“Menopoz sıkıntısı geldiğinde onu belli etmemek zorundaydık”

Emekli olurken hayalleri vardı. Evinin kredisini bitirecek, kreş açacaktı. İkinci hayatını yaşayacak, gezecekti. Ama öyle olmadı. Aldığı para evinin borcuna yetmedi, oğlunu okutmak zorundaydı. Bu kez güvencesiz, geçici işlerde çalışmaya başladı. 23 sene çalıştığı adliyelerde o kadar koşturmaca içindeydi ki, menopoz olduğunu bile anlamadı.
Paylaş:
Bahar Gök
Bahar Gök
bihargok1982@gmail.com

23 yıl adliyede çalışan Lale, ekonomik nedenlerden kaynaklı emekli olsa da emekliliğin asla hayal ettiği gibi bir şey olmadığını gördüğünü söylüyor ilk olarak ve emeklilik sonrası yaşamından bahsediyor: “Hep biz şöyle derdik, ‘emekli olunca ikinci hayatımızı yaşayacağız, iş sorumluluğumuz kalkacak, gezeceğiz ya da çalışırken yapamadığımız şeyleri yapacağız…’ Böyle hayaller kurardık. Emekli olduktan sonra bir baktık, gerçek hiç hayal kurduğumuz gibi değilmiş. O yüzden çeşitli özel sektörlerde çalıştım. Bayağı çalıştım. Özel sektörde, biliyorsunuz, süreklilik yok. Şimdi emekli olduğum için genelde sigortalı da almıyorlar. Mecburen sigortasız çalışıyorduk. Kimi zaman bir bakıyorduk, işyerine gidiyorduk. İşyeri kapanmış, taşınmış, haberimiz yok. Ama sağlam yerlerde de çalıştım. Çalıştım çünkü evimin borcu vardı. Bir de oğlumun okulu. Bu en son işyerimde 11 senedir bir avukatla beraber çalışıyorum. Pandemiden önce işler daha yoğundu. Sabah gidiyordum, akşam geliyordum. Pandemiden sonra iş istihdamı durgunlaştı. Durgunlaştığı için şimdi iş olduğu zaman ancak gidiyorum. Onun dışında evdeyim, oğlumla ilgileniyorum, evimle ilgileniyorum. Yıllardır dışarıda çalışmaktan dolayı ev yaşantısını çok özlemişiz. Eve girdiğimiz zaman dışarı dahi çıkmak istemem. Bu arada sendika işleriyle de uğraşıyorum. Tüm Emeklilerin Sendikası Maltepe Şubesi yürütme kurulundayım. Hayattan kopamıyorsunuz. Bir şeylerle uğraşmak ya da çalışmak zorundasınız. Böyle bir yaşam.”

Liseyi bitirdikten sonra sınavlara girip birinci olmasına rağmen “torpillilerin” kendisinden önce alındığını anlatan Lale, 20 yaşından 43 yaşına dek adliyede çalışmış. Emekli olmasının nedenini, “Ev borcum çoktu. En azından emekli ikramiyesiyle ev borcunu biraz hafifleteyim diye düşündüm. Sonra bir gün işten geldim ki bisiklet kullanan oğluma araba çarpmış. Ertesi gün gittim, emeklilik dilekçemi verdim” diyerek anlatan Lale, devam ediyor: “Ondan sonra eşimden ayrılınca, evin borcu olunca meslek kuruluşlarında, özel sektörde çalıştım ve çalışıyorum.”

Lale, eskiden adliyelerde pantolon giymenin yasak olduğunu ve bu yüzden zorlandığı zamanlar olduğunu anlatıyor: “Biz de savcılıkla çalıştığımız için otopsilere giderdik. Otopsilere gittiğim zaman bazen yerde yazı yazıyordum. Bazen ayakta yazı yazıyordum. Bazen eğilerek yazıyordum. Tabii etek var. Etek olduğu için de mecburen çok derli toplu olmak bir sıkıntı veriyordu.”

Maaşlar anlamında kadınla erkekler arasında ayrımcılık olmadığını söyleyen Lale, “ama” diyerek devam ediyor: “… biz kadınlar çocuk bakmakla, ev işi yapmakla da yükümlüyüz. Ev işi derken yemeği yapacaksın, çamaşırları yıkayacaksın, çocuğuna bakacaksın, onlara ilgileneceksin. Özellikle eşimden ayrıldıktan sonraki çalışma yaşantısı bayağı ağırlaştı. Çünkü çocuğun var, onu bırakıyorsun tek başına. İşe gidiyorsun, gitmek zorundasın. Çocuğun evde yalnız, geliyorsun. Ya şunu biliyorum, mesela ilkokula gidiyorken oğlum, ilkokul çıkışında okul çıkışına yetişeyim diye trene koşarak giderdim. Trenden okula koşarak gelirdim. Her şeyi düşünüyorsun, değil mi? Erkek ayrıldığı zaman eşinden, çocuklarından da ayrılıyor. Kadınlara bayağı bir yük düşüyor.”

“Yaşı ilerlemiş kadın olduğum için istikrarlı işim olmadı”

Yaşı ilerledikçe iş bulmanın giderek zorlaştığını söyleyen Lale, “Örneğin, özel sektörde iş bulmak çok kolay değil. Siz devlet memurluğundan emekli olmuşsunuz. Yüksekokul mezunusunuz. Ben size istediğiniz maaşı veremem ya da istediğiniz gibi işi veremem, diyenler çok oldu. Yaştan dolayı iş bulmakta çok zorlanmıştım. Şimdi bu beraber çalıştığımız avukat da bizim apartmanın avukatı olduğu için, bir de hukuk dilinden anladığım için, toplantılar benim evimde olurdu. Davalar açıldı, uzun süren bir ev davamız oldu. Onun da bir elemana ihtiyacı varmış. Bana teklif etti. Ama onun dışında eğer ki beni tanımamış olsaydı, ben iş için gitmiş olsaydım diyecekti ki, ‘Lale Hanım ben sizi işe alamam. Çünkü yaşımızdan dolayı bana çay getirin diyemem. Şurayı temizleyin diyemem. Veya sizi bir yere gönderemem’ diyecekti.  Bunu söyleyenlerle karşılaştım. Ama bu beni tanıdığı için hareketli yapımı gördü. Şu hukuk mevzuat bilgimi görünce teklif etti.”

Emekli olduktan sonra sokak sokak dolaşıp çeşitli markaların indirim biletlerini de dağıttığı olmuş, bunları data bilgilerini bilgisayara geçirdiği de… Sonra ona bu işleri sağlayan ajanslar, ekonomi bozulunca tek tek kapanmaya başlamış ve artık bu tür işler de bulamamaya başlamış Lale. Sonra bulaşıkçılık yapmış üç ay ama aylığını almaya gittiğinde işyerinin taşınmış olduğunu görmüş. “Ekonomi bozuldukça işyerleri de ya para ödememeye başladı ya sigortasız çalıştırmak istediler. Yani devlet dairesinin dışında çok istikrarlı bir işim olmadı” diyen Lale, bunun da yaşının ilerlemesi ve kadın olmasıyla ilgili olduğunu düşündüğünü söylüyor.

“En mutlu olduğum zaman…”

Çocuğu henüz iki buçuk yaşındayken çocuğunun babasının sürgüne gittiğini ve üç sene sonra döndüğünde kendisine, çocuğa, eve olan düşkünlüğünün kalmadığını fark eden Lale, boşanmaya karar veriyor. “Nafaka istemedim. Nafaka istemiş olsaydım onu burnumdan getirecekti. En çok oğlumun burnundan getirecekti. Sonra oğlum ortaokula başladı. Liseye başladı. Ondan sonra üniversiteye gitti. Hiçbir yardım görmedim. O yüzden oğlumu okutmak, borçları ödemek için çalışmak zorunda kaldım. Oğlum büyüyüp eli ekmek tuttuktan sonra oğlunu aramaya başladı.”

Hayatının en güzel zamanının halk eğitim merkezinde bir sanat müziği korosunda yer aldığı iki ay olduğunu söyleyen Lale, burayı da dışarıda çalışmak zorunda kaldığı için bırakmış, “O güzel bir anı olarak kaldı” diyor. “Sosyal faaliyeti seven bir insanım. Maltepe Forumu’nun bileşeniyim. Tüm Emekli Sen’de fahri üyeyim. Elimden geldiği kadar toplumu bilgilendirecek forumlara ya da seminerlere giderim, katılırım. Emekli olduktan sonra en büyük hayalim neydi? Bir kreş açmak ya da yaşlılar yurdunda çalışmaktı. Ama dediğim gibi emekli olunca feleğimiz şaşırdı. Aldığım tazminat evin borcuna dahi yetmedi. Emeklilikte vardı hayallerimiz. Sahil kıyısına gideceksin. Tenha bir yerde bir evin olacak. Sonra düşündüm. Oralarda iş imkanı yok yine İstanbul’da var.”

Şimdilerde sadece yemek için para harcayabildiklerini söyleyen Lale, “Salonun perdesini çamaşır makinesinden çıkardım. Beş parçaya bölünmüş. Yaptıramadım. Pazardan ucuz bir tül aldım. Korkuyoruz eşyalarımıza bir şey olacak diye. Çünkü alamayacağız. En son bir kıyafet ne zaman aldım dersen, galiba iki sene önce bunu almıştım. Onun dışında eski kıyafetlerimizi hala devam ettiriyoruz. Dışarıda bir çay 30 lira. Oraya da gitmekten vazgeçtik. Evimizde demliyoruz, öyle dışarı çıkıyoruz. Sahilde oturuyorum. Sahilde yürümek şükür şimdilik parayla değil” diyor.

İETT ile uygun yolculuk edebildiklerini söyleyen Lale, “Gerçi gençler buna da kızıyor ama… Vallahi biz 65 yaşından sonra ne gezmeye gideriz, ya bizim gideceğimiz yer hastanedir ya oğlumuzun yanı, kızımızın yanıdır. Varsa anamızın, babamızın yanıdır. Bizim artık böyle gezecek, dolaşacak halimiz yok. Lütfen, o yüzden bizlere bir şey söylemeyin” diye sitemini de dile getiriyor. Yaş aldıkça toplumun kendilerine bakış açısına dair ise şunları söylüyor:

“Öncelikle kaile alınmamak. Bu bir. Tecrübemizi söylediğimiz zaman, sizin zamanınız farklıydı, şimdiki zaman farklı. Bir de hani böyle çok yaşamış da cezalandırılıyormuşuz gibi hissediyorum. Şunu da çok üzülerek söyleyeyim. Elimize bakanların eline bakar hale geldik. İnsanın gururu kırılıyor. Çocuğumun ilk doğduğu gün şunu söyledim. Ben asla oğluma yıkılmayacağım. Yaşlanınca ya huzur evine ya bakım evine gideceğim. Şimdi düşünüyorum ne bakım evine ne de huzur evine gidecek halim var. Kara kara düşünüyorum, yaşlanınca ne yapacağım? Elli yaş üstü bir iş bulmak çok zor. Vasıfsız olarak çalıştırılıyorlar. Vasıfsız olarak iş de bulamadıkları için ne kadar maaş verilirse mecburen katlanıyorlar. Yaşlılara biraz daha özen gösterilmesini istiyorum.”

Peki neler yapılabilir Lale’ye göre? “Kimseye muhtaç olmayacak şekilde şartlarımızın düzeltilmesini istiyoruz. Sosyal tesislerin bizim için de yapılmasını istiyoruz. Yani sosyal hayatımız olsun istiyoruz. Ya 50 yaş üstü kadın deyince nedense hep akıllara şey geliyor. Ya işte turşu, reçel. Ya da dikiş nakış. Sanki kadınlar başka iş yapamazmış gibi. Bizler çok evimize kapandık. Özellikle 65 yaş grubu pandemi zamanında, sonrasında çok eve kapandı. Ve çok hastalıklar başladı. Kimin ayağı ağrıdı, kimin beli… hareketsizlikten. Bizi korumak mı istediler?

Mesela bak bu kent lokantaları yapılıyor. Televizyondan seyrediyorum. Bakın hep yaşlı insanlar. Emekli insanlar. Demek ki emekli insanların bu gibi şeylere daha çok ihtiyacı olduğundan her yerde yapılması gerekiyor. Şimdi yaşlanmış insanların hareket kabiliyetleri de az. Onun için yakın yerde parklar, dinlenme tesisleri falan olabilir. Şimdi her yaşlının yanında illaki çocukları yoktur. Bakımları için belediyeler tarafından bakım evleri açılabilir. Ya da iktidar tarafından bakım evleri açılabilir. Yani strese, depresyona sokmadan yaşlılar için yapılacakların bir an önce yapılması gerekiyor. Çünkü biz depresyona girdiğimiz zaman çocuğumuza da, torunumuza da, komşumuza da her şeyi yansıtabiliyoruz. Çünkü artık idrak gücümüz de azalıyor.”

“Depresyona girmemeye çalışıyorum”

Gençken çok hastalanmadığını belirten Lale, emekli olduktan sonra yılların yorgunluğunun kendini göstermeye başladığını söylüyor. Daha sık hastaneye gitmek zorunda kalıyor, halihazırda düzenli kullandığı raporlu beş ilacı (uyku apnesi, iltihaplı romatizma, tansiyon, kardiyovasküler, vitiligo) var. Özel hastanelerin ticarethane olduğundan şikâyet eden Lale ile menopozu konuştuğumuzda yaşadığı zorlu yaşamdan olsa gerek 38 yaşında menopoza girdiğini öğreniyoruz.

Koşturmaca içerisinde olduğu için ne menopozun geldiğini anlamış ne de belirtilerini yaşadığını hissetmiş. “Benim için de iyi oldu. Çünkü kadın olarak çalıştığımız sırada o sıkıntı bastığında onu kimseye belli etmemek zorundasınız. Adliye zaten kalabalık bir yer. Zaten üzüntüsü olmayanın, acısı olmayanın adliyede işi olmaz. O insanlara bir şey belli etmemek zorundayım. Çok sancılar çekiyorduk. Rapor da izin de alamıyorduk. Çünkü söyleyemiyorduk. Yani en büyük zorluğumuzdan biri de oydu.” Şimdi ise hastalıkları olsa da “kafaya takmamaya” çalıştığını söylüyor Lale: “Depresyona girmemeye çalışıyorum.”

* Ana Fotoğraf: ABC Gazetesi

* Bu hikaye, Rosa Luxemburg Stiftung desteği ile hazırladığımız Yaşlı Kadınların Çalışma Koşulları araştırmasının çıktılarından hareketle yazıldı. Söyleşi yapılan kadının isteği üzerine isim değiştirildi.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Nüfusumuzun yüzde 0,004’ünü oluşturan 98 yaşındakilerden biri de Hatçe nine. Hayatı zorluklarla, yoklukla ve hep çalışarak geçmesine rağmen fiziksel sağlığı yerinde ve günümüzün popüler kavramı longevity * meselesinde ilham olabilecek kadar sağlıklı ve enerjik.  Uzun hayatının ağlama listesi de uzun ama bir o kadar uzun neşe listesi de var
Canan Arıcı, yakınlarının “İnsanları giydiriyorsun, bizim karavanı da giydir” teklifine kadar saray nakışı eğitmeniydi. Hatır için başladığı karavan güneşliği üretimine gelen talepler üzerine devam eden Arıcı, “İnsan gibi karavandan da ölçü aldım” diyor.  Böylece o kadın terzilere de yeni bir hizmet kolunun kapısını aralamış…
Günlük hayatta mutfağın anahtarını kadına teslim eden erkekler, profesyonel hayatta onlara tahammül edemiyor. Kadınların mutfakta çalışmaması için önüne konulan en büyük bariyer mutfaktaki erkek egemen hiyerarşi. Sektörde yıllardır aşçılık yapan Meral G. ile konuştuk.
Kadınİşçiyi takip edenler, Rahime Karvar’ı o renkli ayrıntılı grev, direniş haberlerinden hatırlayacaklardır. Diğer gazeteci dostlarla birlikte o da bir süredir hapishanede. Boş durmamış orada olan biteni yazmış. “Hapishaneye girdiğim anda, henüz hücreye bile konulmamışken karşılaştığım manzara hapishane yaşamının kadın emeğiyle sürdürülebilir kılındığı oldu.” diyor. İçeride dışarıda biz hep çalışıyoruz.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!