feministler

Kadınlar toplumsal cinsiyet eşitliği barışın parçası olmalı, erkekler arası bir uzlaşı olmamalı diyor.
DEM Parti Milletvekili Özgül Saki: “Memurlar için yarı zamanlı çalışma yönetmeliği kadınları özgürleştiren değil, ev içine sabitleyen ve kamusal yaşamdan dışlayan bir politika. Kadınların hakları yarıya indirilirken, patriyarka bir kez daha meşrulaştırılıyor”
Aralık Feminist Kollektif’ten Feride Eralp TİS masasına erkeklerin erkeklerle oturup müzakere ettiğini vurguladıktan sonra “Bu müzakerelerde de kadınların çalışma hayatında daha eşit biçimde yer alabilmesine dair tedbirler üzerine konuşulmaması pek şaşırtıcı olmuyor. Halbuki pek çok hak, feminist bir bakış açısıyla tartışma konusu haline getirilebilir.” diyor.
“Patriyarka, devlet politikaları ve hukuktan ibaret değil. bunlardan çok daha fazla, toplumsal kurallarla şekilleniyor. Örtü de dahil olmak üzere kadın giyiminin politikleşmekten uzaklaştırılması bence ilk hedef. Kaldı ki, kadınların sadece toplum içinde makbul sayılmak için değil, iktidara yakın görünmenin avantajlarından yararlanmak için de örtündüğü bir dönemdeyiz.”
“feministler ve kadınlar, sosyal medyayı çok etkili kullandı, birçok fikri buradan yaygınlaştırdı, birçok tabu burada kırılmadıysa bile epeyce sarsıldı, birçok erkeğin de ipliği pazara çıktı. ama özel alanın da politikasını yapan feministler açısından sosyal medyada tartışma yürütmenin -mahlasla yazılsa bile- yıpratıcı sonuçları olabiliyor. o sonuçları engelleyecek yöntemler bulmamız gerektiğini düşünüyorum.”
Yıllar sonra bu 1 Mayıs’ta Kadıköy örgütleyicilerinin basın bildirisi kadın taleplerini de içeriyordu. DİSK’in kadın üyeleri etrafında toplayan devasa bir mor bayrağı vardı. Haydarpaşa kulelerinde yankılanan “Görünmeyen emek sesini yükselt” sloganı…  Ve yağmur altında gönüllü, gönülsüz feminist karşılaşmalar… Kadıköy’den son derece öznel izlenimler….
Belediyelere yönelik operasyonların ardından sistemle uzun zamandır derdi olan herkes sokaklara döküldü. Saraçhane’ye gidenler arasında feministler de vardı. “Feministler olarak bir kişi, bir partiden öte seçme hakkımız gasp edildiği için sokaklardayız” diyen feministler, cinsiyetçiliğe, ırkçılığa, homofobiye, transfobiye, göçmen düşmanlığına, türcülüğe, nefret söylemlerine geçit verilmeyen bir mücadeleyi nasıl oluşturabileceğimize kafa yormamız gerektiğini, belirtiyorlar.
Tüm baskı ve engellemelere, yasaklamalara rağmen feministler yasak tanımadı. Taksim’e çıkan tüm yollar ablukaya alındı, binlerce polis barikat kurdu. Kadınlar ve lubunyalar her yıl olduğu gibi bu yıl da Taksim’de buluştu. 23. Feminist Gece Yürüyüşü’nde bir araya gelen on binler “Feminist mücadelemiz hayatlarımızı ve dünyayı değiştiriyor” dedi. İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere feministler, kadınlar ve lubunyalar tüm gün sokaklardaydı.
“herhangi bir konuda kurduğunuz kürsünün kadınsız kötü görüneceği endişesiyle kadınları davet edemezsiniz; hem ikiyüzlülük hem ayıp hem de körlük. feministler sizin bildiklerinizi bilmedikleri için feminist olmadı, daha fazlasını öğrendikçe feminist olduk. bu dünyada, bu ülkede, bugünkünden farklı bir gelecek feminizmin bakış açısı olmadan kurulamaz, sizin feministlerden öğrenip kendinize mal ettiğiniz fikirler de yetmez buna.”
Kadınların büyük bir bölümü asgari ücretle çalışıyor, düşük bir asgari ücret evdeki ev ve bakım işi yükünü de artırıyor. O nedenle feministler açısından asgari ücret önemli. Kısa vadede yapılacaklar için AFK’li kadınlar “Komisyona dönük talepleri yakın vade gibi görüp yüksek sesle dillendirmek, talepleri birlikte oluşturmak gerekiyor. Ücret tespiti gibi önemli kararlarda kadınların, LGBTİ+’ların da taleplerini dillendirebilecekleri bir imkâna sahip olması önemli” diyorlar.
Çalışma Bakanı’nın 1 Mayıs ve Taksim açıklamasındaki tek doğru “hatırlamak” üzerine. Ancak kimin hatırladığı, hatırlattığı ve kimin hafızasından doğru baktığımız önemli olan… Biz de feministlere sorduk, onlar da anlattı: “Devlet ‘buyurun’ demedi, biz açtık o yolları!”
“iktidara karşı mücadele de, bizler için özel alandan yani her kadının kendi evinde, kişisel özgürlük ve eşitlik talebi için isyanının yanında durmakla hatta onu ateşlemekle başlıyor.”
Yarın DİSK’in 17. Genel Kurulu başlıyor. Delegasyonda ve salonda kadınların sayısı yine bir elin parmakları kadar olacak. Dünya sendikalarında yönetimlerde bir feminizasyon yaşanırken, bizler niye hâlâ kapı aralarından bakıyoruz? Bu konuyu konuşmanın tam zamanıdır, deyip, mikrofonu DİSK’li kadınlara yönelttik.
Biz aşağıda imzası olan feminist gruplar ve kurumlar, Filistin direnişiyle her yönüyle dayanışma içinde, haksızlık ve sömürgeciliğe karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Tüm yol arkadaşlarımızı, bu adalet mücadelesinde Filistin direnişinin tartışmaksızın arkasında durmaya çağırıyoruz.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!