İktidar bu yıl ücretlere bir kez zam yapılacağını açıklayınca bu haksızlığa karşı çok fazla kesimden itiraz yükseldi. Enflasyonun uçuşta olduğu ülkede 2024 yılı ortasında tavan yapacağı iddiaları var. Ki bu bir manipülasyon olabilir. En iyi bildikleri şey manipülasyon. Bakan Mehmet Şimşek’in yurtdışından gelmesini beklediği paraların bu tarihten itibaren yurda giriş yapacağı bilgisi üzerine yürütülüyor bu tahminler. Kısaca dereyi görmeden paçaları sıvıyor iktidar ama olsun. Maksat güzellik olsun. Yurt dışından gelmesi beklenen paralar pek nazlı, hukuksuz ortamdan, tek adam iktidarından nem kapıyor.
Enflasyonu iktidarın yanlış ekonomi politikaları yükseltiyor. Ama onlar sebebi oldukları enflasyonu emekçilere yüklemeye çalışıyor. Yerli sermayeye daha fazla kâr yaptırmak, yurt dışı sermayeyi “En ucuz emek bizde” diyerek ülkeye çekmeye çalışıyorlar. Yerli ve yabancı sermayeye sattıkları tek şey emekçilerin ucuz işgücü. Bu nedenle maaşlara 2024 yılında bir kez zam yapmayı, asgari ücreti de ortalama ücret yapmayı hedefliyorlar. Kamuoyuna ise manipülasyon yaparak enflasyona sebep olarak emekçilerin ücretlerine yapılan zammı gösteriyor, kendilerini de aklamış oluyorlar. TÜİK’in yanıltıcı enflasyon oranları sayesinde emekli ve çalışanların zam oranları da düşürülmüş oluyor. Nerden bakarsanız bakın karşınıza katmerli sömürü çıkıyor. AKP emekçinin cebinden çalmaya devam ediyor.
2024 Ocak ayı için yapmayı düşündükleri zam oranları gerçek enflasyonun yarısı kadar bile değil. Diyeceksiniz ki gerçek enflasyonun ne kadar olduğunu gerçekten bilen var mı? Burada yaşayan bizler gerçek enflasyonun en azından yüzde 100’ün üzerinde olduğunu biliyoruz. Enflasyonu bilmek için TÜİK’e ihtiyacımız yok.
Türk-İş başkanı her ay ballı maaşını alıyor
Sermaye ve iktidarla beraber Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yer alacak olan Türk-İş kendi yaptığı araştırma sonuçlarını görmezden gelerek asgari ücret pazarlığını 14 bin 25 liradan yani açlık sınırından başlatacağını duyurdu geçtiğimiz hafta. Ancak açıklaması çok fazla tepki alınca çark etti. Böylece geçen haftaki yazımın başlığı olan Türk-İş şov başlamış oldu. Yazıya ulaşmak isteyen burayı tıklayabilir. https://www.kadinisci.org/kose-yazilari/sozumuz-var/turk-is-sov-ve-ucusan-milyar-dolarlar/ Türk-İş başkanının medyaya yaptığı açıklama şöyle idi: “İnşallah toplumu memnun edecek bir rakamı verirler de biz altına imza atıp masada otururuz.” Memnun edecek rakamı almanın peşinde değil Türk-İş başkanı, versinler diye bekliyor. Vermezlerse masayı devirmek, direnmek, mücadele etmek, grev yapmak falan yazmıyor kitaplarında. Ne vereceklerse altına imza atacak sendikacı bey. Nasılsa kendi maaşı iyi. İşçiler her ay çatır çatır ödüyor. İşten atılanlar maaş alamazken, işçiler ödenmeyen maaşları için işyerlerinin çatılarına çıkarken, maaşı verilmediği için direnen işçiler gaz ve cop yerken beyefendi her ay tıkır tıkır bankamatikten maaşını çekip kartı ile harcamalar yapabiliyor. Tok açın halinden anlamaz derler. Bu da anlamıyor.
Türk-İş rakamları durumu anlatıyor
Türk-İş, Ekim 2023’de Ankara üzerinden bir araştırma yapmış ve bu araştırmada çıkan sonuçlar şöyle:
Açlık sınırı 13 bin 684 lira.
Yoksulluk sınırı 44 bin 573 lira.
Bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 17 bin 803 lira.
Araştırmanın şu kısmını olduğu gibi alıyorum. Öne çıkartılan kısımlar kendilerine ait.
“TÜRK-İŞ’in verilerine göre ‘mutfak enflasyonu’ndaki değişim Ekim 2023’te şu şekildedir:
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin ‘gıda için’ yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre %2,62 oranında gerçekleşti.
On aylık değişim oranı ise %68,30 olarak tespit edildi.
Son on iki ay itibariyle değişim oranı %84,29 oldu.
On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı ise %99,96 olarak hesaplandı.”
Her şey ortada aslında. Yaptığı araştırma ile ücretlerin yüzde 100 eridiği sonucunu bulan Türk-İş’in asgari ücret pazarlığını neden aynı oranda başlatmak yerine 14 bin liradan yani açlık sınırından başladığı elbette sorgulanmayı hak ediyor.
Tamamen iktidarın memuru olmuş, ne diyecek diye Erdoğan’ın ağzının içine bakan, pazarlık masasında işçilerin haklarını savunmak yerine memnun edecek rakam gelse diye bekleyen sendikacılar oldukça enflasyon tek haneli bile olsa işçilerin maaşlarının erimesinin önüne geçilemez. Malum bunca yoksulluğun, bunca açlığın, düşük ücretlerin, asgari ücrete mahkûm edilmenin temel nedeni payımıza düşenin üstüne çökmeleri. Adımıza kurulan sandıkların dahi sermayeye bağışlanması. Vergi politikalarının zenginden, sermayeden değil, yoksuldan, işçiden, emekçiden, kadınlardan alınıp bir de üstüne patronlara, iktidar ve onun çevresine ve mafyalara verilmesinde.
Asgari ücret zammı konuşulurken fotoğrafın bütününü görmek ve göstermek mühim.
Gerisi yoksulluktan açlığa geçiş kapısı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu masasında bize açtıkları kapı bu.
Uzun lafın kısası Türk-İş araştırmasına göre yoksulluk sınırı 44 bin 573 lira ise ve asgari ücretin de bunun üzerinde olması gerekiyor ise ortaya çıkan ücret 60 bin lira civarına denk düşüyor.
O zaman sormaz mıyız iktidar ev Türk-İş’e “Benim 60 bin lira olan asgari ücretim nerede?”
Kaynaklar:
turkis.org.tr/turk-is-ekim-2023-aclik-ve-yoksulluk-siniri
Fotoğraf: Dünya Gazetesi