Patiswiss’te “kadınlar için kadınların sömürüsü”ne devam!

Ankara’da el yapımı çikolata üreten Patiswiss’te çalışanların çoğunluğunu 50 yaş üstü kadınlar oluşturuyor. Çünkü patron kadın istihdamı üzerinden teşvik almış. “Kadınlar tarafından kadınlar için” üretiliyor reklamı ile kendini tanıtan, insanlık dışı çalışma koşullarının olduğu fabrikada sendikal örgütlenmeyi engellemek için kadına yönelik her türlü baskı ve şiddet ise mübah.
Paylaş:

Patiswiss, 2004 yılında Ankara’da kurulan butik bir çikolata markası iken bugün farklı ürün çeşitleriyle marketlerde sık sık karşımıza çıkan bir marka. Son yıllara kadar ismini pek fazla duymadık. Çünkü şirket, 2020’de Ankara Ostim’de kurulan iki büyük fabrika ile üretim kapasitesini genişleterek çok hızlı bir şekilde büyümeye başladı. Şu an 12 kategoride 450 ürün çeşidi ile üretime devam ediyor. Üretimin yüzde 10’u ABD, Rusya, İngiltere gibi ülkelere ihraç ediliyor. Bu hızlı büyümenin asıl kaynağı ise yoğun kadın emeği sömürüsü.

Patiswiss şirketi, TOBB tarafından 2022’de “kadın istihdamını en çok artıran şirket”, şirketin kurucusu ve aynı zamanda CEO’su olan Elif Aslı Yıldız ise “en hızlı büyüyen kadın girişimci” ödülünü almış. Kadın patronların kadın istihdamı üzerinden devlet teşvikleri ve projeler alarak servet edinirken, kadın işçileri düşük ücretlerle mobbing ve şiddete maruz bırakarak çalıştırdıklarını birçok örnekte görüyoruz. Farplas[1], ETF Tekstil[2] bu örneklerden birkaçı. Patiswiss de kadın istihdamı ve cinsiyet eşitliği üzerinden yaptığı reklamlarla bu örnekler arasına giren bir firma.

İşçilerin yüzde 80’i kadınlardan oluşan Patiswiss’te bir süredir Hak İş’e bağlı Öz Gıda İş sendikası örgütlenme çalışması yürütüyor. Geçtiğimiz günlerde sendika üyesi bir erkek işçi işten atıldı ve sendika kapı önünde bir direniş başlattı.  Oysa sendikaya üye olup çalışma koşullarını iyileştirmeye çalışmak, işçilerin Anayasa’da da yer alan en doğal haklarından biri.  Biz de Patiswiss sürecini Öz Gıda-İş Sendikası Kadın Komitesi Başkanı Tuba Koruç ile konuştuk.

Sendika, bu fabrikada iki yıl önce örgütlenmeye başlamış. O örgütlenme sürecinde 15 işçi işten atılmış ve süreç duraksamış. 2024’ün ilk aylarında ise yeniden yoğun örgütlenme çalışmaları başlamış fabrikada.

Tuba Koruç, Patiswiss’in kadın istihdamına yönelik teşvik ve projelerden yararlanarak çok hızlı bir şekilde büyüyen bir şirket olduğunun altını çiziyor:

“Diyelim ki kadın istihdamına yönelik herhangi bir teşvik var, herhangi bir proje kapsamında işe alım var, şirket bunlara hızlıca başvuruyor. Devletin kadın istihdamına yönelik verdiği teşviklerden, 50 yaş üstü kadınların istihdamına yönelik teşviklerden yararlanıyor. Bu teşvikler kapsamında işçi sigortalarının belli bir kısmı devlet tarafından karşılanıyor.”

Kaynak: Evrensel

50 yaş üstü kadınlar çalışıyor

Patiswiss işçilerinin büyük çoğunluğu kadınken, bu kadınların önemli bir kısmı da 50 yaş üstü kadınlardan oluşuyor. 50 yaş üstü kadınların istihdamına yönelik teşvik paketleri kapsamında işe alınmışlar. Bu yaş grubundaki kadın işçilerin, bir sebepten işten çıkarıldıktan sonra başka bir yerde iş bulması çok zor. O nedenle, muhtemelen kadınlar her türlü baskı ve mobbinge dayanarak, işten atılma riskine karşı örgütlenme süreçlerinden uzak durarak çalışmaya devam ediyorlar. Patronun, 50 yaş üstü kadınları işe almayı bir lütuf olarak sunan tavrı, fabrika içindeki koşullara dair bize ipucu veriyor:

“Bu teşvik ve projelerden dolayı, şirket yoğun kadın istihdamı üzerinden reklam yapıyor aslında. Patronun “50 yaş üstü kadınları işe alıyoruz, onları istihdam ediyoruz, biz size her şeyi veriyoruz, daha ne istiyorsunuz” gibi bir söylemi var. Evet her işçi alacağını almalıdır, bunu kadın erkek olarak ayırmıyorum tabii ki ama madem böyle bir teşvikten yararlanıyorsun, zaten 10 liraya mal edeceğin malı sen bu teşvikle 5-6 liraya mal etmiş oluyorsun. Sen kendi kârını maksimize ederken, giderini minimize ediyorsun ama bunun üzerine işçiyi hâlâ asgari ücretle çalıştırmaya devam ediyorsun.”

Tamamen el yapımı

Kadın işçiler, asgari ücretle, mobbinge maruz kalarak çalışırken, onların incelikli emekleriyle ürettiği el yapımı çikolatalar “Kadınlar tarafından kadınlar için üretildi” gibi süslü sloganlarla piyasaya sunuluyor. Markanın sitesinde yer alan bilgilere göre Patiswiss’in Equality (Eşitlik) projesi ile; “iş hayatına kazandırılan” kadınların tamamen el yapımı olarak altı günde ürettikleri bir üründen elde edilecek tüm kâr, şiddete uğrayan kadınlara bağışlanacakmış.[3] Patiswiss’teki kadın emeği sömürüsü, şiddet gören kadınlar için bağış yapılarak örtülebilir mi? Feminist bir ücretli emek perspektifinden baktığımızda, kadın patronların kadın istihdamı, toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddete sıfır tolerans gibi söylemlerinin sömürüyü gizlemeye çalıştıkları reklamlardan ibaret olduğunu Tuba Koruç’un anlatımından da görebiliyoruz:

“Burada yapılan reklamlarla çalışma koşullarının uymadığı bir durum var. Bunu sana işçi belli ediyor zaten. Bir de Patiswiss bir anda büyüyen bir firma aslında. Biz örgütlenmeye başladığımızda işçi sayısı 200 civarındaydı, şu an 1000’in üzerinde. Bir anda çok hızlı bir büyüme gerçekleşti, bunun bir nedeni de üç vardiya çalıştırması. Yani o bandın hiç durmuyor olması. Ürünlerinin çoğu el yapımı. El yapımı ürün demek, emeğin yoğun olduğu ürün demek.”

Bir diğer mesele, fabrikada işçi sirkülasyonunun hızlı olması. Tuba Koruç’un bahsettiğine göre, fabrikada uzun süredir çalışan işçi sayısı çok az. “Sürekli işçilerin değişiyor olmasının sebebi nedir? Ya adam ölmüştür ya kadın evlenip gitmiştir, bir sürü sebep sıralayabiliriz ama bunların en başında gelen çalışma koşullarının uygun olmamasıdır. Emeğinizin karşılığını alamıyor olmanızdır.”

Patiswiss, deprem döneminde 100 depremzedeyi işe alacağını duyurmuş.[4] Şu anda ise bu depremzedelerden çok azı çalışmaya devam ediyor. Çünkü depremzede kadın işçilerin büyük çoğunluğu mobbingle, tehditle ve şantajla istifaya zorlanmış ve işten çıkarılmış. Kalan depremzede işçilere ise “Size zor zamanda iş verdik, şimdi sendikalı olup bize ihanet etmeyin” sözleriyle baskı yapılıyor.[5]

İçerde sendikalaşmaya yönelik yoğun bir baskı devam ediyor. İnsan kaynakları, işçileri yanına çağırarak e-devlet şifrelerini alarak sendikaya üye olup olmadıklarına bakıyor. Fabrika önünde sendikalı olduğu için işten atılan işçinin direnişi ise 12 gündür sürüyor.

Kadın işçilerin incelikli el emeğini sömürerek büyüyen ve “girişimcilikte” zirveye ulaşan Elif Aslı Yıldız’ın, fırsat eşitliği sözlerine karnımız tok. Sosyal sorumluluk projeleriyle, kadın istihdamı reklamlarıyla, Patiswiss’teki kadınların çalışma koşullarını örtemeyecek.

Ana Fotoğraf: haberchannel.com


[1] https://www.kadinisci.org/orgutlenme-sendika/farplas-direnisinde-onlar-en-ondeler-hakkimi-almadan-asla-birakmam-diyenlerin-cogu-kadin/

[2] https://www.kadinisci.org/orgutlenme-sendika/etf-tekstil-direniscisi-kadinlar-kadin-derneklerini-destege-cagiriyoruz/

[3]https://www.patiswiss.com.tr/equality#:~:text=%22Kad%C4%B1nlar%20i%C3%A7in%20kad%C4%B1nlar%20taraf%C4%B1ndan%20%C3%BCretildi,ekibimizin%20%67’sini%20olu%C5%9Fturuyor.

[4] https://www.patiswiss.com.tr/depremzede-vatandaslarimiza-is-imkani

[5] https://www.evrensel.net/haber/510025/patiswisste-sendikalasan-isci-isten-atildi

Paylaş:

Benzer İçerikler

Türkiye nüfusun giderek yaşlandığı bir ülke artık. Ama ücretli emek alanında 40 yaş kadınların yaşlı, erkeklerin birikimli olarak görüldüğü yaş olmaya devam ediyor. Kadınlar pek çok sorunla baş başa kalıyor.  Yaşlılığın bir cinsiyeti var, diyerek hazırladığımız raporumuzu, bu alanda politika üreterek mücadele yöntemleri geliştirecek olan kadınlarla paylaştık.
70 gündür fabrika önünde direnen Polonez işçileri kadın örgütlerini ve feministleri dayanışmaya çağırıyor. Bu çağrıyı ilettiğimiz ve iletimize cevap veren kadın örgütleri “boykot ve dayanışma eylemleri yapalım” fikrinde ortaklaşıyor. O halde gelin Polonez’de kadın işçilerin taleplerini yaygınlaştırıp, seslerine ses katalım…
Türk-İş dün 81 ilde “Zordayız, geçinemiyoruz” diyerek eylem çağrısı yaptı. Ancak işçiden habersiz, fabrika ve işyerlerinden uzak bir eylemden beklenileceği üzere zayıf görüntüler ortaya çıktı. İstanbul’daki eylem bunun en sarih örneği oldu.
CarrefourSA Esenyurt depo direnişinin ikinci gününde kadın işçiler Gülşah, Emel, Perizade ve Esra ile konuştuk. Esra “Bugün onlara olanın bize de olacağını biliyoruz,” Gülşah “İçeride can güvenliğimiz yok” Emel “Bir beyaz yakalı bir kadın çalışanı taciz edebilir mi?” Perizade ise “Biz illallah ettik buradan, sesimizi duymaları gerekiyor” diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!