“Çare Eşitlik”se Kadıköy Belediyesi’nde işyerinde eşitlik isteyen TİS’i neden imzalamadınız?

25 Kasım’da sağdan soldan erkekler kadına yönelik şiddete karşı olduklarını dile getirecekler yine. Oysa somut olarak yapılacaklar vardı. Adamlar şiddete karşıyız dediğinde, geçtiğimiz günlerde Kadıköy Belediyesi'nde imzalamadıkları toplu sözleşmeyi onlara her seferinde hatırlatmak boynumuzun borcu artık.
Paylaş:
Necla Akgökçe
Necla Akgökçe
nakgokce@gmail.com

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kederli ve öfkeliyim. Kederim erkek şiddetinde yaşamını yitiren, sakat kalan, işyerinde uğradığı şiddet ve cinsel tacizi açığa çıkardığı için işsiz kalan tüm kadınlar için… Yitip giden hayatları kimse geri getiremeyecek.

Öfkem, feminist kadınların yıllardır verdiği mücadele sonucunda 25 Kasım’ı kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü olarak kabul eden ama bunun kadın hayatları açısından anlamı hakkında en ufak bir fikir sahibi olmadıkları gibi bu konuda üretilen her şeye köstek olan erkeklerle ilgili, ki biz bunların sistemine patriyarka diyoruz.

AKP’den İyi Parti’ye, CHP’ye düzenin sağında solunda yer alan siyasi parti temsilcileri bugün kadına yönelik şiddete ne kadar karşı olduklarını anlatacaklar. Kendi mücadele programlarını açıklayan nutuklar atacaklar.

İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırarak kadınları ve LGBTİ+’ları erkek şiddetiyle karşı karşıya bırakan kadın düşmanı AKP’nin bir baskı ve şiddet uygulayıcısı olarak kadına yönelik şiddeti her alanda durmadan körüklediğini ve yeniden ürettiğini biliyoruz. Onlara karşı tutum bellidir.

Ama bir de “sosyal demokratlar” var. “Çare eşitlik” kurultayı düzenlediler biliyorsunuz, birkaç gün önce. Erkek egemen siyasi partilerde kadınların hayatının adamlardan sürekli bir şeyler koparma, sürekli pazarlık peşinde geçtiğini bildiğimiz için kurultay ardındaki kadın emeğini görmezden gelmiyoruz elbette ama bu konuda söylenecekler de söylenmeli…       

Kurultayda Özgür Özel iktidara geldiklerinde İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden meclise taşıyarak bunun ilk imza atacakları metin olacağını dile getirdi. Güzel ama hükümet kurmadan da yapacaklarınız var; İstanbul Sözleşmesi dışında işyerlerinde ve evde kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda en gelişmiş iş hukuku metinlerinden biri olan IL0 190’ı Türkiye’nin imzalaması için muhalefet partisi olarak teşebbüslerde bulunabilirsiniz mesela… 

Mor Liste TİS ile işyerinde şiddet son bulsun istediler

Aynı şekilde elinizde olan belediyelerde uygulamalı olarak şiddete karşı nasıl mücadele edileceğini, bu konuda neler yapılacağını gösterebilirsiniz…

ILO 190, sizin bizlerden oy alarak seçtirdiğiniz, fena halde erkek belediye başkanlarınızın yönettiği belediyelerde örgütlü sendikalarla yaptığı toplu sözleşmelere yansıtılabilir. “Çare eşitlik” diyorsunuz ya; batıda sosyal demokrat -hatta sağ eğilimliler de- sendikalar işyerinde cinsiyet eşitliğini sağlamak için toplu sözleşmeleri bir eşitlik mekanizması, kadına yönelik şiddetle mücadelede bir araç olarak kullanıyorlar uzun dönemdir.

Niye CHP diye soruyor olabilirsiniz? 25 Kasım’da CHP’nin aklımıza gelmesinin, “iktidarla değil de muhalefetle uğraşma kolaycılığı”yla elbette bir ilgisi yok. Şimdilerde belediyelerinizden birinde imzalanamayan bir toplu sözleşme ile alakası var.   

Geçtiğimiz hafta sendikalarda kadın çalışmaları konusunda medarı iftiharımız Mor Liste’den kadın arkadaşlarımız, ILO 190 ve İstanbul Sözleşmesi’nin bazı maddelerini Kadıköy’de belediye ile Genel-İş Sendikası arasında yapılacak olan toplu sözleşmeye yansıtan çok önemli bir çalışma yaptı.  Fakat masada belediye başkanınız, kadınlara yönelik koruyucu maddeleri kabul etmezken, sendika başkanınız ise grevin ilk dakikasında, işyerinde kadınlara yönelik cinsiyet eşitliğine itiraz eden TİS’i imzalayarak kadınları yüzüstü bıraktı. Olan biteni kabul etmeyen şube yönetimi istifa etti… Olay tam bir erkek dayanışmasıydı.

Mor Liste’nin bu toplu sözleşme dönemi için sıraladığı kadın talepleri, şimdiye kadar Türkiye’de bir işçi ve hatta memur sendikasında rastlamadığımız şekilde feminist bilinçle, kolektif olarak hazırlanmıştı. “Çare eşitlik” diyenler bunu gerçekten isteseydi, örnek bir toplu sözleşme olacaktı. Olmadı… Sözleşmenin kadın talepleri hakkında Kadınİşçi’de arkadaşlarımız Seval Öztürk ve Pınar Erol tarafından hazırlanan kapsamlı söyleşi ve haber yapıldı. Lütfen bir bakın.

Sol kamuoyu da olayla pek ilgilenmedi. Çünkü bu “sınıfın kadın kısmına” ait bir mücadele, dolayısıyla ilgilenilecek başka önemli büyük sorunlar var. Esasen faşist rejimler karşısında mücadeleyi parlamentarizmle indirgediğimiz noktada bitmişti her şey… Görüldüğü üzere işlevsiz bir parlamentoda AKP-MHP ortaklığına karşı işçi sınıfı “taleplerini” savunmakla bir şeyler değişmiyor. Çare, toplu sözleşme masalarından maden eylemlerine dek somut mücadelede…

ILO 190’ı hatırlayın

Kadıköy Belediyesi’ndeki kadın talepleri nelerdi; boşanan kadına parasal yardım, kadın ve çocuklara şiddet uygulayan erkeklerin işe alınmaması, LGBTİ+’lar için onur haftasında bir gün izin ve yanı sıra nefret suçlarına karşı disiplin cezaları… Yani sosyal demokrat bir belediyenin işyerinde kendiliğinden uygulamaya koyması gerekli talepler. Tüm bu talepler IL0 190’da da tanımlı… Hatırlayalım…

* Kayıtlı ve kayıt dışı, özel veya kamuya ait tüm sektörlerde, kentsel ve kırsal alanlardaki kişilerin istihdam statülerine bakılmaksızın çalışma yaşamındaki şiddet ve tacize karşı düzenlemelerin yapılması.

* Şiddet ve taciz olgusunu sadece işyeri ile sınırlı tutmayıp işle ilgili tüm alanları kapsayacak şekilde tüm çalışma yaşamına yayılması.

* Aile (hane) içi şiddeti de çalışma yaşamıyla ilişkili bir sorun olarak ele alarak bu doğrultuda çalışma yaşamında şiddet ve tacizle ilgili düzenlemelerde, hane içi şiddeti önleyici ve çalışma yaşamına etkisini azaltıcı önlemlerin alınması.

Eviçi şiddetten korunmak için boşanmak isteyen bir kadın Kadıköy Belediyesi’nde çalışıyor. Mor Liste’den arkadaşlar belediye işçisi kadının boşanma sürecinde desteklenmesi, güçlendirilmesi gerektiğini düşündüklerinden toplu sözleşmeye somut bir madde olarak koyuyorlar. Kadınların toplu iş sözleşmesi masalarında yetkili olmasının neleri değiştirebileceğinin en güzel örneğini veren Nazan arkadaşımız, maddeleri çatır çatır savunuyor. Ama adamlar şiddete uğradığı için boşanan kadına, o 1000 liralık tazminatı vermiyor. Ne diyor ILO 190; “kayıtlı, kayıt dışı sektörde işle ilgili tüm alanlarda ve ailede şiddeti önleyici önlemler alınmalı.” Kimi görevlendiriyor sözleşme; başta devlet olmak üzere tüm kamu kurumlarını, belediyeleri, sendikaları… Kadına yönelik şiddete karşı kurultaylar yapan CHP’nin belediye başkanı, işyerinde cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik toplu sözleşmeye konulan bu maddeleri kabul etmiyor. Siz bizle dalga mı geçiyorsunuz allahaşkına…

Türkiye IL0 190’ı imzalamadı, başka ülkelerde genelde sendikalar, kadın örgütleri, bu konuda siyasi partileri, parlamentoyu sıkıştırarak, kampanyalar düzenleyerek hükümetlerin imza atmasını sağladılar.  Ekvator, Uruguay, Peru, Orta Afrika Cumhuriyeti, Porto Riko, Brezilya, Vietnam, Çin, İtalya… daha pek çok ülke sözleşmeyi imzaladı. Hükümetler prestij meselesi yaparak bununla övünüyorlar…

Tabii ki imza atmakla yetinilmemesi, önlemler geliştirilmesi gerekiyor.

Mesele Vietnam, Porto Riko ve Çin’de belirli mesleklerde çalışma yaşamındaki şiddet ve cinsel tacize yönelik yasal düzenlemeler yapılırken, Arjantin, İtalya ve Peru’da şiddet mağdurlarına yönelik koruma ve destek sağlayan yasalar çıkarıldı.*

Bugün 25 Kasım; kadınlar sendikalardan da, şiddetle mücadele edeceğini söyleyen sol siyasi partilerden de boş nutuklar, ajitatif konuşmalar değil; işyerinde şiddet ve cinsel tacize karşı somut adımlar atmalarını bekliyor. Kendi içine kapanmış patriyarkal yapılarda erkek erkeğe sürdürülen pazarlık masalarında kadın hayatları üzerinden yürüttüğünüz pazarlıklara karnımız tok beyler…

* 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ve Ulusal Mevzuat, ILO adına İsveç Sverige desteği ile eşitiz biz tarafından hazırlanan broşür.

Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!