“Sesimizi duyun, direnişimize destek verin”

Barutçu Tekstil’de sendikalaştıkları için işten çıkarılan 9 kadın işçinin direnişi 200’üncü günü geride bıraktı. İşçiler, direnişte çok kritik bir noktaya gelindiğini; H&M, Zara gibi ünlü markaların artık fabrikaya sipariş vermediğini anlatıyor. Tüm işçilere ve kadınlara dayanışmayı büyütme çağrısı yapıyorlar.
Barutçu Tekstil işçisi kadınlar 201 gündür direniyor:
Paylaş:

Bursa Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) devam eden Barutçu Tekstil direnişi, 200’üncü günü geride bıraktı. Barutçu Tekstil işçisi kadınlar, daha iyi çalışma koşulları için Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlenmiş, bu yüzden işten atılmışlardı. Fabrikanın önünde 9 kadın işçi, geçen ekim ayından bu yana direnişi sürdürüyor. İşçi kadınlar ve destekçiler, dün direnişin 200’üncü günü nedeniyle direniş alanında kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Barutçu Tekstil direnişçisi kadınlardan Emine Varol, Gönül Bahadır ile Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlenme uzmanı olarak çalışan Acarsoy direnişçisi Emel Didir ile süreci, direnişin geldiği noktayı, yaşadıklarını konuştuk.

Barutçu Tekstil’de altı yıl çalışan Emine, direniş sürecinde patronun kendilerine uyguladığı baskılara dikkat çekiyor. Barutçu patronu, fabrika önünde devam eden direnişi kırmak için işçilerin can güvenliğini tehdit etmekten dahi geri durmamıştı. 30 Ocak günü işyeri tarafından direniş alanına ağzı açık amonyak tankları bırakıldı ve direniş alanındaki kadın işçiler bu amonyağı soludukları için zehirlendiler, hastaneye kaldırıldılar. Emine, işverenin bu zehirleme saldırısına karşı dava açtıklarını ve ilk duruşmanın geçenlerde yapıldığını anlatıyor. Bu saldırıyı herkesin duymasını istediğini dile getiren Emine, “İçeride öldüremediklerini dışarıda öldürmeye çalıştılar” diyor.

‘Direniş için kritik bir noktadayız’

6 Şubat depremlerinden dolayı kadın işçiler direnişe bir süre ara vermişlerdi. O dönemde sendika aracılığıyla işçiler de depremzedelerle dayanışma içerisinde bulunmuşlardı. Emine, deprem sürecindeki bu boşluğun patronun nefes almasına sebep olduğunu söylüyor ve şimdi yeniden bir kamuoyu oluşturmaya çalıştıklarını vurguluyor.

Öte yandan, direniş için kritik bir noktada olduklarını da belirtiyor. Barutçu’nun üretim yaptığı H&M, Zara, Inditex ve Sandro gibi uluslararası ünlü markalar, Barutçu’ya üretim yaptırmaktan vazgeçmişler. Yabancı firmalardan sadece Bonotto üretim yaptırmaya devam ediyormuş. O yüzden fabrikada yoğun olarak yurtiçi fason üretim devam ediyormuş. Yabancı firmaların çekilmesi, patronun bir anlamda köşeye sıkıştığı anlamına geliyor. İşçilere yönelik zehirleme saldırısının, küresel firmaların çekilmesinde etkili olduğunu belirtiyor Emine:

“Zehirlenme olayından sonra patron çok köşeye sıkıştı. Önemli firmalar Barutçu’ya iş vermeyi durdurdu. Bizim haklı olduğumuzu söylüyorlar, patrona ‘Sen belli şartları kabul edersen biz sana bu işi vereceğiz’ diyorlar. İşçinin iş güvenliğinin sağlanmasını, daha iyi şartlarda çalışmasını istiyorlar. Küresel firmalar oldukları için Barutçu’ya ‘Sendikaya karşı değiliz’ diye imza da attırdılar.”

‘Patron işçileri birbirine düşman etti’

Barutçu’da 10 ay çalışmış Gönül ise çalışmaya devam eden işçilerin direniş sürecinde onlara destek vermediğinden yakınıyor. Patronun işçileri birbirine düşman ettiğini vurguluyor:

“İçerdeki işçiler, biz işten çıkarıldığımızdan bu yana bizimle konuşmuyorlar. Bizim karşımızdalar, yanımızda değiller. Bir şey söylediğimiz zaman, ‘Biz kendimiz için uğraşıyoruz ama sizin için de uğraşıyoruz’ dediğimiz zaman, ‘Hiçbir şey değişmez, siz kendinizle uğraşın’ filan diyorlar. Patronlar işçiyi işçiye düşman ediyor. Üç beş kuruş verip kendi tarafına çekiyor. Onlar yanımızda olsaydı bu zamana kadar sürmezdi bu direniş. Ama onlar işten çıkarılma korkusuyla, geçinme korkusuyla böyle hareket ettiler.”

Son müşteri Bonotta da çekilmeli

Barutçu direnişinden önce aynı OSB’de bulunan Acarsoy Tekstil’de bir direniş gerçekleşmişti. Sendikalaşma nedeniyle dört kadın işçi işten çıkarılmış, kadınların aylar süren direnişi kısmi kazanımla sonuçlanmıştı. Bu direnişinin ardından Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlenme uzmanı olarak çalışmaya başlayan işçilerden Emel, Barutçu Tekstil direnişinin ilk gününden beri kadın işçilerin yanında. Emel, direnişin geleceğine dair şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Bizim ilk deneyimimiz Acarsoy’du. Acarsoy’da biz 5,5 ayda sonuca eriştik. Burası 7 ayı buldu, daha ne kadar sürer bilemeyiz. Bir direniş üç günde de bitebilir, üç sene de sürebilir. İşçilerin birliğine bağlı. Şu an patron köşeye sıkışmış durumda. Bonotto kalmış tek müşterisi, diğerleri çekilmiş. Bonotto da baskı koyarsa süreç kazanımla sonuçlanabilir.”

Direniş, diğer fabrikalardan işçilere güç veriyor

Emel, OSB’de devam eden bir direnişin olmasının diğer fabrikalarda çalışan işçileri de olumlu etkilediğine dikkat çekiyor. Acarsoy direnişinin kazanımla sonuçlanmasının tekstil işçisi kadınlara güç verdiğini hatırlatarak, Barutçu direnişinin de benzer bir etkisinin olacağını, işçilere sendikalaşmaları için cesaret vereceğini söylüyor:

“Diğer fabrikalardan işçiler çıktığı zaman servisle geçerken bize el sallıyorlar. Barutçu’nun önünde olmamız insanlara bir güç, güven veriyor. Bir de her gün oraya gittiğimiz için sürekli bizi görüyorlar yani. Deprem dönemi haricinde yedi aydır fabrikanın önündeyiz yani. Bu da insanlara güç veriyor. ‘Bak sendika işçisine sahip çıkıyor, bırakmıyor’ diye düşünüyorlar.”

Uzun direnişler, kadın işçiler için birçok açıdan zorlu süreçler aynı zamanda. Özellikle kadınlar birçok maddi sıkıntı yaşıyor. Emel, sendikanın direnişteki kadınlara maddi açıdan destek olmaya çalıştığını; ama yine de kadınların hem sigorta hem de geçinimi sağlama noktasında zorluklar yaşadığını, direniş sürecinin uzamasının bu zorlukları artırdığını anlatıyor. Direniş sürecinin uzaması, işçilerin zaman zaman umutsuzluğa düşmesine de sebep olabiliyor. Emine, zaman zaman direnişin kazanımla sonuçlanacağına dair şüpheye düşebildiklerini dile getiriyor.

‘Birbirimize sahip çıkalım’

Son olarak Barutçu direnişçileri Gönül ve Emine, işçilerin patronlara karşı birlik olması ve kendi güçlerini fark etmeleri gerektiğini vurguluyor. Gönül şöyle diyor:

“İşçiler patrona karşı daima birlik olsun; o zaman kimse aç da kalmaz, işsiz de kalmaz. Biz olmasak, onlar yok çünkü. İşçilerin kendi gücünü fark etmesi lazım. Onlarsız patronun bir hiç olduğunu bilmeleri lazım.”

Emine ise işçilere birbirine sahip çıkma çağrısı yapıyor:

“Bütün işçilere sesleniyorum, kimse sesini çıkartmamazlık yapmasın. Hakkını hukukunu arasın. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ demesinler. Patron kimseye sahip çıkmaz, işçiler birbirine sahip çıksın. İşçiler olarak birlik olmamız lazım, omuz omuza olmamız lazım. Güzel yarınlar için birlikte mücadele etmemiz lazım. Bugün ben burada duruyorsam verdiğim söz için duruyorum, hakkımı savunmak için duruyorum. Çocuklarımız, torunlarımız için örnek olmamız lazım.”

Yedi aydır dirençle, azimle direnişe devam eden Barutçu işçisi kadınların kazanması için bizim bu direnişi daha fazla gündem etmemiz ve dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor. Emine de bütün kadınları dayanışmaya davet ederek tamamlıyor sözlerini:

“Bütün feminist kadınlara, sesimi duyan herkese çağrımdır: Sesimize kulak versinler, bizi görsünler, bizim direnişimize destek versinler. Biz de yarın, onlar gibi başkalarının direnişine destek verelim. İşçi sınıfı ve kadınlar olarak birbirimize kenetlenelim, birbirimize sahip çıkalım.”

Fotoğraf: Betül Kocaaslan

Paylaş:

Benzer İçerikler

Zorunlu mesailer, yetersiz molalar, sayı baskısı, düşük ücretler… İşçilere tuvalet yasağı koyan, “Cenazeniz de olsa izin istemeyin” diyen, hamilelere bile izin vermeyen şefler… Bir de üstüne sendika düşmanlığı, hukuksuz işten atmalar… Bilsar Tekstil’de direnen kadın işçiler, fabrikadaki kölelik koşullarını anlatıyor.
Sarar Fabrikası’nda sendika değiştirdiği için KOD 46 ile işten çıkarılan Sıla’nın anlattıkları, fabrikada kadın işçilerin maruz bırakıldığı şiddeti ve ayrımcılığı gözler önüne seriyor: “En fazla işi biz yapıyorduk ama erkekler daha çok maaş alıyordu. Depo işçisi erkeklere bayramlarda çikolata, gömlek gibi hediyeler verilirken bize verilmezdi.”
Nersoy Tekstil’de direnişlerini sürdüren kadın işçiler, fabrikada çalışırken kendilerine ayıracak zamanlarının olmadığını söylüyor. “Üç beş saat yaşıyoruz işte. Ama ev işlerini kim yapacak? Öyle zaman oluyor ki koltuğa uzanacak bir saatimiz bile olmuyor” diyorlar. Bir kadın, uykusunda “Sayı yetişmeyecek hadi hadi” diye sayıkladığını anlatıyor.
Nersoy Tekstil’de direnen kadın işçilerle direniş alanında konuşuyoruz bu kez. İşe alınırken kendilerine bir yıl hamile kalmama şartı koşulduğunu, hamile kalanların işten çıkarıldığını söylüyorlar. 150’den fazla kadının çalıştığı fabrikada kreşin olmadığını, çocuklarına bakacak birini bulamayan birçok kadının işten çıkmak zorunda kaldığını anlatıyorlar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!