New York’taki manikür salonlarında çalışan kadınların ‘ölüm-kalım’ mücadelesi

New York’ta manikür-pedikür salonlarında çalışan işçilerin yüzde 85’i kadın. Çoğu beyaz olmayan bu kadınlar, çok kötü koşullarda, düşük ücretlerle çalıştırılıyorlar. Soludukları zehirli kimyasallar nedeniyle ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıyalar. Şimdilerde bu işçileri koruyacak yeni bir yasa gündemde. Konuyla ilgili iki makale paylaşıyoruz.
Paylaş:

Bunca yıl sonra bile Catherine Kien, akrabalarına yardım etmek için bir manikür-pedikür salonuna gittiğini ve ön kapıdan içeri girer girmez zehirli kimyasalların kokusuyla karşılaştığını hatırlıyor.

Manikür teknisyeni bir aileden gelen Kien, büyükannesinin eve isilik ve egzamayla geldiğini de anımsıyor. Kien’in büyükannesi, Vietnam’dan göç etmesinin ardından, yaklaşık 30 yıl sonra hâlâ çalıştığı manikürcülük sektörüne girmiş.

Manikür salonu endüstrisi, ağırlıklı olarak Vietnamlı Amerikalılar ve Güneydoğu Asyalı Amerikalılardan oluşuyor. Bu sektörde çalışanların yüzde 73’ü AAPI (Asya ve Pasifik Adaları kökenli Amerikalılar) ve yüzde 88’i başka bir ülkede doğmuş işçiler. ABD’de manikür teknisyenleri ve salonlarının en yoğun olduğu yer ise New York. Teknisyenlerin neredeyse yarısı, sınırlı İngilizce yeterliliğine sahip ve bu durum genellikle patronların işine yarıyor.

Eyalet genelinde bu işçilerin koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan bir yasa tasarısı hazırlandı. Bu tasarının yakın zamanda kabul edilmesi bekleniyor.

Yasa ne getirecek?

Tasarı metnine göre, Manikür Salonu Asgari Standartlar Konseyi Yasası ile “manikür salonu sektöründeki ücretleri ve standartları araştıracak” ve ayrıca iyileştirmeler önerecek bir düzenleyici kurul oluşturulacak. Bunun yanında yasa; belirli çalışma saatleri, sağlık sigortası, asgari ücret standartlarına uyum ve göçmen işçiler için dil erişimi gerektirecek.

Önceki yıllarda eyalet yönetimi, -özellikle New York Times’ın birçok yerde belgesiz işçi çalıştırıldığını ve bu işçilere o zamanki asgari ücretin neredeyse yarısı olan saat başına 9 dolar ödendiğini ortaya çıkarmasının ardından- manikür-pedikür salonu teknisyenlerine 2 milyon doların üzerinde maaş alacağı ve tazminat ödedi. Dönemin Valisi Andrew Cuomo, sömürüyle mücadele için New York Eyaleti Çalışma Bakanlığı öncülüğünde Manikür Salonu Sektörü Uygulama Görev Gücü’nü oluşturdu.

Fakat tasarının destekçilerinden Mekong NYC’de örgütçülük yapan Anna Srey’e göre bu yeterli değil. Srey, Manikür Salonu Asgari Standartlar Konseyi Yasası’nın kabul edilmesi durumunda, “işçilerin mücadele edebilecekleri kaynaklara ve yetkiye sahip olmalarının sağlanacağını” söylüyor.

Söz konusu yasaya göre, şu anda “New York’ta manikürcülük sektöründe istihdam edilen kişiler, işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) önlemleri de dahil olmak üzere yetersiz çalışma koşullarına ve ücretlere maruz kalıyor.”

“Aynı zamanda, asgari ücret standartlarına uymayarak iş yasasını çiğneyen işverenler ile yasaya uyan işverenler arasında haksız rekabet söz konusu” diye devam ediyor; “Düşük fiyatlandırma ve asgari ücret ihlalleri, sektörün istikrarını tehdit ediyor ve çoğu zaman ücretlerin kamu kaynakları/yardımı ya da diğer kamusal ve özel yardımlarla desteklenmesini gerektiriyor.”

Fotoğraf: Catherine Kien

İşçilerin yüzde 85’i kadın

Şimdi meslektaşı Srey gibi örgütçü olarak çalışan Kien, “yasanın şu anda olabileceği kadar güçlü olmadığı” konusunda hemfikir. Manikür Salonu Asgari Standartlar Konseyi Yasası’nın, New York’taki 5 binden fazla salonda çalışan işçiler için daha uzun vadeli bir güvence olduğunu söylüyor. Örneğin, önerilen düzenleyici kurulun her iki yılda bir toplanarak güncel konular hakkında bilgi sahibi olacağına dikkat çekiyor – ki bu, Covid-19 salgını sırasında temel hizmetlerde çalışan milyonlarca işçi, İSİG önlemlerinin eksikliğine ilişkin endişelerini dile getirirken çok yararlı olurdu.

Buna ek olarak, New York’taki manikür salonu endüstrisinin yaklaşık yüzde 85’i kadın ve genellikle göçmen olan, beyaz olmayan kadınlar, yaşananlardan daha orantısız şekilde etkileniyor.

Kien, bir işçi hakları meselesine ek olarak, “bu bir toplumsal cinsiyet ve ırk meselesidir” diye vurguluyor. Model azınlık mitinin** ısrarlı stereotiplerine rağmen, “gerçeklik bu değil… özellikle yoksul işçi Güneydoğu Asyalı kadınlar ve mülteciler için… Manikür salonu işi, bildiğimiz tek şey.”

Srey, sektörün ne kadar yorucu olabileceğini ilk elden biliyor; kariyerini değiştirmeden ve Mekong NCY’ye katılmadan önce 15 yıl boyunca aynı salonda çalışmış. Bronx’ta yerleşik olan, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak Mekong NCY, karşılıklı ve hukuki yardım gibi doğrudan hizmetler sunuyor; ayrıca Güneydoğu Asya kültürünü tanıtmak ve korumak için diğer gruplarla birlikte kampanyalar yürütüyor ve sınır dışı edilme vb. konularda farkındalık yaratıyor.

Ancak manikür salonu işçilerinin koşullarının iyileştirilmesi, Srey için hâlâ çok önemli. İşinden aldığı yaratıcı haz ve gurura rağmen hiçbir mola, özel gün izni, emeklilik, sağlık sigortası ya da sosyal yardım almadığını, bazen eve günde yalnızca 50 dolar götürdüğünü, bunun da kendisi ve çocukları için yeterli olmadığını hatırlıyor.

Sorunun bugün de devam ettiğini ve birçok işçinin hâlâ saatte 15 dolar olan eyalet asgari ücretinin altında maaş aldığını söylüyor. Pandemi sırasında pek çok manikür salonu kapanmak zorunda kalınca, çok sayıda işçi ana gelir kaynağını kaybetti; üç yıl sonra halen toparlanmaya çalışıyorlar. Artan fiyatlarla birlikte müşteriler de hıncını işçilerden çıkarıyor ya da hiçbir ödeme yapmadan gidiyorlar.

Kien, “Günde 12 saat çalışıp eve yalnızca 100 dolar götürmek bir standart olmamalı” diyor.

Fotoğraf: Catherine Kien

Kanserojen maddeleri soluyorlar

Kötü ücretlerin yanında, sağlıkla ilgili endişeler de var. Teknisyenler düzenli olarak dibütil ftalat, tolüen ve formaldehitten oluşan, “zehirli üçlü” olarak da bilinen kanserojen maddeleri soluyor. İş Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (OSHA) ve Çevre Koruma Ajansı’na (EPA) göre, bu maddeler aynı zamanda solunum problemleri; göz, cilt ve boğaz tahrişi, doğum kusurları ve üreme sağlığına zarar gibi çeşitli semptomlara neden olabiliyor.

Tehlike, kişisel koruyucu donanım (KDD) ya da havalandırma olmadan küçük alanlarda uzun saatler kapalı kalındığında daha da artıyor ve manikür salonu teknisyenleri, genellikle bu tehlikeli etkiler hakkında bilgilendirilmiyor. Srey, tırnak ürünlerinin bulunduğu masada öğle yemeği yediğini bile hatırlıyor.

Ocak ayından bu yana Mekong NYC ve Asya Pasifik Amerikan İşçi Birliği gibi kuruluşların yanı sıra manikür salonu teknisyenleri ve işçi sendikaları, milletvekillerine şahsen dilekçe vermek için Albany’ye gitmek de dahil olmak üzere çeşitli faaliyetlerle yasaya destek istiyorlar.

Geçen yıl, güvencesiz çalışma koşulları, düşük ücret ve uzun çalışma saatleri konusunda seslerini yükseltmişlerdi; ancak Manikür Salonu Asgari Standartlar Konseyi Yasası’nın eski versiyonu, destek eksikliği nedeniyle geçmemişti. Mevcut versiyon ise Senato Çalışma Komitesi’nden çıktı ve o zamandan beri Senato’da 18, eyalet meclisinde 20 destekçi kazandı. Meclis Üyesi Harry Bronson ve Senatör Jessica Ramos, tasarıyı bu yılın başlarında yeniden sundu.

Srey ve Kien, tasarının bu seferki şansı konusunda iyimserler. Kien, “Standartları belirlemek çok şey ifade edecek… ve topluluk üyelerimizin yaşadığı travmaların çoğunu iyileştirecek. Böylece artık sessizce acı çekmek zorunda kalmayacaklar” diyor; “Tanıdığınız her Güneydoğu Asyalı insanın ailesinde ya da çevresinde tırnak yapan ve bununla ilgili bir hikâyesi olan biri mutlaka vardır.”

Mekong NYC ayrıca, kendisine ait bir manikür salonu okulu açmayı da planlıyor. Şu anda Kien’in büyükannesi gibi tanıdıklardan biraz yardım alarak eğitim lisansları almaya ve sosyal yardım sağlamaya çalışıyorlar.

Kien, “Sertifikalarını almak için onun salonu ve diğer salonlarla bağlantı kurmayı umuyoruz” diye konuşuyor.

Srey de kendi deneyimlerinden yararlanarak şöyle diyor: “Okul müfredatı tamamen iş güvenliğiyle ilgili; koşullar, iş, kendilerini zararlı kimyasallardan nasıl koruyacakları üzerine.”

* AsAmNews muhabiri Amy-Xiaoshi Depaola‘nın haberi… Başlık ve ara başlıklar bize ait.

** Model azınlık miti, belirli azınlık gruplarını, özellikle Asyalı Amerikalıları, sosyal veya ekonomik yardıma çok az ihtiyaç duyan veya hiç ihtiyaç duymayan başarılı kişiler olarak gösteren stereotiplere atıfta bulunan sosyolojik bir kavram.

Yazının orijinali için: https://asamnews.com/2023/06/21/southeast-asians-in-nyc-fight-to-improve-conditions-of-nail-salons/

………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….

Kimyasallara maruz kalmak, manikür işçilerinin üreme sağlığını riske atıyor

Üreme sağlığı, hakları ve adaletinin ülke çapında saldırı altında olduğu bir dönemde, New York’un gündeminde eyalet genelindeki insanların üreme sağlığını koruyacak bir düzenleme var. Bu düzenleme, New York’taki 4 bin manikür salonundaki çalışma koşulların iyileştirilmesini öngörüyor.

Çoğunluğu beyaz olmayan kadınlardan oluşan manikür salonu işçileri; yapıştırıcılar, cilalar, çıkarıcılar ve diğer tırnak ürünlerindeki zehirli kimyasallara her gün maruz kalmaları nedeniyle üreme sağlıklarının zarar görmesi riskiyle karşı karşıya.

New York İş Sağlığı ve Güvenliği Komitesi tarafından 2022 yılında yapılan bir ankette, manikür-pedikür salonu işçilerinin yüzde 20’si, üreme sağlığıyla ilgili sorunlar yaşadığını bildirdi. Öte yandan ABD’deki üreme çağındaki tüm kadınların yalnızca yüzde 11’i üreme sağlığıyla ilgili sorunlar yaşıyor. Manikür-pedikür teknisyenleri, adet dönemlerinde şiddetli ağrılar, hamilelikleri sırasında komplikasyonlar yaşıyor ve çocuklarında rahatsız edecek denli yüksek oranlarda doğum kusurları görülüyor.

California EPA tarafından yapılan bir araştırma, tırnak ürünlerindeki bazı kimyasalların, “kanserojenlik, endokrin bozulması, gelişimsel ve üreme toksisitesi, solunum toksisitesi” ve daha fazlası da dahil, insan sağlığına yönelik tehlikelerle ilişkili olduğunu doğruluyor. Sonuç olarak, manikür-pedikür teknisyenlerinin iş sırasında soludukları tehlikeli toksinler nedeniyle kanser ve astım gibi hastalıklara yakalanma olasılığı daha yüksek.

Yedi kez düşük yaptı

Son 10 yıldır birçok manikür salonu işçisi, işyerinde karşılaştıkları zorluklar hakkında cesaretle konuşuyor. Queens’te uzun süredir manikür salonu işçisi olarak çalışan Pabitra Dash, yıllar içinde yaşadığı yedi düşükle ilgili sesini yükseltiyor. O zamandan beri yaşamını, iş arkadaşları için uzun vadeli koruyucu önlemlerin kabul edilmesi için mücadele etmeye adamış durumda.

Hiç kimse -işteki unvanı, ırkı, göçmenlik durumu, gelir düzeyi ya da coğrafyası ne olursa olsun- kimyasallardan korunmadan ya da üreme sağlıklarını etkileyebilecek koşullarda çalışmaya zorlanmamalı. Baz kat şişeleri, kimyasallara uzun süre maruz kalmanın potansiyel doğum kusurlarına yol açabileceği konusunda uyarıyor olabilir; ancak işyerinde bir ses olmazsa, manikür/pedikür teknisyenleri, çalıştıkları salonlarda şu anda var olan sağlık risklerini azaltmak için güvenlik protokollerini savunamaz hale getirilir.

Bu nedenle, dönüm noktası niteliğinde bir düzenleme olan New York Manikür Salonu Asgari Standartlar Konseyi Yasası’nın kabul edilmesini talep ediyoruz. Bu yasa; yeni temel sağlık, güvenlik ve ücret standartları üzerine işbirliği yapmak için hükümet ve küçük işletme sahiplerinin yanı sıra eyaletimizin manikür salonu endüstrisinde çalışan işgücüne de masada bir koltuk verecek, bu yolla işçileri koruyacak ve güçlendirecek.

Ölüm-kalım meselesi

İnsan haklarının tam olarak savunulması, üreme haklarının da tam olarak savunulmasını gerektirir. Gerçek üreme adaleti, her bireyin tam bedensel özerkliğe ve üreme özgürlüğüne erişiminin sağlanması anlamına gelir. Bu amaçla, Manikür Salonu Asgari Standartlar Konseyi Yasası, yalnızca daha geniş bir ekonomik adaletin değil, aynı zamanda en savunmasız olanlar için üreme adaletinin de sağlanması noktasında merkezi bir öneme sahiptir. Yasa, bu haklara saygı duyulduğu ve her işçinin ailesine bakıp insan onuruna yakışır şekilde emekli olabildiği, eyalet çapında uzun vadeli bir model oluşturacaktır.

Bu yasa uygulanmadan geçen her gün, on binlerce işçi kadını hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Hükümetin eylemsizliği nedeniyle hiç kimsenin kendi sağlığını ya da ailesinin sağlığını tehlikeye atmak zorunda kalmamasını sağlamak, bizim görevimiz. Şimdi harekete geçmeliyiz: Manikür/pedikür teknisyenlerinin işyerinde sağlık, insan onuru ve adalet için verdikleri mücadele, bir ölüm-kalım meselesi.

Yazının orijinali için: https://www.timesunion.com/opinion/article/commentary-chemical-exposure-imperils-nail-18138029.php

*Makalenin yazarlarından Nathalia Fernandez, Bronx Eyalet Senatörü, 34’üncü Senato Bölgesi’ni temsil ediyor. Elizabeth Estrada ise Ulusal Latina Üreme Adaleti Enstitüsü New York Ofisi’nin saha ve savunuculuk yöneticisi.

**Ara başlıklar bize ait

Manşet fotoğrafı: Lori Van Buren / Times Union

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gebe İşçiler Adalet Yasası, ABD’de geçen ay yürürlüğe girdi. Ancak uzmanlar yasada boşluk olduğunu söylüyor. Çünkü işyerlerinde hangi kimyasalların ve çalışma şartlarının gebeler için tehlikeli olduğuna ilişkin yeterince bilgi yok. İşçi sağlığına dair araştırmalar, çoğunlukla erkek odaklı. Truthout’tan Gima Jimenez’in haberini paylaşıyoruz.
Hindistan’ın Murshidabad bölgesinde, bidi (Hint sigarası) sarma işini en yoksul kadınlar yapıyor. Genç yaştan itibaren sürekli tütüne maruz kalmaları, sağlıklarını büyük risk altına sokuyor.
Hindistan’da, Atchutapuram Serbest Ticaret Bölgesi’ndeki Brandix India Apparel tekstil fabrikasında, yaklaşık 100 kadın işçi gaz sızıntısı nedeniyle zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Aynı fabrikada iki ay önce de gaz sızıntısı yaşanmıştı. Güney Asya IndustriALL, patronları ve devleti gereken önlemleri almamakla suçladı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!