fazla mesai

Bizlerin bütçesine daha ‘uygun’ market raflarında sıkça gördüğümüz, işlenmiş et ürünleri markası olan Polonez, bir süredir işçi ve sendika düşmanlığıyla anılıyor. Fazla mesai dayatmasıyla ev yüzü görmeden çalışan kadın işçilerin sendikalaşma mücadelesini tanımayan Polonez’de kadınlar, düşük ücretlerle ağır işlerde hakarete maruz kalarak çalışıyor.
Bir işyerinde, bölüm şefi ve işçi arasında şu konuşma geçiyor; “Makinanın başında bir saniye boş durmuşsun. O bir saniyede ne yaptın!?” Yanıt geliyor; “Tokam gevşemişti, saçım gözümün önüne geliyordu onu düzelttim!” Bir saniyenin savunmasını isteyen şirket; Gates Metal. Hareketleri kaydeden bir cihaz yerleştirmiş patron üretim makinelerine. Despotik uygulamalara ve çok düşük ücretlere tepki olarak işçiler greve gittiler. Grevci işçilerden Hicran ve Neşe ile görüştük..
Malatya’da 6 Şubat depremi öncesinde kadınlar, çocuklarını kreşe vererek çalışabiliyordu. Depremden sonra çocuk bakım hizmetlerinin yetersizliği ve artan kreş ücretleri nedeniyle kadınların bir kısmı ücretli emek süreçlerinden çekildi.
Agrobay Seracılık, Özak Tekstil, Burda Bebek. Düşük ücretler, güvencesiz çalışma, cinsiyetçi iş ayrımı; zorla mesaiye bırakılma, hakaret, taciz, mobbing, değersizleştirilen kadın emeği… Sektörleri, şehirleri farklı da olsa, dayatılan insanlık dışı çalışma koşullarına karşı kadın işçiler direnişlerle yanıt verirken “İşyerlerinde de kadına yönelik şiddet son bulsun diye mücadele ediyoruz” diyorlar.
Deprem sonrası işyerlerinin daha fazla kar hırsı ile kadınları düşük ücrete ve fazla iş yüküne mahkûm ettiğini söyleyen depremzede kadınlar, birçok kadının mecburiyetten bu durumu kabul ettiğini anlatıyor.
DİSK’in 21 Ekim Mitinginde Kartal Meydanı’nda kadınlara “Vergide Adalet”i sorduk. Adaletsizliğin en çok erkeklere göre düşük ücretle çalışan kadınları vurduğunu düşünüyor çoğu. Feminist akademisyen Özgün Akduran ise vergide pozitif ayrımcılık yapılabilir, diyor. Sendikalara duyurulur…
Fazla mesai sözleşmeleri… Artık her işletme dayatıyor bunu. Aç açıkta kalmaktansa daha ilk gün önümüze konulan bu sözleşmelerle modern köleliğe geçişimize, kendi elimizle onay veriyoruz. Amazon depo, Mitsuba, Legrand ve Farplas’tan kadın işçilerle bu sözleşmeleri ve fazla mesailer nedeniyle yaşadıkları sorunları konuştuk.
Başta Zara olmak üzere ünlü markalar için iplik üretimi yapan Acarsoy Tekstil işçileri örgütlenmeye çalışıyorlardı. Öz İplik-İş Sendikası’na üye olan işçiler düşük ücretler ve kötü çalışma koşullarını değiştirmek için çıktıkları yolda işten atma saldırısıyla karşılaştılar. Çalışanların yüzde 70’inin kadın olduğu fabrikada, örgütlenme çalışmasını yapanlar da kadın, işten atılanlar da.
Esenyurt Migros Depo’da çalışan DGD- SEN’de örgütlü 257 işçi düşük ücretler, işçi sağlığı ve güvenliğinin hiçe sayılması, kadınlara yönelik eşitsiz uygulamalar, kötü muamele ve mobbing nedeniyle iş bıraktıkları için işten atıldılar. Atılan kadınlar, kadınları dayanışmaya ve MİGROS’u boykot etmeye çağırıyor.
Pandemi sürecinde şirketler, depo, paketleme, ürün toplama gibi işlerde, el becerisi yüksek kadınlara istihdam sağlıyoruz, şeklinde ilanlar verdiler. Bu çalışma bazen 16.00-24-00 arasında sabitleniyordu. Kadınlar hem ev işi yapacak hem de üç kuruşa ücretli çalışacaktı. Yevmiyeci kadınlarla konuştuk.
Farplas’ta dün yaka paça gözaltına alınan işçilerin önemli bir bölümü kadındı. Onlar işten atılan arkadaşlarının geri alınmasını ve sendikanın taleplerinin yerine getirilmesini istiyorlardı. Fabrikada kadınlara yönelik mobbingin, baskının yanı sıra ücret ayrımcılığı da var. Patronların kadınlardan utanmadan destek istediklerini belirten bir kadın işçi “Çünkü bu fabrikayı ayakta tutanın kadınlar olduğunu biliyorlar” diyor. Arkadaşımız Bahar, eylemde ve daha öncesinde kadın işçilerle konuştu.
TTB Asistan ve Genç Uzman Kolu’ndan kadın asistan hekimlerle konuştuk. Eğitim hakları gasp edilen, 36 saate varan mesai süreleri ve ağır iş yükünün altında ezilen, bir de üstüne kadın oldukları için ayrımcılığa maruz bırakılan asistan hekimler, “Tek çare örgütlü mücadele” diyor
Tekstil işçisi Şahdet Kılınç çalıştığı Tay Tekstil’in ‘ücretsiz izin’ teklifini kabul etmedi. Kadın ve erkek iş arkadaşlarıyla birlikte direnişe geçti, verdiği mücadelenin sonucunda tazminatı ile diğer yasal haklarını almayı başardı. Bu genç kadının anlattıkları, sektörün gerçek yüzünü gözler önüne seriyor. “İspanyol markasına her gün çok fazla sayıda gömlek diktik” diyor Şahdet, “O giysilerin yüzlerce dolara satıldığını da biliyorduk. Fakat hayatta kalmak ve geçinebilmek için çok az ücretlerle çalışmaya razı olduk.”
Pandemi sürecinde sağlık sistemini ayakta tutan hemşirelerdi, dersek, abartmış olmayız. Aşılamanın son hızla devam ettiği bu süreçte hemşireler yine çok çalışıp, çok yoruluyorlar. Ama aşılamada yer almak, yaşatmak anlamına geldiği için onları yine de mutlu ediyor…
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!