Belçika’nın Gent şehrinde bir sosyal hizmet emekçisi ev ziyareti sırasında öldürüldü. İspanya’da cinsel tacizi bildiren bir bakım emekçisi, bir hastanın kapısında öldürüldü. Norveç’te bir sosyal hizmet emekçisi, ırkçı bir saldırıda gece nöbeti sırasında öldürüldü. Hollanda’da binlerce sosyal hizmet emekçisi, durumun artık güvenli olmadığını vurgulamak ve uyarmak için “alarm düğmesine” bastı.
Yaşananlar münferit değil. Sosyal hizmet emekçilerinin karşılaştığı üçüncü taraf şiddeti ve tacizin de çok daha büyük bir buzdağının görünen kısmıdır.
Sendikalar, işçilerin karşılaştığı şiddeti kınadı ve zarar görme olasılığını artıran koşullara dikkat çekti: kronik personel yetersizliği, yalnız çalışma, yetersiz risk değerlendirmesi ve kemer sıkma politikaları kaynaklı kesintiler.
Sendikasına tek başına tehlikeli bir ziyareti yapmaktansa istifa edeceğini söyleyen sosyal hizmet uzmanı personel sıkıntısı çeken işvereni tarafından işe gitmeye ikna edildi. Öldürüldü. Hiçbir işçi bu duruma düşürülmemeli.
Bu durumun apaçık bir cinsiyet boyutu var. Çoğunlukla göçmen veya azınlık kökenli kadınlar, Avrupa’daki sağlık ve sosyal bakım işçilerinin büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Hollandalı örgütlerin “Kadınlara geceyi geri verin” kampanyasında vurguladığı gibi, kadınlar iş yerinde ve iş dışında orantısız taciz ve cinsel şiddet riskleriyle karşı karşıyalar. Norveç’te işçiler ve toplumun geri kalanı, açık bir mesajla Sarı Gül protestosuna katılacak: Herkes iş yerinde güvende olmalı; sokaklarımızda ırkçılığa yer yok. Bu nedenle, üçüncü taraf şiddetiyle mücadele, işçiler daha zarar görmeden onları koruyan somut önlemlerle, cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık karşıtlığına dayanmalıdır.
Belediye, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve özel sektörde çalışan sosyal hizmet emekçilerini temsil eden Avrupa Kamu Hizmeti Sendikaları Federasyonu (EPSU) ve bağlı sendikalar, üçüncü taraf şiddeti ve tacizine karşı gerçek adımlar atmak için Avrupa çapında girişimlere öncülük ediyor.
ILO190 uygulanmalı
Mayıs 2025’te, diğer sektörel ortaklarla birlikte, üçüncü taraf şiddeti ve tacizini önlemek ve bunlarla mücadele etmek için sıfır tolerans ilkelerini belirten ve 50 milyondan fazla çalışanı kapsayan bir kılavuz dizisi hazırladılar. Güvenli personel temini de dahil olmak üzere psikososyal risk değerlendirmelerini güçlendiren kılavuzlar önleme, raporlama, destek ve çözümler için araçlar sağlıyor. Bu kılavuzlar, EPSU ve Sosyal İşverenler arasında yakın zamanda imzalanan İşe Alım ve İşten Çıkarma Eylem Çerçevesi’nde yer alıyor. Bunlar önemli gelişmelerdir, ancak işverenler bunları tam olarak uygularsa ve ihlalleri izlemek için iş müfettişlikleri de dahil olmak üzere işçiler ile sendikalar hesap soracak yeterli kaynaklara sahip oldukları takdirde işe yarayacak.
Bu nedenle AB’nin de harekete geçmesi gerekiyor. Tasarruf tedbirleri, işçiler için işleri daha güvenli hale getirmeyecek. Belediye bütçelerinde, iş müfettişliklerinde ve Avrupa Sosyal Fonu (ESF+) programlarında yapılan kesintiler, kaliteyi, personel sayısını ve eğitimi zayıflatıyor ve işçileri daha büyük risklere maruz bırakıyor. ESF+ gelecekteki AB bütçelerinde korunmalı ve AB, bağlayıcı standartlara doğru ilerlemeli; şiddet ve tacizle ilgili sektörler arası anlaşmayı güncellemeli, 190 sayılı ILO Sözleşmesi’ni uygulamalı ve her işçinin güvenli bir şekilde evine dönebilmesini sağlamak için yakında tamamlanacak olan Kaliteli İşler Yol Haritası’na da önerilerde bulunmalıdır.
https://www.epsu.org/article/violence-not-part-job-unions-demand-action-protect-social-care-workers