İki ay boyunca ücret ve yemek kartı almayan KRT emekçileri grevlerini sürdürüyor. Mart ayının 28’inden bu yana maaş alamayan ve üç aydır da yemek kartları bloke edilen çalışanlar yaşadıkları hak gaspını yayınladıkları bir video ile herkese duyurdu. Günlerdir kanalın bulunduğu binada nöbet tutan çalışanlara sendika ve siyasi partiler de destek veriyor. 158 basın emekçisinin çalıştığı KRT’de işçiler ses yükseltse de patrondan çözüme yönelik henüz somut bir adım atılmış değil.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yıllardır basın yayın sektöründe çalışan Handan Turan Koltuk, KRT’de eylemlerini emek ve onur mücadelesi olarak tanımlıyor. Bayram öncesi içeride biriken maaşlarını almak umuduyla kanala gittiklerini ve gündem olan videosunun sürecini “Mağdur birçok arkadaşımla kader ortaklığı yapmam ve iki aydır görüşmek istiyoruz lütfen bir açıklama gelsin dediğimizde karşılık bulamaması ve ardından da 2-3-5 gün sonra gibi defalarca kandırılmamızın birikmişliği vardı” sözleri ile anlatan Handan, iş arkadaşlarıyla kader ortaklığı içinde olduğunu vurguladı.
Ücretlerini alamadıkları süreç boyunca sorunsuz çalıştıklarını ifade eden Handan, “Bir paradan bahsediyoruz. Benim emek hakkımdan bahsediyoruz. Ancak hak ettiğinin sana verilmesi bir zorbalıkla karşılaştığı hissi veriyor. Onur kırıcılık söz konusu oldu. Orada düğmeye bastık. Kimsenin çalışanın, emekçinin onurunu kırmaya hakkı yok.”
Güzel kadın spiker olur algısını yıkmak
İş bırakma kararı aldıklarında desteğin bu kadar büyüyeceklerini tahmin edemediklerini söyleyen Handan, mücadelenin yankı bulmasının da önemine dikkat çekti.
“Mücadelenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bir kez daha kendimize de ispatladık, birçok kişiye de ilham olduk. Her birimiz dönüşler alıyoruz. Bu mücadelenin varlığı patronlara birazcık olsun, yapabilecekleri zulmün aslında önüne geçilebileceğini hissettirdi. İşçinin hakkını istedikleri gibi yiyemeyeceklerini, Türkiye’de işçinin hakkı yok, sen gidersen yerine bir başkasını alırım söylemlerinin artık bizim kafamızda dönmesine gerek kalmadığını öğrendik. Çünkü cesuruz çünkü biz emekçiyiz.”
KRT’de haber editörü ve ekran yüzü olarak görev yapan Handan, çalışma hayatı boyunca “Güzel olan kadın spiker olur” algısını yıkmak için de mücadele verdiğini belirtti.
“Çalıştığımız halde başkalarına muhtaç kaldık”
Emeğinin karşılığını alamayan bir diğer KRT emekçisi Dilara Yüksek, patron tarafından sürekli olarak oyalandıklarını ve iki aylık sürecin yaşantılarında büyük ekonomik kayıplara yol açtığını söyledi.
“Bir başkasına muhtaç durumunda bıraktılar bizi. Ben burada çalışıyorsam kendi ayaklarım üzerinde durmak için çalışıyorum. İlk kez böyle bir şey yaşıyorum. Özgürlüğüm elimden alındı. En temel hakkımız elimizden alındı. İnsanlar evden yemek getirdi, çubuk krakerle bir parça ekmekle karnını doyurmaya çalıştı. Ailem üzülmesin diye onlara yansıtmadım. Onlar Türkiye ile birlikte öğrendiler. Ailemin, insanların bana üzülmesinden, acımasından çekinen bir insanım. Ama maalesef bizim yöneticilerimiz bize üzülmedi.”
KRT’de yürütülen direnişin aslında tüm basın emekçileri için olduğuna dikkat çeken Dilara, “Haber özgürlüğüne, insanlığa, işçilere yapılan bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Herkesin yanımızda olmasını istiyorum. KRT kazanırsa herkes kazanır.” Çağrısında bulundu.
“Sizin emeğiniz var ortada”
İlk iş deneyimde ilk mücadelesi ile tanışan KRT’de 5 aydır stajyerlik yapan Gül Güney, bir yandan stajyer olarak yaşadıklarını bir yandan da gasp edilen hakkını anlattı Kadın İşçi’ye. “Stajyer olarak bana verilen hiçbir söz tutulmadı. İlk girdiğimde, bir ay sonra kadroya alırız, ilerlersen- ki çalışma arkadaşlarım gelişimimin iyi olduğunu söylüyor- onlardan iyi dönüş alırsak kadro alırsın, dediler. Bir ay sonra söylediğimde sonraki ay sonraki ay dendi. Beş aydır ertelendi. Verilen hiçbir söz tutulmadı.”
Gazeteciliğe “Hayal ettiğim meslek” olarak adım attığını söyleyen Gül, hayal kırıklığı ile birlikte maddi olarak da çıkmaza sürüklediğini vurguladı.
“Ailem burada değil kardeşlerimle burada kalmaya çalışıyoruz, kardeşlerimden okuyan var. Benim hayatımı çok kötü etkiledi çünkü direkt olarak kartlara yöneldim buradaki arkadaşlarım gibi. Açıkçası şu an maddi olarak bayağı bir sıkıntıdayım. Var olan da gitti elimizden. Şu an tamamen yönetimin yaptığı hatalar yüzünden hepimiz bayağı borç altına girdik, ödemelerimiz gecikti, bankalara çok fazla borçlandık sürekli aranıyoruz neredeyse herkes.”
Gül’ün dikkat çektiği bir diğer nokta da iş yerlerinde stajyer olarak çalıştırılanların ucuz iş gücü görüldükleri oldu.
“Özellikle stajyer olarak çalışacak insanlar için söylüyorum, size sürekli ‘Sen burada öğreniyorsun, çok da diğer olayları karıştırma’ diyerek geri plana itecekler. Bunları kabul etmeyin, hiçbir şekilde kabul etmeyin ben etmedim. O yüzden beş aydır neredeyse onlarla mücadele ediyorum. Hakkınızı her türlü arayın ne olursa olsun. Sorun burada sadece para değil sizin emeğiniz var ortada”