Ben dedim ki kimseyle konuşulmadı. Bizim çalışan arkadaşlarla da konuşuyorum. Kimseyle konuşulmamış. Dedim ki konuşulmadı. İnsan kaynakları yalan söylüyor. Tamam biz kendimiz arayacağız dediler. Kendileri aradıklarında zaten ortaya çıktı. Sonrasında bunlar sürekli böyle bana savunma tutmaya çalışıyorlardı İnsan Kaynakları. Ben de avukatımla zaten o süreçte beraber ilerliyoruz. Savunmamı yazdırıyor, işte yazmam gerekeni. En son savunmada her zaman girdiğimiz bir yer, ofis zaten hani. Tamam kaptanlık görevlendirmem belki yoktu ama üç yıldır oradayım ve işte kasasına varana kadar bankaya parayı ben teslim ediyorum. Hiçbir problem yoktu. Üç yılın sonunda çıkartmak için yetkim olmadığı halde o ofise girmemden dolayı tutanak tuttular. Avukata gönderdiğimde avukatım zaten direkt şöyle dedi. Altı günümüz var. Hiçbir şekilde savunma yazma bekle dedi. Bunlar çıkarmak için yapmışlar. Bunun öncesinde biz noterden istifa verecektik. Öyle çıkış yapıp öyle savaşacaktık. Sonra, ertesi gün direkt savunmayı bile beklemeden zaten bana bir mesaj geldi. İş akdin feshedilmiştir. Avukata söyledim. Avukat da beklediğimiz gibi ilerliyor. Baktığımda evet, dava yolunda her türlü kazanacağımız bir şey. Ama bu kodla niye bu şekilde devam edeyim? Ve o adam hala orada çalışıyor şu an.

Kadın haklarına, kadınların yükselmesine önem verdiğini söyleyen bir kurumun bunu bu kadar kolay tamam deyip geri çekileceğini beklemezdim ben. Çünkü etikette yazdığımda en azından bir çözüm üretilebilirdi.

Sonradan arkadaşlarımla konuştuğumda mesela şey diyorlar, kurum zaten senin çıkışını onayladı ama Onurhan Bey sadece bu kodla beni çıkartabilmek için iki kişi buluyor, bunları da gerçek dışı beyanda bulunmaya zorluyor. Onlar zaten yüzüme bakamıyorlardı. İkisi de erkek. Biri de zaten benden hoşlandığını söyleyip bana sesli mesaj attı. Kayıtları var. Onları da gösterebilirim dedim avukata. Reddedilince o da böyle bir şeyin içine girişti. Bunlar da yakın arkadaşlar. Diğerinin de hiçbir şeyden haberi yok. İçerde yaşananlara katlanamayan yalancı şahit olan diğer kişi de yasal işlem başlattı. Benim çalıştığım avukat ile çalışıyor.

Çalışma koşullarınız nasıldı? Maaşlarınızda fark var mıydı?

Çalışanlar arasında erkek kadın ayrımı yok. Bulunduğun yani çalıştığın birime bağlı farklılıklar var. İşte barmenler fazla alıyor. Garsonlar aynı alıyor. O şekilde. Yaptığın işe göre değişiyor yani o kısım. Eşit davranmaya özen gösteriliyordu ta ki yönetim değişene kadar.

Peki, şu an ne yapıyorsun?

Şu an çalışmıyorum. Yani bu kodla… Tabii sonradan öğrendim bilmiyordum. Bazı kurumsal yerlerde önüne çıkıyormuş. Ama işte şu an gidip başka bir yerde çalışmak istemiyorum. Çünkü Onurhan Bey arkamdan onu Bodrum’da barındırmayacağım gibi bir şeyler söylemiş. İşsizlik de alamazsın. Ve sinirlenince böyle şeyler söylerdi de yapabileceğini hiç düşünmemiştim. Sekiz yıldır Bodrum’dayım. Yasal haklarımı sonuna kadar arayacağım ve gitmeyeceğim. Tek başına bir kadın olarak mücadelemi vermeye devam edeceğim.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Hepsijet depolarında baskı, mobbing, cinsel taciz, düşük ücretler, sendikal özgürlüklerin engellenmesi, hijyen sorunu, iş kazaları gibi sorunların ardı arkası kesilmiyor. İnsanlık dışı çalışma koşullarını kabul etmeyen işçiler Sosyal-İş’te örgütlendiler ve direnişe geçtiler. Direnişteki kadın işçilerden Tuba, Ayşe ve Nergiz’le konuştuk.
Dersim’de faaliyet yürüten Peri Tekstil firmasından 17 kişi uğradıkları mobbing ve hakarete itiraz ettikleri için işten atıldılar. Bu işçilerin 15’i kadın. İşlerine dönmek isteyen işçiler, üyesi oldukları BİRTEK-SEN ile mücadelelerini sürdürüyor.
İşçi veya ev emekçisi bütün kadınların maruz bırakıldığı sorunlara son günlerde bir yenisi eklendi. İktidar “normal doğurun” diyor! İşçi Bayramı’nda binlerce kadın işçi, ‘adil ücret’ için yürüyecek. Ancak şiddetsiz ve tacizsiz işyeri koşulları da kadınlar için ücret talebi kadar önemli. Sendikacı kadınlar, emekçilerin taleplerini Kadın İşçi’ye anlattılar. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Kadın işçiler, ev içinde ücretsiz, ev dışında düşük ücretlerle güvencesiz koşulların içindeler. ‘Aile yılı’, ‘normal doğum’, ‘esnek çalışma’ gibi ifadelerle kadın düşmanı söylemlere her gün bir yenisini ekliyorlar” yorumuyla tepkisini dile getiriyor.
DİSK’in 7 Mart’ta yapılacak olan kadın grevinin taleplerini açıkladığı Kadın Buluşması’nda, “Eşit işe eşit ücret için, çalışma hayatındaki bütün ayrımcılıkları ortadan kaldırmak için, her gün hepimizi sarsan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini durdurmak için, İstanbul Sözleşmesi için, ILO190’ın onaylanması için ve hiç konuşulmayan, görülmeyen evdeki bakım emeğimiz için, bakım yükünü kadınların üzerinden alacak kamusal sosyal politikalar için hep birlikte greve çıkalım” çağrısı yapıldı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!