Zincir marketlerde çalışan kadın işçiler, patronların kâr hırsının, ağır iş yükünün, mobbingin ve cinsel tacizin hedefinde. Kadın işçilerin meslek hastalıkları görmezden geliniyor; dinlenmeye, nefes almaya zaman bırakılmıyor. İşçiler ise sessizce değil, yaşadıklarını ve taleplerini birbirine anlatarak direniyor.
Çay deyince akla kadınlar geliyor gelmesine ama kadınların çayı hangi bedellerle var ettiği pek bilinmiyor. Çayda çalışan kadınlar bel fıtığı, böbrek rahatsızlığı, kadın hastalıkları, romatizma, kanser, tansiyon, kalp ve depresyon gibi pek çok hastalık içindeler.
TKIS Blinds işçileri iki ayı aşkın bir süredir Tuzla’da direniyorlar. Perde üretimi yapılan ve çalışanların büyük bölümünü kadınların oluşturduğu fabrikada işçiler düşük ücretlere ve kötü çalışma koşullarına karşı TEKSİF sendikasına üye oldular ve işten atıldılar. Kadınİşçi’nin düzenlediği DEM İstanbul Milletvekili Özgül Saki’nin de katıldığı dayanışma ziyaretinde kadın işçilerin özgün sorunlarını da konuşma fırsatımız oldu.
Yürümekte dahi zorlanıyor ancak çalışmaya devam ediyor. Dizlerinde derman olmayan 53 yaşındaki Filiz 12 apartmanın merdiven temizliğini yaparak yaşamaya ve çocuklarını tek başına okutmaya çalışıyor. 20 yıldan bu yana sigortasız çalışıyor. Yani Filiz için emeklilik uzak bir hayal.
Siverek’te erkekler, “Bu paraya, bu rezillik çekilmez” diye düşünüyor. Dolayısıyla tarım işçiliğini, bile isteye “kadın işi” diye kodluyor ve “ek gelir” olarak gördükleri için kadınlara bırakıyorlar.
Agrobay Seracılık, Özak Tekstil, Burda Bebek. Düşük ücretler, güvencesiz çalışma, cinsiyetçi iş ayrımı; zorla mesaiye bırakılma, hakaret, taciz, mobbing, değersizleştirilen kadın emeği… Sektörleri, şehirleri farklı da olsa, dayatılan insanlık dışı çalışma koşullarına karşı kadın işçiler direnişlerle yanıt verirken “İşyerlerinde de kadına yönelik şiddet son bulsun diye mücadele ediyoruz” diyorlar.
Berivan, kendisine şiddet uygulayan erkekten yıllardır boşanmaya çalışıyor. Yedi çocuğuyla Diyarbakır’da yeni bir yaşam kurmuş ama hâlâ tedirgin. Hep kayıtdışı işlerde çalışan Berivan, “İşçi olarak zaten hiç güvencem olmadı, kadın olarak ise tek güvencemiz 6284 sayılı kanun. Ama şimdi o da tartışılıyormuş” diyor.
Alphindi fabrikasında Şeker-İş’e üye oldukları için işten atılan kadın işçiler, kötü çalışma koşulları nedeniyle sağlığını yitirmiş. Artık demliği bile kaldıramıyorlar, elleri kesik izleriyle dolu. Erkek işçilerin daha yüksek ücret aldığını belirten işçiler, “Sendikalı olmanın önemini daha iyi anladık. Her işçi hakkını savunsun, örgütlensin” diyor.
Sağlık meslek örgütleri 29 Mayıs’ta Ankara’da Beyaz Miting’de taleplerini bir kez daha dile getirdi. Alanda kadınlar bu kez daha görünürdü. İstanbul Sözleşmesi’nden ücretsiz HPV aşısına, mobbingden ev içi ve iş yeri şiddetine kadar her mesele dövizlere yansıtılırken, femina işaretli SES ve TTB önlüğü giymiş kadınlar dikkat çekiciydi.
Uzun yıllar tekstil üretiminde, makine başında çalışmış Zekiye. Sonrasında mutfak bölümüne geçmiş. “Hiç sendikam olmadı, oysa şu hayatta en çok istediğim şeylerden biriydi” diyor. Asgari ücretin bir an önce artırılmasını, kadın işi-erkek işi ayrımının kalkmasını, iş güvenliğinin sağlanmasını istiyor.
Birleşik Metal-İş’in araştırmasına göre, metal işçisi kadınlar erkeklere göre daha çok kas-iskelet sistemi sorunu yaşıyor. Bu durum, toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsız değil. Meslek hastalıklarına ilişkin toplumsal cinsiyet perspektifiyle yapılmış araştırmaların artması gerekiyor.
Ülkenin dört bir yanında sağlık emekçileri, insanca bir ücret, sağlıkta şiddetin ve angaryaların son bulması, Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için iş bıraktılar. Kadın sağlık emekçilerinin talepleri arasında; bütün gün çocuklarını bırakacakları parasız kreşler ve cinsiyet eşitliğini gözeten güvenli ortamlarda çalışmak da, bulunuyordu.
BBC iki haftalık grevi kazanımla sonuçlandı. 28 Ocak’ta Kadınİşçi olarak dayanışma ziyaretindeydik ve o günün akşamı TGS ile işverenler anlaştı. Ayazda karda, tipide direnen gazeteciler yüzde 32 ücret artışının yanı sıra yemek, sağlık haklarında da iyileştirmeler aldılar. Gözlük yardımı, göz bozukluklarının bir “gazetecilik meslek hastalığı” olarak kabul edilmesinin yolunu açabilir.
Algü Depoculuk’ta üç yıldır çalışan Emel, seri üretim ve ağır kaldırma sonucunda 25 yaşında bel fıtığına yakalandı. Ağır çalışma koşullarını dile getirdiğinde ise mobbinge maruz bırakılarak, istifaya zorlandı. Emel haklarını geri almak, bir daha bu tür sorunlar yaşamamak için mücadeleye devam, diyor.