Çağdaş Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden biri Pınar Kür. Özellikle kadınların çok okuduğu bir yazar. Maalesef onu 15 Temmuz günü kaybettik. Güçlü bir kaleme sahip olan Kür, eserleriyle okurlarında silinmez bir iz bıraktı. Benzemek yerine farklı olmayı seçmiş bir yazardı. Toplumsal cinsiyet rollerini sorguladı romanlarında. Karakterleri derinlemesine ele aldı. Kadınların sorunlarını işledi ama aynı zamanda başkaldıran yönlerini de öne çıkardı. “Meşhur ve zengin olabilmek için edebiyatçı olunmaz. Yazmadan edemeyeceği için edebiyatçı olur insan” sözünü yazarlığını tanımlarken söylemişti. Hiçbir zaman, ‘Okur ne istiyor?’ diye düşünerek yazmadığını da sık sık tekrarladı.
Romanlarında psikolojik detaylar
Kadının hayat içinde sıkışmışlığını, özgürlük arayışını, bastırılmış duygularını ve çoğu zaman görünmez kılınan iç sesini anlattı. Kür’ün öykülerinde sıkça karşılaşılan temalar arasında derinlik, bilgelik vardı. Topluma, geleneklere karşı benliğini korumak için mücadele eden karakterler tanıdık onun kurgularında. Toplumsal yapının birey üzerindeki etkilerini de sorgulayan anlatımına kitaplarında çok rastladık. Gündelik yaşamın sıradan görünen kesitlerini ele alırken, insan ruhunun karmaşıklığını yansıttı. Romanlarında psikolojik karakter anlatımları okuru derinden etkiledi. Roman kişilerinin duygusal ve sosyal gelişimleri öyle bir işler ki. Psikolojik detaylar sürekli karşımıza çıkar. Yazar’ın dünya görüşüyle, toplumsal konulara dair tutumu çoğu kez sıra dışıydı. Hayatı boyunca kadın haklarının güçlü bir savunucusu oldu. Feminizm onun eserlerinde yalnızca bir arka plan değildi. Feminizmin edebi dünyasında güçlü bir ses olarak var oldu.
Kadın bakışıyla itiraz etti
1970’li yıllarda yazmaya başladı. Toplumun kadınlara biçtiği rollerle kalemiyle savaştı. Kadını kategorilere ayıran ve asıl olarak susmasını talep eden düşüncelere karşı adeta bir saf oluşturdu. Susturulan seslerin ardından ilerledi. Erkeklerin hükmettiği bir düzene kadın bakışıyla itiraz etti. Kür sadece bir yazar değil iyi bir akademisyen ve çok iyi bir çevirmendi. Dünya edebiyatının önemli eserlerini onun çevirilerinden okuduk. Edebiyatçı olarak işlediği birçok mesele özgün bakışıyla da örtüşüyordu. Kaleme aldığı kurgularla gözlemlediği gerçekler arasında kuvvetli bağlar vardı. Düşüncelerini her yerde dile getirdi. Erkeklere dair yorumları da dikkat çekiciydi. Klasik Türk erkeğini şöyle betimliyordu; “Tipik Türk erkeği olarak adlandırdığım cinste genel olarak ciddi kişilik bozuklukları var. Yani, psikiyatride adı olan bozukluklar… Sanıyorum aile geleneklerinde kadınların hep ikinci sınıf olarak görülüp yetiştirilmesi, onların kendilerini kral zannetmesine yol açıyor. Bir yandan da devamlı tehdit edildiklerini hissediyorlar”.
“Kadınları yazdığım için hırpalandım”
İngiltere’de, Amerika’da ve Paris’te bir süre yaşadı. Türk dili ve edebiyatı öğretmeni İsmet Kür ile Fransızca öğretmeni Behram Kür’ün kızı olan yazar, Robert Kolej’de okuduktan sonra lisans eğitimini ABD’de Queens College’de sürdürdü. Teyzesi Halide Nusret Zorlutuna ve kuzeni Emine Işınsu da Türk edebiyatının önemli isimlerindendi. Adeta bir aydınlanmayla doğmuştu. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eğitiminin ardından doktorasını Fransa’da tamamladı. İstanbul Bilgi Üniversitesinde Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. “Kadın olarak kadınları yazdığım için epey hırpalandım” diyordu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Pınar Kür “Yarın Yarın” adlı kitabından dolayı yargılandı. Komünizm propagandası yaptığı gerekçe gösterilmişti. “Muzır Neşriyatın Önlenmesi Yasası” nedeniyle de “Asılacak Kadın” ve “Bitmeyen Aşk” romanları yasaklandı. Bu arada muhalif olarak da önüne engeller çıktı. Aydınlar Dilekçesi’ni imzaladığı için üniversiteden kovuldu!
İnsan ilişkilerindeki karmaşıklık
Her hikayesi zengin ve canlı ifadelerle örülüydü. Karakterlerin iç dünyalarını bu kadar iyi yansıtan bir yazım tarzına sadece onun eserlerinde rastlarız. Bireysel çatışmalar da anlatıların ekseninde yer alır. Toplum ve birey arasındaki uyumsuzluklar dikkatini çeker, eserlerinde işler. Sömürüyü, haksızlıkları sergiler. Toplumsal baskılar ve insan ilişkilerindeki karmaşıklık hikayelerinin derinliklerine kadar nüfuz eder. Karakterinin duygusal ve düşünsel hallerini en geniş detayıyla okuruz. Bu kişiliklerin yaşamlarındaki önemli anları, psikolojik gerilimlerini verirken savruluşların özellikle altını çizer. Keskin virajlardaki duygusal patlamaları da betimler. Bireyin topluma, aileye ve düzene yabancılaşması da ilgi alanındaydı.
“Her gerçeğin iki yüzü vardır”
“Yankı yaratan romanı ise hiç kuşku yok ki “Asılacak Kadın”dı. Bu roman kahramanı kadın gerçekte de yaşamıştı. İşlemediği suç nedeniyle idam edilen bu kadına Kür, romanında bir özgün kurguyla yer vermişti. Cinsiyet ayrımcılığı ve kadınları aşağılayan toplumun ikiyüzlülüğünü adeta bir dev aynada sergiledi bu kitabında. Yazar “Asılacak Kadın” eserinin arka kapağında şöyle diyordu; “Her gerçeğin iki yüzü vardır; bir görünen bir de görünmeyen. Olaylara yalnız görünen yüzüne bakıp bir yargıya varmanın kolaycılığına kaçanların acımasızlıkları, bir insanın yaşamını bile alabilir elinden. Kemikleşmiş önyargılarını aşamayan bir toplumda, kadının cinsel açıdan sömürülüp un ufak edilmesi öyle başka şekillerde algılanabilir ki.. “

Roman kişisi Melek’in inanılmaz yaşamı
“Asılacak Kadın romanının kadın kahramanı Melek çok küçük denilebilecek bir yaşta, zengin bir eve hizmetçi olarak gitmiştir. Evin sahibi yaşlı Hüsrev Bey gençliğinde aşık olduğu Fransız kadın Josette’yi unutamamış Melek’de ise adeta onu görmüştür. Melek, yaşlı ev sahibi Hüsrev Bey ve onun dışarıdan getirdiği insanların cinsel şiddetine maruz kalmıştır. Öyle ki Hüsrev Bey, psikolojik ve fiziksel şiddetlerine devam edebilmek için Melek ile evlenmiştir bile. Böylece ev içi alan iyice dokunulmaz olmuş, Melek’in maruz kaldığı şiddet artarak sürmüştür. Yalçın ise konakta çalışan bir genç adamdır ve kadına aşık olmuştur.
Suçsuz bir kadının asılması
Eseriyle topluma Melek karakteri üzerinden kadının sömürülmesini anlatmayı amaçladı yazar. Bu arada Yalçın devreye girmişti. Melek’i bu işkencelerden, korkunç yaşamdan kurtaracaktı. Bunun için Hüsrev Bey’i öldürmeye karar verir ve bunu gerçekleştirir. Cinayet ortaya çıkınca Melek ve Yalçın tutuklanır. Her ne kadar Yalçın, Melek’in bir suçunun olmadığını, cinayeti kendi başına işlediğini itiraf etse de mahkeme heyeti inanmaz. Hakim Faik, özellikle inanmaz. Mahkeme heyeti, Melek’in cinayeti azmettirmekten idam edilmesine karar verir. Oysa Yalçın ısrarla Hüsrev Bey’i öldürdüğünü tekrar etmektedir. Bütün bu çabalar boşa çıkar ve hakim genç kızı ipe gönderir.
Kadını aşağılayan toplumun ikiyüzlülüğü
Asılacak Kadın’da Melek’in yaşadıklarına kemikleşmiş önyargılarını aşamadan yaklaşan ve onu sırf kadın olduğu için potansiyel bir suçlu olarak gören bir hâkim vardı. “Dişi köpek kuyruk sallamıştır, çocuğu (Yaşar) da o azmettirmiştir” diyordu bu kanun adamı. “Halkın ar ve haya duygularını incittiği” gerekçesiyle 1985’te “Asılacak Kadın” hakkında toplatma kararı verildi. Kitap yayımlandıktan yedi yıl sonra filmi de çekildi. Film de yasaklandı! Bu film bir cinsel şiddetin ifşasıydı ama hakimler tam tersine “cinsel tahrik”e neden olan ifadeler bulunduğu noktasında ısrarcıydılar.
İç dünyasına çekildiği yıllar
90’larda bir duraklama, hatta susma dönemine girdi Pınar Kür. “Bunda özel hayatımda olduğu kadar, toplumda olup bitenlerin etkisi vardır. Yazı yazmanın yararsız, sonuçsuz olduğuna karar verdim ve uzun süre sustum” diyordu bu dönemi açıklarken. 2009 yılında da umutsuzluğa kapılıp yazmayı bıraktığı bir zaman dilimi daha oldu. Kür’ün yazarlığı ve akademisyen kimliğiyle içiçeydi. Edebiyatı hem bir anlatım alanı hem de bir düşünsel sorgulama zemini olarak görüyordu. Hayatı boyunca kadın haklarının güçlü bir savunucusu oldu. Topluma, geleneklere karşı benliğini korumak için mücadeleyi bırakmadı. Feminizm onun hikayelerinde ve romanlarında “arka plan” değildi. Birçok romanında karakterlerin duygusal ve sosyal gelişimlerinde merkezi bir unsur olarak da yer aldı. Sonuç olarak, Pınar Kür, feminizmin edebi dünyasında güçlü ve kıymetli bir yazar olarak var oldu. Ve var olmaya sonsuza dek devam edecek.
Fotoğraf: Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı / The Women’s Library, Facebook
Asılacak Kadın, Pınar Kür Bilgi Yayınevi, Birinci Baskı, Ankara-1979 Baskısı Kaynak: Janus Mezat