Kadın işçiler anlatıyor: “1 Mayıs’a sendikadaki arkadaşlarla birlikte gideceğiz”

Hasta olduğu, mesai yazıldığı ya da o gün çalıştığı için katılamayanlar olsa da konuştuğumuz işçi kadınların çoğu 1 Mayıs’ta alanlarda olacaklar. Kadın işçiler ücret eşitliği, cinsel taciz ve mobbingden arınmış işyerleri, kısa çalışma saatleri için taleplerini dile getirirken halay da çekmek istiyorlar. 
Paylaş:

Yarın 1 Mayıs işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma günü. Dünyanın her yerinde milyonlarca işçi sokaklara dökülerek insanca yaşam taleplerini hep bir ağızdan haykıracak. Türkiye’de de tüm ilerde yapılacak eylem ve mitingler içerisinde gözler İstanbul Taksim’e çevrilmiş olacak. Sendikaların, odaların, derneklerin, siyasi partilerin, sosyalistlerin, gençlik örgütlerinin, kadın örgütlerinin vs kimi yürüyüş kollarında birleştiği İstanbul’da, feministler de Beşiktaş’ta olacak.

Peki kadın işçiler 1 Mayıs’ta nerede olacak? 1 Mayıs’ta hangi taleplerle alanlarda yer alacaklar? Bu soruyu sorduğumuz kadın işçilerin çoğu ya evde ya da işyerinde fazla mesaide olacak. Kimi çocuğunu bırakacak yer olmadığı için, kimi Taksim uzak olduğu için, kimi işten atılırım korkusu yaşadığı için, kimi fazla mesai ücretine ihtiyaç duyduğu için, kimi de sendikaların belirsiz tutumundan dolayı katılamayacaklarını söylediler. Miting alanlarında attıkları sloganların, çalışma yaşamı ve günlük hayatlarında karşılığının olmadığını dile getiren işçi kadınları dinliyoruz.

“8 saat çalışmak istiyorum”

Özlem Yıldız: 18 yaşında çalışma hayatına atıldım ve 20 yıldır sağlık sektöründe yoğun bir tempoyla çalışıyorum. Sağlık sektöründe yoğun bir tempoyla çalışmanın ciddi dezavantajları var. Çalışma saatlerinin çok uzun olması, hafta tatillerinin 1 gün olması dezavantajlar. Evli ya da çocuklu bir kadın için yıpratıcı ve yorucu. Sektörün çalışma koşulları ve yoğunluğundan kaynaklı sağlık sektöründe çalışabilecek genç arkadaşlar yetişmiyor, bu da ayrı bir sorun. Durum böyleyken aynı işyerinde birlikte çalıştığımız erkek arkadaşlardan daha fazla çalışmamıza rağmen yine de onlarla eşit ücret almıyoruz. Onlardan daha düşük ücretler alıyoruz. Bu kadar yorucu ve yıpratıcı olan bir sektörde kadın çalışanların erkek çalışanlardan daha düşük ücret alması kabul edilir bir şey değil. Örneğin ben bu sektörde 20 yıldır çalışıyorum ama asgari ücretin biraz üstünde maaş alıyorum. Uzun yıllardır 1 Mayıslara düzenli olarak katılırım ve taleplerim neredeyse hiç değişmez, hep aynıdır. 8 saat çalışmak istiyorum, eşit işe eşit ücret istiyorum. Şimdiden yaşasın 1 Mayıs!

Eylem*: Ben 43 yaşındayım ve 13 yaşında çalışmaya başladım. Uzun yıllar sigortasız çalıştım. Sigortasız çalışmamdan kaynaklı emeklilik hakkım şu an neredeyse hiç yok. Çok farklı sektörlerde alanlarda çalıştım ve işçilik deneyimim çok fazla. Buna rağmen pandemiden sonra uzun bir süre işsiz kaldım. Üniversite mezunuyum. Şimdi serbest bölgede, yurtdışına ihracat yapan 3 vardiyalı bir işyerindeyim. Fabrika işçisi olarak asgari ücretle çalışıyorum. Bu, hiçbir işçinin emeğinin karşılığı olamaz. Çünkü zaten borçla yaşamaya çalışıyoruz. Çalıştığım yerlerde işe alınırken kadınlara o işyerinde yükselme, kademe atlamaktan söz ediyorlar ama ben şimdiye kadar hiçbir kadının kademe atladığını görmedim. Kadınlar sürekli oldukları yerde kalıyor. Erkekler bir üst seviyeye geçiyorlar; konumları, bölümleri değişiyor. Daha rahatlar. Bununla beraber ücretleri de yükseliyor. Ama kadınlar hep aynı işte, aynı bölümde, yerinde kalıyor. Buna rağmen daha az maaşla ve daha zor işlerde çalışıyoruz. Fabrikada 1 Mayıs’a zorunlu mesai konuldu. O nedenle bu yıl 1 Mayıs’ı hem 1 Mayıs eylemine katılan hem de çalışan bir işçi olarak geçireceğim. Vardiyamı ona göre ayarladım. 1 Mayıs talebim birlikte mücadele olacak.

“Kadınlar taciz edilmesin”

Bahar*: 36 yaşından sonra ücretli işlerde çalışmaya başladım. Onun öncesinde çalışma hayatım yoktu. Geç çalışmaya başladığım için sigortam geç başladı. Emeklilik yaşıma daha çok var. Ben daha çok mutfak ve ofis işlerinde çalıştım. Özellikle son 2 yıldır ekonomik kriz bahanesi ile çok fazla iş değişikliği yapmak zorunda kaldım. Çalıştığım sektörlerde “daralmaya gidiyoruz”, “küçülmeye gidiyoruz” denilerek işten çıkarıldım. Yaşımdan dolayı iş bulmakta da zorlanıyorum. Çalıştığım işyerlerinde asgari ücrete çalışıyorum. Hem de asgari ücret kadar kira ödüyorum. Bu hiç adil değil. Buna son verilmesi gerekiyor. Ben uzun yıllardır 1 Mayıslara gidiyorum ama bu yıl bence çok daha önemli. Kadınlar çalışırken işyerlerinde erkekler tarafından hem küçümseniyor hem de sözlü olarak tacize uğruyorlar ama bunu ifade etmekten çekiniyorlar. 1 Mayıs’a giderken hiçbir kadının çalışırken baskı, şiddet görmediği, hiçbir şekilde tacize maruz kalmadığı güvenli çalışma koşullarının yaratılmasını istiyorum.

Suna*: 49 yaşındayım. 2 çocuğum var, kızım evli, oğlum fabrikada çalışıyor. Ben de bir fabrikada yemekhanede çalışıyorum. Emekliliğime daha çok var, sigortamı geç yaptılar çünkü. Daha önceleri o kadar önemli görmüyordum sigortayı. Ama şimdi geçinmek zor, bir tek emekli maaşıyla mümkün değil yaşanmaz. Tatil olan senelerde 1 Mayıslara katıldığım oldu ama birkaç yıldır katılmıyorum. Eskiden bizim mahalleden otobüsler kaldırırlardı Taksim’e, Şişli’ye. O zaman rahat oluyordu. Şimdi zor. Zaten bizim fabrikada mesai var, biz de o yüzden çalışmak zorundayız. Taksim’e gideceğini söyleyen komşularım var. Zaten bu sene Gebze’de kutlama yapılacak mı, belli değil. İnşallah gidenlerin başına bir iş getirmezler. Gençlere yazık ediyorlar. Ben 1 Mayıs’ta olsam ne söylerdim? Maaşların düzgün olmasını, yetmesini isterdim. Başımızdakilerin artık gitmesini isterdim.

“Etikete bakmak istemiyorum”

Leyla: 42 yaşındayım. Bir oğlum var, babasıyla yaşıyor. Ben de ailemin yanına döndüm boşandıktan sonra. Gebze’deydik, şimdi İzmit’e geçtim. Ama çalıştığım fabrika Gebze’de. Gıda fabrikası, TÜMTİS sendikası var bizim orada. 1 Mayıs’a çağrı yaptılar ama buradan kalkıp gidemem ben. İzmit’te nerede yapılacak, bilgim yok. Gebze’dekine katılmıştım daha önceleri. Yürüyüp slogan atıyorduk, eve dönüyorduk. Ondan sonra yine aynı şekilde çalışıyorduk. Attığımız sloganların gerçek olduğunu görmedim hiç ama istediğimiz şeyler olduğu için söylüyordum ben de. Hâlâ aynı şeyleri istiyorum, diliyorum. Bu kadar yorulmadan çalışmak istiyorum. Herkes aynı şeyi söylüyor aslında. İşten çıkıp eve döndüğümde hiçbir şey yapacak dermanım kalmamış oluyor çünkü. Etiketine bakmadan istediğim şeyleri alabilmeyi istiyorum.

Saniye*: Bir hafta önce işten çıktım, çok yoruluyordum. İş arıyorum şimdi. Ama yaşım 45 olduğu için en ağır iş ilanları düşüyor bana. O kadar yıldır çalışıyorum, zaten yorulmuşum daha rahat bir iş bizim hakkımız değil sanki. Kurban Bayramı’ndan önce işe girmem lazım mutlaka. Çocukların okul masrafları ağır geliyor, mecburum çalışmaya. Oturarak çalışacağım, ağır kaldırmayacağım bir iş olsun istiyorum. Aslında 1 Mayıs’a gelip orada söylemek isterdim bunları ama belli ki insanları tutuklayacaklar. O yüzden gitmeyi düşünmüyorum. Zaten 1 Mayıslarda, 8 Martlarda genellikle çalışıyor olurdum. Toplasan 3 defa filan anca gitmişimdir eylemlere.

“Ben gitmeyi çok istiyordum aslında…”

Meltem*: Ben gitmeyi çok istiyorum aslında 1 Mayıs’a. 31 yaşındayım. Evlenene kadar ailemle giderdik hep. Ama evlendikten hele de çocuk olduktan sonra her şey zorlaştı benim için. Yani bu sene gitsem, gözaltına alsalar birkaç gün, çocuklar ne olacak? İşyeri öğrenirse problem, muhtemelen işten çıkarırlar. Zaten bizim sendika Bursa’ya gidiyor. Oraya git-gel derken yorucu olacak. Burada yapılmış olsaydı, ayarlayabilirdim belki. Tatil de olduğu için eşimle çocuklarımla gidebilirdim. O kadar uzak yol olmaz. 1 Mayıs taleplerim çoğu insanınkinden farklı değil tabi ki. Özgürce yaşamak istiyorum. Emeğimin karşılığını tam olarak almak istiyorum. Başıma bir şey gelir mi korkusu olmadan içimden gelenleri söyleyebilmeyi istiyorum.

Kader: Maalesef ben 1 Mayıs’ta çalışıyorum. Resmî tatil olsa bile kuaförler çalışmak zorunda kalıyor. Çünkü tatillerde kadınlar kuaföre daha çok geliyor ve kapalı olan dükkân, müşterinin şikâyetlenmesine sebep oluyor. O gün ben de tatil yapabilmeyi isterdim. 1 Mayıs’a iki kere katılmıştım daha önce. O zamanlar çalışmıyordum diye gidebilmiştim. Şimdi zor. Zaten gittiğimizde de bir şey yapmıyoruz ki. Konuşmalar çok uzun. Sonra müzik oluyor, dönüyoruz. Kalabalık olduğunda güzel oluyor elbette. Eskisi kadar insan katılmıyor sanki. Ben öyle düşünüyorum. Dileklerim bence çoğu insanınkinden farklı değildir. Daha az çalışarak daha fazla kendime zaman ayırmak istiyorum. Bunun için gerekli olan düzenlemelerin yapılması gerekiyor bence. Ama 1 Mayıslarla olacak iş değil bu.

“Gece vardiyası istemiyorum”

Nebahat*: Ben o gün Bursa’ya gideceğim. Bizim sendika çağrı yaptı. Gidip slogan atıp halay çekeceğiz. Ne istiyorum 1 Mayıs’ta? Araba alabileceğim maaşlarımız olsun artık. Hafta tatilimin en az 2 gün olmasını istiyorum. Metalde çalışıyorum 6 gün, vardiyalı. Gece vardiyasında çalışmak istemiyorum artık. Vardiyalı çalışma kaldırılsın, diyeceğim Bursa’da.

Aynur*: Bizim fabrikada mesai var o gün. Mesaiye de gitmek istemiyorum ama mecburen gideceğiz. Sonra ağız burun yapacaklar biliyorum. Bir yerden sonra çekilmiyor. 35 yaşındayım, iş bulmak zor bu yaşlarda. Böyle bir riske girmek istemiyorum. Hem o gün resmî tatil olduğu için 3 yevmiye alacağız.

“Gönlüm gidecek olanlardan yana…”

Kibar*: Ben hala kararsızım. Gebze’deki mitinge katılmayı düşünüyorum. Taksim çok uzak. 50 yaşındayım artık, İstanbul trafiği çekilmiyor. KOAH hastasıyım bir de. Gaz sıktıklarında yığılır kalırım oralarda. Gönlüm gidecek olanlarla tabii ki. Kimsenin burnu kanasın istemem. Ama görünen o ki olaylar olacak. Buna artık bir dur demek lazım. Bütün dünyada kutlama havasında geçen 1 Mayıs, bizim ülkemizde coplarla karşılanıyor. İnsanlar biraz da bu yüzden gitmek istemiyor bence. Biraz daha genç olsam, dayak yemek o kadar umurumda olmaz belki. Bizden geçti sanki. Emekli olmam lazım ama maaşları görünce vazgeçtim. Daha ne kadar çalışabilirim, belli değil. Bu kadar sorunumuz derdimiz varken başka sorunlar çıksın istemiyorum. Meydana gitsem de gitmesem de insanca yaşamak istediğimi söyleyebilirim ancak.

Hatun*: O gün Saraçhane’den girmeye çalışacağım ben de Taksim’e. Tabii köprüden geçtikten sonra oraya ulaşabilir miyiz, bilmiyorum. Deneyeceğiz. Bizim fabrika tatil 1 Mayıs’ta. Sendikadaki arkadaşlarla birlikte gideceğiz o gün. Maalesef kadın arkadaşlarımızın birçoğu gelemeyecek. Gebze’de yapılmış olsaydı miting, gelirlerdi. Taksim bizimkilerin gözünü korkutuyor biraz. Gözaltına alınıp sonra işyerinde sorun yaşamaktan çekiniyorlar daha çok. Haklılar biraz. 35-40 yaşındakiler çekiniyor daha çok.

* Kadın işçilerin isteği üzerine gerçek isimlerini kullanmadık.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Saraçhane’de Taksim ruhunu hissetmek, haksızlıkları anlatmak, Bursa’da omuz omuza olmanın gücünü yaşamak için buluşmuş, Malatya’da ise 1 Mayıs’a gelmek için işe gitmeme kararı almıştı kadın işçi ve emekçiler… 1 Mayıs alanlarından manzaralar…
Kadınlar bu yıl da meydanlarda emek sömürüsüne, iş yerlerinde yaşanan tacize ve mobinge, düşük ücretlere, erkek egemen toplumun dayattığı bütün baskılara karşı bir kez daha seslerini yükseltti. 1 Mayıs Van mitinginde belki de en dikkat çekici döviz, “Aşk yaşamın estetize edilmiş halidir” döviziydi.
Batman’da kadınlar “Jin, Jiyan, Azadi” pankartı ile alana giriş yaptı. Güvencesiz, düşük ücretli çalışma kadınların neredeyse temel çalışma biçimiydi. Hem kafede çalışıp hem okuyan 16 yaşındaki İpek “Sigortam yok yaşım küçük olduğu için değil hiçbir kafede kimseye sigorta yapmadıkları için” derken “Senelerdir biz kadınların çektikleri yetti artık. Kürdüz, kadınız, işçiyiz. Haklarımızı öğreneceğiz” şeklinde durumu özetliyordu.
Çalışma Bakanı’nın 1 Mayıs ve Taksim açıklamasındaki tek doğru “hatırlamak” üzerine. Ancak kimin hatırladığı, hatırlattığı ve kimin hafızasından doğru baktığımız önemli olan… Biz de feministlere sorduk, onlar da anlattı: “Devlet ‘buyurun’ demedi, biz açtık o yolları!”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!