KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, KESK Kadın Meclisi’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gündemlerini aktardı ve “aile yılı” ilan edilmesine karşı işyerlerinde “devredilemez ebeveyn izni” talebini yükselteceklerini söyledi:
“KESK Kadın Meclisi olarak bu sene 8 Mart’ı ‘Erkek Egemen Sınırlara Kapitalist Sömürüye Karşı Emek ve Özgürlük Mücadelesini Büyütelim’ şiarı ile örgütlüyoruz. AKP iktidarı ‘aile yılı’, ‘kadınların iş ve aile yaşamının uyumlulaştırılması’ söylemleriyle sürdürmekte olduğu nüfus politikalarıyla kadınlara güvencesiz, kısmi, uzaktan, esnek çalışma esasında bir istihdam dayatıyor. Biz hem kadın meclisimizde hem de genel meclisimizde aldığımız kararlar doğrultusunda, çocuk bakımının kadının değil, ebeveynin sorumluluğu olduğunu vurguluyoruz. Bu kapsamda 8 Mart’tan başlayarak, TİS dönemine kadar işyerlerimizde devredilemez ebeveyn izninin arttırılması talebini öne çıkaracağız.”
Döne Gevher, iktidarın sunduğu yeni nesil esnek çalışma modelleri ile “aile yılı” söyleminin iç içe geçerek kadınları güvencesiz istihdama ve bakım yüküne mahkûm ettiğini şu şekilde anlattı:
“2024’te ‘Aileyi Güçlendirme Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’, arkasından da bu yıl ‘Aile Yılı’ ilan edilmesi iktidarın kadın düşmanı politikalarının bir parçası. Yeni nesil esnek çalışma biçimleri, kadın emeğini görünmez kılan ve güvencesizliği derinleştiren mekanizmalar. Uzaktan çalışma, serbest zamanlı işler kadınlara esneklik sunduğu iddiasıyla pazarlanırken, aslında iş ve ev içi emeğin iç içe geçmesini sağlıyor. ‘Aile Yılı’ söylemi de tam bu noktada devreye girerek, kadınları güvencesiz çalışmanın ve kesintisiz bakım emeğinin asli öznesi haline getiriyor. Evden çalışma modeli, iş ve bakım emeğini iç içe geçirerek kadınları sürekli erişilebilir kılarken, esneklik yalnızca sermaye için avantaj sağlıyor. Sermaye için verimlilik, kadınlar için ise artan iş yükü anlamına gelen bu model, toplumsal cinsiyet rollerini daha da pekiştirerek kadınları sosyal güvenceden mahrum bırakıyor ve kadın yoksulluğunu arttırıyor.”

8 Mart kadınlar için ücretli izin günü olmalı
Tüm kamu çalışanı kadınların 8 Mart’ta ücretli izinli sayılması için çalışmaların devam ettiğini ve gelecek yıl için 8 Mart’ta iş bırakma planlarının olduğunu belirtti:
“İşyerlerimizde parçalı istihdam yaygınlaşıyor. Sözleşmeli, ücretli, taşeron gibi güvencesiz istihdam modelleriyle birlikte örgütlenmenin zorlaşmasının yanı sıra, performansa dayalı ücretlendirme nedeniyle ücret eşitsizliklerinin ve rekabetin arttığı işyerlerimizde mobbing, şiddet ve taciz yaygınlaşıyor. Buna karşı, parçalı istihdamdan vazgeçilmesi, tam zamanlı güvenceli çalışmanın esas alınması ve ILO’nun 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ne taraf olunması çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 8 Mart’ta tüm kamu çalışanı kadınların ücretli izinli sayılmasına yönelik bir yasal düzenleme yapılması talebini de gündemde tutacağız. Bunun için bir iş bırakma eylemi örgütlemeyi istiyoruz, ancak bu yıl 8 Mart’ın hafta sonuna denk gelmesi nedeniyle önümüzdeki yıllarda 8 Mart’ta iş bırakma kararı aldık. KESK olarak çalışma yaşamının demokratik süreçlerden bağımsız olmadığını da düşünüyoruz; o nedenle savaşa karşı barış sözünü kurmayı önemsiyoruz. Bu nedenle 8 Mart’ta kadınların barış içinde bir arada yaşama talebini de öne çıkaracağız.”
“Feminist Gece Yürüyüşü’nde olacağız”
İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu’ndan Berin Gülatar Türkoğlu ile de konuştuk. İstanbul Tabip Odası’nın 8 Mart gündemlerini ve taleplerini bizimle paylaştı:
“Bu sene ‘Aile Yılı’ ilan edildi. Aile yılı ve bu kapsamdaki pronatalist yani nüfus artış hızını artırmaya yönelik politikalar kadınların bireysel haklarını yok sayarak, onları şiddet ve sömürüye açık hale getiriyor. Aile kutsallaştırıldıkça kadınların ve hatta çocukların daha fazla şiddete, sömürüye maruz bırakıldıklarını görüyoruz. İTO Kadın Komisyonu olarak 8 Mart’ta bu minvalde bazı taleplerimizi şu şekilde sıralayabiliriz:
- Cinsel sağlık ve üreme sağlığının ulaşılabilir ve ücretsiz olmasını, yasal olan isteğe bağlı tıbbi kürtajın kamu hastanelerinde uygulanabiliyor olması,
- HPV aşısının bir an önce ulusal aşı takvimine girmesi,
- Her türlü şiddetten arınmış çalışma ortamlarının oluşturulması ve şiddet durumlarında da yaptırımların uygulanması,
- Çalışma ortamlarında kreşlerin yaygınlaşması, emzirme odalarının yapılması,
- Tıp eğitiminin her aşamasında cinsiyetçi yaklaşımların ve cinsiyetçi dil kullanımının ortadan kaldırılması, ayrıca bir halk sağlığı sorunu olarak kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin müfredata eklenmesi.”

“Birbirimizin çaresiyiz”
“İTO Kadın Komisyonu olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel tiyatro gösterisi gerçekleştirdik. 3 Mart tarihinde ‘Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor’ adlı oyunu Moda Sahnesi’nde beraber izledik. Yine komisyon olarak 8 Mart’ta Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılacağız. Tüm kadınları patriyarkaya karşı mücadeleye ve terk etmediğimiz sokaklarda sesimizi çoğaltmaya çağırıyoruz.”
Son olarak Kimya Mühendisleri Odası İkinci Başkanı ve TMMOB İstanbul Kadın Komisyonu üyesi Özlem Kizir ile 8 Mart’a dair konuştuk. TMMOB’un kadın komisyonu, “Aile Yılı” gündemine karşı toplumsal cinsiyet eğitimleri düzenlemeye başlamış. 8 Mart sürecinde kadınlara yönelik olan eğitimler, Nisan ayında karma bir şekilde yapılacakmış:
“İstanbul’daki kadın komisyonumuzda her şubeden birer temsilcimiz var. Bu 8 Mart sürecinde özellikle ‘aile yılı’ meselesini gündem ettik. Bununla ilgili toplumsal cinsiyet eğitimleri planladık 8 Mart’a giderken. Kadınlar üzerinde çok büyük baskı oluşturabilecek bir durum. Bu yüzden şöyle bir karar aldık. TMMOB’a bağlı olan şubelerde Nisan ayında tüm üyelerimize yönelik bir toplumsal cinsiyet eğitimi planlıyoruz. Bu eğitimlere erkeklerin daha çok ihtiyacı olduğunu düşündüğümüzden karma eğitimler olacak. Bu eğitimler yönetim kurulu ve çalışanlara zorunlu, üyelere açık şekilde olacak. Aile yılı haricinde gündemlerimiz, düşük ücretler ve kadın mühendislerin iş olanaklarının azalması.”

Özlem, TMMOB’un yönetiminde ve karar mercilerinde erkeklerin yoğunluklu olduğu bir örgüt olduğunu ve kadın komisyonunun bu erkek egemen yapıya karşı da mücadele ettiğini belirtti.
“TMMOB Kadın Komisyonu çalışmalarına devam ediyor hızlı bir şekilde. Biz her sene geleneksel bir 8 Mart etkinliği yapıyoruz, gündüz mitingi ve feminist gece yürüyüşüne denk gelmeyecek şekilde. Bu sene de 9 Mart’ta İnşaat Mühendisleri Odası’nda bir etkinliğimiz olacak. Dr. Nazlı Uçar ile toplumsal cinsiyet rollerinin kamusal alanlara yansımasıyla ilgili bir söyleşimiz olacak, ardından da bir kokteylimiz olacak.”
Özlem son olarak, kadınların birbirine destek olmasının çok önemli olduğunu vurguluyor:
“Kadınlar olarak zorlu ve umutsuz süreçlerin içindeyiz. Mühendisler her ne kadar beyaz yakalı gibi gözükse de işçi sınıfının bir parçası. Kadın mühendisler de düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Zor dönemlerde gerçekten birbirimize destek olmamız, gardımızı düşürmeden devam etmemiz gerekiyor. Birebir konuşmalarımızda çaresiz hissettiğimiz anlar oluyor ama bence birbirimizin çaresiyiz.”
KESK, TTB ve TMMOB’daki kadınlar iktidarın aileci politikalarına ve güvencesiz istihdam dayatmalarına karşı mücadele etmeye, kadın komisyonları aracılığıyla feminist talepleri işyerlerinde örgütlemeye devam ediyor.
Ana fotoğraf: Gazete Kadıköy