Turizm ve imalatta dijitalleşme, cinsiyetçi işbölümünü değiştirmedi

Prof. Dr. Saniye Dedeoğlu ile turizm ve imalat sektörlerinde dijitalleşmenin kadın emeğine etkilerini ele alan araştırması üzerine konuştuk. Dedeoğlu, dijital dönüşümün her iki sektörde de cinsiyete dayalı işbölümünü çok fazla etkilemediğine, sanayide ayrımın daha keskin olduğuna dikkat çekiyor.
Paylaş:
Zuhal Esra Bilir
Zuhal Esra Bilir
zuhalesra@gmail.com

İçinde bulunduğumuz dijital çağın birçok açıdan toplumu ve hayatı değiştirip dönüştürdüğü bir gerçek. Peki hayatın her alanında olduğu gibi iş yaşamında da giderek etkisini daha fazla hissettiğimiz bu dijital dönüşüm, toplumsal cinsiyet eşitliği (eşitsizlik) bağlamında da bir dönüm noktası olabilir mi? Dijitalleşme, kadınlar olarak iş yaşamında karşılaştığımız eşitsizlikleri azaltılabilir mi, nasıl azaltabilir? Bu soruların yanıtını bulmak için günümüzde farklı sektörlerde kadın emeği ve istihdamının durumuna, kadın işçilerin yaşadıklarına bakmak, saha araştırmalarıyla dijitalleşmenin etkilerini analiz etmek gerekiyor.

Prof. Dr. Saniye Dedeoğlu’nun hazırladığı Kadın Dostu Dijital Yol: Türkiye’de Turizm ve İmalat Sektörlerinde Dijitalleşme ve Kadın İş Gücü Araştırması Raporu, bu açıdan önemli. Söz konusu çalışma, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından geçen yıl yayımlandı. Dijitalleşme ile gelen dönüşümün toplumsal cinsiyet açıklarının kapatılmasına mı yoksa kadınlar ve erkeklerin beceri, varlık ve teknolojiye erişimleri arasındaki farkı işaret eden “dijital açıkların” genişlemesine mi neden olacağı sorusu, bu çalışmanın temelini oluşturuyor.

Çalışmaya göre, dijitalleşme ile kadınları kapsayan eşit ve adil bir geleceğin oluşturulması için var olan eşitsizliklerin ve bu eşitsizliklerin toplumsal ve sektörel olarak dijital dönüşümden nasıl etkileneceğinin tespiti önemli. Bu kapsamda, Türkiye’de KOBİ’lerin dijital dönüşümlerinde kadın dostu bir politikanın hangi analitik çerçeveden hareket etmesi ve hangi temel odak ve araçlara sahip olması gerektiği, yapılan saha çalışması ile gerçek deneyimlere bakarak sorgulanıyor. Böylece yapılan çalışma, hem dijital dönüşümün sektörel olarak farklılaşan yapısını hem de bu farkın toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin farklı bağlamlarında aldığı çeşitli biçimleri ortaya koyuyor. 

Biz de Kadınİşçi olarak raporun yazarı Prof. Dr. Saniye Dedeoğlu ile rapor üzerine konuştuk.

Konaklama hizmetlerinde kadınların çalışma pratikleri aynı

Çalışmanızda, dijital dönüşüm ve uygulamaların kadın işgücü üzerine olası etkilerini turizm sektörü ve imalat sanayinde faaliyet gösteren KOBİ niteliğindeki işletmeler üzerinden göstermeyi amaçlıyorsunuz. Bu iki sektörü ve KOBİ ölçekli firmaları seçmenizin nedenleri neler?

Bu iki sektör, UNDP’nin gerçekleştirdiği Dijital Yol projesinin odaklandığı sektörlerdi. Kadın işgücü konusunu KOBİ’lerin Covid-19 gibi beklenmedik şoklar karşısında dayanıklılığını artırmak ve üretim kayıplarını azaltmak için geliştirdikleri bir projenin bir parçası olarak çalıştık. Aslında biraz verili iki sektördü ama ben bu iki sektörün kadın emeği ve istihdamı çalışmak için de uygun olduğunu düşündüm. Çünkü bir tanesi kadın istihdamının göreli olarak daha yaygın olduğu hizmetler sektörüyken diğeri daha teknik bir üretim yapan ve kadınların daha az sayılarda bulunduğu imalat sanayi sektörüydü. Bu araştırma bize, bu iki farklı sektörde dijitalleşmenin kadın emeğini nasıl etkilediğini anlama fırsatı verdi diye düşünüyorum.

Çalışmanızda, turizm sektöründe Antalya-Kaş ve Nevşehir-Avanos, Göreme, Uçhisar bölgelerindeki saha verilerine yer veriyorsunuz. Bu iki bölgedeki kadın istihdamının yapısına baktığınızda gördüğünüz benzerlikler ve farklılıklardan kısaca bahseder misiniz?

Aslında sektör yapısı olarak, KOBİ niteliğinde işletmelerin ağırlıklı olduğu bir yapı var her iki ilde. Fakat eğer karşılaştırma yapacaksak, Kaş’ın daha küçük ölçekli işletmelerde oluşan bir konaklama hizmetleri yapısı varken, Nevşehir’de ise daha fazla sayıda büyük ölçekli oteller bulmak mümkün. Her iki mekânın da özgüllüğü aslında turizm faaliyetlerinin son on yıllarda giderek artmış olması ve hem işletme hem de müşteri sayılarında yaşanan artıştır.

Fakat iki yeri birbirinden ayıran temel özellik, Kaş’ta turizm sezonunun Nevşehir’e göre kısa olması. Bu durum istihdam yapısında ciddi farklılıklar yaratmakta. Kaş’ta işgücü talebi mevsimlik olarak niteleyebileceğimiz 4 ile 6 ay arasında sınırlı kalırken, Nevşehir yıl boyunca çalışılabilen bir özellik sergilemekte. Özet olarak, Kaş konaklama hizmetlerinde kadınlar mevsimlik olarak çalışırken, Nevşehir’de tam zamanlı çalışabilmektedirler.

Türkiye’de turizm sektöründe yer alan KOBİ’lerin dijital dönüşüm deneyimleri ve toplumsal cinsiyet etkileşimi hakkında kadın istihdamı, cinsiyete dayalı işbölümü, kadın liderliği ve kadın girişimciliği açısından neler söylersiniz?

Konaklama hizmetlerinin emek yoğun yapısına bakarsanız sektörde çalışma pratiklerinin dijitalleşmeden çok önemli ölçüde etkilenmediğini söyleyebiliriz. Sektörde dijitalleşmenin hızlı kabul edilmesi ve yaygınlaşmasının en önemli nedenlerinden biri, teknoloji kullanımının emek tasarrufu ile işgücü talebini azaltması olarak düşünülebilir. Örneğin Kaş’ta, yerli nüfusun artmaması emek arzını sınırlamakta, yaşam maliyetlerinin yüksek oluşu nedeniyle Kaş’a göç sınırlı kalmakta ve işletme sayısının artmasıyla oransal olarak işgücü talebi artarken, işletmeler elemanları birbirlerinden almak için yarışmaktadır. İşte bu nedenlerle emek tasarruf edici teknolojik gelişmelerin, özellikle maliyet avantajı taşıması durumunda birçok işletme tarafından hızlıca kabul edilip uygulanacağı tahmin edilebilir.

Bunun yanı sıra konaklama işletmelerinde kadınlar; toplumsal cinsiyet temelli rolleri gereği ev içerisinde yürüttükleri yeniden üretim faaliyetlerinin bir uzantısı olarak görülebilecek, sektör içerisinde temizlik, servis, karşılama gibi hem yetkinin hem de sorumluluğun daha az olduğu işlerde çalışmaktadırlar. Bu bağlamda, dijitalleşmenin turizm sektöründe cinsiyete dayalı işbölümünü pek değiştirmediği ve geleneksel işbölümünün devam ettiğini gözlemledik.

Fakat yine de şunu söylemek lazım: Dijitalleşmenin turizm işletmelerinde kadın işgücü açısından yarattığı en bariz sonuçlardan birisi, beyaz yakalı, eğitimli kadınların bu sektörde varlıklarının daha görünür hale gelmesidir. Erkekler tarafından yapılan işlerin dijitalleşme ile kolaylaşması, kadınların bu işlerde var olan görünürlüğünü artırmıştır diyebiliriz.

Kadın liderliği ya da girişimciliği olgusu ile dijitalleşme ilişkisinin turizm sektöründe bizim baktığımız sahada özel bir ilişki göstermediğini söyleyebilirim. Hem Kaş hem de Nevşehir’de kadın girişimcilerin sayısının oldukça fazla olduğunu gördük; ancak bu bölgedeki girişimcilik, literatürdeki girişimcilik kavramından farklı olarak risk almadan, çok fazla sermayeye ihtiyaç duymadan gelişmekte ve kendisini “miras yoluyla girişimcilik” olarak göstermektedir.

Turizm sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi için dijital dönüşüm politikalarının dikkate alması gerekenler nelerdir?

Turizm sektöründe dijitalleşme, iş süreçlerinin daha çok otel rezervasyonları ve müşteri verilerinin -resepsiyon hizmetleri gibi işler- tutulmasında önemli bir gelişme göstermiştir ve bu alanda kadınların daha etkin çalışmasına yol açmıştır. Fakat daha manuel olarak gerçekleştirilen işlerde ciddi bir dönüşüm yaşandığı söylenemez. Bu açıdan geleneksel cinsiyete dayalı işbölümü hâlâ yerini ve önemini korumaktadır. Aslında bu alanda yaşanacak dönüşümleri yönetmek ve politika oluşturmak, teknolojinin ne yönde geliştiğiyle yakından ilgili; fakat elbette işletmelerin bu alanda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini azaltacak uygulamalar geliştirmesi ve kadınların dijital yenilikler konusunda eğitilmesi önemli bir açılım yaratabilir.

İmalat sektöründe ayrım çok keskin

Çalışmanızda, imalat sektöründe Kocaeli ve Tekirdağ bölgelerindeki saha verilerine yer veriyorsunuz. Bu iki bölgedeki kadın istihdamının yapısına baktığınızda, gördüğünüz benzerlikler ve farklılıklardan kısaca bahseder misiniz?

İmalat sanayinin özellikleri turizmden epey farklı. Öncelikle KOBİ özelliği taşıyan işletmelerin çok daha kurumsal olduğunu gördük. Bunun dışında tabii, Türkiye’de sanayi sektörü erkek egemen bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayinin alt dallarından imalat alanında kadınların ise belli alanlarda yoğunlaştığını biliyoruz. Kadınlar daha çok gıda, tekstil ve hazır giyim gibi emek yoğun sektörlerde çalışıyor. Bunun yanı sıra, imalat sanayi beyaz yakalı, eğitimli, profesyonel kadınlar için de geniş istihdam imkânları sunmaktadır. Bu olgu bizim saha çalışmamızda da benzer şekilde gözlenmiştir. Örneğin makine imalatı gibi teknik bilgi ve beceri ile fiziki güç gerektiren işler erkek egemenken, tekstilde kadın istihdamı öne çıkmaktadır. Çok kesin bir ayrımdan söz etmek mümkün. 

“İmalat sektöründeki işbölümünde toplumsal cinsiyete dayalı ayrımın hâlâ keskin çizgilerle devam ettiğini söylemek mümkün. Bu işbölümünün, yapılan işin nasıl bir fiziksel eforla gerçekleştirildiğinin sonucu olarak ortaya çıktığı söylenebilir.”

Türkiye’de imalat sektöründe yer alan KOBİ’lerin dijital dönüşüm deneyimleri ve toplumsal cinsiyet etkileşimi hakkında kadın istihdamı, cinsiyete dayalı işbölümü, kadın liderliği ve kadın girişimciliği açısından neler söylersiniz?

Dijitalleşme ile sektörde kadın istihdamı arasındaki ilişkinin biraz beyaz yakalı kadınların sektörde giderek artan görünürlüklerinde olduğunu düşündüm. Mesela, imalat sanayinde üretim departmanlarında kadınlar ancak belli sektörlerde çalışırken, beyaz yakalı eğitimli kadınların hem İK gibi idari departmanlarda hem de mühendis olarak çalıştığı gözlenmektedir. Muhasebe, İK, ön büro hizmetleri ve kalite kontrol gibi işlerde kadın çalışanlar erkek egemen sektörlerde bile bulunabilmektedir.

Ayrıca, görüşme yapılan işletmelerdeki işbölümünde toplumsal cinsiyete dayalı ayrımın hâlâ keskin çizgilerle devam ettiğini söylemek mümkün. Bu işbölümünün, yapılan işin nasıl bir fiziksel eforla gerçekleştirildiğinin sonucu olarak ortaya çıktığı söylenebilir. İşletmelerde kadınların daha çok montaj ve sınırlı olarak yönetim kadrolarında faaliyet gösterdikleri, üretim ve depo gibi alanlarda ise işin fiziki olarak ağır olduğu ifade edilerek, kadınların bu alanlarda istihdam edilmedikleri görülmektedir. Dijitalleşme bu alanda pek etkili olamamış; tekstil, kozmetik, gıda gibi alanlarda kadın istihdam oranı yüksekken otomotiv, elektrik, makine gibi ağır sanayi alanlarında kadın istihdamı düşmektedir. Nitekim erkekler ‘fiziki güç’ ile ilişkilendirilirken, kadınların ‘daha titiz ve dikkat gerektiren’, ‘ince’ işlerle ilişkilendirildiği görülmektedir.

Dijitalleşme ve imalat sanayinde kadın girişimciliği konusunu da inceledik raporda; fakat bu alanda, turizme göre ölçekler ve yatırım maliyetleri çok daha büyük olduğundan kadın girişimci örneklerine nadir rastlanmaktadır. Sadece kadınlarla ilgili start-up olarak ya da ikinci-üçüncü kuşak aile işletmelerini geliştiren ya da girişimciliğe giren kadın örnekleri vardır. Sanayinin erkek egemen yapısı, girişimcilik alanında da kadınların varlığını etkilemektedir.

Kamu politikalarında dönüşüm şart

Üretim sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi için dijital dönüşüm politikalarının dikkate alması gerekenler nelerdir?

Belki çok standart bir cevap olacak ama bu alanda da kamu politikalarında dönüşüm yapma kararlılığı gerekiyor. Buna ek olarak, özellikle imalatta kadınlarının yerinin gelişmesi için eğitim ve STEM* alanlarında kadınların desteklenmesi çok önemli görünüyor. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerin azaltılması için ısrarlı ve kapsamlı politikalar, hem uygulamaların hem de teknolojinin kendisinin bu eşitsizlikleri azaltması amacıyla dizayn edilmeli.

*STEM: Science, Technology, Engineering ve Mathematics (Fen Bilimleri, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) sözcüklerinin baş harflerinden oluşan kısaltma.

Fotoğraflar: GettyImages, DHA

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!