Köşe Yazısı

seks köleliği küresel bir olgu, kurbanları en çaresiz olanlar, yöntemleri çok vahşi ve kâr edenler çeşitli kurumlarca korunuyor. devletlerarası ilişkilere ve feminist politikaya bu açıdan bakmakta yarar var
geçtiğimiz aylarda disk basın-iş’te, özellikle sendikal çevrelerin ilgisini çekebilecek bazı gelişmeler yaşandı. üzerinden epeyce zaman geçti, bunun sakin düşünme imkânı sağladığına inanıyorum ve aslında emekten yana herkesin ilgilenmesi gereken bu gelişmeleri, biraz da öznel bir yerden aktarmak istiyorum
pembe yaka’dan senem, yeniden gündeme getirilen 11. yargı paketini, “aile yılı” kapsamında görüyor ve lgbti+ varoluşun zor gücüyle bastırılmaya çalışılması anlamına geleceğini söylüyor ve ekliyor; “bu yıl ‘aile yılı’ olduğu kadar direniş yılıydı”
jane goodall 1 ekim günü, 91 yaşında, doğal nedenlerle hayatını kaybetti. son zamanlarına kadar hareketliydi, alameti farikası haline gelmiş balıkçı yaka kazağı, omuzlarına attığı şal ve boynundaki zincirin ucunda bir afrika haritasıyla etkinlikten etkinliğe koşturuyordu. çocukluk hayallerini, hayal bile edemeyeceği şeyleri gerçekleştirmenin huzuru ve mutluluğuyla göçtü
7 ekim 2023 günü, dünyanın en büyük açıkhava hapishanesi olan gazze’nin duvarları yıkıldı. israil buna, 1948’den beri süren tehcir saldırısını artırarak ve bir soykırım süreciyle cevap verdi. yer kürenin her yerinde halklar sokakları doldurdu, ablukayı kırmak için yıllardır denize açılan özgürlük filoları, akdeniz’de bir hayalet gibi dolaşıyor. 5 ekim, filistin’in yanında işgalin karşısında olanların harekete geçtiği gün olacak
abd’de 1960’lı ve 1970’lı yıllardaki siyah kurtuluş hareketinin önemli eylemcilerinden assata shakur 25 eylül’de, 78 yaşında, siyasi mülteci olarak yaşadığı küba’da öldü. o geçen yüzyılın devrimci kadınlarının çok bilinmeyen ama önemli örneklerinden biriydi
mahsa jina, kişiliğinde hem ezilen kürt kimliğini hem de baskı altına alınan, sömürülen kadın kimliğini bir araya getiriyordu. öldürülmesinin ardından bir insan hakları eylemcisi, “bir kadın olarak gözaltına alındı, kürt olması gözaltının ölümle sonuçlanmasına sebep oldu” dedi.
“12 Eylül darbesi, Türkiye tarihinde demokrasiye, hukuka ve toplumsal barışa yapılmış büyük bir ihanettir” demiş Numan Kurtulmuş. İşçilerin, kadınların, LGBTİ+’ların, Kürtlerin, emekçilerin, Alevilerin, çocukların haklarını biçe biçe emperyalistlere, sermayeye borcunu ödeyerek iktidarını sürdüren partinin değil de, demokrasi mücadelesi veren bir partinin demokrasi âşığı üyesi konuşmuş zannedersiniz. Oysa Kurtulmuş’un siyasi geleneğinin palazlanmasının en temel kaynaklarından biri 12 Eylül cuntası
kadınların giyimine devletin müdahalesi kabul edilemez. ama devletin karışmadığı kıyafetler de kadınların kararı olmayabilir. bir şirketin, elemeler düzenleyerek bir araya getirdiği kadınlarla kurduğu manifest’in ne giyeceğine müzik endüstrisi karar verir gibi geliyor bana
“bu kadar düşmanlık karşısında korkmak hakkımız, her durumda “yanlış anlama”, “aklımıza kötü bir şey getirme” hakkımız var, haklarımızı bilelim, onlardan vazgeçmeyelim, unutmayalım; her erkek yapmıyor ama yapanların hepsi erkek.”
“Freelance çalışanlar keyfi belirlenen ücretlerden, geciken ödemelere kadar onlarca sorun yaşıyor. Disk Basın-İş bütün bunların konuşulacağı, yasal düzenlemelerin önerileceği bir çalıştay düzenliyor.”
“Anlatılacak, ortaya çıkartılacak çokça rezillik var. Erkekler ne yaptıklarını biliyorlar, korkuları bunların açığa çıkmasından. Korkmakta haklılar. Daha çok korkacaklar. Eline, beline sahip çıkmayanlar itibardan olacaklar.”
“muhalif siyasetin öznesi, siyasetle bir biçimde ilgilenen -ve bu sebeple baskı gören- muhalifler değildir. demokrasi, siyaset yapma, söz söyleme hakkından ibaret değildir… muhalif siyasetin öznesi sömürülenler ve ezilenlerdir. bunu ihmal ederek yürütülecek siyasetin genişleme ve değiştirme şansı yok.”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!